Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/853 E. 2021/869 K. 06.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO :2018/853 Esas
KARAR NO:2021/869 Karar

DAVA:İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:14/09/2018
KARAR TARİHİ:06/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı borçlu yanın, takip dayanağı faturaları ödememesi üzerine, aleyhine icra takibi yapıldığını, davalı alacaklarının tahsilini geciktirmek amacıyla mesnetsiz gerekçelerle, haksız ve kötü niyetli olarak icra takibine itiraz ettiğini, açıklanan nedenlerle davanın kabulüne, borçlu- davalının itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına hükmolunmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın yasal süre içerisinde açılmadığından reddi gerektiğini, alacağın zaman aşımına uğradığını, müvekkil şirketinin merkez adresinin “… Mah. … Cad. No:… … …/…” olduğunu, ayrıca şirketin kurulduğu tarih itibarı ile bir tane şubesi olup, şube adresinin ise “… … Mah. … Cad. No:9 …/…” olduğunu, müvekkili şirketin almış olduğu bir karar ile 15.12.2004 tarihinde şubesini belirtilen adresten “… Mah. … Sk. No:… (…) …/…” adresine taşındığını ve bu durumun ticaret sicil gazetesinde ilan ettirildiğini, yani kurulduğu tarih itibarı ile müvekkilinin merkezinin …’de olduğunu, …’de ise bir şubesi bulunduğunu, müvekkili şirketin 2007 yılında gördüğü lüzum üzerine …’e taşımış olduğunu, şubenin kapatılmasına karar vermiş olduğunu, yine sicil gazetesinde ilan edildiği üzere 11.06.2007 tarihi itibarı ile mevcut bulunan tek şubesini de kapatmış olduğunu, sadece …’de bulunan merkezinde faaliyetlerine devam ettiğini, müvekkili şirketin 2007 yılı haziran ayından itibaren başkaca bir şubesi de bulunmadığını, müvekkilinin faaliyet gösterdiği ve dolayısıyla davacı kurumdan elektrik hizmeti aldığı adreslerin belirtilen adresler ile sınırlı olduğunu, müvekkilinin davacının iddia ettiği aboneliğe ilişkin bir enerji bedeli borcu bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dosyada delil olarak; dava dilekçesi ve ekleri, cevap dilekçesi ve ekleri, beyan dilekçeleri, cevabi yazı içerikleri, …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası mündericatı, bilirkişi kök ve ek raporları ve tüm dosya kapsamı bulunmaktadır.
Mahkememizde açılan dava öncelikle, görev, yetki, taraf sıfatı ve diğer dava şartları açısından incelenmiş ve mahkememizin görevli ve yetkili olduğu ve ayrıca diğer dava şartlarının da bulunduğu anlaşılmış olduğundan davanın esasına geçilmiştir.
Dosyamız mündericatında aslı yer alan, …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı/alacaklının, davalı/borçlu hakkında, 18.978,17 TL enerji bedeli, 22.312,30 TL gecikmiş gün faizi, 4.016,21 TL faizin KDV’si olmak üzere toplam, 45.306,68 TL alacağın tahsili için ilamsız icra takibi yaptığı ve davalı/borçlunun süresi içerisinde asıl alacağa, faize ve tüm fer’ilerine itiraz ederek takibi durduğu görülmüştür.
Dava; elektrik tüketimi nedeniyle dönemsel tahakkuk ettirilen ve ödenmeyen fatura bedellerinin tahsili amacıyla davalı abone aleyhine başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemlerine ilişkindir.
Bu bağlamda, dava konusu somut olaya ilişkin olarak, taraflarca sunulan deliller ile başka yerden getirtilmesi gereken tüm deliller toplanmış, gelen yazı cevapları dosyamız içerisine alınmış, ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, dava şartlarının bulunup bulunmadığı, ilk itiraz olup olmadığı, tarafların sulh olup olamayacakları ortaya konulmuş ve yargılama ön inceleme duruşmasında tarafların da onay verdikleri uyuşmazlık nitelendirmesi ile sonuçlandırılmış ve mahkememizin 24/06/2019 tarihli ara kararı ile; “Davacı yanın takip tarihi itibariye alacaklı olup olmadığı ve miktarının tespiti açısından tarifelerle ilgili yönetmeliklerde dikkate alınmak suretiyle ” konuda uzman teknik bilirkişi marifetiyle dosya üzerinde günsüz bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Bilirkişi … tarafından tanzim edilerek mahkememize sunulan 19/08/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle de; “Ticaret sicil gazetesi kayıtlarına göre iş yeri faaliyet tarihleri ile fatura tarihlerinin sadece ilk 7 fatura için eşleşmekte olduğu, davalı Şirketin iş yeri taşınması dolayısıyla abonelik feshi işlemlerini başlatmadığından kusurlu olduğu, ilk faturanın, kaçak tahakkuk faturası olduğu, davalının, …’deki iş yerinin faaliyet tarihi sonuna kadar olan ilk 7 adet faturasını ödemediğinden kusurlu olduğu ( Toplam 5.093.80 TL), davacının, İlk 7 fatura dönemi için kesme ihbarnamesi bırakmayıp, ihbarname süresi sonunda enerjiyi kesmediğinden borçların birikmesine mahal verdiğinden dolayı kusurlu olduğu, yaklaşık 6 yıla yakın faal durumda olmayan abonenin, ticaret sicil gazetesi kayıtlarına göre taşınan iş yeri için yaklaşık 6 yıl sonra tüketim kaydetmesinin pratikte olanağı olmayacağı kanaatinin hasıl olduğu, bu itibarla; tüketimsiz dönemden sonraki oluşan faturaların sorumluluğu Dağıtım Şirketine ait olduğu, tüketimsiz dönemden sonraki 2011/07 döneminde kesme-bağlama faturası düzenlenmiş olduğu, ancak kayıtlara bakıldığında enerjinin fiilen kesilmediği kesme bağlama faturasından önceki ve sonraki aylarda da tüketimin hala devam ettiği ve tahsilatların gerçekleşmediğinin görülmekte olduğu, bu durumun da, fiilen enerjinin kesilmediği sadece sistem üzerinde kesilmiş olduğunu gösterdiği, aksi takdirde enerjinin tekrar bağlanması faturaların tahsilatı ile mümkün olduğu, bu itibarla Davacı elektrik piyasası tüketici hizmetleri yönetmeliğinin 16. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendine aykırı işlem yapmış ve kesme-bağlama bedeli talep ettiği, davacı Şirketin asıl alacağının İlk 7 fatura bedeli olarak 5.093,80 TL olduğu kanaatine varılmıştır…” şeklinde tespitler yapılmıştır.
Mahkememizce verilen 22/10/2019 tarihli ara karar gereğince; dosyanın raporu düzenleyen bilirkişiye tevdi ile taraf itirazları değerlendirilmek ve ayrıca dava konusu alacak döneminde yürürlülükte bulunan yönetmelik ve abonelik sözleşmesinin ilgili hükümleride göz önünde bulundurularak öncelikle elektriğin kesilmesi gereken tarihin belirlenmesine ve ayrıca fatura dönemlerinin her biri için ayrı ayrı yasal ve takip talebindeki faiz oranı(%16,80) ile faizin KDV si de belirlenerek seçenekli bir şekilde hesap yapılması bakımından bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi … tarafından tanzim edilerek mahkememize sunulan 25/12/2019 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle; “…Kök raporda belirttiği hususlardaki kanaat ve görüşlerinde bir değişiklik olmamakla birlikte, yüce mahkemenin talebi üzerine yasal ve talep faiz hesabı yapılarak iki farklı seçenek sunulduğu, seçenekte yasal faiz oranının % 9 ile hesaplanma yapıldığı ve 18.978,17 TL asıl alacağın faizi ile birlite KDV dahil toplam tutarının 25.12.2019 tarihi itibari ile 54.828,46 TL olduğu, talep faiz oranı %16,8 ile hesaplanma yapıldığında, 18.978,17 TL asıl alacağın faizi ile birlite KDV dahil toplam tutarının 25.12.2019 tarihi itibari ile 140.091,19 TL’ olduğu…” şeklinde görüş bildirilmiştir.
Mahkememizin 14/06/2021 tarihli ara kararı ile; ek bilirkişi raporunda yer alan faiz hesaplamasının takibin açıldığı tarih olan 26/11/2015 tarihine göre yapılması amacıyla bilirkişiden ikinci kez ek rapor alınmasına karar verildiği ve iş bu kerre Bilirkişi … tarafından 30/07/2021 tarihli 2. ek bilirkişi raporunun tanzim edilerek mahkememize ibraz edildiği, 2. Ek bilirkişi raporunun incelenmesinde özetle de; “…Kök raporda belirtilen hususlardaki kanaat ve görüşlerinde bir değişiklik olmamakla birlikte, Yüce Mahkemenin talebi üzerine icra takip tarihi (25.11.2015) itibari ile yasal ve talep faiz hesabı yapılarak iki farklı seçenek sunulduğu, yasal faiz oranı % 9 ile hesaplanma yapıldığında 18.978,17 TL asıl alacağın faizi ile birlite KDV dahil toplam tutarının 25.11.2015 tarihi itibari ile 36.922,10 TL olduğu, talep faiz oranı olan %16,8 ile hesaplanma yapıldığında da, 18.978,17 TL asıl alacağın faizi ile birlite KDV dahil toplam tutarının 25.11.2015 tarihi itibari ile 68.877,50 TL olduğu….” şeklinde görüş bildirilmiştir.
Tüm bu açıklamalar ışığında, toplanan deliller, alınan bilirkişi heyeti raporu ile tüm dosya kapsamına göre yapılan değerlendirmede;
Mahkememizce görülüp karara bağlanan davanın, elektrik tüketimi nedeniyle dönemsel tahakkuk ettirilen ve ödenmeyen fatura bedellerinin tahsili amacıyla davalı abone aleyhine başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemlerine ilişkin olduğu, davacı tarafça, …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı sayılı icra dosyası üzerinden davalı borçlu aleyhine, 18.978,17 TL enerji bedeli, 22.312,30 TL gecikmiş gün faizi, 4.016,21 TL faizin KDV’si olmak üzere toplam, 45.306,68 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya tebliğinin üzerine davalın süresinde, asıl alacağa, faize ve tüm ferilerine itiraz ettiği, alacaklı vekilinin itirazın iptaline ve davalı aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava ettiği, davalı yanca her ne kadar itirazın iptali davasının 1 yıllık süre içerisinde açılmadığı iddia edilmiş ve bu sürenin zamanaaşımı süresi olduğu beyan edilmiş ise de; öncelikle İİK 67/1. Maddesinde öngörülen sürenin zamanaşımı değil hak düşürücü süre olduğu ve taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemece res’en değerlendirilmesi gerektiği, ayrıca İİK’nın 67/1. maddesi uyarınca itirazın iptali davasının alacaklı yanca itirazın kendisine tebliği tarihinden itibaren bir yıl içinde açılabileceği, somut olayda icra takip dosyası incelendiğinde de; davacı alacaklı yanca davalı hakkında dönemsel olarak tahakkuk ettirilen ve ödenmeyen fatura bedellerinin tahsili amacıyla icra takibine başlanıldığı, davalı tarafından ödeme emrine 17/03/2016 havale tarihli dilekçe ile süresinde itiraz edildiği, ödeme emrine itiraz dilekçesinin takip alacaklısına tebliğ edilmediği, takip alacaklısı davacı tarafından da 14/09/2018 tarihinde itirazın iptali davası açıldığı, bu haliyle de az yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, itirazın iptali davasının, bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gereken bir dava olduğu, açık kanunî düzenlemeye göre dava açma süresinin itirazın tebliği ile başlayacağı, başka bir deyişle, ödeme emrine itirazın, 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak takip alacaklısına tebliğ edilmesi gerektiği, aksi halde dava açma süresinin başlamayacağı, ayrıca İİK’nın 67/1. maddesindeki düzenleme dikkate alındığında da icra dosyasında alacaklının icra işlemleri yapmış olmasının da itirazın tebliği anlamına gelmeyeceği, davalı borçlu yanca icra dosyasına sunulan itiraz dilekçesinin davalı alacaklı yana tebliğ edildiğinin de ispat edilemediği anlaşıldığından, açılan davanın süresinde olduğu ve davalı borçlunun iş bu gerekçelerle hak düşürücü süreye yönelik itirazına itibar edilmediği, yine davalı yanca her ne kadar cevap ve sonraki beyan dilekçelerinde işyerinin adresini taşığı ve bu durumun ticaret sicil gazetesinde de ilan ettirildiği ve borçtan dolayı sorumluluklarının olmadığı beyan edilmiş ise de; davalının, üzerine kayıtlı 4652821tesisat numaralı aboneliğin iptalini yapması gerekirken, iptal işleminin yerine getirilmediği, bunun sonucu olarak da, iş bu aboneliğe bağlı sayaçtan takip dayanağı yapılan fatura dönemlerine ilişkin elektrik enerjisi kullanıldığı, bu haliyle yapılan değerlendirmede de; abonelik sözleşmesini imzalayan abonenin, sözleşme sona erinceye kadar tahakkuk edecek olan tüketim bedelinden, dağıtım yapan kuruma karşı sözleşme gereği sorumlu olduğu, hemen belirtmek gerekir ki, burada kullanımın normal ya da kaçak kullanım olmasının da sonuca etkisi bulunmadığı, buna göre, fiili kullanıcıya karşı rücu hakkı mevcut olan abonenin, sözleşmesi iptal edilmediği sürece, kullanım bedelinden dolayı fiili kullanıcı ile beraber müteselsil sorumluluğunun devam edeceğinin kuşkusuz olduğu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun ve Yargıtay 3. H.D.’nin (Bknz. Yargıtay 3. H.D.’nin, 20/01/2020 Tarih ve 2019/4372 Esas-2020/366 Karar sayılı kararı) istikrar kazanmış uygulamasına göre, abonelik iptal ettirilmedikçe, o abonelik üzerinden tüketilen su, elektrik ve doğalgaz gibi abonelik bedellerinden fiili kullanıcı ile birlikte abonenin de müteselsilen sorumlu olduğu, nitekim, aynı ilkelerin HGK’nın 27.04.2011 tarih ve 2011/19-104 Esas-239 Karar sayılı ilamında da benimsendiği, bu haliyle de somut olayda davalının, aboneliğe ait adresten taşınmasına rağmen aboneliğini sonlandırmadığı, iş bu aboneliğe bağlı sayaçtan takip dayanağı yapılan fatura dönemlerine ilişkin elektrik enerji kullanıldığı ve bu tarihler arasında tahakkuk eden ve takip ve dava konusu yapılan borçlardan az yukarıda açıkça izah edildiği üzere sorumlu olması gerektiği, ancak davalı borçlu yanca aynı zamanda yasal süresi içerisinde sunulan cevap dilekçesi ile zamanaşımı itirazında da bulunulduğu, davalı borçlunun iş bu itirazı kapsamında icra dosyası incelendiğinde de; icra takibinin 26/11/2015 tarihinde başlatıldığı, takip dayanağı yapılan faturalar incelendiğinde de; ilk yedi fatura olan, 06/07/2004 son ödeme tarihli 329,50 TL bedelli, 21/07/2004 son ödeme tarihli 1.169,10 TL bedelli, 21/08/2004 son ödeme tarihli 876,40 TL bedelli, 20/09/2004 son ödeme tarihli 909,90 TL bedelli, 18/10/2004 son ödeme tarihli 866,20 TL bedelli,01/11/2004 son ödeme tarihli 351,80 TL bedelli ve 19/01/2005 son ödeme tarihli 398,60 TL bedelli olmak üzere toplam; 4.901,50 TL’lik faturaların takip tarihi itibariyle zamanaşımına uğradığı (Benzer bir konuda bknz. Yargıtay 3. H.D. 04.02.2019 Tarih ve 2017/11970 Esas-2019/639 Karar sayılı kararı), iş bu faturalar dışında kalan Normal Dönem Tahakkuk faturaları olan; 14.02.2011
Son ödeme tarihli 1.197.4 TL Bedelli,
17.03.2011
Son ödeme tarihli 1.839.8 TL bedelli,
18.04.2011 son ödeme tarihli 1.351.5 TL bedelli,
16.05.2011 son ödeme tarihli 1.166.8 TL bedelli, 17.06.2011 son ödeme tarihli 1.012.6 TL bedelli, 18.07.2011 son ödeme tarihli
898,00 TL Bedelli, 14.11.2011 Son ödeme tarihli 3.485.2 TL bedelli,
15.12.2011 son ödeme tarihli 1.429.9 TL Bedelli ve
16.01.2012 son ödeme tarihli 1.658.3 TL Bedelli olmak üzere toplam; 14.039,50 TL’lik fatura yönünden ise 10 yıllık zamanaşımı süresinin henüz dolmadığı anlaşıldığından, davalı borçlunun zamanaşımına yönelik itirazının kısmen kabulüne (mahkememizin 24/06/2019 tarihli celsesinde her ne kadar taraflar arasındaki ilişkinin sözleşmeden kaynaklanıyor olması nedeniyle 10 yıllık zamanaşımı süresi uygulanacağından zamanaşımı itirazının reddine karar verilmiş ise de; iş bu ara karara az yukarıda yazılı gerekçelerle kısmen itibar edilmiştir), ayrıca davacı yanca da her ne kadar bilirkişi 2. Ek raporunda 2. Seçenek olarak tespiti yapılan miktarlar üzerinden davanın tam kabulü talep edilmiş ise de; gerek az yukarıda açıkça izah edildiği üzere, toplam; 4.901,50 TL’lik normal dönem tahakkuk faturaların takip tarihi itibariyle zamanaşımına uğramış olması ve gerek se davacının zamanaşıma uğramayan elektrik tüketim bedeline esas olan Normal dönem tahakkuk faturalarının uzun bir süre ödenmemesine rağmen, yönetmelik gereği elektriği kesmesi gerekirken, emredici hükme aykırı davranarak elektriği kesmemesinin, davacı açısından müterafik kusur teşkil ettiği, ancak; bu kusurun, tüketilen enerji bedelinin aslından davalının sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı, olsa olsa davalının normal tüketim bedeli dışında, gecikme zammından en fazla yasal faize kadar indirim gerektirdiği anlaşıldığından, bilirkişi tarafından 2. Ek raporda tespit edilen 1 nolu seçenekteki zamanaşımına uğramayan Normal dönem tahakkuk bedelleri toplamı olan 14.039,50 TL asıl alacak ve iş bu alacağa ilişkin olarak her bir fatura dönemine ilişkin ayrı ayrı hesaplanan yasal faiz tutarları toplamı olan 6.651,10 TL işlemiş faiz ile 1.197,20 TL faizin KDV’si olmak üzere toplam: 21.887,80 TL yönünden davanın kısmen kabulüne, ayrıca, davacı yanca kesme-bağlama faturası olmak üzere toplam; 37.17 TL’lik 2 adet fatura düzenlenmiş ise de; bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere, davacı kayıtlarında enerjinin fiilen kesilmediği, kesme bağlama faturasından önceki ve sonraki aylarda da tüketimin hala devam ettiği, kesme-bağlama faturası olarak tahakkuk ettirilen faturalar toplamı olan 37.17 TL’nin de talep edilemeyeceği anlaşıldığından bu faturalara yönelik istemin de reddine ve yine davacı yanca talep olunan gecikme faizi ve KDV yönünden yasal faiz oranı esas alınmak suretiyle belirlenen hesaplama esas alındığından ve bu haliyle de TBK’nun 52/2. maddesi gereği hakkaniyet indirimi yapıldığından, reddedilen kısım üzerinden davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmemiş ve yargılama giderleri yönünden de, aynı sebeple taraflar arasında paylaştırmaya gidilememiş, ancak zamanaşımı nedeniyle reddedilen toplam; 4.901,50 TL ve kesme-bağlama faturası olarak tahakkuk ettirilen faturalar toplamı olan 37.17 TL olmak üzere toplam; 4.938,67 yönünden davalı borçlu lehine vekalet ücreti takdir edilmiş ve yargılama giderleri yönünden de, aynı miktar üzerinden taraflar arasında paylaştırmaya gidilmiş ve ayrıca davacı/alacaklı tarafça icra inkar tazminatı talep edildiği ve yargılama konusu olan ve kabul edilen 14.039,50 asıl alacağın likit olduğu anlaşıldığından, asıl alacağın %20’si oranında belirlenen 2.807,90 TL icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği incelenen tüm dosya kapsamı ile anlaşılmış ve davanın kısmen kabulüne karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ İle;
1-Davalı borçlunun …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yönelik itirazının KISMEN İPTALİ ile; takibin, 14.039,50 TL enerji bedeli, 6.651,10 TL gecikmiş gün faizi ve 1.197,20 TL faizin KDV’si olmak üzere toplam: 21.887,80 TL üzerinden takip talebindeki şartlarla aynen DEVAMINA,
-Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
-Hükmolunan asıl alacağın %20’si oranında hesaplanan, 2.807,90 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
2-Alınması gereken 1.495,15 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 690,02 TL harcın mahsubu ile bakiye 805,13 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye GELİR YAZILMASINA,
3-Davacının ilk dava açarken yatırdığı 690,02 TL harç parasının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinden başvuru harcı 35,90 TL, 80,50 TL posta ve 500,00 TL bilirkişi ücreti gideri olmak üzere toplam: 616,40 TL’nin davanın kabul ve ret oranına göre yapılan hesaplamaya göre 481,00 TL’lik kısmının davalıdan alınıp, davacıya VERİLMESİNE, bakiye kısmın oranlamaya göre davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı tarafından yapılan 150,00 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre yapılan hesaplama uyarınca 18,00 TL’lik kısmının davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, bakiye kısmın oranlamaya göre davalı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davacı yan davada kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.100,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak, davacıya VERİLMESİNE,
7-Davalı yan davada kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2. maddesine göre taktir olunan, 4.938,67 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak, davalıya VERİLMESİNE,
8-6100 sayılı kanunun HMK 333. maddesi gereğince; varsa taraflarca yatırılan gider avansı ile varsa delil avasının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde ilgilisine İADESİNE,
9-…. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının karar kesinleştiğinde İADESİNE,
10-HMK Yönetmeliğinin 58/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın ve hükmün taraflara tebliğe ÇIKARTILMASINA,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 06/12/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır