Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/928 E. 2019/632 K. 19.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2018/928 Esas
KARAR NO: 2019/632

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ: 04/10/2018
KARARIN TEFHİM TARİHİ: 19/09/2019

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine mahkememize açılan; “İtirazın İptali” davasının mahkememize yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
D A V A :
Davacı vekili tarafındaın sunulan 04/10/2018 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin davalı ile arasındaki ticari ilişki sebebiyle davalıya mal verdiğini ve faturalar düzenlediğini, müvekkili şirketin, taraftara ait ticari defter ve belgeler incelendiğinde davalıdan 451.313,09.TL. alacaklı olduğu açıkça anlaşılacağını, bu sebeple davalıya karşı faturalı alacaklarına istinaden İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, ancak borçlu, yasal süresi içinde borca itiraz ettiğinden takibin durduğunu, davalının itirazı haksız vc kötü niyetli olduğunu, zira müvekkili alacağının faturaya dayandığını, açıklanan nedenle haksız vc hukuka aykırı itirazın iptali ile takibin devamına, davalı borçlunun borcun % 20’sindcn az olmamak üzere icra inkar tazminatına, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA :
Davalı vekili 15/11/2018 tarihli cevap dilekçesinde özetle: Davacı, öncelikle 451.313,09 TL alacak isteminin hangi mallara ilişkin olduğunu ve bunları teslim ettiğini kanıtlaması gerektiğini, davacı, malı teslim alanın davalı adına mal teslim almaya yetkili kılındığını da kanıtlamak zorunda olduğunu, davacının yalnızca malın teslim edildiğini kanıtlaması yeterli olmayıp ayrıca davalı tarafından yetkilendirilmiş kişilere teslimin yapıldığını da kanıtlaması gerektiğini, davacının tüm bunları yani teslimi yazılı kanıtla kanıtlamak zoruna olup, Yerleşmiş tüm Yargıtay içtihatları da bu doğrultuda olduğunu, davacının tanık dinletme istemi olursa buna hiçbir şekilde muvafakatlerinin bulunmadığını, tek başına faturalara itiraz edilmemiş olması da faturada yazılı malın teslim edildiği anlamına gelmediğini, davacının hangi mallar nedeniyle alacaklı olduğunu ve bunların teslim ettiğini kanıtlama yükümlülüğüne halel gelmemek diğer bir deyişle yukarıda belirtilenlerin aksinin kabulü anlamını kesinlikle taşımamak üzere tarafların ticari ilişkisi boyunca, 150 gün vade ve her ayın 15. gününde ödeme yapılması taraflarca kabul edilmiş olup, Davacının vadeli ödeme yapılmasına ilişkin uygulamaya hiçbir zaman itirazı olmadığını, dolayısıyla bu ikisi, taraflar arasında teamül halini aldığını, bu teamüle rağmen, davacı teslim ettiğini ileri sürdüğü ürünlere ilişkin henüz 150 günlük vade dolmadan icra takibinde bulunmuş yanı ödeme talep etmiş olduğunu, Oysa ki bir an için davacının malları teslim ettiği kabul edilse bile davalının temerrüdü söz konusu olmadığından, sırf bu nedenden dolayı davanın reddi gerektiğini savunmuş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

G E R E K Ç E:
Dava; İİY’ nin 67 maddesi uyarınca açılmış; “İtirazın İptali” davası niteliğindedir.
Celp edilen İstanbul… İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde: davacı- alacaklı tarafından, davalı- borçlu aleyhine ilamsız takiple 451.313,09 TL miktar üzerinden dosyada mübrez davacının 19/09/2018 tarihli cari hesap ekstresindeki faturalar ile icra takibine geçildiği, davalı- borçlunun icra takibine 03/10/2018 tarihinde itirazda bulunduğu ve takibin bu haliyle durdurulduğu anlaşılmıştır.
Huzurdaki olay; ticari ilişki kapsamında; davacının, davalıya satmış olduğu malların tesliminin yapıp yapmadığı ve buna göre de icra takibi nedeniyle alacaklı olup olmadığı noktasındadır.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve yukarıda açıklanan bu olgu çerçevesinde tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmak suretiyle bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiştir.
Muhasip bilirkişi … tarafından tanzim edilen 21/08/2019 tarihli bilirkişi raporunda: Davalının ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle 464.632,63 TL. kadar davacıya borçlu olduğunun görüldüğü, fatura bedeline 150 gün vade uygulandığı ve taraflar arasında teamül olduğuna ilişkin davalı iddiasının beyanla sınırlı kaldığı ve ispata muhtaç olduğu, neticede, davacının takip ve dava tarihi itibariyle davalıdan 451.313,09 TL alacaklı olduğu belirtilmiştir.
Tarafların ticari defterleri üzerinde muhasip bilirkişiye yaptırılan inceleme neticesinde, borcun varlığı yukarıdaki haliyle ortaya konulmuştur.
Davalı yanın, dava konusu malların teslimine ilişkin ileri sürmüş olduğu iddialara gelinecek olursa:
İbraz edilen bilirkişi raporunda davacının 2016- 2017 ve 2018 yıllarında toplam tutarı 1.539.252,46 TL olan 351 adet satış faturasını düzenlendiği, davalının ise 351 adet faturanın hiçbirine süresi içerisinde itiraz etmediğinin, bunun yanı sıra mezkur yıllara ilişkin olarak yasal defterie kayıt ettiği faturalar için toplamı 958.566,93 TL olan 22 adet havale gönderdiği, yine toplamı 116.052,90 TL olan 317 adet iade- iskonto faturası düzenlediğinin saptandığı belirtilmiştir.
Bu tespit kapsamında yapılan değerlendirmede; yapılan havale ve tanzim edilen faturaların, iddia edildiği üzere takibe konu edilen ticari malların teslim alınmaması karşısında yapılması gerek hayatın olağan akışına gerekse ticari hayat gereklerine aykırı olduğu su götürmez bir gerçektir. Kaldı ki davalı uyuşmazlık konusu malları teslim almadığına dair somut deliller ortaya koymamıştır. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’ nin 2013/7951 Esas, 2013/12822 Karar sayılı kararında da bahsedildiği üzere; “… Oysa faturaların tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olması (özellikle satın alanın ticari defterlerine kaydedilmiş olması) faturalar kapsamındaki malların teslim edildiğine karine teşkil eder. Bunun aksini malın teslim edilmediğini iddia eden davacının yazılı delillerle kanıtlaması gerekir” )
Netice itibariyle, taraf kayıtlarının incelenmesi suretiyle tanzim edilen bilirkişi raporunda tespit edilen alacak tutarının icra takibindeki talep edilen miktarın üstünde olması ve bu suretle birbiriyle tutarlı olması, faturaların davalı kayıtlarında yer alması ve davalı yanın kayıtlarında yer alan borç miktarı dikkate alındığında, bilirkişi raporunun denetime elverişli olması, yukarıda açıklanan olgular, toplanan deliller ile tarafların iddia ve savunmaları nazara alınarak davacının davasının kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM; Yukarıda izah edildiği üzere:
1-Davanın KABULÜ ile; davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının 451.313,09 TL alacak üzerinden iptali ile; takibin bu miktara takip tarihinden itibaren değişebilir oranda avans faizi yürütülmesi suretiyle devamına,
2-Hükmolunan alacağın %20′ si oranında 90.262,62 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
3-Alınması lazım gelen 30.829,19 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 5.404,43 TL harcın mahsubu suretiyle hesaplanan 25.424,76 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 5.404,43 TL’ nin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 32.002,52 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan 35,90 TL başvurma harcı parası, 60,50 TL davetiye posta masrafı, 1.000,00 TL bilirkişi ücretinden ibaret 1.096,40 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
6-HMK 120 madde gereğince yatırdığı gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
Dair, karar taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …