Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/966 E. 2021/15 K. 19.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/82 Esas
KARAR NO:2020/586

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:21/05/2004
KARAR TARİHİ:27/10/2020

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan alacak davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket nezdinde Nakliyat Sigorta Poliçesi ile sigortalı olan …. A.Ş’ ye ait 21/08/2003 tarih … fatura muhteviyatı TV tüpü emtialarının, davalılar tarafından…’ dan Türkiye’ ye taşındığını, … Müdürlüğü’ nde tutulan 03/09/2003 tarihli tutanak ile bir kısım emtianın nakliye esnasında hasarlandığını, eksper raporu ile 7.650,00 Euro karşılığı 11.640,00 TL hasar tespit edilerek sigortalıya ödendiğini belirterek TTK 1301. Maddesi gereğince davalılardan ödenen hasar bedelinin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; hamule senedinde hasar şerhi bulunmadığım, belirtilen tutanaktaki imzanın şirketin yetki verdiği kişilere ait olmadığını ve araç şoförünün imzasının bulunmadığını, poliçenin nakliyeden sonra yapılmış olması nedeniyle davacının rücu hakkının doğmadığını, davacının sigortalısının gönderene mal bedelinin tamamını ödememesi halinde davacı şirketin aktif husumet ehliyetinin olmayacağını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı … A.Ş. Vekili cevap dilekçesinde özetle; Taşıma senedi üzerinde malların hasarlı alındığına dair bir kayıt bulunmadığını, hasarın ambalaj hatası, yükleme veya boşaltmadan kaynaklandığını belirterek davanın reddini istemiştir.
G E R E K Ç E /
Dava; taşıma sözleşmesine dayalı olarak hasar vukkunda sigortalısına tazminat ödeyen davacı sigorta şirketinin sorumlu taşıyıcıya ve taşıyıcının CMR sigortalısına karşı açtığı TTK 1301. Maddesi gereğince rücuen maddi tazminat davasıdır.
Taraf vekillerince yazılı deliller ibraz edilmiş, diğer deliller mahkememizce toplanmıştır. Bu bağlamda ekspertiz raporu, ibraname, gümrük muayene memurluğunca düzenlenen tutanak ve buna ilişkin yazışmalar, diğer belge ve bilgiler, davalı şirketin ticaret sicil kayıtları, yetkililerinin imza sirküleri dosyada mübrezdir.
Taşıma sırasında meydana geldiği iddia edilen hasarın sigorta poliçe teminat kapsamında bulunup bulunmadığı yönünde dosya ve ilgili belge ve bilgiler üzerinde resen seçilen bilirkişi Dr. … tarafından inceleme yaptırılmış bulunup, adı geçen tarafından noksanlıklar belirtilerek ön rapor düzenlenmiş ve ön raporda belirtilen noksanlıkların tamamlanmasından sonra heyete grafoloji uzmanı ve taşıma uzmanı da dahil edilerek yeniden tetkikat yaptırılarak Doç Dr …, sigortacı Av …, Grafolog … imzalı 28/11/2006 tarihli rapor dosyaya sunulmuştur. Raporda gerekçeleri izah edilerek taşımaya konu maldaki hasarın taşıma sırasında meydana geldiğinin kabulü ile davalıların 11.640.000.000 TL davacının zararından davalı sigorta şirketinin poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere sorumlu bulunduğunu beyan etmişlerdir. Rapora karşı davalı yanca itiraz edilmiş ve bilirkişi kurulundan ek rapor alınmış bulunup, bu defa bilirkişi kurulu 25/06/2007 tarihli ek raporunda CMR 30/1 maddesi gereğince gönderilen süresinde ihbarda bulunmadığından davacının rücu hakkını kaybettiği gerçekleri açıklanarak beyan edilmiştir. İş bu ek raporu karşı da bu defa davacı yanca itiraz edilmiş bulunmaktadır.
Toplanan delillere göre; dava dışı sigortalı … AŞ tarafından yurt dışından 21/08/2003 tarihli … sayılı dosyaya da mübrez fatura muhteviyatı olarak alınan … adet televizyon tüpü emtiası … plaka sayılı araç ile…’ dan Manisa’ ya davalı … Şti’ nin 21/08/2003 tarihli … poliçe nolu beynelminel hamule senedi muhteviyatı olarak taşındığı ve 01/09/2003 tarihinde Manisa gümrüğünde … Şti’ ne ait antrepoya indirilmesi esnasında 4 kap içerisinde bulunan 200 adet tüpün kırılarak hasarlı olduğunun tespit edildiği ve buna dair gümrük yetkililerinin düzenlendiği ve davalı taşıyıcı şirketçe de kaşesi altında imzalanan 03/09/2003 tarihli hasar tutanağı bulunmaktadır. Davalı … Şti’ nin ise davalı taşıyıcı şirketin CMR sigortacısı olduğ anlaşılmaktadır. Genelde bu hususlar tarafların kabulündedir. Uyuşmazlık daha ziyade; televizyon tüplerindeki hasarın taşınma sırasında meydana gelip gelmediği, davalı taşıyan şirket yetkilisinin de imzasının bulunduğu iddia edilen tutanağın CMR 30/1 maddesi gereğince davalı … Şri’ ni de bağlar nitelikte bir hasar tespit ve ihbar tutanağı bulunup bulunmadığı, hasarın yükleme veya istifleme hatasından kaynaklanıp kaynaklanmadığı ve keza davalı sigorta şirketinin de poliçe kapsamında sorumluluğunun bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkindir.
Milletler arası yük taşıma sözleşmesi söz konusu olduğunda CMR Konvansiyonu hükümleri uyuşmazlıkta uygulanacaktır. Bu bağlamda, öncelikle süresinde gönderilenin taşıyana bir ihbarının veya tespitin CMR 30/1. Maddesi çerçevesinde bulunup bulunmadığının tespiti gerekmektedir. Bu yönden bilirkişi incelemesi de yaptırılarak grafolojik raporda sözü edilen tutanaktaki imzanın … Şti’ nin yetkili temsilcilerine ait olduğunun tespit edilemediği belirtilmiştir. Ancak … Şti kaşesi altında atılan bu imzaya ilişkin tutanak resmen gümrük memurlarınca düzenlendiğinden aksi somut delillerle kanıtlanıncaya kadar muteber sayılmakla tutanağın davalı yönünden de geçerli ve CMR 30. Maddesine uygun bir ihbar ve tespit olduğu kabul edilmiştir. CMR 17 maddeye göre yükleme ve istiflemenin gönderen tarafından yapıldığının kanıtlanması halinde hasar da bu nedenle oluşması durumunda taşıyıcı sorumlu tutulamamaktadır. Ancak mücerret davalı savunması bu yönde ve hasarın ayrıca boşaltma sırasında meydana geldiği hususu somut delillerle kanıtlanamamış ve mahkememizce gönderenin yükleme ve istifleme yönünden bir müterafik kusurunun oluşa göre ve mevcut deliller kapsamında bulunamayacağı düşünülmekle hasarın taşıma sırasında meydana geldiği kabul edilmiştir. Bu bağlamda, açıklanan ve mübrez yazılı delillere göre davalı- taşıyan delillere göre davalı- taşıyan kaydi ihtirazisiz sağlam ve tam olarak teslim aldığı yükü hasarsız olarak teslim edemediğinden CMR hükümlerine göre hasar bedelinden sorumludur. CMR’ nin 23 ve 25 maddelerine göre bir hasar saptaması gerekmektedir. Ancak bu yönde davalı yanın ekspertiz ve bilirkişi kurulu raporlarında belirlenen hasar ve zarar bedeli sınırlı sorumluluğun altında olduğu görülerek mahkememizce kabul edilmiştir.
Celbedilen trafik kayıtlarına göre plakaları belirli çekici ve tır …ve … adlı şahıslara aittir. Davalı …’ da ait bulunmamaktadır. Taşıma için kiralandıkları aşikardır. Başka taşımalara taahhüt edildiği de davalı sigorta şirketince kanıtlanmadığından poliçe teminat ile sınırlı olarak olarak davalı CMR sigortacısı …’ da taşıyıcı ile birlikte müştereken ve müteselsilen dosyadaki belge ve bilgilere ve oluşa göre sorumlu görülmüştür.
Sadece plakaları belirtilerek dava dilekçesinde tır sahip ve sürücüsü gösterilmiş ise de ; yukarıda belirtilen davalılar dışında HUMK hükümleri gereğince usulen açılmış sayılan bu yönde bir dava ve tebligat bulunmamaktadır. Bu yönden bir ıslah ve ek talep de söz konusu olmadığından plaka sahipleri ile ilgili bu aşamada sorumluluk yönünden bir hüküm tesisi uygun görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerden dolayı davanın davalı taşıyıcı şirket ve poliçe teminatı ile sınırlı olmak kaydıyla davalı CMR sigortacısı yönünden kabulü ile 11.640,00 TL’ nin 24/10/2003 tarihinden itibaren davalı taşıyıcı şirket yönünden değişken oranda reeskont faiziyle birlikte, davalı sigorta şirketi yönünden ise dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla tahsiline karar verilmesi gerekmiştir.
Mahkememizce verilen 20/11/2007 günlü … Esas … Karar sayılı karar, davalı yanca temyiz edilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/15220 Esas 2016/5321 Karar sayılı kararıyla;
“…1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalılar vekillerinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dava, karayoluyla uluslararası nakli davalı tarafından üstlenilen emtianın hasarlanması nedeniyle sigortalısına hasar bedelini ödeyen sigortacının, sigortalısının haklarına halef olarak açtığı tazminat istemine ilişkin bulunmaktadır.
Uyuşmazlığa uygulanması gereken Karayolu ve Milletlerarası Mal Nakliyatı Mukavelesi İle İlgili Anlaşma (CMR)’nin 17/1 nci maddesi uyarınca kural olarak taşıyıcı malları teslim aldığı andan teslim edilinceye kadar, bunların tamamen veya kısmen kaybından ve vuku bulacak hasardan mesul ise de, aynı Konvansiyonu’nun 17/4-b maddesinde, malın ambalajlanmaması veya hatalı ambalajlanmadan kaynaklanan hasardan taşıyıcının sorumlu tutulmayacağı, yine aynı Konvansiyon’un 17/4-c maddesinde de, malların gönderici, alıcı veya bunlar adına hareket eden şahıslar tarafından kamyona taşınması, yüklenmesi, istif edilmesi veya boşaltılması nedeniyle oluşan hasarlardan dolayı taşıyıcının sorumlu tutulmayacağı düzenleme konusu yapılmıştır. Bununla birlikte taşıma ilişkisinde ambalajlama, yükleme, boşaltma ve istifleme yükümlülüğünün taşıyıcıya verilmesine de engel bulunmamaktadır. Davaya konu uyuşmazlıkta, mahkemece yüklemenin gönderene mi yoksa, taşıyıcıya mı ait olduğu araştırılmamıştır. Yüklemenin taşıyıcıya ait olması halinde, hasarın tamamından davalının sorumlu olacağı tartışmasızdır. Yüklemenin gönderene ait olması halinde ve hasarın da yükleme hatasından kaynaklanması durumunda ise, anılan hükümler uyarınca, taşıyıcının tazminatla sorumlu tutulması düşünülemezse de, yükleme ve istif hatasının, ayrıca bir araştırmaya gerek duyulmaksızın kolaylıkla fark edilebileceği hallerde, taşıyıcının göndereni uyarması M.K’nun 2 nci maddesinde yer alan dürüstlük ilkesinin bir gereğidir. Dolayısıyla uyarı yapılması gereken hallerde, zararın gönderen ile taşıyıcı arasında B.K.nun 44 ncü maddesi uyarınca kusur oranında paylaştırılması gerekir.
Bu durumda mahkemece, zararın öncellikle istif hatasından mı, yoksa taşıma kusurundan mı kaynaklandığı tartışmasız bir şekilde ortaya konulduktan sonra, eğer zararlı sonuç istif hatasından kaynaklanmışsa, bu takdirde yüklemenin davalıya ait olup olmadığı belirlenmelidir. Yükleme ve istifin gönderene ait olması halinde ise davalı taşıyıcının müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı belirlenerek, oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3- Kabule göre de, sınırlı sorumluluk miktarının belirlenmesinde karar tarihindeki SDR kuru esas alınarak hesap yapılmaması da doğru olmamış, hükmün bu nedenle de bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle mahkememiz hükmünü bozmuştur.
Usul ve yasaya uygun bozma ilamına uyularak ,bozma ilamı sonrası alınan dosyada mevcut son bilirkişi heyeti ek raporunda; “Davaya konu malların satıcısı ile alıcısı arasındaki teslim şeklinin ICC tarafından belirlenen esaslara nazaran CPT olduğu, CPT teslim şeklide malın usulünce taşıyıcıya aktarılması yükümlülüğünün gönderende olduğu; ancak uyma kararı verilen yüce Yargıtay bozma ilamında da ifade edildiği üzere, taşıyıcının gerek yukarıda (“Değerlendirme “kısmında ) anılan CMR Konvansiyonu hükümleri ve gerekse MK’nın 2. Maddesi uyarınca; yükleme yapılırken gönderene gerekli uyarılarda bulunması icap ettiği; aksi halde ortaya çıkan hasarda, yukarıda izhar olunan CMR hükümlerinin olayda uygulanması noktasında olay tarihinde mer’i 818 sayılı E. BK’nın 98/II. Maddesiyle ulaşılan 44. Maddesi uyarınca müterafik kusurlu olacağı, Davaya konu hasara yükleme ve istif hatasının da neden olduğu, bu kapsamda davalı daşıyıcının ortaya çıkan hasarın %50’sinden sorumlu tutulabileceği, Davalı taşıyıcının sorumluluk miktarının rapor tarihindeki SDR (Özel Çekme Hakkı ) kuru olan 5,5805 TL üzerinden hesapla yapılması halinde 67.404,07 TL olacağı; ancak CMR 23’te yer alan esasında da sayın Mahkemce gözetilmesi icap edeceği ve ayrıca taleple bağlılık ilkesi gereği sorumluluk miktarının bu aşamada 11.640 TL olacağı, diğer davalı olan sigorta şirketinin, teminat limiti kadar ve sigorta poliçesi esaslarıyla sınırlı biçimde sorumlu tutulabileceği, Talep TL cinsinden dermeyan edilmiş olmakla, davacı yan yararına hüküm kurulduğu durumda ( CMR md. 27’de yer alan oran değil, YHGK’nın 14/09/1999 tarih ve 99/11-181 E. Ve 198 k. Numaralı kararında yer verilen ilkeye göre…) davacının faiz talebinin kısa vadeli avans faizi nazara alınarak değerlendirilebileceği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Meselenin asli ve nihai hukuki takdiriyle tavsifi 6100 sayılı HMK7nın md. 266/c.2 hükmü ve 6754 sayılı Kanunun md. 3/3 gereği tamamen mahkemeye aittir.” görüşüne yer verilmiştir.
Bozma öncesi ve sonrası alınan bilirkişi raporları, dosyada mevcut tüm deliller ve dosya muhteviyatı itibariyle davacının halefiyet ilkesi gereği sigortalının haklarına halef olduğu yapılan kusur incelemesinde taraflara eşit oranda %50 kusur verilmiş olması, her ne kadar bilirkişi hesaplama yaparken rapor tarihindeki SDR kurunu esas almış ise de yargıtayca karar tarihindeki SDR kurunun esas alınması bozma sebebi sayıldığından mahkememizce resen dava tarihi olan 21.05.2004 tarihinde Merkez Bankası İnternet Sitesinden alınan verilerde SDR kurunun 2.264,314 olduğunun tespiti ile 2.900 kg x 8,33 x 2,26 x 0,50 formulü sonucu miktarın 27.297,41 TL olduğu ve bu miktar üzerinden davada hüküm kurulması gerekirken davacı tarafın 11.640,00 TL talep ettiği ve davacı sigorta şirketince sigortalıya zarar olarak 11.640,00 TL ödeme yapıldığı, halefiyet ilkesi gereği meydana gelen bu zarardan %50 kusur oranında davalı şirket sorumlu olduğundan 5.820,00 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmektir. Her ne kadar davalı vekili kendilerine düşebilecek kusur oranın en fazla %25 olabileceği yönünde savunmada bulunmuş ise de Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Esas No : 2014/8254, Karar No: 2014/17559 sayılı ilamında da taşıyıcıya %50 oranında kusur verilebileceğine dair yerel mahkeme kararı onanmış ve bu suretle davalı savunmasına itibar edilmemiştir.
Gerekçesiyle verilen davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile talep olunan 11.640,00 TL’nin kusur durumuna denk gelen kısmı olan 5.820,00 TL’nin davacının sigortalısına ödeme tarihi olan 24.10.2003 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda yıllık ticari avans faizi ile birlikte davalı şirket … AŞ’den , tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile dava tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin 5.820,00 TL’lik talebin reddine dair mahkememizin 19/02/2018 tarihli 2016/908 Esas 2018/80 Karar sayılı kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 30/09/2019 günlü 2018/4573 Esas 2019/5993 Karar sayılı kararıyla; “…1-) Dava, taşıma konusu emtianın taşıma sırasında hasarlanması nedeniyle sigortalısına hasar bedelini ödeyen davacının, sigortalısının haklarına halef olarak açtığı rücuen tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilerek belirlenen bedelin davalı … A.Ş.’den tahsiline karar verilmiş olup davalı sigorta şirketi hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm tesis edilmemiştir. 6100 sayılı HMK’nın 297/2 maddesi uyarınca hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Dava dilekçesinde, davalı olarak sigorta şirketine de husumet yöneltilmesi, anılan davalının gerekçeli kararda davalı olarak belirtilmiş olması karşısında mahkemece, davalı sigorta şirketi hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamış olması doğru olmamış, kararın belirtilen nedenle re’sen bozulmasına karar vermek gerekmiştir….” gerekçesiyle bozulmuştur.
Usul ve yasaya uygun bozma ilamına uyulmuştur.
15/01/2018 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda özetle; “Kararın Yargıtay’ın Özel dairesi tarafından bozulması akabinde o bozmaya uymuş olduğundan, uyma yönünde değerlendirme yapılması gerekmektedir. Bu yönde inceleme yapılınca ilk etapta şu söylenebilir: Davalı taşımacının hasardan sorumlu olduğu kanaatine varılmıştır. Ancak bu sorumluluğun ne kadar olabileceği noktasında aşağıda izhar edilen görüşler gündeme gelebilir.
Yargıtay kararında, yükleme ve istif işlemlerinin kimin yükümlülüğünde olduğunun tespit edilmesi talep edilmiştir. Dosyada miibrez taşıma senedi incelendiğinde, davaya konu malların teslim türü olarak CPT (CarriagePaidTo) türünün seçildiği görülmektedir. ICC’nin belirlediği teslim şekillerinden biri olan CPT, kara taşımalarına da uygulanabilmekte olup yalnızca alıcı ile satıcı arasındaki ilişkiyi düzenlemektedir. Bu teslim şeklinde, aksi kararlaştırılmadıkça malların taşıyıcıya usulünce yüklenmesi işi gönderene aittir. Dava konusu olayda ise …. olduğu görülmektedir. Yargıtay’ın içtihatlarında da taşıyıcıların da basiretli tacir yükümlülüğü çerçevesinde yükleme ve istifleme aşamasında gerekli talimatları vermesi gerektiği, aksi halde bu hususta müterafik kusurlu olarak addedileceği ifade edilmektedir. Nihai takdiri sayın Mahkeme’ye ait olmakla birlikte, huzurdaki davaya konu olayda oluşan maddi zararın, yükleme ve istif hatasından meydana geldiği düşünülmektedir. Bu noktada, CPT teslim şekli gereği yükleme ve istiflemenin gönderene ait olması; ancak davalı taşıyıcının da gerekli uyarıları yapmaması sebebiyle, uyma kararı verilen Yargıtay bozma ilamında da yer verildiği üzere, CMR md. 17, 10, 9 ve 8 hükümleri yönünden değerlendirme yaparken, bu noktada, kusurun belirlenmesi amacıyla “iç hukuk” ta ki prensipler gözetilmek gerekeceğinden, gönderenin ve taşıyıcının 818 sayılı e. BK’nın md. 98/II’ye atıfla ulaşılan 44. maddesi uyarınca yapılan inceleme neticesi, eşit derecede kusurlu olduğu, bu sebeple davacı tarafından oluşan zararın %50’sinin davalı taşıyıcıya rücu edilebileceği düşünülmektedir.
Yargıtay bozma ilamındaki bir diğer husus ise, sorumluluk miktarının belirlenmesinde, karar tarihindeki SDK (Özel Çekme Hakkı) kuru esas alınarak hesaplama yapılması gerekliliğidir. 03.09.2013 tarihli gümrük muayene memurunun da imzasını taşıyan tutanağa göre, toplam 21 kaptan oluşan 15.225 kg ağırlığındaki yükün 4 kabının hasarlı okluğu tespit edilmiştir. O halde 15.225 x 4 : 21 = 2.900 kg ağırlığındaki yükün hasarlı olduğu belirtilebilir.
Taşıyıcıya rücu edilebilecek tazminat ise brüt kg başına 8.33 SDR (Özel Çekme Hakkı) ile sınırlı olacaktır. TCMB’nin 24.11.2017 tarihli SDR/TL kurunun 5.5805 olduğu tespit edilmiştir O halde taşıyıcının %50 kusurlu (sorumlu) olduğu düşünülürse, taşıyıcının rapor tarihindeki sorumluluk miktarının 2,900kg x 8,33 SDR x 5,5805 TL x0,50 = 67.404,07 TL ile sınırlı olacağı; ancak taleple bağlılık ilkesi gereğince 11.640.- TL olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. Davacı yanın istemi TL olmakla, eğer bu suretle karar verilirse davacının hasarı sigortalısına ödeme tarihinden itibaren davacı yararına kısa vadeli avans faizi ölçüsünde faiz de ödemesi -talep ayrıca nazara alınmak kaydıyla sayın Mahkemenin takdirindedir.
Davaya konu malların satıcısı ile alıcısı arasındaki teslim şeklinin ICC tarafından belirlenen esaslara nazaran, CPT olduğu,
CPT teslim şeklinde malın usulünce taşıyıcıya aktarılması yükümlülüğünün gönderende olduğu; ancak uyma karan verilen yüce Yargıtay bozma ilamında da ifade edildiği üzere, taşıyıcının gerek yukarıda (“Değerlendirme” kısmında) anılan CMR Konvansiyonu hükümleri ve gerekse MK’nın 2. maddesi uyarınca; yükleme yapılırken gönderene gerekli uyanlarda bulunması icap ettiği; aksi halde ortaya çıkan hasarda, yukarıda izhar olunan CMR hükümlerinin olayda uygulanması noktasında olay tarihinde mer’i 818sayılı e. BK’nın 98/II. maddesiyle ulaşılan 44. maddesi uyarınca müterafik kusurlu olacağı,
Davaya konu hasara yükleme ve istif hatasının da neden olduğu, bu kapsamda davalı taşıyıcının ortaya çıkan hasarın %50′ sinden sorumlu tutulabileceği,
Davalı taşıyıcının sorumluluk miktarının rapor tarihindeki SDR kuru olan 5.58050 TL üzerinden hesaplama yapılması halinde 67.404,07 TL olacağı, ancak CMR 23′ te yer alan esasın da Mahkemece gözetilmesi icap edeceği ve ayrıca taleple bağlılık ilkesi gereği sorumluluk miktarının bu aşamada 11.640,00 TL olacağı,
Diğer davalı olan sigorta şirketinin, teminat limiti kadar ve sigorta poliçesi esaslarıyla sınırlı biçimde sorumlu tutulabileceği,
Talep TL cinsinden dermeyan edilmiş olmakla, davacı yan yararına hüküm kurulduğu durumda (CMR md. 27’de yer alan oran değil YHGK’ nın 14/09/1999 tarih ve 99/11-181 Esas ve 198 Karar numaralı kararında yer verilen ilkeye göre…) davacının faiz talebinin kısa vadeli avans faizi nazara alınarak değerlendirilebileceği” görüşü bildirilmiştir.
İlk Bozma öncesi ve sonrası alınan bilirkişi raporları, dosyada mevcut tüm deliller ve dosya muhteviyatı itibariyle davacının halefiyet ilkesi gereği sigortalının haklarına halef olduğu, son olarak alınan 15/01/2018 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda kusur incelemesinde gönderen ve taşıyıcı taraflara eşit oranda %50 kusur verilmiş olduğu, her ne kadar bilirkişi heyeti son ek raporunda hesaplama yaparken TCMB’nin 24.11.2017 tarihli SDR/TL kurunu esas almış ise de yargıtay dairesince ilk bozma ilamında karar tarihindeki SDR kurunun esas alınması bozma sebebi sayıldığından mahkememizce resen karar tarihi olan 27.10.2020 tarihinde Merkez Bankası İnternet Sitesinden alınan verilerde SDR kurunun 11,5160 olduğunun tespiti ile 2.900 kg x 8,33 x 11,5160 x 0,50 formulü sonucu miktarın 139.096,01 TL olduğu ve bu miktarca davacı tarafça talepte bulunulabileceği, ancak davacı tarafın 11.640,00 TL talep ettiği ve davacı sigorta şirketince sigortalıya zarar olarak 11.640,00 TL ödeme yapıldığı, talep edilen bedelin %50 kusur oranına göre hesaplanan 139.096,01 TL SDR bedelinin altında olduğu, halefiyet ilkesi gereği meydana gelen bu zarardan davalı … …. AŞ.’nin sorumlu olduğu, diğer davalı … AŞ’nin CMR Sigorta Poliçesi kapsamında davalı … …. AŞ.’nin taşımadan kaynaklı sorumluluğunu üstelenmesi nedeniyle meydana gelen zarardan davalı ile birlikte sorumlu olduğu, talep edilen tutarın sigorta teminat limitleri içinde kaldığı değerlendirilmiştir.
Açıklanan nedenlerden dolayı, davanın davalı taşıyıcı şirket ve poliçe teminatı ile sınırlı olmak kaydıyla davalı CMR sigortacısı yönünden kabulü ile 11.640,00 TL’nin, davalılardan … …. AŞ. yönünden davacının sigortalısına ödeme tarihi olan 24.10.2003 tarihinden itibaren yürütülecek değişen oranlarda yıllık avans faizi ile birlikte, davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte tahsilde tekerrür olmamak ve sigorta teminat limitini aşmamak üzere, davalılardan alınarak davacıya verilmesine dair karar verilerek yargılama souçlandırılmıştır.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KABULÜ İLE; 11.640,00 TL’nin, davalılardan … …. AŞ. yönünden davacının sigortalısına ödeme tarihi olan 24.10.2003 tarihinden itibaren yürütülecek değişen oranlarda yıllık avans faizi ile birlikte, davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte tahsilde tekerrür olmamak ve sigorta teminat limitini aşmamak üzere, davalılardan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
2-Alınması gereken 795,13 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 157,14 TL’ nin mahsubu ile bakiye 637,99 TL karar ve ilam harcının davalılardan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA, davacı tarafından peşinen karşılanan 157,14 TL’ nin ise davalılardan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Davacı tarafından yapılan 10,10 TL başvurma harcı parası, 379,10 TL müzekkere ve davetiye posta masrafı, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam; 1.389,20 TL yargılama masrafının davalılardan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davalı taraflarca yapılan yargılama masraflarının kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine,
6-HMK 120 maddesi uyarınca taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısımların karar kesinleştiğinde re’ sen ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/10/2020

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza