Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/734 E. 2019/96 K. 12.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/734
KARAR NO : 2019/96
DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 03/08/2018
KARAR TARİHİ: 12/02/2019
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
AÇILAN DAVA VE İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; yanlar arasında 19.10.2012 tarihli hisse devir sözleşmesi imzalandığını, bu kapsamda sözleşmenin 3/b maddesine göre müvekkiline ait birkısım borçların davalı yanca ödenmesinin kararlaştırıldığını, ancak bu borçların halen de ödenmediğini, sözleşmeye göre davalı yanca üstlenilen edimlerin yerine getirilmemesi halinde davalının davacıya cezai şart ödeyeceğinin hükme bağlandığı, davalıya cezai şartın ödenmesi hususunda… Noterliği”nin 09.04.2013 tarihli ihtarnamesinin keşide edildiğini, yine ödeme yapılmadığını sözleşmeden doğan cezai şart alacağının 10.000 TL kısmının davalıya gönderilen ihtarname tebliğ tarihinden itibaren en yüksek ticari faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesi, alacağın tahsili bakımından ileride müvekkili adına geri dönülmez sonuçların oluşmaması için davalının maliki bulunduğu tüm menkul, gayrimenkul ve başkaca her türlü hak ve alacakları özellikle dava konusu olan …Şti. Hisselerinin üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, bunun için gayrimenkullerin tespiti için İstanbul’daki tüm Tapu Sicil Müdürlüklerine varsa araçlarının tespiti için …Emniyet Müdürlüklerine ve… Odasına müzekkere yazılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA VE KARŞI TALEPLER :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Sözleşme gereği borçlar tarafına tebliğ edilmeden davacının …bank hesabına 5.800,00-TL ön ödeme yaptığı halde yapmamış gibi gösterilerek ve devir sözleşmesinde 3. Maddesinin b bendinde belirtilen teminat senedinin kendilerinde olmadığı için iade edilmeyeceğinin söylendiğini, devir sözleşmesi şartlarının yerine getirmediği iddiasının doğru olmadığını, devir sözleşmesinde yer alan 50.000,00-TL teminat senedinin tarafına verilmesi durumunda bankalardan alınan borçları ödeyeceğini beyan etmektedir.
MAHKEMEMİZİN İLK KARARI
Mahkememizin …esas, 2015/44 sayılı ve 02/02/2015 günlü kararıyla; “…Araç satışının ve pay devrinin yapıldığı resmi belgelerden anlaşılmaktadır.
Davacı hesabına 5.800,00 TL lik bir havale yapıldığı anlaşılmaktadır. Ancak bu miktarın kalan kredi borçlarını, ek hesabı ve tüketici kredisini karşılamaktan oldukça uzak rakamlar olduğu görülmektedir.
Bu durumda sözleşmenin 4. Maddesinin koşulları oluşmuştur.. Buna göre devralan devirle ilgili yükümlülüklerinden birini veya birkaçını veya tamamını yerine getirmediğinde tahsil yeteneği kazanacak teminat senedi verildiği hususunda da taraflar sözleşme ile anlaştıklarına göre , anlaşılan husus bir cezai şart hususudur.
Davalı devir bedelini sözleşmeyle yükümlendiği şekilde yerine getirmemesi durumunda oluşan/oluşacak tüm zarar ve ziyan karaşılığı olarak 250.000 TL olarak öngörülüp kabullenilmiş bir miktarı ödemeyi , ve bunu garanti altına almak için bu miktar bir senedi vermeyi yükümlenmiştir.
Teminat senedi miktarınca bir cezai şart öngörülmüş olup bu hususta davacı yan davalıyı ihtarname ile temerrüde düşürdüğünden ve verilen önele göre 15.04.2013 tarihinde temerrüd oluştuğundan cezai şartın tahsili ile temerrüd tarihinden itibaren faiz işletilmesine…” denilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
YARGITAY BOZMA İLAMI
Mahkememiz kararının davalı tarafça temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay… Hukuk Dairesine gönderilmiş, Yargıtay … Hukuk Dairesi …Esas,… Karar sayılı ve 28/03/2016 günlü kararlarıyla; “…Davacı, davalının sözleşme kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmemesi sebebiyle, hesaplarına blokeler konulduğunu ve kendisinin bu ödemeleri yapmak zorunda kaldığını, bu sebeple de sözleşme gereğince verilen senetten bu miktarın cezai şart olarak tahsili gerektiğini iddia ederek işbu davayı açtığına göre, dava tarihi itibariyle davalıdan tahsili gereken miktarı belirleyebilecek durumda olup, işbu davada, 6100 sayılı HMK’nın 107. maddesinde belirtilen belirsiz alacak davası açma koşulları oluşmamıştır. Ayrıca, mahkemece, 10.02.2014 tarihli duruşmada, 2 nolu ara kararında, davacının, kısmi dava açtığına değinilmiş ise de davacı, dava dilekçesinde, açıkça davasını 6100 sayılı HMK’nın 107. maddesinde öngörülen belirsiz alacak davası olarak nitelediği gibi, kaldı ki dava tarihi itibariyle, 6100 sayılı HMK’nın 109/2. maddesine göre kısmi dava açılması imkanı dahi bulunmamaktadır. Bu durumda, davanın, hukuki yarar bulunmadığından usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek bir sonuca varılması hatalı olduğundan, hükmün davalı yararına bozulmasına…” denilmek suretiyle mahkememiz kararının bozulmasına karar vermiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, MAHKEMECE YAPILAN NİTELENDİRME VE VARILAN SONUÇ :
Talep, taraflar arasında 19.10.2012 tarihinde imzalanan “Ticari İşletme Hisse Devir Ek Sözleşmesi” kapsamda sözleşmenin 3/b maddesine göre davacı yana ait bir kısım borçların davalı tarafça ödenmesinin kararlaştırıldığı halde ödenmemesi, sözleşmeye göre üstlenilen edimlerin yerine getirilmemesi sebebiyle kararlaştırılan cezai şart bedelinin tahsili istemidir.
Mahkememizce… Esas, …Karar sayılı karar ile davanın kabulüne, 250.000 TL nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, ihtarnamenin tebliğ şerhi ve verilen önel de dikkate alınarak 15/04/2013 tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına karar verilmiştir. Davalı tarafın kararı temyiz etmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 28/03/2016 tarihli 2015/8730 esas, 2016/3427 Karar sayılı ilamıyla kararın bozulmasına karar vermiş. Davacı vekilinin karar düzeltme isteminin de Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/9791 Esas-2018/4912 Karar sayılı kararıyla reddine karar verilerek Mahkememizin 2018/734 Esasına kaydı yapılmış belirlenen duruşma gününde tarafların bozma ilamına karşı beyanları alınıp usule ve yasaya uygun bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Dosya içeriği, toplanan deliller, benimsenen Yargıtay bozma ilamı ışığında; Dava dilekçesinde davacı yan işbu davayı 10.000-TL üzerinden harçlandırarak 6100 sayılı yasanın 107. Maddesi kapsamında belirsiz alacak davası olarak açtığını bildirmiştir. 6100 sayılı yasanın 107. Maddesinde; “(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir. (3) Ayrıca, kısmi eda davasının açılabildiği hâllerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir.” düzenlemesi mevcuttur. Açılan davada talebe konu cezai şart miktarı taraflar arasında akdolunan sözleşmenin 6. Maddesinde açıkça kararlaştırılmış olup, işbu davanın belirsiz alacak davası olarak açılması imkanı bulunmamaktadır. Kaldı ki dava tarihi 05/06/2013 olup, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6100 sayılı yasanın 109/2. Maddesine göre kısmi dava açılması olanağı da bulunmamaktadır. Bu kapsamda belirsiz alacak davası olarak açılan eldeki davada hukuki yarar bulunmaması sebebiyle HMK 114/1-h maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın HMK 114/1-h maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40-TL harcın peşin ve tamamlama harcı olarak alınan 4.268,80-TL’den mahsubu ile arta kalan 4.224,40 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı tarafından yapılan 27,70 TL temyiz karar harcı, 136,00 TL temyiz yoluna başvuru harcı, 18,00-TL posta ve 6,00 TL vekalet harcı giderleri toplamı 187,7 TL nin davacıdan alınarak, davalıya VERİLMESİNE,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 7/2. Maddesi gereğince hesap ve takdir olunan 2.725,00-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
6-Taraflarca HMK 120 madde gereğince yatırdıkları gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde, taraflara İADESİNE,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
Hakim …