Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/908 E. 2023/859 K. 14.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/908 Esas
KARAR NO :2023/859

DAVA:Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:07/11/2016

BİRLEŞEN …. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ … ESAS SAYILI DOSYASINDA

DAVA:Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:13/11/2019
KARAR TARİHİ:14/11/2023

Taraflar arasında görülen asıl ve birleşen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
A S I L D A V A D A /
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkili şirket, fuar ve bu tip organizasyonları yapan ticari bir firma olduğunu, davalı ise bir dernek olduğu, derneğin iştigal konusu ile ilgili fuar düzenlenmesi konusunda davacı müvekkili şirketle anlaştığını derneğe gelir elde etmek istediğini, davacı şirket ile davalı dernek arasında 08/01/2014 tarihli Fuar Düzenleme İşbirliği adlı sözleşme imzalandığını, bu sözleşmeye istinaden …- Tünel Yapım Teknolojileri ve Ekipmanları Fuarı’nın 1. Sinin düzenlenmesi davacı şirket tarafından gerçekleştirilmesi konusunda anlaşıldığını, bahse konu sözleşmeye ek olarak 17.12.2014 tarihinde imzalanan protokol ile 08.01.2014 tarihli sözleşmedeki fuar düzenleme süresine ilaveten fuarın 5 defa daha düzenlenmesi için yetki verildiğini, davalı dernek sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmediği için davacı şirket ciddi bir zarara uğradığını, bu sebeple … 3. Noterliği’den 01.09.2016 tarihli bir ihtarnameye itiraz ettiği için bu davanın açılma zorunluluğu doğduğunu, bu nedenlerle sözleşmeye aykırılığın tespit edilerek davacı müvekkilin uğradığı zararının tespit ve tahsil edilmesi için işbu dava açılmak zorunla kalındığını, sözleşmeye aykırı olarak haksız rekabet oluşturan davranışların durdurulmasını, davacının zararının karşılanması amacıyla fazlaya dair haklar saklı kalmak ve ileride artırılmak kaydıyla şimdilik belirsiz alacak olarak 15.000-TL zararın giderilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı dernek üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Davacı …. Müvekkili … ile tünelcilik konusunda tunnel … markası ile Fuar düzenlemek üzere 08/01/2014 te işbirliği sözleşmesi imzaladıklarını ancak derneğin 2016 yılındaki fuarın ilgi görmesi için ne kamu ne de özel tanıtımlarda destek vermediğini, bu surette sözleşmedeki sorumluluğun yerine getirilmediğini, tanıtım ve bilgilendirme yapmadığını, başka fuarları desteklemeyeceğini taahhut ettiği halde 2. Uluslararası Zor Şartlarda TBM Tünelciliği Konferansı düzenleyerek internet sitesinde konferansın tanıtımını yaptığını, konferansın yapılacağı alanda stand satışı yaptığını, daha önceki yıllarda fuara katılan firmaları arayarak fuara katılmayıp konferans katılmaya ikna etmesi sonucu bu firmaları fuara katılmadıklarını zarar ettiğini 02/09/2016 tarihli ihtarname ile zararlarının giderilmesini istedikleri halde bu ihtarnameye itiraz edildiğinden dava açmak zorunda kaldıklarını iddia ile sözleşmeye aykırılığın tespitini haksız rekabet oluşturan davranışların durdurulmasını ve belirsiz alacak olarak 15.000-TL zararın giderilmesini talep ettiğini, davacının dava dilekçesindeki tüm iddiaları maddi ve hukuki duruma uygun olmayıp tamamına itiraz ettiklerini, dava dilekçesinde iddia olunan maddi vakılara gerçeğe aykırı eksik ve çarpıtılarak mahkemeye sunulduğunu, dava konusu uyuşmazlıkta Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu, müvekkilinin başka bir fuarı desteklemediğini, 2016 yılı fuarına katılacak firmaları ayartmadığını, davacı 2016 yılında zarar etmiş ise bunun müsebbibinin 2016 yılında rakip iki fuarın düzenlenmesi ve davacının kendisi olduğunu, müvekkilinin sözleşme yükümlülüklerini eksiksiz bir şekilde yerine getirmiş olduğunu, davalının fuar değil bilimsel bir konferans düzenlemiş olduğunu, davalının kendi markası kullanılarak yapılan Tunnel … dışında başak bir Tünelcilik fuarını desteklemediğini, fuara katılım veya konferansa sponsorluk firmaların kendi verdikleri ticari kararlar olduğunu, iddia zararın oluşmasında müvekkilinin kusurlu veya haksız rekabet teşkil eden bir davranışının olmadığını, velev ki davacının bir zararı kabul edilse bile illiyet bağı ulunmadığından davalının bir tazmin borcunun olmayacağını, kaldıki sözleşmede fuarın zarar etmesi halinde , davalı derneğin hiçbir sorumluluğunun olmayacağının açıkça düzenlendiğini savunarak haksız ve hukuki dayanaktan yoksun işbu kötü niyetli davanın esastan reddini talep etmiştir.
B İ R L E Ş E N …. A S L İ Y E T İ C A R E T
M A H K E M E S İ’NİN … E S A S S A Y I L I D A V A D O S Y A S I N D A/
Davacı vekili 13/11/2019 tarihli dava dilekçesinde; Müvekkili ile davalı …. arasında 08.01.2014 tarihinde Fuar Düzenleme İşbirliği Sözleşmesi imzalandığını, ancak davalı tarafın 2016 yılına ait hizmete ilişkin sözleşme gereği edimlerinini yerine getirmediğini, bu nedenle müvekkili dernek fuar kapsamındaki kısa Kurs/Konferans gelirleri ile fuar cirosunun %5’i oranında geliri elde edememediğinden müvekkilinin zarara uğratıldığını, davalının 2016 yılından sonra sözleşmedeki fuar düzenleme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, bundan dolayı cezai şart talepleri bulunduğunu, sözleşmenin davacı müvekkili dernek tarafından …. Noterliğinin 23.08.2019 tarih ve… yevmiye nolu ihtarname ile haklı nedenle feshedildiğini, bundan dolayı müvekkilinin zararlarının talep edildiğini belirterek, 2016 yılı kısa kurs/konferans gelirleri için şimdilik 1.000,00 TL tazminat, 2016 yılı fuarında eksik bildirilen ciro geliri tutarı için şimdilik 1.000,00 TL tazminat, 4. Fuar düzenlenmediğinden sözleşmenin 10. Maddesi kapsamında şimdilik 5.000,00 TL cezai şart, Sözşleşmenin haklı nedenle feshedildiğinin tespiti ile haklı fesih nedeniyle uğranılan tüm zararları için şimdilik 1.000,00 TL tazminatın 27.08.2019 tarihinden itibaren kısa vadeli avans faiz oranı üzerinden işleyecek faizi ve yargılama giderleri ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Zamanaşımı nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, dava konusu olaya konu İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmekte olan davanın bekletici mesele yapılmasını, davacı tarafın üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmeyerek akde aykırı davrandığını, sözleşmeye göre davacı yanın, davalı müvekkili şirketin düzenleyeceği fuarla ilgili olarak fuarın kamu kurumları nezdinde ilgi görmesi maksadıyla resmi kurumlarla yazışmaları yürütmek, bu anlamda müvekkili şirkete her türlü desteği sağlamak, tanıtım yapmak ve fuar kapsamına giren konularda başak bir fuarı desteklememek konusunda yükümlü olduğunu, buna karşın müvekkili şirketin stand satışından elde edilen fuar gelirleri üzerinden derneğe ödeme yapma borcu altına girdiğini, davacı derneğin kamu kurumları ile ilgili yazışmaları yürütme konusunda hiç destek vermediğini, sözleşmede davacı derneğin başka fuarları destekleyeceğinin açıkça hüküm altına alınmasına rağmen, konferans düzenleyerek internet sitesinde tanıtımı yapmış olduğunu ve konferans adı altında işlem yapılmasına rağmen, internet sitesinde açıkça görüleceği üzere konferansın yapılacağı alanda fuar stand satışı yapılmış olduğunu, davacının, müvekkilinin daha önceki düzenlediği fuarlara katılan firmaları konferansa katılmalarına ikna ettiğini, bu eylemlerin haksız rekabet teşkil ettiğini, davacının 2016 yılında yapılacak fuar kapsamında yükümlülüklerini yerine getirmediğini ve haksız rekabet hükümlerine aykırılık teşkil eden eylemlerde bulunduğunu, davacı yanın iddialarının gerçeği yansıtmamakla birlikte ispata muhtaç olduğunu, cezai şart talebinin haksız olup reddi gerektiğini, belirterek dava dosyasının İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini, davasının usul ve esastan reddini yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE /
Asıl davada, Mahkememizce … Esas ve 2018/187 karar sayılı 14/03/2018 tarihli kararı ile, “Yargıtay 1. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/968 Karar No: 2016/2426 sayılı ilamında belirtildiği üzere; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi Esas No : 2016/3785, Karar No : 2018/360 sayılı kararında “6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer Kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir.
Diğer taraftan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, Kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Öte yandan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için asliye hukuk mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık, Kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, asliye hukuk mahkemesinin ticari olmayan bir davayı asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla görmüş olması açıkça bozmayı gerektiren bir usule aykırılık halini oluşturmaktadır.” içtihadına yer verilmiştir.
Her ne kadar davacı taraf davalı dernek tüzel kişiliğini hasım göstermek suretiyle söz konusu davayı açmış ise de aralarında davaya konu edilen uyuşmazlığın mutlak ticari dava sayılan davalardan olmaması, nisbi ticari dava bakımından işin davacı tacir için ticari işletmesiyle ilgili olması yeterli olmayıp her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili olması gerekliliği davada hasım olarak ise ticari işletme değil dernek statüsünde olan …nin gösterilmiş olması sebebiyle mahkememiz görevli olmadığından ve asliye hukuk mahkemesi görevli olduğundan HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın görev yönünden usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.” gerekçesi ile dava şartı yokluğundan görev yönünden davanın usulden reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nin 2018/1592 Esas ve 2018/1023 Karar sayılı 07/09/2018 tarihli kararı ile “Dava dilekçesinde tazminat istemine dayanak olarak davalının sözleşmeye aykırı davranışları ile davalının haksız rekabet teşkil eden davranışlarda bulunduğu iddia edilmiştir.Davalı derneğin daha evvel davacının fuarlarına iştirak eden bir kısım firmaların davalı tarafça aranıp ikna edilmek suretiyle haksız rekabette bulunduğu ileri sürülerek haksız rekabet vakıasına da dayanılmıştır. Ayrıca haksız rekabet teşkil eden eylemlerin durdurulması da dava dilekçesinde talep edilmiştir. Haksız rekabete ilişkin hükümler TTK 55 vd.maddelerinde düzenlenmiş olduğundan davalı tacir olmasa dahi elde ki dava ticari dava niteliğinde olup davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiği, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli bulunduğundan bahisle göreve ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine ilişkin karar verilmesi yerinde bulunmadığından ; hükmün HMK 353-(1)a-3 kapsamında kaldığı anlaşılmakla kararın kaldırılmasına ,davanın görülmesi için kararı veren mahkemeye iadesine karar verilmiştir. ” gerekçesiyle mahkememizce verilen … sayılı 14/03/2018 tarihli kararın HMK.’nın 353(1)a-3 gereği kaldırılmasına, Davanın yeniden görülmek üzere kararı veren mahkememize iadesine karar verilmiştir.
Mahkememiz İstinaf Mahkemesi kararı ile bağlı olduğundan İstinaf Mahkemesi kaldırma kararı doğrultusunda dosya işbu yeni esasına kaydedilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Yargılama devam ederken …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dava dosyası mahkememiz dosyası ile birleştirilmiştir.
Asıl dava; Haksız rekabet iddiasına dayalı haksız rekabetin tespiti, haksız rekabete konu eylemlerin durudurulması ve maddi zararın tazmini istemine ilişkindir.
Birleşen dava; Taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı eylemler bulunduğu iddiasına dayalı bu eylemlerden doğan zararların ve cezai şartın tazmini, sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğinin tespiti ile sözleşmenin feshinden dolayı doğan zararların tazmini istemlerine ilişkindir.
Taraf delilleri toplanmış, celbi gereken kayıt ve belgeler celp edilmiş, Mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
SMMM Bilirkişi … ve Prof. Dr. …’ten alınan 11/06/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; … 3. Noterliği’nin 02/09/2016 tarih, … yevmiye nolu ihtarnamesinin 06/09/2016 tarihinde tebliğ edildiğinin görüldüğünü, … 25. Noterliği’nin 07/09/2016 tarih, … yevmiye nolu ihtarnamesinin 09/09/2016 tarihinde tebliğ edildiğini, …. Noterliği’nin 21/10/2016 tarih, … yevmiye nolu ihtarnamesinin 25/10/2016 tarihinde tebliğ edildiğini, takipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri tetikleyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırı olduğunu, somut olayda, taraflar arasında imzalanan 08/01/2014 tarihli “Fuar Düzenleme İşbirliği Sözleşmesi” gereğince “fuarın kapsamına giren konularda başka bir fuarı desteklememek” davalı derneğin yükümleri arasında bulunmakta olduğunu, ihtilaf konusu olan “… Teknolojileri ve Ekipmanları Fuarı”nın düzenleme tarihi 1-4 Eylül 2016 olduğunu, davalı dernek tarafından 2. Uluslar Arası Zort Şartlarda TBM Tünelciliği Konferansının düzenlediğini, konferansa katılan sponsor oldukları, konferansta reklamlarını yapabilmeleri için sergi imkanı tanındığını beyan edildiğini, bir sözleşme türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında kullanılan sözcüklere bakılmaksızın gerçek ve ortak iradelerinin esas alındığını, somut olayda, 08/01/2014 tarihli sözleşmede davalının yalnızca fuar değil her türlü tanıtıma yol açacak “konferans” da düzenlenmemek yükümünü kapsamakta olduğunu, sözleşmede konferans ibaresinin yer almaması davalının yalnızca fuar düzenlemeyeceği, tanıtımı sağlayan konferansı ise düzenleyebileceği anlamına geldiği sözleşmede tarafların iradelerine ve sözleşmenin bütünlüğüne aykırılık oluşturmakta olduğunu, bu halde, davalı derneğin mezkur konferansı düzenlemesi, stant açması haksız rekabet teşkil ettiği gibi sözleşmeye aykırılık oluşturmakta olduğunu, davacının fuardan elde ettiği kar, 2014 yılında 165.955,33 TL, 2015 yılında ise 254.171,31 TL iken 2016 yılında 25.526,05 TL’ye düştüğünü, davalının haksız rekabeti sonucu davacı karının düştüğü kabul edildiğinde; -Davacının 2014 ve 2015 yılında davaya konu fuardan ortalama 210.063,32 TL net kar elde ettiğini, 2016 yılı net karının önceki yılların ortalamasına göre 184.537,27 TL daha az gerçekleştiğini, -Davacının 2014 ve 2015 yılında davaya konu fuardan KDV hariç ortalama 1.086.733,40 TL ciro elde ettiğini, 2016 yılı KDV hariç cironun önceki yılların ortalamasına göre 728.221,40 TL daha az gerçekleştiğini, sözleşmenin 4.2 maddesi gereği KDV hariç ciro üzerinden hesaplanması gereken ve davalı derneğe verilecek olan %5 oranındaki bağış tutarının 34.411,07 TL olduğunun dikkate alındığında, davalının haksız rekabeti sonucu davacı yanın 148.126,20 TL zararını talep edebileceğinin tespit edildiğini, Sonuç: Davacı …. İle davalı … arasındaki tazminat davası ile ilgili olarak tarafların ibraz ettiği ticari defter ve belgeler ile dava dosyası içerisinde yer alan tüm bilgi ve belgelerin taraflarınca incelenmesi ve değerlendirilmesi sonucunda; Davalı fiilinin haksız rekabet ve sözleşmeye aykırılık teşkil ettiğini, raporun II/6 bölümünde hesaplandığı üzere davacının 148.126,20 TL zararını talep edebileceği kabulünün Mahkememizin takdirinde bulunduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
SMMM Bilirkişi … ve Prof. Dr. …, Pazarlama ve Reklamcılıkk Bölümü Prof. Dr. …’dan alınan 25/02/2020 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; dava dosyası kapsamına yapılan incelemeler neticesinde; -Fuarlar ile konferansların birbirinden tamamen farklı içeriklere sahip etkinlikler olması, fuarlar ile konferansların düzenleme amaçları ve kapsadığı metrekare büyüklüklerinin benzeşmemesini, – Fuarların ticari etkinlik, konferansların ise bilimsel etkinlik olmasını, – Fuar ile konferansın isim farklılıklarının bulunmasını, -Davalı tarafın yeterli tanıtım çalışmalarını yaptığının görülmesini, -Davacı firmanın 3.’sünü düzenlediği fuarda etkin yeterliliği ve tecrübeye ulaştığının düşünüldüğünü, – Aynı yıl içinde benzer 2 adet fuar aktivitesinin bulunmasından dolayı fuarlara katılacak olan işletmelerin kendi ticari kararları doğrultusunda belirledikleri fuarlara katılarak, özellikli bir sektörde kendilerine maksimum faydayı sağlayacakları düşüncesi ile hareket ettikleri düşünüldüğünden, takdiri Mahkememize ait olmak üzere davalı … Derneğinin gerekliliklerinin yerine getirdiği ve herhangi bir kusurunun olmadığının kanaatine varıldığını, Sonuç : Kök rapora ilişkin beyan ve itirazları ile dosya kapsamında yer alan tüm bilgi ve belgelerin taraflarınca incelenmesi ve değerlendirilmesi sonucunda; 1-Mahkeme tarafından davalı fiilinin haksız rekabet ve sözleşmeye aykırılık teşkil ettiği kanaatine varılması halinde davacının kök raporda da tespit edildiği üzere 148.126,20 TL zararının talep edebileceğini, 2-İşbu ek raporun II/8 bölümünde yer alan inceleme ve değerlendirmeler neticesinde Mahkeme tarafından davalı …’nin gerekliliklerini yerine getirdiğini ve herhangi bir kusurunun olmadığının kanaatine varılması halinde davacı taleplerinin yersiz olduğu kanaatine ve sonucuna varıldığı bildirilmiştir.
SMMM Bilirkişi … ve Prof. Dr. …, Pazarlama ve Reklamcılıkk Bölümü Prof. Dr. …, Bilgisayar Mühendisi …’dan alınan 22/09/2021 tarihli bilirkişi 2. ek raporunda özetle; Taraflar arasında imzalanan 08/01/2014 tarihli “Fuar Düzenleme İşbirliği Sözleşmesi” m 3.1 gereğince “fuarın kapsamına giren konularda başka bir fuarı desteklememek” davalı derneğin yükümleri arasında bulunduğunu, sözleşmede konferans ibaresinin yer almamasının davalının yalnızca fuar düzenlemeyeceği, tanıtımı sağlayan konferansı ise düzenleyebileceği anlamına geldiği sözleşmede tarafların iradelerine ve sözleşmenin bütünlüğüne aykırılık oluşturacağını, bu halde davalı Derneğin mezkur konferansı düzenlemesi, stant açması haksız rekabet teşkil ettiği gibi sözleşmeye aykırılık oluşturacağını, Bu kanaatin Mahkemece kabulü halinde; -Davacının 2014 ve 2015 yılında davaya konu fuardan net kar elde ettiğini, 2016 yılı net karının önceki yılların ortalamasına göre 184.537,27 TL daha az gerçekleştiğini, -Davacının 2014 ve 2015 yılında davaya konu fuardan daha az gerçekleştiğini, sözleşmenin 4.2 maddesi gereği kdv hariç ciro üzerinden hesaplanması gereken ve davalı derneğe verilecek olan %5 oranındaki bağış tutarının 36.411,07 TL olduğunun dikkate alındığında, davalının haksız rekabeti sonucunda davacı yanın 148.126,20 TL zararını talep edebileceğinin tespit edildiğini, Mahkeme bir önceki bölümden tespitlerinden ziyade; -Fuarlar ile konferansların birbirinden tamamen farklı içeriklere sahip etkinlikler olduğunu, -Fuarlar ile konferansların düzenleme amaçları ve kapsadığı metrekare büyüklüklerinin benzeşmediğini, -Fuarların ticari etkinlik, konferansların ise bilimsel etkinlik olduğunu, -Fuar ile konferansın isim farklılıklarının bulunduğunu, -Davalı tarafın yeterli tanıtım çalışmalarını yaptığını, -Davacı firmanın 3.’sünü düzenlediği fuarda etkin yeterliliği ve tecrübeye ulaştığının düşünüldüğünü, -Aynı yıl içinde benzer 2 adet fuar aktivitesinin bulunmasından dolayı fuarlara katılacak olan işletmelerin kendi ticari kararları doğrultusunda belirledikleri fuarlara katılarak, özellikli bir sektörde kendilerine maksimum faydayı sağlayacakları düşüncesi ile hareket ettikleri düşünüldüğünde, takdiri Mahkememize ait olmak üzere davalı … Derneğinin gerekliliklerini yerine getirdiği ve herhangi bir kusurunun olmadığı kanaatine varması halinde davacı taleplerinin yersiz olacağı tespit edildiğini, Sonuç: davalı vekili tarafından 25/03/2021 tarihli dilekçesi ile asıl dava bakımından davaya cevap dilekçesinde de yer verildiği üzere müvekkili derneğin 2016 yılı fuarını tanıtım yükümlülüklerini yerine getirmiş olduğunu, bu kapsamda; internet sayfaları ve sosyal medya hesaplarının dava konusu 1-4 Eylül 2016’daki tünel Yapı Teknolojileri ve Ekipmanları Fuarından önceki tarihlerdeki versiyonların tespiti ile 2016 yılı fuar tanıtımına yapılıp yapılmadığının; Davalı vekili tarafından talep edilen konuların incelenmesi gerçekleştirildiğinde çeşitli internet siteleri sosyal medya hesaplarının taraması yapılarak ekran görüntüleri alınarak fotoğraflarının yukarıda olduğunu, -Davalı tarafından 3 aylık yayınları olan dergilerinde “…” yayınladığı görülmekte olduğunu, -Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği yayınlarının 261 sırasında “…” olduğu görülmekte olduğunu, -“…” sosyal medya hesaplarında rastlanılmadığını, -Davacı firmanın web sitesi üzerinden dava konusu olan tarihlere iat fuar takvim sorgusu verilere ulaşılamamakta olduğunu, 2- Asıl davada Sayın Mahkeme, davalı fiilinin haksız rekabet ve sözleşmeye aykırılık teşkil ettiğine ve kanaat getirmesi halinde davacının 148.126,20 TL zararını talep edebileceğini, ancak asıl davada Mahkeme, davalı … Derneğinin gerekliliklerini yerine getirdiğine ve herhangi bir kusurunun olmadığına kanaat getirmesi halinde davacı taleplerinin yersiz olacağını, 3-Birleşen davada, davalı yanın sözleşme gereği yükümlülüklerini yerine getirmediğine ve bu nedenle davacı …’nin zarar uğradığına dair herhangi bir tespit yapılamadığından birleşen davada davacı yan taleplerinin yersiz olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
SMMM Bilirkişi … ve Prof. Dr. …, Pazarlama ve Reklamcılıkk Bölümü Prof. Dr. …, Bilgisayar Mühendisi …’dan alınan 04/12/2021 tarihli bilirkişi 3. ek raporunda özetle; Asıl davada sayın mahkeme, davalı fiilinin haksız rekabet ve sözleşmeye aykırılık teşkil ettiğine kanaat getirmesi halinde davacının 148.126,20 TL zararını talep edebileceğini, ancak asıl davada sayın mahkeme, davalı … Derneğinin gerekliliklerini yerine getirdiğine ve herhangi bir kusurunun olmadığına kanaat getirmesi halinde davacı taleplerinin yersiz olacağını, birleşen davada ise davalı yanın sözleşme gereği yükümlülüklerini yerine getirmediğine ve bu nedenle davacı …’nin zarara uğradığına dair herhangi bir tespit yapılamadığından birleşen davada davacı yan taleplerinin yersiz olduğu kanaati hâsıl olduğunu, Sonuç: 1) Asıl davada sayın mahkeme, davalı fiilinin haksız rekabet ve sözleşmeye aykırılık teşkil ettiğine kanaat getirmesi halinde davacının 148.126,20 TL zararını talep edebileceğini, ancak asıl davada sayın mahkeme, davalı … Derneğinin gerekliliklerini yerine getirdiğine ve herhangi bir kusurunun olmadığına kanaat getirmesi halinde davacı taleplerinin yersiz olacağını, 2 ) Birleşen davada, davalı yanın sözleşme gereği yükümlülüklerini yerine getirmediğine ve bu nedenle davacı …’nin zarara uğradığına dair herhangi bir tespit yapılamadığından birleşen davada davacı yan taleplerinin yersiz olduğunu, 3 ) Davalı tarafından 3 Aylık yayınları olan dergilerinde “tunnelexpoturkey” yayınladığı görülmekte olduğunu, 4) Türkiye Odalar Ve Borsalar Birliği yayınlarının 261 sırasında “tunnelexpoturkey” olduğu görülmekte olduğunu, 5) Tunnel … 13 May 2016 YouTube 57 saniyelik bir videoya paylaşımı rastlandığını, 6) “tunnelexpoturkey” sosyal medya hesaplarında “…” hesaplarına rastlanıldığını, 7) Davacı firmanın 2016 fuar takvim sorgusu verilere ulaşıldığı sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
SMMM Bilirkişi … ve Prof. Dr. …, Pazarlama ve Reklamcılıkk Bölümü Prof. Dr. …, Bilgisayar Mühendisi …’dan alınan 14/08/2023 tarihli bilirkişi 4. ek raporunda özetle; 1) Kök ve önceki ek raporlarda yer alan görüş ve kanaatlerimizi değiştirecek herhangi bir hususa rastlanmadığını, 2) Asıl davada sayın mahkeme, davalı fiilinin haksız rekabet ve sözleşmeye aykırılık teşkil ettiğine kanaat getirmesi halinde davacının 148.126,20 TL zararını talep edebileceğini, ancak asıl davada sayın mahkeme, davalı … Derneğinin gerekliliklerini yerine getirdiğine ve herhangi bir kusurunun olmadığına kanaat getirmesi halinde davacı taleplerinin yersiz olacağını, 3) Birleşen davada, davalı yanın sözleşme gereği yükümlülüklerini yerine getirmediğine ve bu nedenle davacı …’nin zarara uğradığına dair herhangi bir tespit yapılamadığından birleşen davada davacı yan taleplerinin yersiz olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
İddia, savunma, dosya kapsamında toplanan deliller ve alınan bilirkişi heyet kök ve ek raporlarının bir bütün olarak değerlendirilmesinde;
Asıl davada, davacı … vekilince, davalı … Derneğinin sözleşme yükümlülüklerine aykırı davrandığı, eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiği belirtilerek bu eylemlerinin haksız rekabet oluşturduğunun tespiti, haksız rekabete konu eylemlerin durudurulması ve fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 15.000,00 TL maddi zararın tazmini talep edilmiştir. Talep artırım dilekçesi ile maddi tazminat talepleri 148.126,20 TL’ye artırılmış, harcı yatırılmıştır.
Davalı … vekilince, dava konusu uyuşmazlıkta Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu, müvekkilinin başka bir fuarı desteklemediği, 2016 yılı fuarına katılacak firmaları ayartmadığı, müvekkilinin sözleşme yükümlülüklerini eksiksiz bir şekilde yerine getirmiş olduğu, iddia zararın oluşmasında müvekkilinin kusurlu veya haksız rekabet teşkil eden bir davranışının olmadığını, velev ki davacının bir zararı kabul edilse bile illiyet bağı bulunmadığından davalının bir tazmin borcunun olmayacağı, kaldıki sözleşmede fuarın zarar etmesi halinde, davalı derneğin hiçbir sorumluluğunun olmayacağının açıkça düzenlendiği savunularak davanın reddi talep edilmiştir.
Birleşen davada, davacı … vekilince, davalı …’nin taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı eylemlerde bulunduğu, sözleşmenin haklı nedenle feshedildiği belirtilerek sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğinin tespiti ile sözleşmenin feshinden dolayı doğan zararların ve davalının sözleşmeye aykırı eylemlerinden doğan zararların ve cezai şartın tazminine ilişkin toplam 8.000,00 TL tazminat talebinde bulunulmuştur.
Davalı … vekilince, zamanaşımı nedeniyle davanın reddi gerektiği, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağı, arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediği davacının 2016 yılında yapılacak fuar kapsamında yükümlülüklerini yerine getirmediği ve haksız rekabet hükümlerine aykırılık teşkil eden eylemlerde bulunduğu savunularak davasının usul ve esastan reddi talep edilmiştir.
Asıl davada, davalı … vekilince görev itirazında bulunularak görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu ileri sürülmüş ise de, mahkememizce davanın dava şartı yokluğundan görev yönünden usulden reddine dair verilen önceki karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine üzerine, istinaf mahkemesince mahkememizin görevli olduğu tespit edilerek mahkememiz kararı kaldırıldığından ve mahkememiz bu karar ile bağlı olduğundan görev hususunda yeniden değerlendirme yapılmamıştır.
Birleşen davada, davalı … vekilince davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağı ileri sürülmüş ise de, , istenebilecek tazminat net olarak dava açılırken belirlenmesinin mümkün olmadığı, bunun davacıdan beklenemeyeceği, tazminatın belirlenmesinin yargılama gerektirdiği durumlarda, belirsiz alacak davası veya kısmi dava açılabileceğinden bu savunmaya itibar edilmemiştir.
Birleşen davada, davalı … vekilince, arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediği savunulmuş ise de, arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği, arabuluculuk son tutanağının dosya arasına alındığı anlaşıldığından bu savunmaya da itibar edilmemiştir.
Birleşen davada, davalı … vekilince, zaman aşımı def’inde bulunulmuş ise de, birleşen davadaki taleplerin taraflar arasında imzalanan 08.01.2014 tarihli Fuar Düzenleme İşbirliği Sözleşmesine dayandığı, aksine bir düzenleme bulunmadığından sözleşmeden doğan davaların TBK’nın 146. Maddesinde 10 yıllık genel zamanaşımına tabi olduğu, 10 yıllık sürenin dolmadığı anlaşılmakla davalının zamanaşımı def’inin reddine karar verilmiştir.
Asıl dava ve birleşen davada, dava şartlarının tam olduğu, başkaca incelenecek ilk itiraz ve süreler yönünden bir itiraz olmadığından davaların esasına geçilmiştir.
Dava konusuna ilişkin yasal düzenlemeleri ortaya koyacak olursak;
Haksız rekabete ilişkin hükümler TTK’ nun 54 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
Buna göre; “Madde 54- (1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.
(2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.
Madde 55- (1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır:
a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;
1. Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek,
2. Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek,
3. Paye, diploma veya ödül almadığı hâlde bunlara sahipmişçesine hareket ederek müstesna yeteneğe malik bulunduğu zannını uyandırmaya çalışmak veya buna elverişli doğru olmayan meslek adları ve sembolleri kullanmak,
4. Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,
5. Kendisini, mallarını, iş ürünlerini, faaliyetlerini, fiyatlarını, gerçeğe aykırı, yanıltıcı, rakibini gereksiz yere kötüleyici veya gereksiz yere onun tanınmışlığından yararlanacak şekilde; başkaları, malları, iş ürünleri veya fiyatlarıyla karşılaştırmak ya da üçüncü kişiyi benzer yollardan öne geçirmek,
6. Seçilmiş bazı malları, iş ürünlerini veya faaliyetleri birden çok kere tedarik fiyatının altında satışa sunmak, bu sunumları reklamlarında özellikle vurgulamak ve bu şekilde müşterilerini, kendisinin veya rakiplerinin yeteneği hakkında yanıltmak; şu kadar ki, satış fiyatının, aynı çeşit malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerinin benzer hacimde alımında uygulanan tedarik fiyatının altında olması hâlinde yanıltmanın varlığı karine olarak kabul olunur; davalı, gerçek tedarik fiyatını ispatladığı takdirde bu fiyat değerlendirmeye esas olur,
7. Müşteriyi ek edimlerle sunumun gerçek değeri hakkında yanıltmak,
8. Müşterinin karar verme özgürlüğünü özellikle saldırgan satış yöntemleri ile sınırlamak,
9. Malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerin özelliklerini, miktarını, kullanım amaçlarını, yararlarını veya tehlikelerini gizlemek ve bu şekilde müşteriyi yanıltmak,
10. Taksitle satım sözleşmelerine veya buna benzer hukuki işlemlere ilişkin kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek, peşin veya toplam satış fiyatını veya taksitle satımdan kaynaklanan ek maliyeti Türk Lirası ve yıllık oranlar üzerinden belirtmemek,
11. Tüketici kredilerine ilişkin kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek veya kredilerin net tutarlarına, toplam giderlerine, efektif yıllık faizlerine ilişkin açık beyanlarda bulunmamak,
12. İşletmesine ilişkin faaliyetleri çerçevesinde, taksitle satım veya tüketici kredisi sözleşmeleri sunan veya akdeden ve bu bağlamda sözleşmenin konusu, fiyatı, ödeme şartları, sözleşme süresi, müşterinin cayma veya fesih hakkına veya kalan borcu vadeden önce ödeme hakkına ilişkin eksik veya yanlış bilgiler içeren sözleşme formülleri kullanmak.
b) Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek; özellikle;
1. Müşterilerle kendisinin bizzat sözleşme yapabilmesi için, onları başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek,
2. Üçüncü kişilerin işçilerine, vekillerine ve diğer yardımcı kişilerine, haketmedikleri ve onları işlerinin ifasında yükümlülüklerine aykırı davranmaya yöneltebilecek yararlar sağlayarak veya önererek, kendisine veya başkalarına çıkar sağlamaya çalışmak,
3. İşçileri, vekilleri veya diğer yardımcı kişileri, işverenlerinin veya müvekkillerinin üretim ve iş sırlarını ifşa etmeye veya ele geçirmeye yöneltmek,
4. Onunla kendisinin bu tür bir sözleşme yapabilmesi için, taksitle satış, peşin satış veya tüketici kredisi sözleşmesi yapmış olan alıcının veya kredi alan kişinin, bu sözleşmeden caymasına veya peşin satış sözleşmesi yapmış olan alıcının bu sözleşmeyi feshetmesine yöneltmek.
c) Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma; özellikle;
1. Kendisine emanet edilmiş teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden yetkisiz yararlanmak,
2. Üçüncü kişilere ait teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden, bunların kendisine yetkisiz olarak tevdi edilmiş veya sağlanmış olduğunun bilinmesi gerektiği hâlde, yararlanmak,
3. Kendisinin uygun bir katkısı olmaksızın başkasına ait pazarlanmaya hazır çalışma ürünlerini teknik çoğaltma yöntemleriyle devralıp onlardan yararlanmak.
d) Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek; özellikle, gizlice ve izinsiz olarak ele geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretenin iş sırlarını değerlendiren veya başkalarına bildiren dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
e) İş şartlarına uymamak; özellikle kanun veya sözleşmeyle, rakiplere de yüklenmiş olan veya bir meslek dalında veya çevrede olağan olan iş şartlarına uymayanlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
f) Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak. Özellikle yanıltıcı bir şekilde diğer taraf aleyhine;
1. Doğrudan veya yorum yoluyla uygulanacak kanuni düzenlemeden önemli ölçüde ayrılan, veya
2. Sözleşmenin niteliğine önemli ölçüde aykırı haklar ve borçlar dağılımını öngören, önceden yazılmış genel işlem şartlarını kullananlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
Madde 56- (1) Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse;
a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini,
b) Haksız rekabetin men’ini,
c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını,
d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini,
e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini, isteyebilir. Davacı lehine ve (d) bendi hükmünce tazminat olarak hâkim, haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına da karar verebilir.
(2) Ekonomik çıkarları zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek müşteriler de birinci fıkradaki davaları açabilirler, ancak araçların ve malların imhasını isteyemezler.
(3) Ticaret ve sanayi odaları, esnaf odaları, borsalar ve tüzüklerine göre üyelerinin ekonomik menfaatlerini korumaya yetkili bulunan diğer meslekî ve ekonomik birlikler ile tüzüklerine göre tüketicilerin ekonomik menfaatlerini koruyan sivil toplum kuruluşlarıyla kamusal nitelikteki kurumlar da birinci fıkranın (a), (b) ve (c) bentlerinde yazılı davaları açabilirler.
(4) Bir kimse aleyhine birinci fıkranın (b) ve (c) bentleri gereğince verilmiş olan hüküm, haksız rekabete konu malları, doğrudan veya dolaylı bir şekilde ondan ticari amaçla elde etmiş olan kişiler hakkında da icra olunur.
Madde 59-(1) Mahkeme, davayı kazanan tarafın istemiyle, gideri haksız çıkan taraftan alınmak üzere, hükmün kesinleşmesinden sonra ilan edilmesine de karar verebilir. İlanın şeklini ve kapsamını mahkeme belirler.” şeklinde düzenlemeler mevcuttur.
Dosya kapsamında toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporlarının değerlendirilmesinde;
Taraflar arasında imzalanan 08.01.2014 tarihli “Fuar Düzenleme İşbirliği Sözleşmesi”nde; Derneğin, fuar bünyesinde düzenlenecek konferans ve/veya kısa kurs ile ilgili olarak bilimsel hazırlıkları yürütmek, fuarın kamu kurumları nezdinde ilgi görmesi maksadıyla resmi kurumlarla yazışmaları yürütmek ve söz konusu fuarın kapsamına giren konularda başka bir fuarı desteklememek ile ilgili sorumlulukları olduğunu, Demos’un, fuar merkezinin her türlü masrafını karşılamak, hazırlıkları eksiksiz yerine getirmek, konferans ve/veya kısa kurs için uygun salon temini, teknik sistemin kurulması vb. hizmetleri yerine getirmek, fuarın tanıtılması için her türlü broşür, katalog, davetiye, internet sitesi vb. materyallerin tasarımını, baskısını ve dağıtımını gerçekleştirmek, fuarda katılımcı olma potansiyeline sahip firmaları ziyaret etmek, bu firmalara fuarın pazarlanmasını sağlamak ile ilgili sorumlulukları olduğunu, derneğin fuarın KDV hariç cirosundan %5 bağış alacağı, Fuarın düzenlenmesi dolayısıyla gelir gider farkının zarar olması durumunda Dernek’in herhangi bir maddi sorumluluk altına girmeyeceğini, bu şartların oluşması durumunda…’un Dernek’ten herhangi bir maddi talebinin olmayacağı hususlarının kararlaştırıldığı; 08.01.2014 tarihli Fuar Düzenleme İşbirliği Sözleşmesi kapsamında 2014, 2015 ve 2016 yıllarında toplam 3 adet fuar gerçekleştirildiği, … ‘nin, 2014 yılında yapılan fuardan 165.955,33 TL, 2015 yılında yapılan fuardan 254.171,31 TL, 2016 yılında yapılan fuardan 25.526,05 TL olmak üzere bu üç fuardan toplamda elde edilen karın 445.652,70 TL olduğu, … tarafından …ne 2014 yılında düzenlenen fuardan dolayı 59.567,60 TL, 2015 yılında düzenlenen fuardan dolayı 49.105,74 TL, 2016 yılında düzenlenen fuardan dolayı 17.925,60 TL olmak üzere toplam 126.598,94 TL destek bağışı ödemesi yapıldığı; …nin, …’nin düzenleyeceği fuarları desteklemek adına resmi kurumlarla yazışmaları gereği gibi yapmadığı, 2016 yılında “2. Uluslararası Zor Şartlarda TBM Tünelciliği” adı altında konferans düzenlediği, konferansta stantlar açtığı, …’nin 2014 ve 2015 yılında düzenlediği fuarlara katılan birçok firmayı konferansa katılmaya davet ve ikna ettiği, katılan bu firmalara fatura düzenleyerek ücretler aldığı, bu firmaların birçoğunun …’nin 2016 yılında düzenlediği fuara katılmadığı, …’nin 2016 yılı fuar gelirinin önceki iki yılda düzenlenen fuar gelirlerine çok düşük kaldığı; Taraflar arasında imzalanan 08.01.2014 tarihli “Fuar Düzenleme İşbirliği Sözleşmesi” m.3.1 gereğince “fuarın kapsamına giren konularda başka bir fuarı desteklememek” …nin yükümlülükleri arasında bulunduğu, sözleşmede konferans ibaresi yer almasada, …nin yalnızca fuar düzenlemeyeceği, fuar tanıtımı sağlayan konferansı ise düzenleyebileceği anlamına gelmeyeceği, aksine bir düşüncenin, sözleşmedeki tarafların iradelerine ve sözleşmenin bütünlüğüne aykırılık oluşturacağı, bu nedenle …nin mezkur konferansı düzenlemesi, stant açmasının haksız rekabet teşkil ettiği gibi sözleşmeye aykırılık oluşturduğu; …’nin 2014 ve 2015 yılında davaya konu fuardan (haksız rekabet fiilinin bulunmadığı ilk iki fuar döneminde) ortalama 210.063,32 TL (=165.955,33+254.171,31+/2) net kar elde ettiği, 2016 yılı net karının önceki yılların ortalamasına göre 184.537,27 TL (=210.063,32 – 25.526,05) daha az gerçekleşmiş olduğu, …’nin 2014 ve 2015 yılında davaya konu fuardan (haksız rekabet fiilinin bulunmadığı ilk iki fuar döneminde) kdv hariç ortalama 1.086.733,40 TL (=1.191.352,00 + 982.114,80+/2) ciro elde ettiği, 2016 yılı kdv hariç cironun önceki yılların ortalamasına göre 728.221,40 TL (=1.086.733,40 – 358.512,00) daha az gerçekleştiği, sözleşmenin 4.2 maddesi gereği kdv hariç ciro üzerinden hesaplanması gereken ve davalı derneğe verilecek olan %5 oranındaki bağış tutarının 36.411,07 TL (=728.221,40 x %5) olduğu dikkate alındığında, …nin bu haksız rekabet teşkil eden eylemi nedeniyle, …’nin 148.126,20 TL (=184.537,27 – 36.411,07) zararının oluştuğu; …’nin sözleşme kapsamında üzerine düşen yükümlülükleri getirmediğine yönelik bir delil ve tespit bulunmadığı, …nin sözleşme feshinin haklı nedene dayanmadığı anlaşılmakla ve değerlendirilmekle;
Davacı … Tarafından Davalı … Derneğine Karşı Açılan Asıl Davada, davacının davasında haklı olduğu, davalının sözleşme kapsamında üzerine düşen yükümlülükleri tam olarak yerine getirmediği, davalının konferans düzenlemesi ve stant açması eylemelerinin sözleşmeye aykırılık ve haksız rekabet oluşturduğu, davalının bu sözleşmeye aykırı olan ve haksız rekabet içeren eylemleri nedeniyle davacının 148.126,20 TL zararının oluştuğu sonuç ve kanaatine ulaşılarak asıl davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı … Tarafından Davalı …’ ne Karşı Açılan Birleşen Davada (…. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dava dosyası), davacı … Derneğinin sözleşme kapsamında üzerine düşen yükümlülükleri tam olarak yerine getirmediği, konferans düzenlemesi ve stant açması eylemelerinin sözleşmeye aykırılık ve haksız rekabet oluşturduğu, davalı …’nin sözleşme kapsamında üzerine düşen yükümlülükleri getirmediğine yönelik bir delil ve tespit bulunmadığı,davacı … Derneğinin sözleşme feshinin haklı nedene dayanmadığı, davasında haklı olmadığı sonuç ve kanaatine ulaşılarak, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Tüm bu nedenler ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A-Davacı … Tarafından Davalı … Derneğine Karşı Açılan Asıl Davanın Kabulü İle;
1-Davalının konferans düzenlemesi ve stant açması eylemelerinin sözleşmeye aykırılık ve haksız rekabet oluşturduğunun TESPİTİNE, bu haksız rekabet eylemlerinin DURDURULMASINA,
2-148.126,20 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
3-Alınması gerekli 10.118,50-TL karar ve ilam harcından, davacı tarafından peşin ve ıslah yoluyla yatırılan 2.530,17‬-TL- harcın mahsubu ile bakiye 7.588,33‬-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
Davacı tarafından peşin ve ıslah yoluyla yatırılan 2.530,17‬-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 29,20 TL başvurma harcı parası, 427,90 TL müzekkere ve davetiye posta masrafı, 3.400,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.857,1‬0 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
5-Davalı tarafından yapılan masrafların davalı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi AAÜT gereğince belirlenen 23.700,19 -TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
7-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine İADESİNE,
B-1-Davacı … Tarafından Davalı …’ ne Karşı Açılan Birleşen Davanın (…. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dava dosyası) Reddine,
2-Alınması gerekli 269,85-TL harcın, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 119,55-TL harcın mahsubu ile eksik kalan ‭‭‭150,30-TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların kendisi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi AAÜT gereğince belirlenen 8.000,00-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ÖDENMESİNE,
5-Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Yönetmeliği Tarife hükümlerine göre arabulucuya ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
6-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/11/2023

Katip …
 e-imzalıdır

Hakim …
 e-imzalıdır