Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/774 E. 2018/800 K. 17.08.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/774 Esas
KARAR NO : 2018/800
DAVA : Sigorta (Mal Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 15/08/2018
KARAR TARİHİ : 17/08/2018
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Sigorta poliçesinden kaynaklı alacak davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekilinin 15/08/2018 tarihli dava dilekçesini özetle; Müvekkilin … ilçesinde ikamet ettiği dönem, davalı … şirketinin tekliği ile 12/02/2016-12/07/2017 tarihleri arasında geçerli olmaz üzere, 54.500 TL teminat limitli Konut Paket Sigorta Poliçesi satın aldığını, poliçe imza tarihinde başlamış olan terör olaylarının gerçekleştiğini, müvekkilin ve ailesinin evde bulunduğu sırada bombardıman altında kaldığını, hiçbir eşyalarını alamadan evden uzaklaşıp köye yerleştiklerini, ve uzun zaman…’e giremediklerini, olaydan kısa bir süre sonra, …’e gelen müvekkilin evinin, bombalanarak yerle bir edildiğini ve hiçbir eşyasına ulaşamadığını ve hemen akabinde 19/11/2016 tarihinde sigorta şirketine hasar bildirimi yaptığını, sigota şirketi tarafından gönderilen eksper, olay yerine gelerek rapor tuttuğunu ve evde kalan eşyaların listesini istediğini, tüm prosedür tamamlanmasına rağmen davalı şirket, müvekkili devamlı surette oyalama yoluna gittiğini, konunun devlet yetkilileri ile görüşüldüğünü, ve h asar ödemelerinin devlet tarafından ödenmesini talep ettiklerini bu nedenle o bölgedeki dosyaların beklemede olduğunu cevabını verdiğini, imzalanan Konut Paket Sigorta Poliçesi kapsamında Grev, lokavt, kargaşalık, halk hareketler, kötü niyetli hareketler ve terör teminatını da kapsadığını, ancak davalı şirketin ödemeden imtina ettiğini, bunun yanı sıra müvekkil 19/11/2016 da hasar ihbarında bulunduğunu, bu nedenle davalı … şirketinin temerrüde düştüğü tarihin, 6102 sayılı yasanın 1427/2.m gereğince, sigortacıya ihtara gerek kalmaksızın 04/01/2017 tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğini, bu nedenle temerrüd tarihinin 04/01/2017 tarihi olarak kabulünü ve bu tarihinden itibaren ticari işlerde uygulanması gereken avans faizinin uygulanarak hasar bedelinin bu tutar üzerinden ödenmesini, bilirkişi raporu alınması sonucunda belirlenecek hasarın en az %50 sinden fazlasını avans olarak davalı sigortacının davacıya ödemesine dair hüküm kurulmasını, davanın kabulü ile şimdilik Konut Sigortası Poliçesinden kaynaklanan 10.000 TL alacağın 19/11/2016 tarihinden itibaren ticari işlerde uygulanması gereken avnas faiziyle birlikte davalıdan tahsilini, tüm yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin, davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesini, fazlaya dair talep ve dava haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
G E R E K Ç E /
Yargıtay …Hukuk Dairesi Esas No :… Karar No : .. sayılı ilamında belirtildiği üzere; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Yargıtay … Hukuk Dairesi Esas No : …, Karar No : … sayılı kararında “6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer Kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir.
Diğer taraftan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, Kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Öte yandan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için asliye hukuk mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık, Kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, asliye hukuk mahkemesinin ticari olmayan bir davayı asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla görmüş olması açıkça bozmayı gerektiren bir usule aykırılık halini oluşturmaktadır.” içtihadına yer verilmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Esas No : 2016/12624, Karar No : 2016/11308 sayılı ilamında ” Dava, konut sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. 28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun’un 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenlenme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Somut olayda; davacı vekili, davalının sigortaladığı konutun yangından zarar gördüğünden bahisle konut sigortası poliçesi kapsamındaki 77.798 TL teminat bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmektedir. Taraflar arasında akdi bir ilişki olup davalının sorumluluğunun kaynağı davacı ile yaptığı konut sigorta sözleşmesidir. Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gereğince somut olayda davanın görülmesinde tüketici mahkemeleri görevlidir.” içtihadına yer verilmiştir.
Davanın konut sigortası ilişkisine dayanması, davacının da tacir olmaması ve tüketici sıfatına sahip olması nedeniyle mahkememiz görevsiz, tüketici mahkemesi görevli olduğundan aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraflar arasındaki ilişki tüketici işlemi kapsamında olup, mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan, HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın görev yönünden usulden REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde HMK madde 20 uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde taraflarca talep edilmesi halinde dosyanın görevli ve yetkili İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE, gönderilmesine, şayet yasal iki haftalık süre içerisinde taraflarca talep edilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331/2 md. uyarınca harç, yargılama gideri ve gider avansının görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde talep üzerine harç yargılama gideri ve gider avansı konusunda mahkememizce karar OLUŞTURULMASINA,
Dair, tarafların yokluğunda HMK’nun 341/1 vd. Maddeleri uyarınca, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda TENSİBEN karar verildi.
Katip …
E-imzalıdır
Hakim …
E- imzalıdır