Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/889 E. 2020/652 K. 30.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2018/889 Esas
KARAR NO: 2020/652

DAVA:Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :25/09/2018
KARAR TARİHİ:30/11/2020

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Menfi Tespit davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin adına …. İcra müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında müvekkili aleyhine ilamsız icra takibi açıldığını ve borca süresinde itiraz edemediği nedenle menfi tespit davası açma zorunluluğu doğduğunu, davalı yana asaleten ve müştereken borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile borcu bulunmadığının takip dayanağında olan Genel Kredi Sözleşmesinde bulunan imzanın müvekkiline ait olmadığını dava dışı …. Ltd. Şti. yada diğer takip borçlularına tahsis edilen kredinin dayanağı olan genel kredi sözleşmesini davalı banka tüccar gibi davranmadığını görevli banka personeli özen ve dikkat yükümlülüğünü yerine getirmediğini kimlik kontrolü yapmadan sözleşme düzenlendiğini müvekkili adına sahte imzalar atıldığını, ve imzanın müvekkiline ait olmadığını, …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına dava sona erene kadar teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini, müvekkilinin davalı bankaya her nam adı altında olursa olsun borcu olmadığının tespitini, davalı aleyhine asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin de davalı yana yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı Banka vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil banka ile borçlu şirket asıl borçlu … Ltd. Şti. İle arasında 09/12/2013 tarihinde Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, davacı kefil kefaletname ile Genel Kredi sözleşmesinde doğmuş ve doğacak tüm borçlara kefil olduğunu, imzalanan GKS istinaden borçluya kredi kullandırıldığını ancak geri ödeme palınana uygun olarak kredi taksitlerinin alınmadığını, bu nedenle borçlulara hesap kat ihtarnamesi gönderildiğini aksi taktirde tüm alacağın muaccel hale geleceği tüm alacağın tahsili için yasal yollara başvurulacağının bildirildiğini, ihtarnameye yasal süresi içinde itiraz etmeyen ihtarnameye konu gecikmiş kredi taksit tutarlarını da müvekkil kuruma ödemeyerek sözleşmesel yükümlülüklerini gereği gibi ifa etmeyen borçlu ve kefillere karşı …. İcra müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından asıl borçlu şirket ve kefillere karşı haciz yolu ile ilamsız takibe geçildiğini davacı tarafından kefaletnamedeki imzanın kendisine ait olmadığı gerekçesi ile menfi tespit davası açıldığını, söz konusu kefaletnamedeki imzanın davacıya ait olduğunu, imzaya hukuki dayanaktan yoksun şekilde itiraz edilmekte olduğunu, söz konusu imzanın davacı taraftan sadır bir imza olduğunu, bilirkişi tarafından yapılacak inceleme neticesinde imzanın davacı tarafa ait olduğunun çıkacağının ,davanın reddine karar verilmesini alcak tutarının %20’sinden aşağı inkar tazminatına hükmedilmesini, ücreti vekalet ve yargılama giderlerinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dosyada delil olarak; dava dilekçesi ve ekleri, cevap dilekçeleri ve ekleri, beyan dilekçeleri, cevabi yazı içerikleri, imza incelemesine esas olmak üzere celp olunan belge asılları, …. İcra müdürlüğün … Esas sayılı dosyası mündericatı ve tüm dosya kapsamı bulunmaktadır.
Mahkememizde açılan dava öncelikle, görev, yetki, taraf sıfatı ve diğer dava şartları açısından incelenmiş ve mahkememizin görevli ve yetkili olduğu ve ayrıca diğer dava şartlarının da bulunduğu anlaşılmış olduğundan davanın esasına geçilmiştir.
Dosyamız mündericatında aslı yer alan, …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davalı …Ş. Tarafından, davacı … ve dava dışı 3. Kişiler … ve Ticaret Ltd. Şti., … ve … hakkında, 19/12/2014 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi ve 19/12/2014 tarihli Kefaletnameye dayanarak ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip dosyası içerisine takip dayanağı olarak, 19/12/2014 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi, 19/12/2014 tarihli Kefaletname ve Taksitli Kredi Ödeme Tablosunun eklendiği ve takibin halen derdest olduğu görüldü.
Mahkememizce takip dayanağı olan 19/12/2014 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi ve 19/12/2014 tarihli Kefaletnamenin asılları ve icra takip dosyasında yer alan suretleri incelenmiş olup, “Genel Kredi Sözleşmesi”nin dava dışı 3. Kişi … ve Ticaret Ltd. Şti. Tarafından imzalandığı, “Kefaletname”nin ise dava dışı 3. Kişi … tarafından imzalandığı, kefalet limitinin 310.000,00 TL olduğu, belirtilen şahıslar dışında, gerek dosyamız davacısı … ve gerek se başkaca herhangi bir gerçek ya da tüzel kişi tarafından imzalanmadığı görülmüştür.
Dava, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun, 72. maddesine dayalı menfi tespit istemine ilişkin olup, davacı takip dayanağı19/12/2014 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi ve 19/12/2014 tarihli Kefaletnamede imzası bulunmadığını beyanla borçlu olmadığının tespitini talep etmiş, davalı ise davacının iddialarını kabul etmediğini beyan etmiştir
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde de;
Menfi tespit istemine ilişkin olarak yapılan değerlendirmede;
Mahkememizce görülüp karara bağlanan davanın, takip dayanağı yapılan 19/12/2014 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi ve 19/12/2014 tarihli Kefaletnameden dolayı davacının davalı yana borçlu olmadığı iddiasına dayalı, İcra İflas Kanunu’nun, 72. maddesine göre açılan menfi tespit istemine ilişkin olduğu, taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan hususun, takip dayanağı sözleşme ve kefaletname nedeni ile davacının davalıya borcu olup olmadığı noktasında toplandığı, davalı/alacaklı banka tarafından takip talebine 19/12/2014 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi, 19/12/2014 tarihli Kefaletname ve Taksitli Kredi Ödeme Tablosunun eklendiği, takip dosyasının kapsamı itibari ile borca başkaca dayanak aranmasına lüzum olmadığı, davalının takibe konu kıldığı borcun dayanağının, 19/12/2014 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi, 19/12/2014 tarihli Kefaletname ve Taksitli Kredi Ödeme Tablosu olduğu, söz konusu 19/12/2014 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi, 19/12/2014 tarihli Kefaletname ve Taksitli Kredi Ödeme Tablosu incelendiğinde de, hiçbir belgede davacının imzasının bulunmadığı, ayrıca menfi tespit davasının da, icra takibine karşı açılmış bir dava olması nedeniyle, takip talebiyle sıkı sıkıya bağlı olduğu (Bknz. Yargıtay 19. H.D. 16/09/2019 Tarih ve 2018/1294 Esas-2019/4362 Karar sayılı kararı), bu haliyle yapılan değerlendirmede de, takibe sıkı sıkıya bağlı olan menfi tespit davasında, icra takibinin dayanağı olan belgelerin hiçbirisinde davacının imzasının yer almadığı, ayrıca davalı yanca takip dayanağı yapılmayan başkaca sözleşmelere dayanılmasının da tacir olup basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü altında bulunan davacı bankanın …. İcra müdürlüğün … Esas sayılı icra takip dosyasından alacaklı olduğu sonucunu doğurmayacağı anlaşıldığından, davanın kabulüne ve davacının dava dayanağı …. İcra müdürlüğün … Esas sayılı takip dosyasında takibe dayanak sözleşme sebebiyle ve bu takip dosyası kapsamında davalı yana borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Kötü niyet tazminatına ilişkin olarak yapılan değerlendirmede ise;
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi uyarınca menfi tespit davası açan borçlunun tazminat isteme hakkı vardır. Anılan maddenin 5. fıkrası aynen; “Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz” hükmünü içermektedir.
Madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere menfi tespit davası açmak zorunda bırakılan borçlunun tazminat talep edebilmesi için gerekli koşullar; bu yönde bir talep olması, borçluya karşı icra takibi yapılmış bulunması ile takibin haksız ve kötüniyetli olmasıdır.
Başka bir ifadeyle; İcra İflas Kanunu’nun 72/5. maddesi hükmüne göre, menfi tespit davasının davacı (borçlu) lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötüniyetli olması halinde, istem varsa, davacı (borçlu) lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gereklidir. Takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötüniyetli olması da gerekmekte olup, ispat yükü; takibin kötüniyetli olduğunu iddia eden davacı (borçlu)’nun üzerindedir.
Ayrıca aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 17.03.2010 tarihli ve 2010/19-123 esas, 2010/154 karar, 07.12.2011 tarihli ve 2011/13-576 esas 2011/747 karar ve 20.03.2013 tarihli ve 2012/19-778 esas, 2013/250 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde de, davalı-alacaklının somut olayda kötüniyetli olduğunun ispatlanamadığı ve davalı/alacaklının alacağın tahsili amacı dışında kötüniyetle icra takibi yaptığı da kanıtlanamadığından, davacının koşulları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş ve tüm dosya kapsamına ilişkin olarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ ile;
1-Davacının dava dayanağı …. İcra müdürlüğün … Esas sayılı takip dosyasında takibe dayanak sözleşme sebebiyle ve bu takip dosyası kapsamında davalı yana borçlu olmadığının TESPİTİNE,
2-Koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatının REDDİNE,
3-Alınması gerekli 3.550,29-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 887,58TL harcın mahsubu ile bakiye 2.662,71 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR YAZILMASINA,
4-Davacı tarafça yatırlan 887,58 TL harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafça başlangıçta yapılan 35,90-TL yargılama gideri ile yargılama aşamasında yapılan 209,30-TL olmak üzere toplam 245,20-TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 7.556,51 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp, davacıya VERİLMESİNE,
7-Tarafların HMK 120. maddesi gereğince, varsa yatırdıkları gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
8-HMK Yönetmeliğinin 58/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın ve hükmün taraflara tebliğe ÇIKARTILMASINA,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nun 6723 sayılı Kanunla değişik 341/1 vd. maddeleri uyarınca; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 30/11/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸