Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/952 E. 2019/640 K. 23.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2018/952
KARAR NO: 2019/640

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 10/10/2018
KARAR TARİHİ: 23/09/2019

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında ticari ilişki mevcut olduğunu, bunun doğurduğu cari hesap ilişkisinin sonucu olarak müvekkilinin, davalı taraftan bakiye 6.049,49 TL alacağının bulunduğunu, alacağın tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından yapılan icra takibine borçlu-davalının haksız yere itiraz ettiğini, açıklanan nedenlerle; davanın kabulü ile haksız itirazın iptaline, takibin devamına karar verilmesine, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

S A V U N M A /
Davalı yana tebligat yasası hükümlerine uygun şekilde dava dilekçesi ve duruşma günü bildirildiği halde; davalı yan duruşmaya gelmememiş, cevap ve delil bildirmemiş ve bu nedenle davacının iddialarını reddetmiş kabul edilmiştir.

G E R E K Ç E /
Mahkememizde açılan dava öncelikle, görev ve yetki şartları açısından incelenmiş ve mahkememizin görevli ve yetkili olduğu anlaşılmış olduğundan davanın esasına geçilmiştir.
Dava, davalı tarafından ödenmeyen alacakların tahsili amacıyla davacı tarafından başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamı ve icra-inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Tarafların Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu uyarınca hasrettikleri delilleri toplanmıştır.
Ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, dava şartlarının bulunup bulunmadığı, ilk itiraz olup olmadığı, tarafların sulh olup olamayacakları ortaya konulmuş ve yargılama ön inceleme duruşmasında tarafların da onay verdikleri uyuşmazlık nitelendirmesi ile sonuçlandırılmıştır.
Davacı-alacaklı tarafça İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile 15/08/2018 tarihinde davalı-borçlu hakkında başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde cari hesap ilişkisi dayanak gösterilmek suretiyle takip tarihinden itibaren 5.763,15- TL asıl alacak ve 286,34 TL işlemiş avans faizi olmak üzere toplam 6.049,49-TL alacağın tahsili talep edilmiş, ödeme emrinin davalı tarafa 17/08/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı/borçlu tarafça yapılan itirazın mahkememiz dosyasında yer alan ve icra dosyası UYAP safahat bilgilerini gösteren kaydın incelenmesi sonucu 27/08/2018 tarihinde yapıldığı anlaşılmıştır.
6100 Sayılı H.M.K.’nun 114/h. maddesinde hukuki yarar dava şartı olarak kabul edilmiştir. Medeni usul hukukunda hukuki yarar, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta (veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının bulunması gerektiğine ilişkin ilke anlamına gelir.
Davacının dava açmakta hukuk kuralları tarafından haklı bulunan (korunan) bir yararı olmalı, hakkını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyacı bulunmalı ve davacı mahkemeyi gereksiz yere uğraştırmamalıdır (Arslan, Ramazan: aktaran Hanağası, Emel; Davada Menfaat, Ankara 2009, önsözVII).
Öte yandan, bu yararın, “hukuki ve meşru”, “doğrudan ve kişisel”, “doğmuş ve güncel” olması gerekir.(Hanağası,Emel:age.,Ankara2009,s.135).
Öğreti, dava açarken menfaatin (hukuki yararın) bulunması gereğini, “dava şartı” olarak kabul etmiştir. Bu şart, “dava konusuna ilişkin genel dava şartlarından biri” olup, davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi ve esas hakkında hüküm verilebilmesi için varlığı gerekli olduğundan “olumlu dava şartları” arasında sayılmaktadır. Bu nedenle, menfaate, “davanın dinlenebilmesi (mesmu olması, kabule şayan olması) şartı” da denilmektedir (Hanağası, Emel:age., s.19, 20, 21, dipnot;73,85,86ve87’de belirtilen yazarlar).
Nitekim, aynı görüş, Hukuk Genel Kurulu’nun 24.11.1982 gün ve 1982/7-1874 E.-914 K.; 5.6.1996 gün ve 1996/18-337 E.-542 K.; 5.2.1997 gün ve 1997/18-797 E.-53 K.; 11.03.1998 gün ve 1998/8-176 E.-217 K.; 20.10.1999 gün ve 1999/14-840 E.-859 K.; 10.11.1999 gün ve 1999/1-937 E.-946 K.; 30.05.2001 gün ve 2001/14-443 E.-458 K.; 29.05.2002 gün ve 2002/2-401 E.-451 K.;17.03.2010 gün ve 2010/3-119 E.- 159 K.; 31.03.2010 gün ve E:2010/11-143, K:2010/196 sayılı kararlarında da, benimsenmiştir.
Bir davada, menfaat (hukuki yarar) ilkesinin dava şartı olarak gözetilmesi, yargılamanın amacına ve usul ekonomisi ilkesine uygun olarak yargılama yapılmasına yarar sağlayacağı, her türlü duraksamadan uzaktır.
Bu ilkeden hareketle, davada menfaatin varlığı, mahkemece, taraflarca dava dosyasına sunulmuş deliller, olay veya olgular çerçevesinde, kural olarak davanın açıldığı tarihe göre, kendiliğinden ve yargılamanın her aşamasında gözetilmesi gerekir. Bu sayede, iç hukukumuzun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme)’nin 6.maddesi ve 1982 Anayasası’nın 36.maddesinde düzenlenen “hak arama özgürlüğü”nün dürüstlük kuralına uygun kullanılması sağlanmaktadır. Dolayısıyla haksız davalar açmak suretiyle, dava hakkının kötüye kullanılmasına karşı bir güvence olduğu da söylenebilir.
Bilindiği üzere, davacının dava hakkına sahip olması yeterli değildir. Bundan başka, davanın açılmasında hukuki bir yararın bulunması da gerekir. Buna hukuki korunma (himaye) ihtiyacı da denir (Rechts-schutzbedürfnis). Mahkemelerden hukuki himaye istenmesinde, himayeye değer bir yarar olmalıdır (HGK’nun 24.06.1992 gün ve 1992/1-347 E.-394 K.; 30.05.2001 gün ve 2001/14-443 E.-458 K. sayılı ilamları).
Davacı tarafın davalı tarafın icra takibine yönelik itirazının iptalini talep edebilmesi için davalının icra takibine usulü dairesinde süresi içerisinde itiraz etmiş olması ve takibin durmuş olması gerekir. Aksi halde davacının itirazın iptali davasını açmakta hukuki yararının bulunduğunun kabulü mümkün değildir.
Tüm bu bağlamda somut olay incelendiğinde;
Mahkememizce görülüp karara bağlanan davanın, davalı tarafından ödenmeyen alacakların tahsili amacıyla davacı tarafından başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamı ve icra-inkar tazminatı istemine ilişkin olduğu, bu bağlamda dava konusu alacağın dayanağı olan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde, davacı/alacaklı tarafından 15/08/2018 tarihinde davalı-borçlu aleyhine genel haciz yolu ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, icra dosyası mündericatında yer alan tebligat parçasından, ödeme emrinin davalı/borçluya 17/08/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı/borçlu tarafından, mahkememiz dosyasında yer alan ve icra dosyası UYAP safahat bilgilerini gösteren kaydın incelenmesi sonucu, icra dosyasına 28/08/2018 tarihinde itirazın yapıldığı, bu haliyle yapılan değerlendirmede de, yapılan itirazın yasal süresi geçtikten sonra yapıldığı anlaşıldığından, davacının itirazın iptali davasını açmakta hukuki yararının olmadığı sonuç ve vicdani kanaatine ulaşılarak davanın, HMK 115/2 maddesi gereğince; hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın HMK 115/2 maddesi gereğince; hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 103,32 TL harcın mahsubu ile fazla yatırılan 58,92 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
6-HMK 120. Maddesi gereğince, davacı tarafından yatırılan gider avansının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı yanın yokluğunda HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır