Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/921 E. 2018/902 K. 08.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/921
KARAR NO : 2018/902
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/10/2018
KARAR TARİHİ : 08/10/2018
Davacı yanca davalı yan aleyhine açılan İtirazın İptali davasının tensiben yapılan incelemesi sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıya ait …, … plakalı araçların muhtelif tarihlerde ücret ödenmeksizin ihlalli geçişler yapması üzerine geçiş ücretlerinin tahsili amacıyla yapılan icra takibine davalının haksız yere itiraz ettiğini, itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmolunmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava, davalı aleyhine girişilen icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Yargıtay … Hukuk Dairesi Esas No: … Karar No : … sayılı ilamında belirtildiği üzere; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Yargıtay … Hukuk Dairesi Esas No : …, Karar No : … sayılı kararında “6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer Kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir.
Diğer taraftan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, Kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Öte yandan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için asliye hukuk mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık, Kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, asliye hukuk mahkemesinin ticari olmayan bir davayı asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla görmüş olması açıkça bozmayı gerektiren bir usule aykırılık halini oluşturmaktadır.” içtihadına yer verilmiştir.
Davacının davasını tehlike sorumluluğuna dayandırmış olup bun sorumluluk türünün TTK’ da değil KYTK’ da düzenleniyor olması, haksız fiilin gerçekleştirildiği iddia edilen araç karayolu taşımasında kullanılan kamyon cinsinde bir araç ise de TTK Md. 4 bakımından işin ticari işletme ile ilgili olması yetmeyip tarafların da tacir olması gerektiğinden ve davalı gerçek şahsın tacir olduğuna dair bir kanıya dosya kapsamında varılmadığından TTK md. 4’de sayılan nisbi ticari dava niteliğinde olmayan dava hakkında bu sebeplerden dolay mahkememiz görevsiz olmakla HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın görev yönünden usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Nitekim Yargıtay …Hukuk Dairesi Esas No: …ve Karar No: … sayılı ilamımda “1-Dava, trafik kazası nedeniyle oluşan araç hasar bedeli istemine ilişkindir. Asliye Ticaret Mahkemesinin görev alanı ticari davalardır. Ticari davalar ise 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. Maddesinde sayılmıştır. Maddenin 1. Fıkrasında “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri..” ifadesi ile her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendiren hususlardan doğan davalar nispi ticari davalar olduğu belirtilmiştir. Davanın nispi ticari dava olması için, her iki tarafın tacir olması ve davanın konusunun her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğması gerekmektedir. Somut olayda araç maliki davacı …Şti. tacir olup, davalı İski’de TTK anlamında tacirdir. Bu durumda somut davada, her iki taraf da tacir olup her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendiren haksız fiilden kaynaklanan bir ticari dava olup TTK’nun 5. Maddesi gereği ticari davalarda görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesidir. HMK 1.maddesi gereği görev kamu düzeni ile ilgili olup hakim tarafından kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir.” görüş ve içtihadına yer verilmiştir. Davaya konu olayda ise davalının tacir olduğuna dair bir kayda rastlanılmamıştır.
Nitekim mahkememizce aynı mahiyette verilen …Esas ve… Karar sayılı ilamı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi Esas No: … ve Karar No: … sayılı ilamında “Somut dava ile, davalı …’a ait aracın çarpması neticesinde, davacıya ait otomatik bariyerin kırılması ve trafik işaretleme malzemesinin zarar görmesi nedeniyle alacak talep edildiği görülmektedir. Dava, niteliği itibarı ile haksız fiilden kaynaklanmış ve davalının gerçek kişi olması nedeniyle mutlak veya nispi ticari dava kapsamında da bulunmaması nedeniyle uyuşmazlığın çözümünde asliye hukuk mahkemesi görevli olduğundan, mahkemece, görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya uygurdur. Bu nedenle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun, HMK’nın 353/1(b)1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesine yer verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle ve dosya içeriğine göre;
1-HMK 114/1-c ve 115/2. maddesi uyarınca mahkememizin görevine ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle dava dilekçesinin görev yönünden usulden Reddine,
2-Karar kesinleştiğinde ve yasal sürede talep edilmesi halinde dosyanın görevli İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
3-Yargılama gideri, harç ve vekalet ücretleri konusunda görevli mahkemece esas hükümle birlikte karar oluşturulmasına ,
4-Yasal sürede gönderme talebi yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına ilişkin verilecek ek kararda bu hususların hüküm altına alınmasına,
5-Karar tarafların yokluğunda verilmekle; re’sen tebliğine,
Dair; tarafların yokluğunda HMK’nun 341/1 vd.maddeleri uyarınca; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda TENSİBEN karar verildi.
Katip …
Hakim …