Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/74 E. 2018/214 K. 22.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/74
KARAR NO : 2018/214
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 14/11/2016
KARAR TARİHİ : 22/03/2018
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Şirketin İhyası.davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Müvekkili şirket ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü … sicilinde kayıtlı bir limited şirketi olduğunu, şirketin 26/09/2010 tarihinde … Noterliği’nin 41614 sayılı kararı ile … adresinde kurulduğunu şirketin faal olduğu dönemde vergilendirmeye ilişkin tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, ayrıca şirketin Ticaret Sicil Müdürlüğüne olan aidat boçlarını da muntazam ödediğini, şirketin geliri bulunmadığından o dönemde kira borcu ağır geldiği için yer değişikliği yaptığını bu konuda bildirim yapılmadığını ancak bunun şirketin tüzel kişiliğinin sonlandırma anlamına gelmeyeceğinin açık olduğunu ayrıca şirketin yeni yerinde danışmanlık hususunda Ankara’da faaliyet gösteren bir şirket ile 5 yıllık bir sözleşme imzaladığını belirtmiş olmakla İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün …sicilinde kayıtlı… ünvanlı şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde ; Ticaret Sicil Müdürlüğünün TTK m 32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliğinin m.34 hükmü çerçevesinde işlem yapıldığını, müvekkilinin mahkeme hükmü olmadan bir şirketi tekrar sicile tescil yükümlülüğünün bulunmadığını, müvekkilinin iş bu davanın açılmasına sebep olmadığını bu nedenle de yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını belirterek davanın müvekkili açısından reddi gerektiğini savunmuştur.
G E R E K Ç E /
Davada uyuşmazlığın ticaret sicilden TTK’nun Geçici 7.maddesi uyarınca terkin olunan şirketin ihyası gerekip gerekmediği noktasında toplandığı görülmüştür.
Davanın açıldığı İstanbul Anadolu… Asliye Ticaret Mahkemesi… Esas, … Karar sayılı ilamı ile davanın reddine karar vermiş, istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …Hukuk Dairesi’nin … Esas ve Karar sayılı ilamı ile; ticaret sicil işlemine itiraz niteliğindeki talep bakımından münhasır yetkili mahkemenin ticaret sicilin bulunduğu yer mahkemesi olduğu gerekçesiyle kararın kaldırılmasına ve derhal İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’ni gönderilmesine kesin olarak karar vermekle, dosya mahkememize intikal etmiştir.
İhyası talep olunan …ünvanlı’nin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün …sicil numarasında kayıtlı bulunmaktadır. 09/10/2015 tarihinde TTK’nun Geçici 7.maddesi uyarınca şirketin sicilden terkin edildiği anlaşılmaktadır.
TTK ve 6102 sayılı TTK’da yer alan bu konudaki düzenlemelere bakıldığında; eTTK 447. madde hükmü gereğince, tasfiye halinde bulunan şirketin tüm borçları ödendikten sonra, kalan mevcudu, esas sözleşmede aksine bir düzenleme mevcut değilse pay sahipleri arasında ödedikleri sermaye ve paylara bağlı imtiyaz hakları oranında dağıtılacağı öngörülmüştür. Keza terkin işlemi ve dava tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK 543.maddesinde aynı yönde benzer ( borçlar ödendikten sonra önce ödenen pay bedellerinin iadesi yönündeki yeni hükmü dışında) benzer bir düzenleme yapılmıştır. Yine dava tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan ve eTTK’nda doğrudan bir karşılığıda bulunmayan 6102 sayılı TTK’nun 547. Maddesinde (Ek Tasfiye) başlığı ile; tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlanıdırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebiyecekleri hükmüne yer verilmiştir. Anılan 547.madde hükmünün, eski TTK döneminde karşılığı bulunmayıp, ancak eski TTK döneminde uygulama ve içtihat yoluyla gerçekleştirilen ek tasfiye kararları yeni yasa ile yasal bir dayanakta kazanmıştır. Keza anılan hüküm ile şirket ortaklarının da ek tasfiye isteminde bulunabilecekleri açıkça hüküm altına alınmıştır. TTK 547.maddesinde ek tasfiyeye dair yer alan bu düzenleme bakımından, kanunun gerekçesi incelendiğinde ilk tesbit edilebilecek olan hususun; öncelikle ek tasfiye kararının geçici bir tedbir kararı olduğu ve yeni bir hukuki durum meydana getirmediği hususlarına yapılan vurgudur. Yine anılan madde gerekçelerinde ek tasfiyeyi gerektiren hallerin neler olabileceği, sınırlı sayıda olmaksızın gösterilmiş ve özellikli bu durumlar arasında şirketin bir davada davalı olarak bulunması hali ek tasfiye kararı verilmesi için özellikli durumlar arasında sayılmıştır.
Yine TTK’nun Geçici 7.maddesinde, hükümde yer verilen hallere ilişkin olarak anonim, limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesinin, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılacağı öngörülmüş ve 15. Fıkrasında ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaati bulunanların haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içerisinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebileceği düzenlenmiştir. Davaya konu şirketin sicilden silinme tarihi ve dava tarihine nazaran davanın yasada öngörülen beş yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.
TTK geçici 7 maddesinin 1-a bendi uyarınca sermayesini 559 sayılı TTK’nın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname uyarınca öngörülen tutarlara çıkartmamış olan Anonim Şirketler ile Limited Şirketler geçici 7. Maddeye tabidirler. Anılan maddenin 4. bendinin (a) fıkrası uyarınca Ticaret Sicil Müdürlüğü kapsam dahilinde bulunan şirketin sicilde kayıtlı son adresine ihtarname yollar ve bu ihtar aynı zamanda Ticaret Sicil Gazetesinde de ilan edilir. İlan ihtarın ulaşmadığı durumlarda tebliğ yerine geçer ve ilan tarihinden itibaren 30. Günün akşamı itibariyle tebligat yapılmış sayılır. Aynı maddenin 4-c fıkrasına göre durumları tespit edilen bu şirketlerin faaliyetine devam etmek isteğinde bulunmaları halinde münfesih olma nedenini ortadan kaldıran işlemleri yaparak ispat edici belgeleri bildirmesi gerekir. Bu kapsamda, terkin nedenine rağmen şirket sermayesinin -terkin işlemi öncesinde de- 100.000,00 TL (Yüz bin TL) olduğu, keza şirketin yeni adresinde faaliyetine devam ettiği de anlaşılmaktadır. Bu itibarla davacı tarafın yasada belirtilen şekilde haklı sebep ileri sürdüğünün kabulü gerekir ve ayrıca bu nedenle davacının iradesinin de şirketin ticari faaliyetlerinin devam ettirilmesi yönünde olması karşısında ve terkin işlemi usule uygun bulunmamakla, tasfiye memuru tayinine de gerek olmayıp, davanın kabulü gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı …Şti’nin İHYASINA ve ticaret sicilde TESCİL VE İLANINA,
2-Alınması gereken 35,90 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 29,20 TL kısmın mahsubu ile eksik kalan 6,70 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR YAZILMASINA,
3-Davacının İstinaf ve öncesinde yaptığı 366,20 TL, sonrasında yaptığı 38,50 TL toplam 404,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı taraf vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Tarafların HMK 120 madde gereğince yatırdığı gider-delil avanslarından var ise kalan miktarın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.
Başkan
Üye
Üye
Katip