Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/268 E. 2019/757 K. 31.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/268 Esas
KARAR NO : 2019/757

DAVA : MENFİ TESPİT
DAVA TARİHİ : 07/05/2019
KARAR TARİHİ : 31/10/2019

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan menfi tespit davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekilinin dava dilekçesini özete; davacı … isimli geminin maliki olduğunu, iki numaralı davacı ise borca katılan ve aynı zamanda ödeme yasağı uygulanan çeklerin keşidecisi olduğunu, … isimli geminin Şubat 2018 ayı içerisinde maruz kaldığı ana makine arazısa sonrasında geminin … Sigortacısı olan …’ ın da konuya müdahil olduğunu ve gemi römork vasıtasıyla çekilerek 14.03.2018 tarihinde davalının …da mukim tersanesine yalnızca ana makine tamiri için geldiğini, tersane tarafından gemide yapılan tamir bedelleri karşılığında davalıya 25.04.2018 tarihinde 50.000-USD ve 29.06.2018 tarihinde 45.000USD olmak üzere toplam 95.000USD ödeme yapıldığını, davalı tarafından orjinal olarak tedarik edilen beyan edilen ” …” bedeli olan 240.000USD doğrudan tedarikçiye ödendiğini, söz konusu ödemelere ek olarak Mart-Nisan 2019 aylarında 256.200/ USD daha ödeme yapıldığı ancak geminin hala teslim edilmemesi ve tehditkar mailleri karşısında ayıp kontrolü dahi yapılmasına müsaade etmemeleri nedeniyle tüm haklarının saklı kalması kaydı ile gemiyi kurtarabilmek adına 350.000,00USD tutarında üç adet teminat niteliğinde çek keşide edilmek suretiyle gemi olduğu haliyle ve ayıpları sonradan edilmek ve çıkacak ayıpların tamamının sorumluluğu davalıya ait olmak şartı ile 10.04.2019 tarihinde teslim alındığını, tamirin öngörülen sürede tamamlanmadığını, bütün işlerin yaptığını iddia eden bir tersanenin bir yıl boyunca sessiz kalması ve halen geçerli bir fatura düzenlememesi ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, söz konusu çeklerin teminat niteliğinde olması ve ayıplı ifa nedeniyle bedelsiz kalması karşısında yapılan başvuru üzerine İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi … D.İş sayılı dosyasında “ödeme yasağı ve takibe konu edilemeyeceğine” dair tedbir kararı verildiğini, ve tedbir kararının uygulanmasının devamına karar verilmesini, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalması kaydı ile, yapılan yargılama ile taraflar arasındaki 08.04.2019 tarihli sözleşme uyarınca söz konusu çeklerin bedelsiz kaldığının tespiti ilee işbu çekler davacıların borçlu olmadıklarının tespitini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir

S A V U N M A /
Davalı vekilinin cevap dilekçesini özetle; Müvekkili Tersane, yıllardır gemicilik ve denizcilik sektöründe gemi bakımı, onarımı ve inşası hizmeti veren tecrübeli ve itibarlı bir firma olduğunu, Uluslararası kalite sertifikalarına sahip Müvekkil Tersane kurulduğu günden bu yana yüzlerce gemiyi açık denizlere geri kazandırdığını, bu mesleki faaliyet kapsamında, 14.03.2018 tarihinde … no.lu “…” (“Gemi”) gemisi Müvekkil Tersane yanaştırıldığını, müvekkil Tersane ile (1) No.lu davalı … (“…”) arasında Gemi’nin bakım ve onarımına ilişkin sözleşme imzalanarak Gemi tamire alındığını, müvekkil Şirket Gemi’nin onarım süresi boyunca, Donatan’ın talep etmiş olduğu bütün işleri eksiksiz ve gecikmesiz bir şekilde tamamlayarak Gemi’yi …’a teslim ettiğini, nitekim Gemi’nin işlerinin bitirilmesi akabinde Müvekkil Şirket ile Donatan arasında, 08.04.2019 tarihli “Borca Katılma ve İbra Sözleşmesi” (“İbraname”) imzalandığını, davacı taraflar İbraname’nin2.4 no.lu maddesi ile açıkça bakiye borçlarını ödemek üzere keşide edilen 0002359, 0002360, 0002361 seri no.lu çeklerin bedelsiz kaldığını ve mezkûr çeklere esas temel borç ilişkisinin sona erdiğini haksız ve mesnetsiz bir şekilde iddia ettiğini, müvekkil Tersane gemi onarımını tam ve eksiksiz bir şekilde ayıpsız ifa ettiğini, davacı taraflar söz konusu çeklerin ne teminat çeki sıfatını haiz olduğunu ne de bedelsiz kaldığı doğru olduğunu, davacı taraflarca söz konusu çeklere ilişkin İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin…D. İş sayılı dosyası nezdinde başvurulan ihtiyati tedbir dosyasının inceleme duruşması tarihi 20.06.2019 olduğunu, ilgili dosyaya ilişkin karar kesinleşmeden, mahkemenin tedbire ilişkin bir karar vermesi söz konusu olmadığını, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacı tarafların iddia etmiş olduğu hususlar Donatan’ın kendi sorumluluğu ve uhdesinde gerçekleşmediğini, fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydı ile huzurda ikame edilmiş haksız davanın reddini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı taraflara yükletilmesini talep etmiştir.

G E R E K Ç E /
Dava İİY’ nin 72 maddesi uyarınca açılmış; “Menfi Tespit” davası niteliğindedir.
19.12.2018 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak, yürürlüğüne giren 7155 Sayılı Kanunun 20. maddesi ile 6102 Sayılı TTK. ‘nın ( 5. ) maddesine eklenen 5/A maddesi gereğince ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmasından önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak düzenlenmiş olması ve 7155 Sayılı Kanunun ( 23. ) maddesi ile 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa eklenen 18/A ( 2 ) maddesi ile “Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmakszın davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir” hükmü getirilmiştir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/(2). maddesine göre, ”Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır” hükmü yer almaktadır.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 115. maddesi gereğince; Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.
Ancak sadece konusu “bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerine ilişkin davalar” yasa kapsamında görüldüğünden menfi tespit davasının bu kapsama dahil olup olmadığına da açıklık getirilmesi gerekir; İİK 72. Maddesine göre ” borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını tespit için menfi tespit davası açabilir” tedbir alınmadığı için borç ödenmişse istirdat davası olarak devam olunur. Menfi tespit davası karşı tarafın potansiyel alacak iddiası ile bir takip başlatma veya dava açma tehdidini etkisiz kılmaya veya dava açılmışsa borcun ödenmesini önlemeye yönelik olduğundan ara buluculuk şartı öngören yasa anlamında davanın konusunun bir para alacağı olduğu açıktır. Bu alacağın hangi tarafa ait olduğunun önemi yoktur. Yasanın konusu bir miktar para olan borç ilişkisininin taraflarından birini ara buluculuğa tabi kılarken diğer tarafı buna dahil etmemiş olması yasanın amacına ve menfaatler dengesine aykırı olurdu. Çünkü alacak davası da, menfi tespit davası da maddi hukuk bakımından taraflarından birinin yükümlülüğünün para borcu olduğu bir tek hukuki ilişki olmasına rağmen usul hukuku bakımından aynı borç için alacaklıya alacak davası açma, borçluya ise söz konusu borcu ödemeden kurtulmasına imkan veren menfi tespit davası açma, ayrıca bütün bunların dışında da açılacak alacak davasında savunma içinde borçluya savunma kapsamında alacağın bulunmadığını kanıtlama hakkı tanınmıştır. Bu nedenler ile menfi tespit davasının da zorunlu ara buluculuğa tabi davalardan olduğu kabul edilmiştir.
Davacı vekili 31/10/2019 tarihli duruşmada; davanın zorunlu arabuluculuğa tabi olmadığı kanaatinde olduklarını beyan etmiş olması karşısında davacı tarafça arabuluculuk müessesine başvurmadan huzurdaki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Davacı yanın arabuluculuğa başvurmadan doğrudan dava açtığı ve dava konusu talebi bakımından zorunlu arabuluculuk sözkonusu olmakla davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-7155 sayılı Kanunun 20. Maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa eklenen 5/A maddesi ve 7155 sayılı Kanunun 23 Maddesi ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa eklenen 18/A-2 maddesi uyarınca Arabulucuya başvurulmadan dava açılmış olması karşısında, davanın TTK’nun 5/A., 6325 sayılı Kanunun 18/A-2., HMK’nun 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40 TL ret harcından peşin alınan 35.862,75-TL harcın mahsubu ile arta kalan 35.818,35-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 7/2 maddesi uyarınca 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ÖDENMESİNE,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair, karar taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …