Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/232 E. 2020/197 K. 05.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/232 Esas
KARAR NO : 2020/197

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 05/04/2018
KARAR TARİHİ : 05/03/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
D A V A /
Davacı vekili; davalının Almanya’da… şirketini iki ortak ile kurduğunu ve şirketine yatırımcı aradığını, şirkete yatırım yapan yatırımcıların davalı tarafından kendilerine şirketin kuruluş amacı olarak ifade edilen bu amaca yönelik olması şartı ile yatırım yaptıklarını ancak davalının sermayeleri başka amaçlarla kullandığını ve şirkette vaadedilen hedefe uygun şekilde kullanılmadığını, bundan dolayı Hamburg Asliye Ceza Mahkemesinin 09/04/2013 tarihli ve 620 KLs 1/11 ve 5500 Js 24/06 (5550) sayılı kararı ile davalının aleyhine dolandırıcılık suçundan 5 yıllık mahkumiyet kararı verildiğini, şirkete para yatıranlar arasında müvekkilinin de bulunduğunu, müvekkilinin davalıdan 10.385,83 Euro alacağı bulunduğunu, davalının Almanya’daki iflas tasfiyesinde kötü niyetli olarak Muğla …’de 256 ada, 35 parsel kain 1.781,54 m²’lik taşınmaz malvarlığını beyan ettiğini belirterek 10.385,83 Euro’nun iflas masasına kayıt tarihi olan 01/09/2008 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi uyarınca faizi ile birlikte tahsiline, taşınmaz kaydı üzerine ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

S A V U N M A /
Davalı vekili; davacının dava dışı…’den alacaklı olduğunu iddia ettiğini, müvekklinin ticari ilişkide aslen sorumlu olmasının mümkün olmadığını, husumet itirazında bulunduklarını, yetkili mahkemelerin Berlin Mahkemeleri olduğunu, davanın ticari alacak davası olduğunu, bu neenle görevli mahkemelerin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, iddia edilen alacağın 2005 yılına ait ticari ilişkiden kaynaklandığını, BK’ya göre alacağın zamanaşımına uğradığını, davacı tarafından sunulan belgelerden Hamburg Asliye Hukuk Mahkemesi kararında davanın … aleyhine açılan dava olduğu, müvekkili ile ilgili olmadığını, müvekkilinin bu ticari ilişkiden aslen sorumlu olmadığını belirterek davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.

G E R E K Ç E /
Dava; davalının kurucusu olduğu şirket pay sahiplerine kusuruyla verdiği zarardan sorumluluğu nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
Davalı vekili; müvekkilinin ve dava dışı şirketin adresinin Almanya’ da olduğundan bahisle yetki itirazında bulunmuştur.
Davalı taraf, esasa cevap süresi içinde ilk itiraz olan yetki itirazını ileri sürmüş ve MÖHK hükümlerine göre mahkememizin yetkisiz olduğunu savunmuştur.
Davacının Alman uyrukludur. Bu itibarla dava konusu olayda yabancılık unsuru mevcuttur. Yetkiye dair uyuşmazlığında buna göre Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun hükümlerine göre çözülmesi gerekmektedir. MÖHUK 40. maddesinde “Türk Mahkemelerinin Milletlerarası yetkisini, iç hukukun yer itibariyle yetki kuralları tayin eder” denilmiştir. Bu düzenlemeye göre, yabancılık unsuru taşıyan davalarda Türk Hukukuna göre Türkiye’de yetkili bir mahkemenin olmaması halinde artık Türk Mahkemesinin davaya bakma yetkisinin olmadığı kabul edilir.
Davacı taraf, davalının yetkilisi olduğu ve Hamburg’da kurulu şirkete yatırım amacıyla verdiği sermayenin başka amaçlarla kullanılarak vadedildiği hedefe uygun şekilde değerlendirilmediğini ve bu hususun davalı hakkında Hamburg Asliye Ceza Mahkemesince verilen mahkumiyet kararıyla sabit olduğunu, şirketin ortağı ve temsilcisi olan davalının da şirkete verilen ve iade edilmeyen para bakımından sorumluluğunun bulunduğunu ileri sürmektedir. Davanın dayanağı maddi vakıalar dikkate alındığında davanın, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin bir dava mahiyetinde olduğu anlaşılmaktadır. TTK 553. ve devamı maddelerinde düzenlenen yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin davanın, TTK 561. maddesinde açıklandığı üzere şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde veya HMK. 6. maddesi kapsamında genel yetkili mahkeme olan davalının ikametgahı mahkemesinde açılabilmesi mümkündür. Yine HMK. 6. maddesi anlamında, davalının mernis adresinin Berlin/Almanya olduğu ve Türkiye’de herhangi bir ikametgahının bulunmadığı tespit edilmiştir. Diğer yandan TTK. 561. maddesi kapsamında, davalının yetkilisi olduğu şirketin de Türkiye’de kurulu olmadığı görülmektedir.
Başka alacaklı tarafından davalı aleyhine aynı mahiyette açılan davalarda, mahkemece davanın kayıt kabul ve yöneticinin sorumluluğu nedeniyle açılmış tazminat davası olarak nitelendirilmesi neticesinde verilen görevsizlik kararının istinaf edilmesi üzerine, İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi …Hukuk Dairesi … esas …karar sayılı ilamında “davanın kayıt kabul davası niteliğinde olmadığı, Türk Ticaret Kanununun 553.maddesine göre kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları kanundan veya esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri taktirde hem şirkete hem pay sahibine hemde şirket alacaklılarına karşı verdikleri zararlardan sorumludurlar, anonim ortaklık organlarının haksız eylemlerinden dolayı sorumludur.Ayrıca haksız eylemde bulunan yönetim kurulu üyeleri de kişisel olarak sorumludurlar.Yargıtay 11.Hukuk Dairesi 25.3.1994 E 1248 K2289” şeklin de görüş açıklanıp karar verildiği, yine aynı davalıya karşı aynı mahiyette açılan davaya ilişkin İstanbul …Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında verilen kararın istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi …Hukuk Dairesi … esas … karar sayılı, … esas, … karar sayılı ilamlarında, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2016/5113 esas 2017/4391 karar sayılı, Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin 2016/3595 esas, 2016/3434 karar sayılı ilamlarında da benzer mahiyette görüş açıklanıp karar verildiği anlaşılmıştır.
Keza iflasın külli bir tasfiye şekli olduğu ve ülkemizde de tanınıp tenfiz edilmediği sürece etki göstermeyeceği ve bu itibarla davanın kayıt kabul davası olarak kabulünün de yerinde olmadığı hususlarına İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin… Esas,… Karar sayılı ilamında işaret edilmiştir.
Yukarda değinilen İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi kararlarından ve dosya içeriğinden açıkça anlaşılacağı üzere, ortağı ve yetkilisi olduğu şirket adına yatırımcılardan toplanan, şirkete yatırılan paraların ortak ve yetkili tarafından başka amaçlarla kullanılmış olması haksız fiil mahiyetindedir.Bu sebeple 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 336/5.maddesi kapsamında kalmaktadır.Bu maddeye göre yönetim kurulu üyeleri şirket alacaklılarına karşı eylemleri sebebiyle müteselsilen sorumludur.6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 553/1.maddesinde de 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 336/5.maddesine benzer bir düzenleme yer almaktadır ve Türk Ticaret Kanununun 561.maddesine göre sorumlular aleyhine açılacak davanın şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde açılması gerekmektedir.
Mahkememizce davanın, yönetim kurulu üyesinin sorumluluğuna ilişkin dava olduğu kabul edilmekle birlikte bir an için haksız fiile dayalı bir dava olduğu düşünüldüğünde de HMK 16. maddesinde haksız fiilden doğan davalarda yetkili mahkemenin gösterildiği ve anılan madde de, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut meydana gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi olduğu belirtilmiştir. Bu düzenleme somut olay bakımından değerlendirildiğinde, zarar gören davacının Alman uyruklu olup, yerleşim yerinin Hamburg/Almanya olduğu, zararın meydana geldiği yerin yine aynı şekilde dava dışı şirketin ve davacının bulunduğu Hamburg/Almanya olduğu görülmektedir. O halde davanın niteliğine göre Türk Hukukuna göre Türkiye’de bu davaya bakmaya yetkili mahkemenin olmadığı sonucuna varılmıştır. Davacı tarafından 5718 sayılı MÖHK 41. maddesinde Türkiye’de yer itibariyle yetkili mahkemenin olmaması halinde ilgilinin sakin olduğu yer, Türkiye’de sakin değilse Türkiye’deki son yerleşim yeri mahkemesinde, o da bulunmadığı takdirde Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinde görüleceğinin belirtildiği ileri sürülerek mahkememizin bu davaya bakma konusunda yetkili olduğu ifade edilmiştir. MÖHK 41. maddesinin başlığı, ” Türklerin Kişi Hallerine İlişkin Davalar” olarak belirtilmiş olup, huzurdaki bu davanın kişi hallerine ilişkin bir dava niteliğinde bulunmadığı, tazminat istemine ilişkin olduğu anlaşıldığından davacının bu iddiasına itibar edilememiştir. HMK 9. maddesinde, Türkiye’de yerleşim yeri bulunmayanlar bakımından genel yetkili mahkemenin davalının mutat meskeninin bulunduğu yer mahkemesi olduğu belirtilmiştir. Davalının Türkiye’de mutat meskeninin bulunduğu yönünde herhangi bir delil olmadığı, davalı tarafından vekiline verilen vekaletnamede bildirilen adresin vekilin ofis adresi olduğu, dosyaya sunulan belgelerle sabit olduğundan, somut olayda HMK 9. maddesi anlamında da mahkememizin yetkisinin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan tüm bu nedenlerle, 5718 sayılı Yasanın 40. maddesi, TTK 553. ve devamı maddeleri ile TBK’nun 41. maddesi ve HMK 6.ve 9. maddeleri dikkate alınarak mahkememizin bu davaya bakma konusunda yetkili olmadığı, süresinde ileri sürülen yetki itirazının yerinde olduğu benimsenmek suretiyle, davanın yetki yönünden usulden reddine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-HMK 114/1 ve 115 maddeleri uyarınca Milletler Arası Yetki İtirazı dikkate alınarak mahkememizin yetkisizliği sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan 868,13 TL’ den mahsubu ile mahsup edilen 54,40 TL’ nin HAZİNEYE İRAT OLARAK KAYDINA, davacı tarafından fazla yatırılan 813,73 TL’ nin karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya İADESİNE,
3-Yargılama masraflarının davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13/4 madesi uyarınca hesap ve takdir edilen 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ÖDENMESİNE,
5-HMK 120 maddesi uyarınca taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısımların karar kesinleştiğinde ilgililere İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır .

Üye …
e-imzalıdır .

Üye …
e-imzalıdır .

Katip …
e-imzalıdır .