Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/101 E. 2020/528 K. 12.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/101
KARAR NO : 2020/528

DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 26/05/2016
KARAR TARİHİ: 12/10/2020

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından davalı aleyhine, dayanağı bankaya ibraz edilmemiş toplam 50.000.-TL bedelli iki adet çekten dolayı …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile girişilen icra takibine borçlu – davalının haksız yere itiraz ettiğini, itirazın iptali ile takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmolunmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; usul yönünden icra müdürlüğünün yetkisine itiraz ettiği, ayrıca esasa ilişkin olarak da, davacı/takip alacaklısına, takipte belirtilen nitelikte ve miktarda müvekkilin herhangi bir borcu bulunmadığı, zira icra takibine dayanak olan çeklerin, süresi içerisinde bankaya ibraz edilmediği için çek vasfını kaybettiği ve ilamsız takibe konu olacak şekilde müvekkil ile davacı/alacaklı arasında ne bir ticari ilişki ne de alacak-borç ilişkisi bulunmadığı, davacı tarafın dava dilekçesinde, müvekkilin takip dayanağı çekleri ödememesi nedeni ile TTK’nın 778. maddesinin göndermesi ile TTK’nın 732. maddesi uyarınca sebepsiz zenginleştiğine ilişkin iddiasını hiçbir şekilde kabul etmediklerini, davanın 1 yıllık zamanaşımı süresinde açılmadığını ve bu nedenle davacının, sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanmasının da mümkün bulunmadığını, bu sebeplerle takibin iptali ile birlikte %20 den az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatının müvekkiline ödenmesi talep etmiştir.
BAM KARARI ÖNCESİ YAPILAN YARGILAMADA:
Mahkememizin, … Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama sonucu;
“… İtirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkeme öncelikle tetkik merciinin yerine geçerek, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek ,kesin olarak sonuçlandırmalıdır. ( H.G.K. 28.3.2001 gün ve 2001/19 267-311 sayılı; 11.H.D. 8.11.1999 gün ve 1999/6901-8904 sayılı; 19.H.D. 4.4.1997 gün ve 1996/7286-1997/3995 sayılı kararlar ) Kaldı ki, itirazın iptali davasını görme yetkisi, takibin yapıldığı yer mahkemesine aittir. O nedenle,mahkemenin, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı da incelemesi doğaldır. Bu yetki itirazının incelenmesi sonucunda, mahkeme, kendisinin yetkili olup olmadığını da belirlemiş olacaktır. ( Saim Üstündağ, İcra Hukukunun esasları, İstanbul 1995, 6. Bası, sayfa: 101-102 )
Öte yandan, bir itirazın iptali davasının görülebilmesi,usulüne uygun şekilde yapılmış, geçerli bir icra takibinin varlığına bağlıdır. Ortada, geçerli bir takibin bulunmadığı durumlarda, itirazın iptali davasının görülebilmesine usulen olanak yoktur. İcra dairesinin yetkisine itiraz edildiği hallerde, bu itiraz usulünce incelenerek sonuçlandırılmadığı sürece, açıklanan şekilde geçerli bir takibin bulunmayacağı açıktır.
Bu açıdan yapılan inceleme ve değerlendirmede; davacının 2 adet çeke dayalı genel haciz yolu ile takip başlattığı davalının Bakırköy İcra Müdürlüğü yargı sınırlarında olduğu, muhatap bankanın da aynı yer olduğu, kambiyo senedi olmakla götürülecek borç sözkonusu olduğundan alacaklının ikametinin takip yeri olarak kabul edilmesinin olanaklı olmadığı, bu nedenle yetkili icra müdürlüğünün Bakırköy İcra Müdürlüğü olması nedeni ile davalı yanın bu yöndeki itirazı haklı bulunmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan yazılı gerekçe ile;
1-Takip yetkisiz icra müdürlüğünde açılmış olmakla; dava ön şartı yokluğu bulunduğundan HMK’nın 114/1-ç 114/2 madeleri uyarınca; davanın USULDEN REDDİNE,
2-Koşulları oluşmadığından kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
…” şeklinde verilen karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF İLAMI:
Mahkememizce, yukarıda belirtildiği şekilde verilen … Esas ve … Karar sayılı kararın, davacı yanca İstinaf edilmesi üzerine kararı inceleyen İstanbul BAM 16. H.D. Tarafından, 2017/5812 Esas-2019/251 Karar sayılı kaldırma kararı ile;
“Dava, dayanağı süresinde bankaya ibraz edilmemiş 2 adet çek olan icra takibine vaki borca ve yetkiye itirazın iptali istemine ilişkindir. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık icrada yetki itirazının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Yargılama sırasında mahkeme öncelikle icra dosyasına yapılan yetki itirazını değerlendirmiş ve davalının Bakırköy İcra Müdürlüklerinin yargı sınırları içerisinde olduğu, muhatap bankanın da aynı yer olduğu, kambiyo senedi olmakla götürülecek borç söz konusu olduğu, muhatap bankanın ikamet yerinin takip yeri olarak kabul edilmesinin olanaklı olmadığı gerekçesiyle davanın ön şart yokluğu sebebiyle usulden reddine karar vermiştir. Bu hüküm davacı tarafça istinaf edilmiş ve İİK madde 50/1 gereği takibin çekin keşide edildiği yer icra dairesinde de yapılabileceğini, dava konusu her iki çekin de keşide yerinin İstanbul olduğunu ve dolayısıyla icra takibinin yetkili icra müdürlüğünde başlatıldığını, bu bakımdan yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğundan kaldırılmasını talep etmiştir.
İİK’nun 50. ve HMK.’nun 447/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken HMK’nun 6. maddesinin 1. cümlesine göre; “Genel yetkili mahkeme, dava açıldığı tarihte davalı gerçek ve tüzel kişinin yerleşim yeri mahkemesidir. Yerleşim yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre belirlenir.” HMK’nun 7. maddesine göre; “Davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir.” Ayrıca İİK.nun 50.maddesi göndermesiyle, çeke dayalı olarak, borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki genel yetkili icra dairesinde (HMK. 6.md.), muhatap bankanın bulunduğu yer ödeme yeri sayıldığından buradaki icra dairesinde ve ayrıca akdin yapıldığı yer olması nedeniyle, çekin keşide edildiği yer icra dairesinde takip başlatılması mümkündür. Eldeki davada icra takibine dayanak teşkil eden çeklerin keşide yerlerinin İstanbul olduğu değerlendirildiğinde yetkili icra müdürlüğünün İstanbul icra müdürlükleri olduğu anlaşılmakla ilk derece mahkemesinin icra dairesinin yetkisiz olduğundan bahisle davanın usulden reddine karar vermiş olması yerinde görülmemekle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına davanın görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle kesin olarak kaldırılmış ve mahkememizce, kaldırma kararı sonrası tensip zaptı düzenlemek suretiyle yargılamaya devam olunmuştur.
BAM KARARI SONRASI YAPILAN YARGILAMADA:
Dosyada delil olarak; dava dilekçesi ve ekleri, cevap dilekçeleri ve ekleri, …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası, cevabi yazı içerikleri ve tüm dosya kapsamı bulunmaktadır.
Mahkememizde açılan dava öncelikle, görev, yetki, taraf sıfatı ve diğer dava şartları açısından incelenmiş ve mahkememizin görevli ve yetkili olduğu ve ayrıca diğer dava şartlarının da bulunduğu anlaşılmış olduğundan davanın esasına geçilmiştir.
Dosyamız mündericatında yer alan, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı/alacaklının, davalı/borçlu hakkında, 50.000,00 -TL asıl alacak ve 1.488,70.-TL takip öncesi işlemiş faiz olmak üzere toplam, 51.488,70-TL alacağın tahsili için ilamsız icra takibi yaptığı ve davalı/borçlunun süresi içerisinde, borca, tüm fer’ilere ve yetkiye itiraz ederek takibi durduğu görülmüştür.
Dava ibraz süresi geçmiş 2 adet çekten dolayı, keşideci aleyhine sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak başlatılmış icra takibine yönelik borca ve yetkiye itirazın iptali davasıdır.
Davacı vekili dava dilekçesinde, icra takibine davalı-borçlunun haksız yere itiraz ettiğini, itirazın iptali ile takibin devamına ve davalının % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmolunmasına karar verilmesini talep ve dava ettiği, buna karşılık davalı vekili cevap dilekçesinde, müvekkilinin davacı-alacaklıya takipte belirtilen nitelikte ve miktarda bir borcu bulunmadığını, zira icra takibine dayanak olan çeklerin, süresi içerisinde bankaya ibraz edilmediği için çek vasfını kaybettiğini, müvekkil ile davacı/alacaklı arasında ilamsız takibe konu olacak şekilde alacak-borç ilişkisinin bulunmadığını, davacı tarafın sebepsiz zenginleştiğine ilişkin iddiasını hiçbir şekilde kabul etmediklerini, davanın 1 yıllık zamanaşımı süresinde açılmadığını ve bu nedenle davacının, sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanmasının da mümkün bulunmadığını, bu sebeplerle takibin iptali ile birlikte %20 den az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatının müvekkiline ödenmesi talep etmiştir.
Davalı yanca her ne kadar zaman aşımı def’inde bulunulmuş ise de, davacı tarafından başlatılan icra takibinin 6102 sayılı TTK.’nun 732. maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşme hükmüne dayanarak başlatıldığı, yani icra takibinin hukuki sebebinin sebepsiz zenginleşme olduğu, bu haliyle de, 6102 sayılı TTK.’nun 814/1 maddesi uyarınca, hamilin, cirantalarla düzenleyene ve diğer çek borçlularına karşı sahip olduğu başvurma haklarının, ibraz süresinin bitiminden itibaren üç yıl ve ayrıca bu süreye 6098 Sayılı TBK’nun 82. maddesi hükmü gözetilerek 2 yıllık sürenin de eklenmesi suretiyle takip tarihinde zaman aşımı süresinin dolmadığı anlaşıldığından, davalı yanın usule yönelik olarak dermeyan ettiği zaman aşımı itirazının reddine karar verilmiştir,
Somut olayda öncelikle, ispat külfetinin hangi tarafta olduğunun tespit edilmesi gerekmektedir.
Süresinde bankaya ibraz edilmeyen çek nedeniyle hamil (somut olayda davacı), kambiyo hukukundan doğan haklarını yitirir ise de, çeki kendisine ciro eden kişiye başvurarak temel ilişkiyi ispat edip alacağını talep edebileceği gibi, çeki keşide edene başvurarak sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre de alacağını talep edebilecektir. Böyle bir durumda, Yargıtay yerleşik içtihatları gereği (Yargıtay 19. H.D. 26/02/2016 Tarih, 2015/11714 Esas-2016/3226 Karar, Yargıtay 19. H.D. 04/02/2016 Tarih, 2015/9503 Esas-2016/1489 Karar ve Yargıtay 19. H.D. 26/11/2015 Tarih, 2015/4584 Esas-2015/15744 Karar sayılı ilamları) ispat külfeti davalı tarafta olup, keşidecinin (somut olayda davalı) bu durumda sebepsiz zenginleşmediğini ispat etmesi gerekmektedir.
Bu bağlamda, dava konusu somut olaya ilişkin olarak, taraflarca sunulan deliller ile başka yerden getirtilmesi gereken tüm deliller toplanmış, gelen yazı cevapları dosyamız içerisine katılmış, mahkememizin 07/09/2020 tarihli celsesinin 1 nolu ara kararı gereği, davalı vekiline müvekkili davalı keşidecinin icra takibi ve dava konusu olan 2 adet çek ile ilgili olarak çek bedellerini ödeyip ödemediğini beyan etmesi ve varsa buna ilişkin ödeme belgelerini sunması için 1 aylık kesin süre verilmiş, sonuçları da aynı celsede hazır bulunan davalı vekiline ihtar edilmiş, davalı vekili tarafından da 15/09/2020 tarihli dilekçe ile “müvekkili tarafından davacı/takip alacaklısına icra takibine konu adi belge niteliğindeki çek yönünden herhangi bir ödeme yapılmadığı” şeklinde beyanda bulunulmuş olup, bu haliyle yapılan değerlendirmede de, ispat yükü kendisinde olan davalının, keşide ettiği çekin ödendiğini, yani sebepsiz zenginleşmediğini veya bedelsiz olarak düzenlendiğini usulüne uygun delillerle ispat edemediği sonuç ve vicdani kanaatine ulaşılmıştır.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde de;
Mahkememizce görülüp karara bağlanan davanın, ibraz süresi geçmiş 2 adet çekten dolayı, keşideci aleyhine sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak başlatılmış icra takibine yönelik borca ve yetkiye itirazın iptali davası olduğu, mahkememizce tüm delillerin toplandığı, toplanan deliller sonucu yapılan değerlendirmede de, davaya konu somut olayda ispat yükünün, sebepsiz zenginleşmediğini ileri süren davalı/keşideciye ait olduğu, davalının sebepsiz zenginleşmediğine ilişkin mahkememizi bağlayıcı nitelikte delil sunmadığı, davacının, TTK.nın 732. maddesi hükmune göre sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak keşideciden borcun ödenmesini isteyebileceği ve davacının böyle bir dava açmakta haklı ve hukuki yararının da bulunduğu anlaşıldığından, çek bedeline yönelik olan 50.000 TL asıl alacak yönünden davanın kabulüne, dava ve takip konusu çeklerin, süresi içerisinde muhataba ibraz edilmediği için çek vasfını kaybetmiş oldukları ve sadece yazılı delil başlangıcı niteliğinde sayılacakları ve davacının, bu belge ile keşide tarihinden itibaren faiz istemesinin, temerrüt oluşmadığı için mümkün olmadığı anlaşıldığından, takip öncesi işlemiş faiz isteminin reddine ve yine dava konusu alacak likit olduğundan icra inkar tazminatı isteminin de kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ İle;
1-Davalı borçlunun …. İcra Müd. … Esas sayılı dosyasına vaki itirazının 50.000,00 TL (25.000,00 TL çek + 25.000,00 TL çek ) asıl alacak yönünden İPTALİ ile takibin bu miktar üzerinden (50.000,00 TL ) takip talebindeki şartlar ile DEVAMINA, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Hükmolunan alacağın %20 si oranında hesaplanan 10.000,00 TL icra inkar tazminatı davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
3-Alınması gerekli 3.415,50-TL karar ve ilam harcından 621,86-TL peşin yatırılan harcın mahsubu ile geriye kalan 2.793,64 -TL eksik harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR YAZILMASINA,
4-Davacı tarafça yatırlan 621,86 TL harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafça başlangıçta yapılan 33,50-TL yargılama gideri ile yargılama aşamasında yapılan(tebligat ve dosya masrafı) 166,00-TL olmak üzere toplam 193,50-TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 188,00-TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, geriye kalan kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davacı yan davada kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 7.300,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak, davacıya VERİLMESİNE,
7-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 1.488,70-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya VERİLMESİNE,
8-Tarafların HMK 120 madde gereğince yatırdıkları gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
9-HMK Yönetmeliğinin 58/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın ve hükmün taraflara tebliğe ÇIKARTILMASINA,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 12/10/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸