Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/181 Esas
KARAR NO : 2019/919
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 02/08/2013
KARAR TARİHİ : 04/12/2019
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine mahkememize açılan; “İtirazın İptali” davasının yapılan yargılaması sonunda;
D A V A /
Davacı vekili dava dilekçesinde davacı şirket nezdinde … numaralı kredi konut sigorta poliçesi ile sigortalı olduğu bodrum katta bulunan dairede, 03.05.2013 tarihinde sokakta yer Tiinin tıkanması ve dairenin mutfak, wc ve banyo giderlerinden geri tepen meydana geldiğini, meydana gelen hasar nedeniyle davacı şirketçe 17705/2012 tarihinde 3.449,00 TL tazminat ödendiğini, kullanılmış suların toplanması, yerleşim yerlerinden uzaklaştırılması ve zararsız biçimde boşaltma yerine ulaştırılmasının davalının görevi olup kanalizasyon sisteminin yeterli seviyede çalışmaması nedeniyle meydana gelen bu zarardan davalının sorumlu olduğunu, bu nedenle İstanbul … İcra Müdürlüğümün… E. sayılı dosyasıyla ilamsız İcra takibine girişildiğini, davalının yapılan takibe, borca ve ferilerine itiraz ettiğini, davalının İtirazının haksız olduğunu beyan ederek 3.449,00-TL asıl alacağa, ödeme tarihinden takip tarihine kadar işlemiş faiz ve ferilerine yapılan itirazın iptali île takibin devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, davalının % 20 icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
S A V U N M A
Davalı vekili süre uzatım ve cevap dilekçelerinde özetle; davacının tazminat talebine dayanak olarak gösterdiği olgulann hizmet kusuru niteliğinde ¡n|cak 2577 sayılı İYUK ‘un 2. ve 13. maddeleri gereği görevli idare mahkemesinde açılması gerektiğini, davanın adli yargıda açılması nedeniyle reddinin gerektiğini, davanın süresinde açılmadığını, tazminat talebinin zarar görenin zarar ve tazmin yükümlüsü kişinin öğrenilmesinde itibaren 1 yıl sonra zamanaşımına uğrayacağını, huzurdaki davanın süre yönünden reddi gerektiğini, dava konusu hasarın davacının sigortalısının kusurlu davranışı ile meydana geldiğini beyan ederek davanın usulden ve esastan reddini talep etmiştir
DELİLLER VE DEĞERLENDİRİLMESİ
Tarafların tüm delilleri ilgili kayıtlar toplanmıştır. Sigorta sözleşmesi, banka kayıtları, hasar dosyasıTarafların tüm delilleri ilgili kayıtlar toplanmıştır. Sigorta sözleşmesi, banka kayıtları, hasar dosyası ödeme belgesi ,fotoğraflar,büyükşehir belediyesinin olay konusu yere ilişkin plan ve ilgili belgeleri, fatura örnekleri., ticaret sicil kayıtları ilgili kayıtlar celb edilmiştir.İstanul… Icra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası incelenmiştir. Bilirkişi incelemesi yapılmıştır
Davacı Vekili 26.1.2015 tarihli celsede tüm delillerinin toplandığını, dosyaya hasredildiğini başka delili bulunmadığını beyan etmiş , beyanını imzası ile onaylamıştır. Taraf vekilleri, taraflara ilgili kayıtlar ve raporlar tebliğ edilmiş, davanın aşamalarından haberdar edilmiş, beyanları alınmıştır
Bilirkişi Mimar bilirkişi …, sigorta bilirkişisi … tüm taraf iddialarını, tüm delileri ilgili kayıtları inceleyerek rapor vermiştir. 01.10. 2014 tarihli raporu detaylı ve gerekçelidir. Raporun denetime açık detaylı ve olayla uyumlu oluşu dikkate alınarak yeniden bilirkişi raporu alınmamıştır
DEĞERLENDİRME:
Ehil ve tarafsız bilirkişiler raporlarında detaylı ve gerekçeli olarak ididaları , dava dosyası içindeki delileri değerlendirmişlerdir. Bilirkişi raporu olayla ve tüm delillerle uyumludur
Davalının kamu iktisadi teşekkülü niteliğinde olduğu ,davalı idarenin yaptığı işin devletin hakimiyet tasarrufu ile ilgili olmadığı, kanalizasyon ve pis su atık ,su idaresi ile ilgili işlem olduğundan idare mahkemesine yönelik görev itirazı yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
BilirkişilerİN raporunda ” davanın süresinde açıldığı ,dava konusu zararın yetersiz kanalizasyon alt yapısından, denetimlerin yapılmamasından ve yağmurlardan kaynaklanmış olabileceği, her üç olasılıkta da davalı idarenin sorumluluğunun tam ve mutlak olduğu, davacı tarafça talep edilen 3.449.00 TL nin dosya kapsamına uygun olduğu, taleple bağlı kalınarak geçmiş gün faizinin 142.02 TL olarak kabul edilmesinin uygun olduğu ” bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu ile davacı sigortalısının uğramış olduğu zararın davalı idarenin kusurundan kaynaklanmış olduğu anlaşılmıştır. Bilirkişi tespitleri ile davalı idarenin kusurunun var olduğu bu kusura dayalı olarak davacı sigortalısının yerine basan su nedeni ile zarara uğradığı tespit edilmiştir. Davalı idarenin kusur sorumluluğu mevcuttur. Davalı idarenin kusuru ile meydana gelen zarar arasında illiyet rabıtasının varlığı tespit edilmiştir.
Zarar ile kusurun varlığı doğrudan ilgili bağlantılı olduğundan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Dava icra dosyası ile yapılan itirazın iptali niteliğindedir. Bilirkişi tespitleri zarar konusu değer ile icra dosyası alacağın birbiri ile uyumlu olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle takibin kaldığı yerden devamına karar verilmiştir.
Dava konusu değerin likit nitelikte olduğu bilirkişi de tespit etmiştir. Maddi değer ifade eden miktara itiraz nedeniyle davalının kötü niyeti var olduğu kanaatine varılmıştır. Asıl alacak miktarı olan 3.449.00 tl üzerinden İnkar tazminatı kabul edilmiştir.
Mahkememizce davanın kabulüne dair verilen hüküm temyiz edilmiş olup, Yargıtay 17 HD’ nin 04/02/2019 tarihli 2018/2743 Esas 2019/849 Karar sayılı kararıyla; “…Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.3.1944 tarih 37 Esas 9 Karar R.G.3.7.1944 sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
Bu durumda, davacının sigortalısının tacir olmadığı ve davanın sigorta sözleşmesinden değil, davalının kusuru ile gerçekleşmesine sebebiyet verdiği iddia edilen haksız fiilden kaynaklandığı anlaşılmakla, uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.” gerekçesi ile mahkememiz hükmü bozulmuştur.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmuştur.
6100 Sayılı HMK Madde 1- (1) Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.
Madde 2- (1) Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.
(2) Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.
Bu yasal düzenlemelere göre Asliye Hukuk Mahkemeleri mal varlığı ve şahıs varlığına ilişkin davalarda asıl görevli mahkemedir. Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevi ise istisnaidir.
6100 sayılı Kanunun 114/1-c maddesinde görev dava şartı düzenlenmiş, 115/2 maddesinde ise dava şartı noksanlığı halinde davanın usulden reddedileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda, Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği üzere, davacının sigortalısının tacir olmadığı ve davanın sigorta sözleşmesinden kaynaklanmayıp davalının sebebiyet verdiği iddia edilen haksız fiilden kaynaklandığı, bu nedenle uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği anlaşılmakla, mahkememizin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle Mahkememizin görevsizliğine, davanın HMK 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca görev yönünden usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilerek yargılama sonuçlandırılmıştır.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın HMK 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca görev yönünden USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın görevli olan İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331 mad. uyarınca harç, yargılama gideri ve gider avansının görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde talep üzerine harç, yargılama gideri ve gider avansı konusunda mahkememizce karar oluşturulmasına,
4-HMK 20.maddesi gereğince; karar tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde görevli mahkemeye gönderilmesi talebinde bulunulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtaratına,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
Hakim …