Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/138 E. 2020/134 K. 19.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/138 Esas
KARAR NO : 2020/134

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 12/03/2019
KARAR TARİHİ : 19/02/2020

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında … Noterliği tarafından 12.11.2014 tarihinde … yevmiye nolu adi ortaklık sözleşmesi düzenlendiğini, ancak şirketin tüm vergi borçlarının müvekkili tarafından ödendiğini, müvekkili tarafından ödenmiş olan vergilerin yarısına tekabül eden 4.054,32 TL ve 229,26 TL işlemiş faizin tahsili amacıyla davalıya karşı İstanbul … İcra Dairesi Dosya No: … Esas sayılı dosyasıyla genel haciz yoluyla takip yapıldığını ve davalıya ödeme emri gönderildiğini, ödeme emrine itiraz edildiği için icra takibinin durduğunu, dava tarihinden önce hukuk uyuşmazlıklarında dava şartı olan arabuluculuk
görüşmesinin yapıldığını, ancak uyuşmazlığın çözümü hususunda anlaşılamadığını, takip konusu vergi alacağının belirli olduğunu, davalı tarafından bilinebilir, tayin ve tahkik edilebilir nitelikte olduğunu, bu nedenle davalının alacağa karşı itirazının haksız olduğunu, durmuş olan icra takibine devam edilebilmesi için İİK m. 67 gereğince işbu davanın açılması zaruretinin hasıl olduğunu beyanla davalının itirazının iptalini ve takibin devamını, davalının % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, ücreti vekaletin ve yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.

S A V U N M A /
Davalı yana usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve tensip tutanağının tebliğ edildiği, ancak süresinde herhangi bir cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.

G E R E K Ç E /
Dava, adi ortaklıktan kaynaklı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Alacak iddiası adi ortaklık ilişkisinden kaynaklanmakla yargılama kapsamında öncelikli olarak irdelenmesi gereken meselenin görev noktasında toplandığı saptanmıştır. Adi ortaklığın tanımı, TBK’nun 620. (BK’nun 520) maddesinde “Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir.” şeklinde yapılmıştır. Adi ortaklık, bir ticari işletmeyi işletmek şeklinde olabileceği gibi esnaf işletmesi veya hiç bir işletme olmaksızın bir kaç kişinin muhtemel kazancı paylaşmak amacıyla emeklerini ve mallarını bir araya getirme şeklinde de olabilir.
6102 sayılı TTK’nun 4.maddesine göre bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan sayılması gerekir. Aynı Kanunun 12. maddesinde “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa kendi adına işleten kişiye tacir denir” hükmünü içermektedir.
6335 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı madde gereğince Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü olmayıp görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, HMK’nın 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan yargılamada öncelikle ve re’sen incelenir.
Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; adi ortaklıktan kaynaklı alacak isteminin mutlak ticari davalardan olmaması, davanın her iki tarafının da tacir olmaması ve bu kapsamda ticari işletmeleriyle ilgili de bulunmaması karşısında davanın nispi ticari dava olarak da nitelendirilmesi olanağının bulunmaması, bununla birlikte uyuşmazlık konusunun yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin de olmaması nedeniyle eldeki davanın ticari dava olmadığı ve uyuşmazlığın çözümünde Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olmadığı kabul edilmiştir. Genel görevli mahkeme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesinde aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesi olarak düzenlenmiş olmakla mahkememizin görevli olmaması, eldeki davaya ilişkin aksine bir düzenleme de bulunmaması sebebiyle davaya bakmakla görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu kanaatiyle davanın görev yönünden usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm fıkrası oluşturulmuştur.

H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın HMK 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca görev yönünden USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın görevli olan İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde görevli mahkemeye gönderme talebinde bulunulmaması durumunda HMK. 20. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
4-6100 sayılı HMK. 331/2. maddesi uyarınca harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair; taraf vekilleri yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
e-imzalıdır .

Hakim …
e-imzalıdır .