Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/186 E. 2022/139 K. 14.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/649
KARAR NO : 2022/274

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 11/07/2018
KARAR TARİHİ : 21/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan Genel Kurul Kararının İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin, davalı şirkette her biri 1,00-TL nominal değerli 90.943 adet hisseye ve dolayısıyla 90.943,00-TL sermayeye sahip olduğunu, müvekkilinin sahip olduğu hissenin davalı şirket sermayesine oranının %20 olduğunu, davalı şirketin 11/04/2018 tarihinde yapılan ve müvekkilinin de vekili vasıtasıyla iştirak ettiği 2017 yılına ait olağan genel kurul toplantısının 6. maddesinde alınan kararların kanuna, hukuka ve afaki objektif iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu, söz konusu kararda faaliyetlerinden dolayı yönetim kurulu üyelerine ücret ödenmesi hususunun müzakere edildiğini, yönetim kurulu üyelerine 01/05/2018 tarihinden başlamak üzere, yönetim kurulu üyelerinden …’na aylık net 17.500,00-TL,…’na aylık net 16.000,00-TL ücret ödenmesi hususunun müzakere edildiğini, yönetim kurulu üyelerine belirlenen ücretlerin ödenmesine, müvekkilinin 90.943 muhalefet oyuna karşılık 365.143 oyla karar verildiğini, alınan kararın hiçbir somut ve hukuki sebebe dayanmadığını, yönetim kurulu üyelerine ödenen ücretlerin yıllık net maliyetinin 402.000,00-TL olduğunu, aynı toplantıda sunulan şirketin 31/12/2017 tarihli bilançosu incelendiğinde, şirketin yıllık kârının 253.952,87-TL olduğunun anlaşıldığını, yıllık toplam kârı 253.952,87-TL olan bir şirketin, yönetim kurulu üyelerine ödenen yıllık 402.000,00-TL tutarındaki ücretin fahiş olduğunun açıkça ortada olduğunu, davalı şirketin, yıllardır yönetim kurulu üyelerine fahiş miktarlarda ücret dağıtarak ortaklara dağıtılacak kâr payını yok etmekte olduğunu, davaya konu 6. maddeyle üstü örtülmeye çalışılan asıl amacın ise, şirketin %20’lik sermaye payıyla küçük ortağı konumunda bulunan müvekkilinin şirket ortaklığından kaynaklanan en doğal hakkı olan kâr payı ödemesinin önüne geçmek, müvekkilini saf dışı bırakarak şirketteki mali haklarından istifade etmesini engellemek olduğunu, davalı şirketin yalnızca tek bir taşınmazı ve bu taşınmazdan elde ettiği kira geliri bulunduğunu, kira gelirinden bütün ortakların faydalanması gerektiğini, kâr payının yalnızca yönetim kurulu başkanı ve üyelerine ödenmesinin, TTK’nın 507. maddesine, KVK’ya hukuka, şeffaflık ilkesine, objektif iyi niyet kurallarına ve eşit işlem ilkesine aykırı olduğunu, davalı şirketin 2017 yılında gerçekleşen 2016 mali yılına ait genel kurulun 6. maddesiyle, tıpkı dava konusu kararda olduğu üzere yönetim kurulu üyelerine yıllık toplam net 402.000,00-TL’ye denk gelen ücret takdir edilmesine karar verildiğini, söz konusu kararın iptali talebiyle açılan davanın İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E., … K. sayılı kararıyla kabul edildiğini ve yönetim kurulu üyelerine ücret ödenmesini öngören genel kurul maddesinin iptal edildiğini, davalı şirketin 2013 mali yılına ilişkin 2014 yılında yapılan genel kurulunda yönetim kuruluna ödenmesine karar verilen ücretlere ilişkin kararın iptali için de taraflarınca dava açıldığını, yerel mahkeme tarafından davanın reddedilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 14.09.2017 tarihli, 2016/5118 E. ve 2017/4360 K. sayılı ilamıyla söz konusu kararın hukuka aykırı olduğu tespitinin yapıldığını, davaya konu karar ile örtülü kazanç dağıtımı yapıldığını belirterek, tüm bu nedenlerle davanın kabulü ile davalı şirketin 11/04/2018 tarihinde yapılan 2017 yılına ait olağan genel kurul toplantısının 6. maddesinde alınan kararın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; ilgili karar metninde ücret ödenmesi ifadesine yer verilerek, söz konusu bedellerin ücret mahiyetinde olduğunun açıkça ifade edildiğini, yönetim kuruluna, yaptığı görev ve hizmet karşılığında ödenebilecek mali hakların, huzur hakkının, kazanç payının, ikramiye veya ücret şeklinde öngörülebileceğini ve bunlar arasında tercihte bulunmanın da da genel kurulun yetkisi dahilinde olduğunu, 2006, 2007, 2009 ve 2010 yıllarına ait genel kurul toplantılarında davacıya da yönetim kurulu üyesi olarak ücret ödenmesine karar verildiğini ve davacının bu kararlara, ne yönetim kurulunun yapacağı hiçbir iş bulunmadığı gerekçesiyle ne de ücretin miktarı bakımından hiçbir itirazı bulunmadığını, davacının bugün kendisi yönetim kurulunda yer almadığı için ödenen ücrete itiraz etmekte olduğunu, yönetim kurulu üyelerine ödenen ücretin kendisinin yönetim kurulunda yer aldığı dönemlerde toplam 11.250,00-EUR tutarında iken bugün toplam 4.500-EUR’a indirildiğini, davacı taraf her ne kadar verilen ücretin hiçbir somut ve hukuki sebebe dayanmadığını iddia etmekte ise de, yönetim kurulu şirket esas sözleşmesi uyarınca şirketin maksat ve amacı olan her türlü gayrimenkulün edinilmesi, geliştirilmesi ve imarı yönünde projeler hazırlamakta ve yatırım kararları almayı planlamakta olduğunu, kamuya ve üçüncü kişilere karşı tüm sorumluğun, yönetim kurulu üyelerinin üzerinde olduğunu, bu bağlamda, şirketin defter, kayıt ve belgelerine sorumlulukları ile kamu borçlarına bağlı şahsi sorumlulukları nedeniyle yönetim kurulu üyelerinin ücret almadan bu görevi yerine getirmelerinin beklenemeyeceğini, mevcut yönetim kurulu üyelerine kâr aktarımı niyetinin bulunmadığının, mevcut yönetim kurulunun göreve gelmesinden sonra müvekkili şirketin 12/12/2013 tarihinde 2011 ve 2012 yıllarına ilişkin olarak gerçekleştirilen olağan genel kurul toplantısında 150.000,00-TL tutarında, 12/06/2014 tarihinde 2013 yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısında 100.000,00-TL tutarında; 2014 yılı olağan genel kurul toplantısında 100.000,00-TL tutarında; 2015 yılı olağan genel kurul toplantısında 100.000,00-TL tutarında; 2016 yılı olağan genel kurul toplantısında 200.000,00-TL tutarında ve 2017 yılı olağan genel kurul toplantısında 253.952,87-TL tutarında ortaklara kar dağıtımı yapılmış olmasından da rahatça anlaşılabilmekte olduğunu, kendisi yönetim kurulu üyesi iken ücret alınmasına ve miktarına itiraz etmeyen davacının, bugün kendi zamanınkinden daha düşük olan ücretlere itirazda bulunmasının açıkça kötüniyetli olup, çelişkili davranış yasağına aykırılık oluşturmakta olduğunu, yönetim kurulu üyelerine ödenen ücret hususunda geçen yıldan bugüne herhangi bir artışın dahi yapılmadığını, müvekkili şirket aleyhine açılan 29/04/2014 tarihli 2013 yılına ait olağan genel kurul toplantısında alınan kararların yokluğuna veya iptallerine veya yürütmelerinin durdurulması talebi ile açılan davanın, İstanbul Asliye … Ticaret Mahkemesi’nin… E., ve … K. sayılı kararı ile reddine karar verildiğini, söz konusu kararın, davacının huzurdaki davayı açmasının açıkça kötü niyetli olduğu ve çelişkili davranış yasağına aykırılık teşkil ettiği yönündeki iddialarını kanıtlar nitelikte olduğunu belirterek, tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalı şirketin, 11/04/2018 tarihinde yapılan 2017 yılına ait olağan genel kurul toplantısının 6. maddesi ile alınan kararın iptali talebine ilişkin bulunmaktadır.
Mahkememizce, davalı şirketin ticaret sicili kayıtları, 11/04/2018 tarihli genel kurul toplantı tutanağı, hazirun listesi, şirket bilançosu, İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… esas sayılı dosyası, İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ve İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası kapsamında verilen karar dosyamız arasına alınmış, bilirkişi heyetinden rapor temin edilmiştir.
Davalı şirketin 11/04/2018 tarihli genel kurul toplantı tutanağının incelenmesinden, 6. madde ile, yönetim kurulu üyelerine 01/05/2018 tarihinden başlamak üzere yönetim kurulu üyelerinden Kemal HATİPOĞLU’na aylık net 17.500,00-TL, yönetim kurulu üyesi …’na aylık net 16.000,00-TL ücret ödenmesi hususunun müzakere edildiği, oylamaya geçildiği, yönetim kurulu üyelerine belirlenen ücretlerin ödenmesine… vekili Av. …’nın 90.943 muhalefet oyuna karşılık 365.143 oyla karar verildiği anlaşılmıştır.
Yine toplantı tutanağının incelenmesinden 6. madde ile ilgili olarak oylama yapılmadan önce müzakere yapılırken, davacı şirket ortağı … vekili Av. … tarafından maddeye ilişkin şu şekilde beyanda bulunulmuş olduğu anlaşılmıştır.
“Aşağıdaki sebeplerle, Yönetim Kurulu üyelerine yapılacak bu fahiş ödemelerle ilgili bu karara itiraz ederiz.
1. Yönetim Kurulu üyelerine dağıtılması planlanan bu fahiş ücretler, ek giderleri ile birlikte şirkete inanılmaz bir maliyet çıkartacaktır.
2. Yönetim Kurulu üyeleri, bu ücretleri hak edecek hiçbir iş veya görev yapmamaktadır.
3. Yapılan bu ödemeler, şirkete ve şirket yönetim kurulu üyelerine Kurumlar Vergisi Kanununun transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtılması hakkındaki hükümlerinin uygulanmasına sebep olacaktır.
4. Emsaline göre fazla ödenen tutarların kurum kazancının tespitinde gider olarak indirim konusu yapılamayacağından şirketin ve yönetim kurulu üyelerinin vergi mevzuatını ihlal ettiği suçlaması ile karşı karşıya kalmasına sebep olacaktır.
5. Yapılan bu ödemeler, Örtülü kazanç dağıtımı yapıldığı sonucunu doğuracaktır.
6. Buradaki maksatlardan biri de, Yönetim Kurulunda yer almayan azınlık hissedarlara yapılacak kar payları ödemelerinin bu şekilde eritilmesidir.
Nitekim, Şirket ile aramızda mevcut olan 4 adet davanın ilk açılmış olanı ile ilgili, Yargıtay’ın vermiş olduğu karar da tamamen yukarıda beliritiğimiz hususları teyit etmektedir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 14.09.2017 tarih 2016/5118 E. 201 7/4360 K. Sayılı kararında,
– Şirket yöneticilerine verilecek yüksek miktarlı huzur hakkı ile yönetim kurulu üyesi olmayan ortakların payları oranında kâr payı alma haklarının zayıflatıldığı,
– belli ortaklara örtülü kâr dağıtılması sonucunu doğuracağı bir gerçektir.
– Dolayısıyla şirketin elde ettiği gelir ile yönetim kurulu üyelerine ödenmesine karar verilen ücretler nazara alındığında, yönetim kurulu üyelerine verilmesine karar verilen huzur hakkının şirketin geliri, yapılacak işler ve yönetim kurulunun görevleriyle orantılı olmadığı … …. kabul edilmeli,
– bu kararın eşitlik dürüstlük kurallarına da aykırı bulunduğu nazara alınmalıdır, şeklinde, şu anki genel kurulumuz ve arada açılmış bulunan 3 diğer davaya da emsal teşkil edecek şekilde hüküm tesis etmiştir. Yargıtay’ın sözü edilen bu kararından sonra ise, 2017 yılında yani geçen sene yapılan genel kurul toplantısına karşı tarafımızdan aynı sebeplerle açılan dava, İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi …E kararı ile kabul edilmiştir.
Yukarıda açıklanan sebeplerle alınacak karar hukuka aykırıdır.”
Mahkememiz dosya kapsamı hep birlike değerlendirilmiştir. Buna göre; 6102 sayılı TTK’nın 446. maddesinde, genel kurul kararlarının iptalinin şartları ve usulünü düzenlenmiştir. Anılan maddede toplantıda hazır bulunup karara muhalif kalarak keyfiyeti zapta geçirten pay sahibinin iptal davası açabileceği düzenlenmiştir. Muhalefetin, her gündem maddesiyle ilgili olarak o konunun görüşülmesinden ve karar alınmasından sonra belirtilmesi ve tutanağa yazdırılması gerekmektedir. Oylama öncesi yapılan görüşme sırasında, bir öneriye karşı olunduğunun belirtilmesi veya ret oyu kullanılması, alınan karara muhalif olunduğu anlamını taşımamaktadır(Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 08/12/2015 tarihli, 2014/18887 esas ve 2015/13122 karar sayılı ilamı). Dava konusu olayda davacı pay sahibi, 11/04/2018 tarihli genel kurul toplantısına vekili aracılığıyla katılmıştır. Davacı vekili toplantıda, gündemin 6. maddesinde yer alan yönetim kurulu üyelerince ücret ödenmesi hususunun müzakere edilmesi sırasında beyan ettiği muhalefeti sonrasında oylama yapılarak, 90.943 muhalefet oyuna karşılık 365.143 oyla karar alındığı, oylamadan sonra davacı pay sahibi vekili tarafından, alınan karara karşı muhalif kalınarak muhalefet şerhinin tutanağa geçirtilmediği görülmektedir. Dolayısıyla iptali talep edilen karara karşı usulüne uygun bir muhalefet şerhi bulunmadığından, alınan karar yönünden dava şartının mevcut olmadığı, dava şartının bulunup bulunmadığının yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerektiği hususu göz önünde bulundurularak, ilgili genel kurulda alınan 6 numaralı kararın iptali davasının, dava şartının gerçekleşmediği kanaatiyle dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir(İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin 09/03/2022 tarih ve 2020/221 E., 2022/371 K. Sayılı kararı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin2020/1528 E., 2021/880 K. Sayılı kararı).
Tüm bu nedenlerle aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafça açılan davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle 6100 Sayılı HMK’nun 114/2. maddesi gereğince usulden REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70-TL harçtan davacı tarafından yatırılan 35,90-TL harcın mahsubu ile, bakiye 44,80-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi AAÜT gereğince belirlenen 5.100,00-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
5-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince, davacı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.21/04/2022

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır