Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/945 E. 2021/690 K. 11.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/945 Esas
KARAR NO:2021/690 Karar

DAVA:İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:08/10/2018
KARAR TARİHİ:11/10/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
DAVA :
Dava dilekçesi dava dilekçesinde özetle; davalı tarafın müvekkili şirkete ait tesislere hasar verildiğini müvekkili şirket personelince arızanın giderilmesi ve enerji verilmesine müteakip hasara maruz kalan tesislerin onarımı için kullanılan malzeme ve işçilik gibi bedeli olan 1.134,64 TL hasar verenler aleyhine tahakkuk edildiğini, davalı borçlunun hasar bedelini ödememesi üzerine 1.134,64 TL hasar bedeli 32,73 TL gecikmiş faiz olmak üzere toplam 1.167,37 TL tahsilinin amacıyla İstanbul 31. İcra müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini borçlunun yetkiye borca faize ve tüm ferilerine itiraz ederek takibin durduğunu, itirazın iptalini davalı aleyhine %20 den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesini yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanca icra takibinin yetkisiz yerde başlatıldığını, müvekkili şirketin adresi dikkate alındığında takibin … İcra Müdürlüklerinde yapılması gerektiğini, yetki itirazından davanın reddini, hasarın İstanbul da gerçekleştiğini ancak hasara sebebiyet veren dava dışı …’in müvekkili şirket ile hiçbir bağlantısı olmadığını, müvekkilinin illiyet bağının … isimli şahsın zorla getirilerek beyanlarının alınmasını, dilekçe ekinde sigortalı çalışanlar listesinin sunulduğunu, …’in çalışanı olmadığını, hasar tespit tutanağı adı altında tutulan evrakta bulunan hasar veren … ile müvekkili şirket isminin resmi belgelerde bağdaştırıldığı tutanak ekine dahi eklenmediğini bu durumun ispat külfetinin davacıya ait olduğunu, tüm bu nedenlerle öncelikle yetki itirazını yenilemek ve borçlu olmadıklarının sebebi ile icra takibine konu borca ve tüm ferilerine itirazlarının hukuka uygun bulunup davanın reddini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dosyada delil olarak; dava dilekçesi ve ekleri, cevap dilekçeleri ve ekleri, cevabi yazı içerikleri, …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası mündericatı ve tüm dosya kapsamı bulunmaktadır.
Mahkememizde açılan dava öncelikle, görev, yetki, taraf sıfatı ve diğer dava şartları açısından incelenmiş ve mahkememizin görevli ve yetkili olduğu ve ayrıca diğer dava şartlarının da bulunduğu anlaşılmış olduğundan davanın esasına geçilmiştir.
Dosyamız mündericatında aslı yer alan, …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı/alacaklının, davalı/borçlu hakkında, 1.134,64 TL hasar bedeli, 32,73 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam; 1.167,37 -TL asıl alacağın tahsili için ilamsız icra takibi yaptığı ve davalı/borçlunun süresi içerisinde, yetkiye, borca, faize ve tüm fer’ilere itiraz ederek takibi durduğu görülmüştür.
Dava, haksız fiilden kaynaklanan maddi tazminatın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali ile takibin devamı ve icra-inkar tazminatı istemlerine ilişkindir.
Türk Borçlar Kanunu’nda haksız fiil sorumluluğu 49. (BK 41. mad.) ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. TBK 49. maddesinde, “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” hükmüne yer verilmiştir. Haksız fiil, doktrinde ve uygulamada “hukuk düzeninin izin vermediği ve hoş görmediği zarar verici eylem ve davranış” olarak tanımlanmıştır.
Haksız fiil sorumluluğuna kusur sorumluluğu (akit dışı sorumluluk da) denilmektedir. Kusur sorumluluğu hukuka aykırı kusurlu bir davranışla bir kimseye verilen zararın giderilmesini (tazminini) düzenler. Burada sorumluluğun kurucu unsuru kusur olduğu için bu tür sorumluluğa kusur sorumluluğu denilmektedir.
Bir haksız fiilden bahsedilebilmesi için, zarara sebep olan fiilin öncelikle hukuka aykırı olması gerekir. Hukuka aykırı fiil maddi ya da manevi bir zarara neden olmalı, zarara sebep olan kişi fiilinden dolayı kusurlu olmalı ve zararla zarara uğratan fiil arasında neden sonuç ilişkisi olarak da ifade edilebilecek bir illiyet bağının bulunması gerekmektedir.
Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun, 08.12.2010 tarih, 2010/7-530 Esas-2010/636 Karar sayılı ilamında vurgulandığı üzere, hukukumuzda gerçek zarar ilkesi geçerli olup, zarar gören ancak haksız fiil nedeniyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlularından isteyebilir.
Bu kapsamda davaya konu somut olay incelendiğinde de; davacı yanca her ne kadar davalı tarafın müvekkili şirkete ait tesislere hasar verdiği iddia edilmiş ve doğan hasarın tazmini amacıyla başlatılan icra takibine yönelik olarak davalı yanca yapılan itirazın iptali amacıyla da iş bu dava açılmış ise de; az yukarıda izah edildiği üzere, haksız fiilden kaynaklanan tazminat sorumluluğunda, zarar görenin ancak haksız fiil nedeniyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlularından isteyebileceği, bu kapsamda taraf iddia ve savunmaları ve mahkememizce celp olunan ve birer sureti dosyamız arasına katılan belge ve kayıtlar incelendiğinde, davacı yanca dava dilekçesi ekinde sunulan hasar tespit tutanağında ismi ve soyismi yazılan ve hasara sebebiyet verdiği iddia olunan … isimli şahsın davalı-borçlu şirketle bir alakasının bulunmadığı, yine davacı alacaklı yanca dava dilekçesi ekinde bir sureti sunulan fatura incelendiğinde de, faturanın “…-…” adına tanzim edildiği ve adresinin de; “… Mah. … Bulvarı 48. Sokak, Kat:2 No:3 …” olduğu, dosyamız davalısı olan borçlunun unvanının ise; “… San. Ve Tic. A.Ş.” adresinin ise; … olduğu, ayrıca celp olunun SGK kayıtları incelendiğinde de davalı-borçlu şirketin … isimli bir çalışanının bulunmadığı, bu haliyle yapılan değerlendirmede de ispat yükü kendisinde olan davacı alacaklının, davalı-borçlu şirketin haksız fiil sorumlusu olduğunu ispat edemediği anlaşıldığından davanın reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur,
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL ret karar ve ilam harcından peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu eksik olan 23,40 TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-Yapılan masrafların davacı yan üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı yan davada kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2. maddesine göre hesaplanan 1.167,37 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak, davalıya VERİLMESİNE,
5-HMK 120. maddesi gereğince; varsa taraflarca yatırılan gider avansı ile varsa delil avansının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
6-HMK Yönetmeliğinin 58/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın ve hükmün taraflara tebliğe ÇIKARTILMASINA,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı HMK’nun 341/2. maddesi gereğince; miktar itibariyle KESİN olmak üzere karar verildi. 11/10/2021

Katip …

Hakim …