Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/910 E. 2020/182 K. 03.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/910
KARAR NO : 2020/182

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/04/2017
KARAR TARİHİ : 03/03/2020

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Alacak davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.

D A V A Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı şirketin sözleşme gereğince davalı şirketten akaryakıt konusunda hizmet aldığını, davalı tarafın davacıya sözleşmenin sona erdiğine dair yazı gönderdiğini, bu yazının sözleşmenin feshi niteliğinde olduğunu, davalının isteğine uygun olarak dbs, teminat mektubu ve kredi kartının iptal edilmediğini, davalı tarafından talep edilen cihazların davalıya teslim edilmek istendiğini ancak davalının teslim almadığı gibi bir hak edişi bulunmamasına rağmen davacının banka hesabından 12.088,00 TL bedel tahsil ettiğini, cihazların bedelinin bu miktarda olmadığını, davalı tarafın haksız ve hukuka aykırı bu işlemi nedeniyle davacının maddi ve manevi zarara uğradığını, ihtarnameye rağmen davalı tarafın zararı gidermediğini bildirmiş, davalı tarafından talep edilen ilgili cihazların teslim edildiğinin tespitine ve davalının tahsil ettiği 12.088,00 TL’nin tahsil tarihinden işleyecek mevduata uygulanan en yüksek banka faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

SAVUNMA Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında imzalanan sözleşmede İstanbul mahkemelerinin yetkili kılındığını, yetkili mahkemenin İstanbul mahkemeleri olduğunu, müvekkili şirketin sözleşmeyi feshetmediğini, dava dışı … Şirketinin davalı şirkete sözleşmenin yenilenmeyeceğini bildirdiğini, bu şirketin müşterilere cihazları iade etmelerine gerek olmadığını bildirmesine rağmen davalı şirkete gönderdiği ihtarlarda tüm cihazların iade edilmesi gerektirdiğini bildirdiğini, müvekkili şirketi uğradığı zararların tazmini için dava dışı şirket hakkında dava açtığını, sözleşmenin dayanağı olan finansal aracılık sözleşmesinin dava dışı şirket tarafından feshedildiğini, bu nedenle davalı şirketin müşterilerle olan sözleşmelerini devam ettirme şansının kalmadığını, sözleşmenin kendiliğinden sonra erdiğini, müşterilere bu nedenle bilgilendirme yazıla gönderdiğini, cihazların iadesinin istenildiğini, davacı şirketin cihazları süresinde iade etmediğini, bu nedenle cihaz bedelinin fatura edilerek davacıya gönderilmesinde sözleşmeye aykırılık bulunmadığını, davacı iddialarının haklı olmadığını bildirmiş, davanın yetkisizlik ve esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dosyada delil olarak; dava ve cevap dilekçeleri ile ekleri, cevabi yazı içerikleri ve tüm dosya kapsamı bulunmaktadır.
İş bu dava dosyası Anadolu …ATM’nin … Esas sayılı dosyasından verilen yetkisizlik kararı üzerine mahkememize geldiği ve mahkememizin yukarıda belirtilen esasına kaydının yapıldığı anlaşılmıştır.
Dava, taraflar arasında imzalan sözleşme kapsamında davalı tarafından haksız olarak tahsil edildiği iddia edilen cezai şarta ilişkin bedelin iadesine yönelik Alacak davasıdır.
Mahkememizde açılan dava öncelikle, görev, yetki, taraf sıfatı ve diğer dava şartları açısından incelenmiş ve mahkememizin görevli ve yetkili olduğu ve ayrıca diğer dava şartlarının da bulunduğu anlaşılmış olduğundan davanın esasına geçilmiştir.
Tarafların Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca hasrettikleri delilleri toplanmıştır.
Ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, dava şartlarının bulunup bulunmadığı, ilk itiraz olup olmadığı, tarafların sulh olup olamayacakları ortaya konulmuş ve yargılama ön inceleme duruşmasında tarafların da onay verdikleri uyuşmazlık nitelendirmesi ile sonuçlandırılmıştır.
Taraflar arasında, akdedilen “…Sözleşmesi” ve sözleşme kapsamında tahsil edilen 12.088,00-TL konusunda ihtilaf bulunmamakla birlikte, ihtilaflı olan hususun sözleşmenin feshi koşullarının oluşup oluşmadığı ile tahsil edilen bedelin haklı olup olmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında akdedilen ve bir sureti dosyamız mündericatında ve UYAP kapsamında bir sureti yer alan “Otobil Müşteri Sözleşmesi” incelendiğinde, sözleşmenin taraflarının, “… (Tedarikçi)” ve “… Şti. (Müşteri)” olduğu, “Sözleşmenin Süresi” madde başlıklı 5. Maddesinin; “İşbu sözleşme imza tarihinden itibaren (1) yıl süre ile geçerlidir. Taraflardan herhangi biri, sözleşme süresinin hitamından en az üç ay önce süresi sonunda yenilenemeyeceğini yazılı olarak karşı tarafa bildirmediği taktirde, sözleşme aynı hüküm ve şartlarla 2’şer (ikişer) yıllık süreler halinde kendiliğinden yenilenecektir.” hükmünü içerdiği, yine sözleşmenin “Fesih” madde başlıklı 7. Maddesinin de; “Taraflardan herhangi birinin bu sözleşme ile yüklenmiş olduğu edimlere uymaması durumunda diğer taraf sözleşmeyi 3 ay önceden bildirmek şartı ile tek taraflı olarak fesh etme hakkına sahiptir. Müşterinin bu sözleşmedeki edimlere uymaması veya sözleşmenin zamanından önce ve/veya tek taraflı feshi etmesi durumunda; müşteri, kendisine tahsis edilen otobil ekipmanı başına 200 ABD doları+KDV’yi tedarikçiye öder. Anlaşmanın süresi içinde dolması ve/veya feshini takiben müşteri, otobil ekipmanlarını 15 gün içerisinde iade edecektir.” hükmünü içerdiği anlaşılmaktadır.
Davalı tarafça, davacı tarafa hitaben gönderilen ve dosyamız ve UYAP kapsamında bir sureti yer alan 15/10/2016 tarihli yazıda özetle; “… firması ile yapılan 30/10/2013 tarihli ve 3 yıl süreli sözleşmenin … tarafından yenilenmeyeceğinin kendilerine bildirildiği, …’in sözleşmeyi sebep belirtmeksizin tek taraflı yenilememesinden dolayı 01/10/2016 tarihinden itibaren yakıt alamayacaklarını, kendilerinin kontrolü dışında oluşan bu durum nedeniyle akaryakıt alımında başka bir firma ile sözleşme yapacak hiçbir müşteriye fesih uygulanmayacağının, ancak müşterilere teslim edilen tüm cihazların hasarsız ve çalışır vaziyette 15/11/2016 günü mesai bitimine kadar şirket merkezinin bulunduğu adrese iadesinin istendiği, ayrıca sözleşmeden doğan yakıt borçlarının vadesinde tahsilatı yapılana ve teslim edilen tüm cihazlar iade edilene mevcut DBS, Teminat Mektubu veya kredi kartlarının iptal etmemeleri, aksi halde sözleşmenin tek taraflı fesih etmiş sayılacakları ve bu durumda fesih bedeli ve sair tüm bedelleri anılan tahsilat sisteminden süresinden önce tahsil etmek zorunda kalacakları” bildirilmiştir.
Dosyamız mündericatında bir sureti yer alan ve taraflar arasında akdedilen sözleşmenin konusunu oluşturan cihazların davalı yana gönderildiğine ve davalı yanca kabul edilmediğine ilişkin dilekçe ve ekli belgeler incelendiğinde, sözleşme konusu cihazların, davacı tarafça, 08/12/2016 tarihinde gönderildiği, ancak davalı tarafça kabul edilmediği ve iade edildiği anlaşılmıştır.
Dava, taraflar arasında imzalan sözleşme kapsamında davalı tarafından haksız olarak tahsil edildiği iddia edilen cezai şarta ilişkin bedelin iadesine yönelik Alacak davasıdır.
Burada kısaca, TBK 179 ve 182. Maddeleri ile Sözleşme Serbestisi İlkesi hakkında bilgi vermek gerekirse;
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun;
“Cezanın sözleşmenin ifası ile ilişkisi” madde başlıklı 179. Maddesi; “Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir.” hükmünü;
“Cezanın miktarı, geçersizliği ve indirilmesi” madde başlıklı 182. Maddesi ise; “Taraflar, cezanın miktarını serbestçe belirleyebilirler.
Asıl borç herhangi bir sebeple geçersiz ise veya aksi kararlaştırılmadıkça sonradan borçlunun sorumlu tutulamayacağı bir sebeple imkânsız hâle gelmişse, cezanın ifası istenemez. Ceza koşulunun geçersiz olması veya borçlunun sorumlu tutulamayacağı bir sebeple sonradan imkânsız hâle gelmesi, asıl borcun geçerliliğini etkilemez.” hükmünü içermektedir.
Sözleşme Serbestisi İlkesi hakkında kısaca bilgi vermek gerekirse;
Genel olarak kişiler, özel hukuk alanında diğer kişilerle olan ilişkilerini hukuk düzeni içinde kalmak şartıyla diledikleri gibi düzenlerler. Bu olanak, Türk Borçlar Kanun’unda öngörülen sözleşme özgürlüğü ilkesinin bir sonucudur ve bu hak sözleşme hürriyeti prensibi ile Anayasa (m.48) tarafından da teminat altına alınmıştır.
Sözleşme özgürlüğü çerçevesinde kişiler kanun tarafından düzenlenmiş olan sözleşme tiplerinden ayrı karma veya nev’i şahsına münhasır sözleşmeler yapmak ve bunların koşullarını diledikleri gibi tespit etmek, buyurucu ve yasak koyan kurallara, ahlâk ve âdaba aykırı olmamak şartıyla kanun tarafından düzenlenmiş olan sözleşme tipini değiştirmek ve konusunu yasal sınırlar içinde tayin etmek hakkına sahiptirler. Dolayısıyla bu özgürlük, sözleşmeyi yapma, sözleşmenin karşı tarafını seçme, sözleşmenin içeriğini düzenleme ya da değiştirme, sözleşmeyi ortadan kaldırma ve nihayet sözleşmenin tabi olacağı şekli belirlemeyi de kapsamakta olup, Borçlar Hukuku’nun temelini oluşturan bireysel sözleşme, öneri, karşı öneri ve kabul gibi irade açıklamalarının uygunluğu ve uyuşmasının sağlanması, sözleşme hükümlerinin tartışma ve pazarlık konusu yapıldığı sözleşmedir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde de;
Mahkememizce görülüp karara bağlanan davanın, taraflar arasında imzalan sözleşme kapsamında davalı tarafından haksız olarak tahsil edildiği iddia edilen cezai şarta ilişkin bedelin iadesine yönelik alacak davası olduğu, bu kapsamda tüm delillerin toplandığı, taraflar arasında akdedilen dayanak sözleşmedeki cezai şarta ilişkin 7. madde hükmünün TBK’nın 179-182 maddelerinde düzenlenen fesihten doğan zararın giderilmesine yönelik cezai şart niteliğinde olduğu, bu sebeple öncelikle sözleşmenin davacı tarafından haksız sebeple ya da davalı yanca haklı sebeplerle feshinin gerçekleştiğinin ispatlanması gerektiği, oysa ki davacı ile davalı arasında akdedilen Otobil Müşteri sözleşmesinin feshinin, dosya kapsamına ve gönderilen ihtarname içeriklerine göre,dava dışı … firması ile davalı tedarikçi firma arasında akdedilen 30/10/2013 tarihli ve 3 yıl süreli sözleşmenin … tarafından yenilenmeyeceğinin davalı tarafa bildirilmesi ve sözleşmenin yenilememesinden dolayı 01/10/2016 tarihinden itibaren yakıt alınamayacağına bağlı nedenlerle gerçekleşen fiili imkansızlık haline dayandığı, davalı tarafça da bu gerekçe ile sözleşmenin sonlandırılmış olduğu, davacı tarafın sözleşmenin sona ermesinde herhangi bir kusurunun bulunmadığı, bu haliyle yapılan değerlendirmede de, asıl borç ilişkisi olan Otobil Müşteri Sözleşmesi ilişkisinin, dava dışı … firması ile davalı tedarikçi firma arasında akdedilen 30/10/2013 tarihli ve 3 yıl süreli sözleşmenin … tarafından yenilenmeyeceğinin davalı tarafa bildirilmesi ve sözleşmenin yenilememesinden dolayı 01/10/2016 tarihinden itibaren yakıt alınamayacağına bağlı nedenlerle gerçekleşen fiili imkansızlık nedeniyle sona ermekle, TBK 182/II gereğince cezai şart hükmünün de sona ermiş olacağı bu nedenle davalının sözleşmeden kaynaklı davacıdan cezai şart talep edemeyeceği anlaşıldığından, davacı tarafın dava açmakta haklı ve hukuki yararı da bulunduğu sonuç ve vicdani kanaatine ulaşıldığından, davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın KISMEN KABÜLÜ ile;
1-12.088,00 TL’nin 01/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanacak en yüksek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, davacının fazlaya ilişkin isteminin REDDİNE,
2-Mahkememiz kasasında bulunan cihazların davalı yana İADESİNE,
3-Alınması gereken 825,73 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 206,44 TL harcın mahsubu ile bakiye 619,29 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR YAZILMASINA,
-Davacının ilk dava açarken yatırdığı 206,44 TL harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinden başvuru harcı 31,40 TL, posta gideri 165,70 TL olmak üzere toplam: 197,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp, davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı yan davada kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.400,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak, davacıya VERİLMESİNE,
6-HMK 120. maddesi gereğince; taraflarınca yatırılan gider avansı ile varsa delil avansının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
7-HMK Yönetmeliğinin 58/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın ve hükmün taraflara tebliğe ÇIKARTILMASINA,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı yanın yokluğunda HMK’nun 341/1 vd.maddeleri uyarınca; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır