Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/959 E. 2019/221 K. 15.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/959 Esas
KARAR NO : 2019/221
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ: 11/10/2018
KARAR TARİHİ: 15/03/2019
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Şirketin İhyası davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili tarafından Mahkememize verilen dava dilekçesinde özetle; …Şti. Aleyhine İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında açılan alacak davasında verilen davanın kabulü ile 180.621,33-TL asıl alacak ile 46.131,04-TL faiz alacağından oluşan toplam 226.752,37-TL nin davalıdan alınarak idareye verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin tahsiline karar verildiği ve kararın kesinleştiği, idarenin yasal alacağını icraya koyarak tahsil edebilmesi için 6100 sayılı HMK’nın 52 ve 54 maddeleri hükmünün yerine getirilmesine gerek kalmaksızın şirketin ihyası gerektiğini, İstanbul Ticaret Sicili müdürlüğünün 436886 sicilinde kayıtlı şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün TTK.m.32 ve ticaret sicili yönetmeliği m.34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, davacı Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün resen terkin işleminin 6102 sayılı kanunun geçici 7. Maddesi münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyelerine ve ticaret sicil kayıtlarının silinmesine ilişkin tebliğin 5. Maddesi 6103 sayılı türk ticaret kanununun yürürlüğü ve uygulama şekli hakkında kanunun 20/1 maddesi ve anonim ve limited şirketlerin sermayelerini yerin asgari tutarlara yükseltmelerine ve kuruluşu ve esas sözleşme değişikliği izne tabi anonim şirketlerinin belirlenmesine ilişkin tebliğin 7. Maddesi kapsamında olup, tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını, davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün mahkeme hükmü olmaksızın bir şirketi tekrar sicile tescgil yükümlülüğün bulunmadığını, Davalının davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutalamayacağını, bu sebeplerle haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddine, yapgılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Davada uyuşmazlığın ticaret sicilden TTK’nun Geçici 7.maddesi uyarınca terkin olunan şirketin ihyası gerekip gerekmediği noktasında toplandığı, HMK 114 ve 116 maddelerde yer alan ilk itirazlar bakımından incelenecek bir itiraz bulunmadığı, kesin yetki kuralı bakımından da ihyası istenen şirketin mahkememiz yargı çevresi içerisinde kaldığı görülmüştür.
İhyası talep olunan dava dışı …Şti.’nin…Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün …sicil numarasında kayıtlı bulunmaktadır. Şirketin 18/02/2015 tarihinde resen terkin edilerek tüzel kişiliğin de sonlandırıldığı anlaşılmaktadır.
eTTK ve 6102 sayılı TTK’da yer alan bu konudaki düzenlemelere bakıldığında; eTTK 447. madde hükmü gereğince, tasfiye halinde bulunan şirketin tüm borçları ödendikten sonra, kalan mevcudu, esas sözleşmede aksine bir düzenleme mevcut değilse pay sahipleri arasında ödedikleri sermaye ve paylara bağlı imtiyaz hakları oranında dağıtılacağı öngörülmüştür. Keza terkin işlemi ve dava tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK 543.maddesinde aynı yönde benzer ( borçlar ödendikten sonra önce ödenen pay bedellerinin iadesi yönündeki yeni hükmü dışında) benzer bir düzenleme yapılmıştır. Yine dava tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan ve eTTK’nda doğrudan bir karşılığıda bulunmayan 6102 sayılı TTK’nun 547. Maddesinde (Ek Tasfiye) başlığı ile; tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlanıdırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebiyecekleri hükmüne yer verilmiştir. Anılan 547.madde hükmünün, eski TTK döneminde karşılığı bulunmayıp, ancak eski TTK döneminde uygulama ve içtihat yoluyla gerçekleştirilen ek tasfiye kararları yeni yasa ile yasal bir dayanakta kazanmıştır. Keza anılan hüküm ile şirket ortaklarının da ek tasfiye isteminde bulunabilecekleri açıkça hüküm altına alınmıştır. TTK 547.maddesinde ek tasfiyeye dair yer alan bu düzenleme bakımından, kanunun gerekçesi incelendiğinde ilk tesbit edilebilecek olan hususun; öncelikle ek tasfiye kararının geçici bir tedbir kararı olduğu ve yeni bir hukuki durum meydana getirmediği hususlarına yapılan vurgudur. Yine anılan madde gerekçelerinde ek tasfiyeyi gerektiren hallerin neler olabileceği, sınırlı sayıda olmaksızın gösterilmiş ve özellikli bu durumlar arasında şirketin bir davada davalı olarak bulunması hali ek tasfiye kararı verilmesi için özellikli durumlar arasında sayılmıştır.
Davaya konu şirketin sicilden silinme tarihi ve dava tarihine nazaran davanın yasada öngörülen beş yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı kurum tarafından dava dışı şirkete karşı açılan İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı (bozma öncesi 2006/635 E sayılı) alacak davasında verilen kararda; davanın kabulü ile 180.621,33-TL asıl alacak ile 46.131,04-TL faiz alacağından oluşan toplam 226.752,37-TL alak ve ferilerinin tahsiline hükmedilip kararın 30.12.2014 tarihinde kesinleştiği, ilamın icrasını temin bakımından ve bundan kaynaklanan hukuki durumun sonuca bağlanması ile tüm sonuçlarıyla giderilmesi için şirketin ihyası gerektiği anlaşılmaktadır.
TTK Geçici 7. maddesi ve ilgili Tebliğin 5.maddesi uyarınca ve adresinin tesbit olunamaması bakımından Anonim Şirketler Geçici 7. maddeye tabidirler. Anılan maddenin 4. bendinin (a) fıkrası uyarınca Ticaret Sicil Müdürlüğü kapsam dahilinde bulunan şirketin sicilde kayıtlı son adresine ihtarname yollar ve bu ihtar aynı zamanda Ticaret Sicil Gazetesinde de ilan edilir. İlan ihtarın ulaşmadığı durumlarda tebliğ yerine geçer ve ilan tarihinden itibaren 30. Günün akşamı itibariyle tebligat yapılmış sayılır. Aynı maddenin 4-c fıkrasına göre durumları tespit edilen bu şirketlerin faaliyetine devam etmek isteğinde bulunmaları halinde münfesih olma nedenini ortadan kaldıran işlemleri yaparak ispat edici belgeleri bildirmesi gerekir. Bu kapsamda, ihyası talep olunan şirketin, TTK Geçici 7.maddesi kapsamında da sicilden terkin olunduğu, terkin işlemi öncesinde de hakkında verilmiş ve kesinleşmiş alacak hükmü bulunduğu, re’sen terkin kapsamında gerekli tebligat ve ilan prosedürlerinin davalı tarafça yerine getirildiği, davalı yana bu yönde (dava ve hükmün varlığına dair) bir bildirimde de bulunulmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla davacı tarafın yasada belirtilen şekilde haklı sebep ileri sürdüğünün kabulü gerekir ve ayrıca bu nedenle terkin işlemi usule uygun bulunmamakla, tasfiye memuru tayinine de gerek olmayıp, keza bu yönde (davanın ve hakkında mahkemece verilen hükmün varlığına ilişkin) ticaret sicile yapılmış bir bildirimde bulunmadığından davalı yanın yargılama giderleri ile sorumlu tutulması da mümkün olmamakla, yukarıda belirtilen amaç doğrultusunda davanın kabulü gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kabulü ile … Sicili Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı …Ltd. ŞİRKETİ’NİN İHYASINA, Ticaret sicilde TESCİL VE İLANINA,
2-Davacı taraf harçtan muaf olmakla harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yapılan giderlerin üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Ticaret Sicil Müdürlüğü yasal hasım konumunda bulunduğundan aleyhine harç ve yargılama gideri takdirine YER OLMADIĞINA, Aynı nedenle davacı yararına vekalet ücreti taktirine YER OLMADIĞINA,
5-Tarafların HMK 120 madde gereğince yatırdığı gider-delil avanslarından var ise kalan miktarın karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.
Başkan
Üye
Üye
Katip