Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/947 E. 2021/99 K. 17.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/947 Esas
KARAR NO:2021/99

DAVA:MADDİ- MANEVİ TAZMİNAT
DAVA TARİHİ:09/10/2018
KARAR TARİHİ:17/02/2021

Davacılar tarafından davalılar aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda;
D A V A /
Davacılar vekili; 10/08/2015 tarihinde meydana gelen kaza neticesinde davacıların oğlu olan …’ ün hayatını kaybettiğini, kazanın meydana gelmesinde davalı …’ın maliki olduğu … plakalı aracın sürücüsü …’ın asli derecede kusurlu olduğunu, davalı sigorta şirketine 25/04/2016 tarihinde yapılan başvurudan bir netice alınamadığını, bu kapsamda işbu davanın açılması zarureti hasıl olduğunu belirtilerek; her bir davacı için ayrı ayrı 50.000,00 TL olmak üzere toplamda 100.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı …’dan tahsilini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacı baba … için 50,00 TL, davacı anne … için 50,00 TL olmak üzere toplamda 100,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara tahmilini talep ve dava edilmiştir.
S A V U N M A /
Davalı … A.Ş vekili; davacı yanın taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacı yanın taleplerinin poliçeye aykırı olduğunu, başvurunun yasal şartları taşımaması nedeniyle ödeme yapılmadığını, müvekkili sigorta şirketinin güvence kapsamına aldığı hususların davacının taleplerinden farklı olduğunu, bu nedenle bireysel başvuruya cevap verilmediğini, diğer davalı …’ın 18 yaşından küçük ve sürücü belgesi bulunmayan oğlu …’ın davalı …’a ait olan … plakalı aracı alarak arkadaşları ile trafiğe çıktığını, …’ün aracın ön sağ koltuğunda oturduğunu, açık trafikte ortalama 70-80 km hızla giderken sağ şeritte duran … plakalı tırın dorsesine arkadan çarpması neticesinde …’ün hayatını kaybettiğini, trafik kazasının oluşumunda davalı …’ ın ehliyetsiz ve 18 yaşından küçük olan çocuğuna aracını vermesi nedeniyle münhasıran sorumlu olduğunu, poliçe kapsamında müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun bulunmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Diğer davalı … vekili, yasal süresinde sunulmayan cevap dilekçesi adı altındaki beyan dilekçesi ile; meydana gelen trafik kazasında müvekkili malikin ve araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığını, ceza dosyasında aldırılan ATK raporunun ceza davası için düzenlenmiş bir rapor olduğunu, hukuk davasını bağlamayacağını, kazanın meydana gelmesinde … plakalı çekici ve çekiciye bağlı … plakalı kamyon sürücüsünün kusurlu olduğunu, müvekkilinin araç sürücüsü oğlunun da bu kaza nedeniyle büyük üzüntü yaşadığını, dava dışı sürücü …’ın 1 yıl 4 ay hapis cezası aldığını, müteveffa …’ün müterafik kusurunun bulunduğunu ve hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Dava; destekten yoksun kalmaya ilişkin maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Kazaya karışan araçların trafik kayıtları, poliçe ve hasar dosyası, SGK kayıtları, ceza dosyası celp edilmiş, tarafların sosyal ve ekonomik durumuna ilişkin gerekli araştırmalar yapılmış, getirtilen kayıt ve belgeler incelenmiştir.
Davaya konu trafik kazasına ilişkin yürütülen …. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası incelendiğinde; yapılan yargılama sonucunda 10/08/2015 tarihli kazaya ilişkin olarak sanık sürücü …’ın tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu ölüme sebebiyet verme suçundan dolayı 1 yıl 1 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği görülmüştür. Ceza dosyasında mübrez Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 25/03/2016 tarihli …-… sayılı raporunda neticeten; sürücü … idaresindeki araç ile olay mahallinde sol şeridi takiben seyri sırasında hızını mahal ve yol şartlarına göre ayarlamadığı, mevcut hızıyla nizamlara aykırı olarak kendisiyle aynı istikamette önünde seyreden araçların sağından geçmek üzere; yakın mesafeden ve kontrolsüzce, sağ şeridin ön ilerisini kontrol etmeden sağ şeride yönelmesi ile sağ şeritte seyir halinde yada duraklaşmış çekiciyi son anda fark etmesi ve idaresindeki aracın ön kısımlarıyla çekiciye tedbir alamadan mevcut seyir hızıyla arkadan çarpmasıyla sebebiyet verdiği, sevk ve idare hatasından kaynaklanan kazada dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışlardan dolayı asli kusurludur görüşü bildirildiği görülmüştür.
Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesinde zamanaşımı def’inde bulunmuşsa da tazminat talepleri bakımından KTK’nun 109/2. ve TBK’nun 72. maddeleri kapsamında ceza zamanaşımının uygulanması gerektiğinden, kaza ve dava tarihine nazaran da ceza zamanaşımı henüz dolmadığından davalı yanın zamanaşımı def’i yerinde görülmemiştir.
Davalı … vekili tarafından tanık isimleri bildirilmiş ve dinlenilmesi talep edilmişse de süresinde cevap dilekçesi sunmadığından ve davacının da muvafakati bulunmadığından bu yöndeki talebin reddine karar verilmiştir.
Meydana gelen kazadaki kusur oranı ve davacıların davalılardan talep edebilecekleri tazminata ilişkin olarak tanzim edilen 11/04/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; kazanın oluşumundaki kusur durumu ile araç sürücüsü …’ın kusuruna ilişkin yapılan değerlendirmede; kazanın gerçekleşmiş olduğu yoldaki hız sınırının 50 km/sa olduğu, bu hızın sınırı yol üzerindeki en ideal koşullar için belirlendiği, kazanın gece vakti gerçekleştiği, …’ın ifadesinde “Sol şeritte 70-80 km/saat hızla seyir halinde olduğunu, aydınlatmanın yetersiz olduğunu ve yolun karanlık olduğunu” beyan ettiği, karanlık hava koşullarında sürücülerin olay yerindeki hızlarını 50 km/saat’in de altına düşürmelerinin gerektiği, … ifadesinde “tırı 4 – 5 metre kala fark ettiğini ve fren yaptığını ama duramadığını” beyan ettiği, ancak olay yerinde fren izine rastlanılmadığı, …’ın fren yapması ama aracın yolda iz bırakmaya başlamadan önce çarpışmanın gerçekleşmesinin mümkün olduğu, ancak, fren yapmaya başlamış olması ortalama 1.0 saniye olarak kabul edilen sürücü reaksiyon zamanını tamamladığını, yani 70 – 80 km/saat olarak beyan ettiği hızına bağlı olarak tıra çarpmadan önce 19 – 22 metre mesafeyi geride bıraktığını gösterdiği, dolayısıyla “tırı 4 – 5 metre kala fark ettiği” şeklindeki ve “fren yaptığı” şeklindeki beyanları fiziksel açıdan birbirleriyle çeliştiği, zaten 4 – 5 metre mesafe neredeyse bir araç boyu olup, gözlerinde sorun olmayan, dikkatini yola veren, nizami şekilde şerit değiştiren ve aracının farları açık olan bir sürücünün loş aydınlatılmış bir yolda bile bu kadar yaklaşmadan önce tırı fark etmesi gerektiği, öte yandan 70 – 80 km/saat hıza sahip bir aracın acil durum freni yapması durumunda, ortalama 1.0 saniyelik sürücü reaksiyon zamanı da dikkate alındığında, tamamen durabilmesi için yaklaşık 47 – 58 m mesafe kat etmesi gerektiği, oysa 40 – 50 km/saat hıza sahip bir aracın durabilmesi için 19 – 28 m mesafenin yeterli olacağı, hesaplamalardan anlaşıldığı üzere, sürücü …’ın yoldaki hız limitini de dikkate alarak hızını karanlık hava koşullarına uygun olacak şekilde düşürmesi durumunda tıra çarpmadan durabilmesi için gerekli mesafenin en az yarı yarıya azalmış olacağı, ayrıca sürücü …’ın tırı 4 – 5 m kala fark ettiği ve fren yapamadığı kabul edilse dahi, aracını 40 – 50 km/saat hızla sürmesi durumunda tırla çarpışma şiddetinin çok daha düşük olacağı, nitekim 80 km/saat hızla kaza yapan bir aracın 40 km/saat hızla kaza yapan bir araca göre 4 kat daha fazla kinetik enerjiye sahip olduğu, yoldaki hız limitine uymayan, hızını karanlık hava koşullarının gerektirdiği seviyeye düşürmeyen ve sol şeritte önünde giden araçların hızlarını yavaş bulup onları kanunların yasakladığı şekilde sağ taraflarından geçmeye çalışırken çekiciye arkadan çarpan sürücü …’ın kazanın meydana gelmesinde %75 nispetinde asli kusurlu olduğu, trafik kazası tespit tutanağına göre … plakalı çekici arkasında … plakalı yarı römork olduğu halde kaza sırasında yol kenarında banket üzerinde, bir kısmı sağ şeride taşacak şekilde duraklamış halde olduğu, her ne kadar, Adli Tıp Kurumu … Trafik İhtisas Dairesi raporunda çekicinin (tırın) park ya da seyir halinde olmasının kazanın meydana gelmesi açısından bir fark yaratmayacağına kanaat getirilmiş olsa da bu durumun gerçeği yansıtmadığı, nitekim çekicinin öne doğru hareket etmesi durumunda, arkasından gelmekte olan aracın durabilmek için daha fazla fren mesafesine sahip olacağı, ayrıca çalışır durumdaki bir aracın yanmakta olan lambalarından dolayı gece vakti fark edilebilirliğinin artacağı, park halindeki çekici ve römorkun kaza öncesinde dörtlü sinyallerinin yanmadığının da iddia edildiği, … Büyükşehir Belediyesinin internet sitesindeki haritadan ulaşılan Şubat 2014 tarihli sokak görüntülerinde, kazanın gerçekleştiği mevkide kanunlara aykırı şekilde park halinde bulunarak sağ şeridi daraltan yarı römork bağlı çekiciler görüldüğü, dolayısıyla kaza anında da çekicinin park halinde olabileceğine dair şüphe oluştuğu, tırın park halinde olduğu kanaatine varıldığı takdirde, kanunlara aykırı hareket eden sürücü …’in%25 oranında tali kusurlu olduğu, ayrıca, çekicinin hareket halinde olması durumunun kabulünde dahi, aracını sağ şerit yerine banket üzerinde sevk etmesinden dolayı, bu defa da KTK’nın 46/f maddesini ihlal etmiş olacağından sürücü …’ in yine %25 oranında tali kusurlu olacağı, müteveffa hakkında yapılan kusur değerlendirmesinde ise; olayın hatır taşımacılığı olduğu, araçtaki yolcuların da ehliyetsiz olduğunu bildikleri sürücünün kullandığı araca binerek belli riskleri üstlendikleri, emniyet kemeri kullanmayan yolcunun ihmaline onu emniyet kemeri kullanması için uyarmayan aracın sürücüsünün de ortak olduğu, tazminat hesaplamasına ilişkin yapılan değerlendirmede; hesaplamada baz alınması gereken tablonun PMF-1931 yaşam tablosu olduğu, olay tarihinde 16 yaşında olan müteveffanın olay tarihine göre bakiye ömrünün 44 yıl, aktif faal çalışma süresinin 42 yıl olduğu kabul edilerek, müteveffanın asgari ücret üzerinden maaş aldığı hesaplanarak, annesi bakımından muhtemel destek süresinin 27 yıl, babası yönünden muhtemel destek süresinin 25 yıl olacağı, müteveffanın sağ kalsa idi 25 yaşında evleneceği ve 2′ şer yıl ara ile asgari 2 çocuğu olacağı kabul ve varsayılarak gelirinin büyük bir kısmını kendi ihtiyacı ve muhtemelen eşi ve çocuğuna ve artanını da hak sahipleri davacı anne ve babasına ayırıp tahsis edeceği, müteveffanın evlenene kadar kalan kısımda anne- baba destekliği kazancının %50 olacağı, evlendikten ve çocuğu- çocukları olduktan sonra gelirinin büyük bir kısmını ailesine ayıracağı, evladın erken yaşta vefat etmesi ile anne- babanın bakım ve yetiştirme masraflarını harcamayacakları, bunların hesap edilen tazminattan mahsup edilmesi gerektiği, davacı …’ ün talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatı tutarının 99.438,12 TL olduğu, davacı …’ ün talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminat tutarının 90.593,61 TL olduğu tespitlerinde bulunulmuştur.
Duruşmada dinlenilen davalı sigorta şirketi tanıklarından …; “…’a ait araçta bulunmam sebebiyle trafik kazasına bizzat şahit oldum, bu sebeple bilgim vardır. Aracı …’ın oğlu … kullanıyordu. Araçta toplamda 6 kişiydik. O gün … ile kafede oturduk. Sonrasında araçla yola çıktık, geziyorduk. Genel itibariyle hızlı seyrediyorduk. Kazanın meydana geldiği esnada da araç olması gerekenden hızlı seyrediyordu. Hızı tam olarak hatırlamıyorum. Kazanın meydana geldiği yere geldiğimizde iki şeritli yolda sağda duran hafriyat kamyonunu görmedik. Kamyonun solundan kendi aracımızın sağıyla vurduk. Olay esnasında emniyet kemerimiz takılı değildi. Vefat eden … de aracın sağ ön kısmında oturuyordu. Park halinde duran hafriyat kamyonunun dörtlülerinin yanıp yanmadığı veya uyarıcı bir başkaca eylemi olup olmadığı hususunu hatırlamıyorum. Ayrıca …’in ehliyeti yoktu. … daha öncesinde de …’in kullandığı araca binmiştir, ama kaç defa binmiştir bilmiyorum.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı sigorta şirketi tanığı …; “…’a ait araçta bulunmam sebebiyle trafik kazasına bizzat şahit oldum, bu sebeple bilgim vardır. Araçta 6 kişiydik. Ben aracın soför arka kısmında oturuyordum. Aracı … kullanıyordu. Bildiğim kadarıyla …’in ehliyeti yoktu. Normal seyirde hız limitleri içerisinde ilerliyorduk. Yolda virajlı olduğu için öncesinde fark edememekle birlikte bir hafriyat kamyonunun park halinde olduğunu gördük. Yol 2 şeritliydi. Kamyonda hiçbir uyarıcı yoktu. Reflektör yanmıyordu. Araçta seyir halindeyken kamyona aracın sağ ön tarafıyla çarptık. … aracın Sağ ön koltuğunda oturuyordu. …’in ölüm haberini biz hastanede aldık. Emniyet kemerlerimiz takılı değildi. Ağır ceza mahkemesinde vermiş olduğum ifadeyi tam olarak hatırlamıyorum. Ancak kaza anlattığım şekilde gerçekleşmiştir. Daha önce …’in kullandığı araca …’in binip binmediğini hatırlamıyorum. İş yerim kazanın olduğu yol üzerinde bulunması sebebiyle halen yolun durumunu bilmekteyim. Tır, kamyon vs büyük araçlar halen aynı yere park ediyor.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı sigorta şirketi tanığı…; “…’a ait araçta bulunmam sebebiyle trafik kazasına bizzat şahit oldum, bu sebeple bilgim vardır. Aracı … kullanıyordu. Araçta 6 kişiydik. Ben aracın en arka sağ kısmında oturuyordum. … ön sağ koltukta oturuyordu. Bildiğim kadarıyla …’in ehliyeti yoktu. Aracın hızını tam olarak hatırlamıyorum. 70-80 civarında olduğunu tahmin ediyorum. Yol iki şeritli ve balık sırtı şeklindeydi, bu sebeple yolun durumu net olarak görünmüyordu. Hafriyat kamyonu yonun sağ tarafından park etmiş vaziyetteydi. Sol tarafta da seyreden bir araç vardı. … taraftaki kamyon sebebiyle anlık refleksle sola manevra yaptı ancak kurtaramadı ve kamyonun sol arka kısmına aracın sağ ön kısmıyla çarptı. Kamyonda uyarıcı hiçbir şey görmedim. Reflektörlerinin de açık olup olmadığını hatırlamıyorum, emniyet kemerlerimiz takılı değildi. …’in …’in kullandığı araca 3-5 kez bindiğini duydum ancak görgüye dayalı bilgim yoktur.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
11/04/2019 tarihli bilirkişi raporuna vaki itirazların ve tanık beyanlarının değerlendirilmesi bakımından alınan bilirkişi ek raporunda; sürücü …’ın kazanın meydana gelmesinde %75 oranında asli kusurlu, çekici sürücüsü …’in %25 oranında tali kusurlu olduğu, davalı … vekili tarafından yapılan; müteveffanın sağ olsa idi 21 yaşında askerlik yapacağı hususunun değerlendirilmesine 1 yıllık döneminin askerlik dönemi olduğu dikkate alınarak yapılan hesaplamada; müterafik kusur indiriminin uygulanmadığı durumda davacı … bakımından talep edilebilecek destekten yoksunluk tazminatının 68.097,23 TL, müterafik kusur indiriminin uygulandığı durumda ise 51.072,92 TL olacağı, davacı Bilal bakımından ise; müterafik kusur indiriminin uygulanmadığı durumda 61.347,36 TL, uygulandığı durumda ise 46.010,52 TL olacağı görüşü bildirilmiştir.
Ceza dosyasında alınan raporaki kusur oranları ile dosyamızdan alınan raporlardaki kusur oranları arasında çelişki mevcut olduğundan … trafik kürsüsünden seçilen üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor tanzimi istenilmiş, 11/03/2020 tarihli bilirkişi heyet raporunda; dosyadaki bilgi, belge ve ifadeler incelendiğinde, kamyonet sürücüsü … ve araçta bulunan yolcuların ifadeleri arasında çelişkiler bulunduğu, ancak, kazanın kamyonetin sol şeritten sağ şeride geçtikten hemen sonra yan römorkun dorsesine arkadan çarpma şeklinde meydana geldiği ve kaza anında kamyonetin hızının gereğinden daha yüksek olduğunun mütalaa olunduğu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunumun 52/b maddesine göre sürücüler, hızlarını aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak zorunda oldukları, aynı Kanun’un 84/d maddesine göre araç sürücülerinin trafik kazalarında arkadan çarpmaları halinde asli kusurlu sayılacaklarının ifade edildiği, kazanın şerit değiştirirken arkadan çarpma şeklinde gerçekleştiği ve kaplama üzerinde fren izninin bulunmadığı da göz önüne alındığında, sürücü …’ın aracını dikkatsiz, tedbirsiz, gereğinden hızlı sevk ve idare ettiği, dolayısıyla kazanın oluşumunda asli ve tam kusurlu olduğu, ifadeler arasında çelişki bulunduğundan kaza anında …’in sevk ve idaresindeki aracın hareket halinde olup olmadığının anlaşılamadığı, …’in ifadesinden … şantiyesine malzeme getiren aracın olay sırasında hareket halinde olmasa dahi, önünde bulunan başka bir araç nedeniyle duraklama yapmış olabileceği düşüncesine varıldığı, dosyadaki incelemeden, kaza mahallinde duraklamanın yasak olduğuna dair bir bilgi ve belgeye rastlanılmadığı, ancak gerek hareket halinde gerekse duraklamış olsun, sürücü …’in çarpışmayı önleyebilecek herhangi bir tedbir alamayacağı mütalaasıyla kazanın oluşumunda kusursuz olduğu, Adli Tıp Kurumu … Trafik İhtisas Dairesi uzman kurulu tarafından düzenlenen 25.03.2016 tarihli raporunun isabetli bulunduğu, neticeten; olay tarihinde sürücü belgesi bulunmayan … plaka sayılı araç sürücüsü …’ın asli ve tam kusurlu bulunduğu, … plaka sayılı çekici ve arkasında bulunan … plaka sayılı yarı romörkun sürücüsü …’in ise kusursuz bulunduğu tespitlerinde bulunulmuştur.
Çelişkilerin giderilmesi noktasında alınan kusur raporu kapsamında davacıların talep edebilecekleri tazminatlar yeniden hesaplattırılmış ve hesap bilirkişisi tarafından tanzim edilen 26/10/2020 tarihli bilirkişi raporunda netice olarak; davacı …’ün PMF-1931 esas alınarak talep edebileceği destekten yoksunluk tazminatının 127.886,28 TL olduğu, TRH-2010 esas alınarak yapılan hesaplamada ise bu meblağın 128.267,16 TL olduğu, davacı …’ün talep edebileceği destekten yoksunluk tazminatı tutarının PMF-1931 esas alınarak 109.616,67 TL olduğu hesaplandığı, TRH-2010 esas alınarak yapılan hesaplamada ise 98.916,80 TL olduğu tespitlerinde bulunulmuştur.
Davacı vekili tarafından 10/12/2020 tarihli dilekçe ile davacı … bakımından maddi tazminat talepleri 109.616,67 TL’ye, davacı … için 127.886,28 TL’ye artırılmış ve artırılan bedel üzerinden eksik harç da ikmal edilmiştir.
Yapılan yargılama neticesinde ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; müteveffa …’ün yolcu olarak bulunduğu dava dışı … sevk ve idaresinde bulunan, davalı … adına kayıtlı bulunan ve davalı sigorta şirketine 08/04/2015 tanzim tarihli, …/0 poliçe numaralı, 14/04/2015- 14/04/2016 vadeli Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta poliçesi ile sigortalı olan … plakalı aracın … plaka sayılı çekiciye bağlı … plaka sayılı yarı römorka çarpması suretiyle gerçekleşen 12/08/2015 tarihli trafik kazasında …’ün hayatını kaybettiği, müteveffa …’ün babası … ve annesi … tarafından müşterek çocuklarının desteğinden yoksun kalmaları nedeniyle … plakalı aracın maliki ve trafik sigortacısından maddi tazminat ile mezkur aracın malikinden manevi tazminat isteminde bulunulduğu anlaşılmıştır. Dava dosyasında kusur bilirkişisinden alınan kök ve ek bilirkişi raporunda … plakalı araç sürücüsü dava dışı …’ın %75 oranında, … plaka sayılı çekici ve arkasında bulunan … plaka sayılı yarı römorkun sürücüsü dava dışı …’in %25 oranında kusurlu olduğu mütalaa olunmuşsa da davaya konu kazaya ilişkin yürütülen ceza dosyasında Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan kusur raporunda …’ın tam kusurlu olduğunun tespit edilmiş olması karşısında mezkur raporlar arasındaki çelişkiyi de giderecek şekilde kazanın oluşumundaki kusur durumlarının tespiti bakımından … trafik kürsüsünden seçilen üç kişilik bilirkişi heyetinden alınan raporda dava dışı sürücü …’ın tam ve asli kusurlu olduğunun tespit olunması nedeniyle dosyamızdan alınan heyet raporuna ve ceza dosyasından alınan kusur raporuna itibar edilerek kazanın oluşumunda … plakalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğu kabul edilmiştir. Maddi tazminat talebi bakımından oluşan duruma göre yapılan değerlendirmede; davalı …’ın maliki olduğu, kaza tarihinde davalı sigorta şirketine geçerli trafik sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı araç sürücüsünün tam kusuruna göre yapılan tazminat hesaplamasında hesap bilirkişisi tarafından PMF- 1931 ve TRH- 2010 yaşam tablolarına göre alternatifli olarak hesap yapılmışsa da poliçe tanzim tarihinin Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın yürürlük tarihinden önce olması nedeniyle PMF- 1931 yaşam tablosuna göre yapılan hesaplama doğrultusunda müteveffa …’ün desteğinden yoksunluk nedeniyle davacı …’ün maddi zararının 109.616,67 TL, davacı …’ün maddi zararının ise 127.886,28 TL olduğu kabul edilmiştir. Ancak dosyamızdaki ve ceza dosyasındaki tanık anlatımları kapsamında müteveffa …’ün arkadaşı olan …’ın sevk ve idaresindeki araçta hatır için karşılıksız taşınmış olması ve yine ehliyetsiz olduğunu bildiği ve kaza tarihinde henüz 16 yaşında bulunan …’ın aracına binerek emniyet kemeri takmaksızın seyahat etmesi karşısında zararın artmasında müterafik kusurlu olduğu, hatır taşıması ve müterafik kusur nedeniyle belirlenen tazminatlardan %40 indirim yapılması gerektiği sonuç ve vicdani kanaatine varılmış, harçlandırılan dava değerine nazaran maddi tazminat talepleri bakımından kısmen kabul kararı vermek gerekmiştir. Öte yandan takdiri indirimler nedeniyle kısmen kabul kararı verildiğinden maddi tazminat davası bakımından reddolunan dava değerleri yönüyle davalılar lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1. maddesine göre, hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi tazminat adı ile hak sahibi yararına takdir edeceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir.
Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden; hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Davaya konu olayda; olay tarihi, olayın gelişim şekli, kusur durumu, davacıların müteveffaya olan yakınlıkları, müteveffanın ve davacıların yaşı, davacıların müteveffayı kaybetmeleri nedeniyle yaşamış oldukları acı ve üzüntü, tarafların, dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, kaza tarihindeki paranın alım gücü ile yukarıda açıklanan ilkeler göz önünde tutularak davacılar lehine her biri için takdiren 35.000 TL manevi tazminata hükmedilmiştir.
Müteveffa …’ün ölümüyle sonuçlanan trafik kazasına sebebiyet veren … plakalı aracın kamyonet olarak tescil kaydı bulunmaktaysa da aracın kaza anında ticari iş kapsamında kullanıldığı iddia ve tespit olunamadığından davacıların avans faizi talebinin yerinde olmadığı, uygulanması gereken faizin yasal faiz olduğu, davalı sigorta şirketine başvuruya nazaran 2918 sayılı KTK’nun 99. maddesi kapsamında davalı sigorta şirketi yönüyle temerrüdün 06/05/2016 tarihinde gerçekleştiği, davalı … yönünden ise olay tarihi itibariyle temerrüdün gerçekleştiği kabul edilerek tüm talepler bakımından aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle
1-Davacı … tarafından açılan maddi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile, 65.770,00 TL destekten yoksun kalma maddi tazminatının davalı … A.Ş yönünden 06/05/2016 tarihinden, davalı … yönünden ise 10/08/2015 olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’e VERİLMESİNE, bu yöndeki fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Davacı … tarafından açılan maddi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile, 76.731,77 TL destekten yoksun kalma maddi tazminatının davalı … A.Ş yönünden 06/05/2016 tarihinden, davalı … yönünden ise 10/08/2015 olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’e VERİLMESİNE, bu yöndeki fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
3-Davacı … tarafından açılan manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile, takdiren 35.000,00 TL manevi tazminatın 10/08/2015 olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’dan alınarak davacı …’e VERİLMESİNE, bu yöndeki fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
4-Davacı … tarafından açılan manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile, takdiren 35.000,00 TL manevi tazminatın 10/08/2015 olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’dan alınarak davacı …’e VERİLMESİNE, bu yöndeki fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
5-Maddi tazminat davaları bakımından alınması gereken toplam 9.734,30 TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin ve ıslah harcı olarak yatırılan 1.152,75 TL’ nın mahsubu ile bakiye 8.581,55 TL’nın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
Davacılar tarafından peşin ve ıslah harcı olarak yatırılan 1.152,75 TL’ nın davalılardan alınarak davacılara VERİLMESİNE,
6-Manevi tazminat davaları bakımından alınması gereken 4.78170 TL nispi karar ve ilam harcının davalı …’dan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
7-Davacılar tarafından yapılan 35,90 TL dava açılış masrafı, 290,70 TL müzekkere ve davetiye posta masrafı ile 4.400,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.726,60 TL yargılama masrafının maddi tazminat davası yönünden uygulanan takdiri indirim de dikkate alınmak suretiyle davanın kabul ve reddedilen miktarına göre hesap edilen 4.306,46 TL’nın davalılardan alınarak davacılara VERİLMESİNE, arta kalan kısmın davacılar üzerinde BIRAKILMASINA,
8-Davacı … tarafından açılan maddi tazminat davası bakımından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 9.350,10 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacı …’e VERİLMESİNE,
9-Davacı … tarafından açılan maddi tazminat davası bakımından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 10.775,13 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacı …’e VERİLMESİNE,
10-Davacı … tarafından açılan manevi tazminat davası bakımından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 5.250,00 TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacı …’e VERİLMESİNE,
11-Davacı … tarafından açılan manevi tazminat davası bakımından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca reddolunan dava değeri üzerinden hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak davalı …’a VERİLMESİNE,
12-Davacı … tarafından açılan manevi tazminat davası bakımından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 5.250,00 TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacı …’e VERİLMESİNE,
13-Davacı … tarafından açılan manevi tazminat davası bakımından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca reddolunan dava değeri üzerinden hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak davalı …’a VERİLMESİNE,
14-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından sarfedilmeyen kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine İADESİNE,
15-Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 67/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın tebliğe ÇIKARTILMASINA,
Dair; davacı vekili ile davalı … ve vekili yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/02/2021

Katip …
e-imzalıdır .

Hakim …
e-imzalıdır .