Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/830 E. 2019/220 K. 15.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/830 Esas
KARAR NO : 2019/220
DAVA : ALACAK
DAVA TARİHİ: 10/09/2009
KARARIN TEFHİM TARİHİ: 15/03/2019
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine mahkememize açılan; “Alacak” davasının yapılan açık yargılaması sonunda.
D A V A /
Davacı vekilinin 10.09.2009 tarihli dava dilekçesinden özetle; …A.Ş. sermaye piyasası hükümlerine tabi aracı kurum olduğunu, müvekkilinin ise adı geçen kurumda hesabı bulunduğunu, sermaye piyasasında yatırım yapan bir yatırımcı olduğunu, Merkezi Kayıt Kuruluşu’nun tüm sermaye piyasası araçlarının kaydının tutulduğu ve üyelerince kayıtlarının izlenebildiği bir tüzel kişi olduğunu, …bank’ın Sermaye Piyasasının Merkez Bankası olarak anılan, piyasalarda gerçekleştirilen tüm işlemlerin takasını merkezi takas tarafı olarak gerçekleştiren bir kurumm olduğunu, Takasbank’ın tüm sermaye piyasası araçlarının el değiştirdiğini ve sahipleri adına saklandığı bir banka olmakla birlikte, bazı bankacılık faaliyetlerini de yürüttüğü için işbu davada saklama ve takas işlevi ile değil, aracı kuruma kredi vermesi ve karşılığında müvekkilin hisse senetlerini usulsüz olarak rehin alması sebebi ile yer aldığını, …A.Ş. nin faaliyetlerinin, usulsüz ve mevzuata aykırı işlemleri nedeniyle, 24.03.2009 tarihinde Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) tarafından Sermaye Piyasası Kanunu (SPKn) m.46/h gereğince geçici olarak durdurulduğunu, 06.04.2009 tarihinde SPKn. m.46/b gereğince aracı kurum tedrici tasfiye sürecine alındığını, aracı kurumun faaliyetlerinin durdurulmasının ve tassürecine alınması sebebinin, yatırımcılarına ait hisse senetlerini, yatırımcılarının izni ve muvafakati olmaksızın, davalı bankaya rehin vermesi ve karşılığında aldığı krediyi kendi hesabına kullanması olduğunu, aracı Kurumun faaliyetleri durdurulmadan önce müvekkiline ait aşağıda liste halinde belirtilen hisse senellerinin aracı kurumdaki müvekkil hesabında bulunduğunu, ancak bu hisse senetleri aşağıda belirtilen liste halinde, müvekkilinin nza ve muvafakati bulunmaksızın ve müvekkilin tamamen bilgisi dışında, davalı Takasbank – İ… A.Ş’ve (…bank) …Bankası A.Ş.’ye(…bank) rchnedilmiş ve karşılığında …tarafından bu bankalardan kredi kullanılmış olduğunu, bu durumun öğrenilmesinden sonra davalı Takasbank1 a 03.07.2009 tarihinde Ankara 25. Noterliğinden 18987 yevmiye no.lu ihtarname gönderildiğini ve “ aracı kurum tarafından müvekkile ait hisse senetlerinin rehnedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, davalıların da bu hisse senetlerini alırken müvekkilin izin ve muvafakatlerini, aracı kurumu yetkilendiren bir sözleşmeyi a raş t ır m ad i klan, hisse senetlerinin aracı kuruma ait olmadığını bildiklen, halde rehin alarak kusurlu davrandıkları ” belirtilerek, hisse senetlerini baştan beri kime ait olduklarını bildikleri müvekkile iade etmeleri gerektiği ihtar edildiğini, davalı Takasbank ihtarnameye verdikleri cevapta, hisse senetlerini usulüne uygun olarak rehin aldıklarını ve karşılığında kredi verdiklerini, iddia ederek hisse senetlerini iade etmeyeceklerini belirttiğini, davalılın aşağıdaki nedenlerle müvekkile ait hisse senetlerini elinde tutma yetkisi olmayıp, aynen iade etmeleri gerektiğini, müvekkilinin mağduriyeti hakkında öncelikle Sermaye Piyasası Kanunu (SPK)’nun uygulanacağını ve SPK’nunda hüküm bulunmayan hallerde Türk Ticaret Kanunun (TTK’nın) uygulama alanı bulacağını, BTCIM hisselerinin bedelsiz sermaye artırımı(bölünmesi) nedeniyle 1.650.Lot (1.650.000 adet) olduğunu, DYHOL’in bedelli sermaye artırımı üzerine müvekkili hisse senetlerini rehin almış olan davalı Takasbank’a telgrafla ihtar çekmiş, rehindeki hisse senetleri ile bedelli sermaye arttırımına iştirak edilmesini istemiş olduğunu, davalı Takasbank’ın hesap numarasını bildirmesi üzerine söz konusu hesaba 11.571.-TL ödendiğini, işbu dava ile iadesi istenilen şu andaki hisse senetlerinin BTCIM 1.650 lot x 6,10 = 10.065.-TL, DYHOL 50.671 lot x 1,74 = 87.993,54 TL ve VAKBN 200.000 lot x 3,32 = 664.000.-TL olmak üzere toplam 762.058,54 TL olduğunu, davalı bankayaa rehnedilen hisse senetlerinin bedelli ve bedelsiz sermaye artırımı ile birlikte aynen iadesine yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalılara tahmil edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı Takasbank vekili 25.11.2009 havale tarihli cevap dilekçesinde: …A.Ş.’nin yatırımcılarına ait hisse senetlerini, yatırımcıların izni ve muvafakati olmaksızın müvekkil bankaya rehin verdiğini, bu nedenle söz konusu senetler üzerinde müvekkil banka lehine geçerli bir rehin hakkı tesis edilmediğini ileri sürmüş, davacı, ayrıca, Merkezi Kayıt Kuruluşu nezdinde tutulan kayıtlarda rehnedilen hisse senetlerinin mülkiyetinin kendisine ait olduğunun görüldüğünü, bu nedenle müvekkil bankanın söz konusu senetleri iade etmesi gerektiğini iddia etmiş olup, davacının bu haksız ve hukuki dayanaktan yoksun iddialarının mümkün olmadığını, dava konusu olayda, müvekkil banka, kredi sözleşmesinde öngörülen krediyi …A.Ş.’ye verdiği ve …A.Ş. söz konusu krediyi kullanarak davacı adına hisse senetleri satın aldığı, açıkça anlaşıldığı üzere, müvekkil banka, davacıya ait hisse senetlerinin kendisine rehnedileceği düşüncesiyle …A.Ş.’ye milyonlarca liralık kredi kullandırmış olup, esasen, sermaye piyasasında yıllardır süregelen fiili uygulamada bankalar, Sermaye Piyasası Kurulu tebliğleri çerçevesinde, müşterilerinin vekili konumunda olan aracı kurumlar ile kredi sözleşmesi yapmakta ve yapılan kredi sözleşmelerinde aracı kurumlar vekilleri oldukları müşterilerinin hisse senetlerini bankalara rehnettiğini, müvekkil bankanın, dava konusu hisse senetlerini, rehin hakkına dayanarak, zilyetliğinde bulundurmasında ve davacıya iade etmekten kaçınmasında hukuka aykırı bir yön bulunmadığını, açıklanan nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Talep; davalı bankaya rehnedilen hisse senetlerinin, temettü ve bedelli bedelsiz sermaye arttırımları ile birlikte aynen iadesi istemine ilişkindir.
Mahkememizce, yapılan yargılama sonunda, … Esas, … Karar sayılı ilamımızla; esas hakkında hüküm tesisine yer olmadığına ve yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.
İlamın davacı tarafça temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince yapılan temyiz incelemesi sonucu; 25/04/2018 tarihli …Esas … Karar sayılı ilamıyla (…Davacı vekili, müvekkilinin …A.Ş.’nde hesabı bulunduğunu, adı geçen aracı kurumun mevzuata aykırı olarak yatırımcıların izni ve muvaffakatı bulunmaksızın yatırımcılara ait hisse senetlerini davalı bankaya rehin vermesi ve karşılığında aldığı krediyi kendi hesabına kullanması sebebiyle SPK tarafından faaliyetlerinin geçici olarak durdurulup tedrici tasfiye sürecine alındığını, davalıda rehinli olan hisse senetlerinin iadesi istemiyle keşide edilen ihtarnameye davalının hisse senedi rehinlerinin usulüne uygun olduğu gerekçesiyle red cevabı verdiğini, ancak aracı kurumun hangi müşterisi adına kredi kullanacaksa ancak onun adına olan hisse senetlerini rehnedebileceğini, müvekkili adına kullanılmış bir kredinin bulunmadığını, bu nedenle davalının müvekkiline ait hisse senetlerini rehin tutmasının yasal olmadığını ileri sürerek davalı elindeki rehinli hisse senetlerinin aynen iadesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, aracı kurum olan …A.Ş.’nin müşterileri hesabına kullanılmak üzere müvekilinden kredi aldığını, rehin hususunda aracı kuruma yetki veren davacının bilgisi ve izni dışında hisse senetlerinin rehnedildiği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin iyi niyetle rehin hakkı kazandığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının, aracı kurumun faaliyetinin durdurulması üzerine davalıya müracaat ettiği, Yatırımcıları Koruma Fonunun davalı- karşı davacı olduğu İstanbul… Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasına da müdahale talebinde bulunduğu, mahkemece “davalı-karşı davacı yanında fer’i müdahale talebinde bulunanların dava açma ve talepte bulunma haklarının saklı tutulmasına” karar verildiği, hükmün kesinleştiği, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunduğu, kesinleşen karar doğrultusunda hisse senetlerinin davacıya iade edilmiş olması da dikkate alındığında, davacının hisse senetlerinin iadesi talebinde haklı olduğu, iade nedeniyle konusuz kalan davada davacı yan aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmeyeceği, Sermaye Piyasası Kanunu 46/B maddesi hükmü ve ilgili Yönetmelik gereğince tedrici tasfiye işlemlerinin Yatırımcıları Koruma Fonu tarafından resen yürütülmek durumunda olması ve bu kapsamda da hisse senetlerinin iade edilmiş olması karşısında davalı yanın da yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle konusuz kalan davanın esası hakkında hüküm tesisine yer olmadığına, taraflarca yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, aleyhlerine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, aracı kurum müşterisi olan davacıya ait hisse senetlerinin usulsüz şekilde rehnedildiği iddiasına dayalı hisse senetlerinin iadesi istemine ilişkin olup, yargılama devam ederken Yatırımcıları Koruma Fonu tarafından açılan davada, davacının hisse senetleri iade edildiğinden konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve taraflarca yapılan yargılama giderlerinin tarafların üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 331/1. maddesi gereğince hakim, davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir eder. Buna göre, Yatırımcıları Koruma Fonu tarafından açılan ve İstanbul (Kapatılan) 36. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen davada, davacıya ait hisse senetlerinin iadesine karar verildiği gözetildiğinde dava tarihi itibariyle davacının dava açmakta ve rehinli hisse senetlerinin kendisine iadesini talep etmekte haklı olduğu nazara alınarak davalının yargılama giderlerinden sorumlu tutulması ve kendisini vekil ile temsil ettiren davacı yararına vekalet ücretine hükmolunması gerekirken yanılgılı değerlendirmeye dayalı yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA…) karar verilmiştir.
Mahkememizce, usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmuştur
Mahkememizce toplanan tüm deliller, alınan bilirkişi raporu tümüyle birlikte değerlendirildiğinde; öncelikle sonucu beklenen mahkememizin (Kapatılan İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin) … Esas,…Karar sayılı dosyasında; asıl dava yönünden; asıl davanın kısmen kabulüne, … ve … numaralı hesaplara ait toplam 23.764 TL teminat verilebilecek miktar yönünden davacı-karşı davalının sermaye piyasası araçları üzerindeki rehin hakkının varlığı ve geçerliliğinin tesbitine, taraflar arasındaki muarazanın bu şekilde giderilmesine, davacı-karşı davalının sair ve fazlaya ilişkin yerinde görülmeyen istemlerinin reddine, karşı dava, asıl davaya karşı yapılan savunmaya istinat etmekle ve bu itibarla karşı davada kabul edilen kısım üzerinden davalı-karşı davacı lehine vekalet ücretine hükmedilecek olduğundan, asıl davada reddedilen kısım üzerinden ayrıca davalı-karşı davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, karşı dava yönünden; karşı davanın kısmen kabulüne; karşı davaya konu edilen ve asıl davada yukarda belirtilen kısmen kabule konu hesap ve hisse senetlerinde teminat verilebilecek 23.764,00 TL dışındaki diğer hisse senetleri yönünden, 07.07.2009 tarihli İMKB kapanış fiyatlarına göre toplam değeri 4.454.627,08 TL olan ve karşı davaya konu edilen hisse senetlerinin tüm semereleriyle birlikte davacı-karşı davalı fer’i zilyedliğinden alınarak, davalı-karşı davacı zilyedliği ve hesabına aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmaması halinde, karşı dava tarihi olan 08.07.2009 tarihindeki İMKB endeksi kapanış fiyatı üzerinden hesaplanacak nakit karşılığının, bu tarihten itibaren hesaplanacak ticari temerrüt avans faizi ile birlikte davacı-karşı davalıdan alınıp, davalı-karşı davacıya verilmesine, davaya konu edilen hisse senetlerinin Tablo Ek-1 ve Tablo Ek-2 ve Tablo Ek-3 olarak liste halinde karara eklenmesine ve her üç listenin de kararın eki sayılmasına, davalı-karşı davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine, davalı-karşı davacı yanında fer’i müdahale talebinde bulunanların dava açma ve talepte bulunma haklarının saklı tutulmasına karar verildiği görülmüştür. Karar; davacı- karşı davalı Takasbank A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiş olup, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 20.02.2014 gün ve 2012/121119 Esas, 2014/2981 Karar sayılı ilamı ile; dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı- karşı davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının yerinde olmadığını, davacı- karşı davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına karar verilmiş ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16.12.2014 gün ve 2014/9356 Esas, 2014/19875 Karar sayılı ilamı ile karar düzeltme talebi reddedilerek, hüküm kesinleşmiştir.
Öncelikle; sonucu beklenen mahkememizin (İstanbul Kapatılan … Asliye Ticaret Mahkemesinin) … esas sayılı dosyası kesinleşmiş olmakla dava konusuz kaldığından esas hakkıda hüküm tesisine yer olmadığına karar verilmelidir.
Mahkememizce uyulan Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği üzere; 6100 sayılı HMK’nın 331/1. maddesi gereğince hakim, davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir eder. Buna göre, Yatırımcıları Koruma Fonu tarafından açılan ve İstanbul (Kapatılan) 36. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen davada, davacıya ait hisse senetlerinin iadesine karar verildiği gözetildiğinde dava tarihi itibariyle davacının dava açmakta ve rehinli hisse senetlerinin kendisine iadesini talep etmekte haklı olduğu nazara alınarak davalının yargılama giderlerinden sorumlu tutulması ve kendisini vekil ile temsil ettiren davacı yararına vekalet ücretine hükmolunması gerektiğinden, Mahkememizce usul ve yasaya uygun bulunan ve uyulan Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/10584 esas 2018/3118 karar sayılı ilamı doğrultusunda, davalının yargılama giderlerinden sorumlu tutulması ve kendisini vekil ile temsil ettiren davacı yararına vekalet ücretine hükmolunması karar verilmiş olup, bozma ilamı çerçevesinde araştırılacak başkaca husus bulunmadığından, buna göre aşağıdaki hüküm tesis edilerek yargılama sonuçlandırılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Dava konusuz kaldığından ESAS HAKKINDA HÜKÜM TESİSİNE YER OLMADIĞINA,
2-Tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile, alınması gereken 44,40 TL harcın peşin alınan 24.361,50-TL’den mahsubu ile fazla yatırılan 24.317,10 TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan 15,60 TL başvurma harcı parası, 267,00 TL müzekkere ve posta masrafı, 700,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam; 982,60 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 44.432,34 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzünde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …