Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/7 E. 2020/226 K. 17.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/7 Esas
KARAR NO : 2020/226

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 03/01/2018
KARAR TARİHİ : 17/03/2020

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan “İtirazın İptali” davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından bedeli ödenmesine rağmen davalı şirketçe teslim edilmeyen mallara ilişkin ödenen bedelin iadesi için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından ilamsız icra takibi başlatıldığını, 17/11/2017 tarihli itiraz dilekçesi ile takibin durdurulduğunu, davalı şirketin … markasının ülkemizdeki yetkili satıcısı ve servis sağlayıcısı olduğunu, anılan markaya ait … modeli cep telefonlarının ülkemizde satışa arzından evvel mağazalarından ve davalı şirkete ait web sitesi üzerinden ön satış talepleri toplandığını, müvekkilinin de bu kapsamda Ekim 2017’de satışa sunulması beklenen … modeli cep telefonları için ön talepte bulunduğunu, 132.000,00-TL tutarı 06/09/2017 tarihinde kredi kartından ödediğini, söz konusu cihazların Türkiye’de satışının başlaması üzerine müvekkilinin davalı firmadan bedelini ödediği malları talep ettiğini, davalı firmanın yetkilileriyle yapılan görüşmede cihazların gümrükten kaynaklanan gecikmeler nedeniyle 1-2 hafta gecikebileceğinin bildirdiğini, akabinde davalı şirket müdürü tarafından malların geldiği ve stok kayıt işlemlerinin tamamlanarak … AVM’deki mağazadan teslim alınabileceğinin bildirildiğini, ilgili mağazaya gidildiğinde davalı şirket yetkililerinden …tarafından itiraz dilekçesinde adı geçen mağaza müdürü … tarafından davalı firmanın dolandırıldığı, hesapların incelenmesi sonucu taleplerin karşılanacağının ifade edildiğini, ancak müvekkiline cihaz teslimi veya bedel iadesi gerçekleştirilmediğini beyanla itirazın iptalini, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmilini talep ve dava etmiştir.

S A V U N M A /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ön satış yoluyla satın alındığı iddia edilen cep telefonunun dünya çapındaki ilk tanıtımının dahi … firması tarafından 12.09.2017 tarihinde düzenlenen özel gösteri ile yapıldığını, ön sipariş prosedürünün ancak 1-2 adetle sınırlı bir sipariş prosedürü olduğunu, davacı tarafın 132.000-TL tutarında … model cep telefonu aldığını iddia ettiğini ancak kaç adet telefon satın aldığını dahi belirtmediğini, ayrıca davacı tarafından müvekkili şirkete verilmiş bir sipariş formu bulunmadığını, bunun yanı sıra dosyaya sunulan kredi kartı ekstreleri incelendiğinde, davacının söz konusu ödemeyi toplamda 5 ayrı işlem şeklinde çektirdiğinin görüldüğünü, bedellerin aynı gün içinde aynen ve nakden yatırıldığını, aksi hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının nakit alım gücünün varlığı ortadayken kartla ödeme yaparak aynı gün borcunu kapatmasının şüphe uyandırıcı olduğunu, davacı ile müvekkili arasında bir ticari ilişki bulunmadığını ve hiçbir zaman kurulmadığını, davacının kredi kartından yapılan tahsilatın müvekkil şirketle ticari ilişki içinde olan … Servis – …’in cari alacağına mahsup edildiğini, söz konusu satış ilişkisi müvekkili şirketle davacı arasında değil, müvekkil şirketle üçüncü şahıs … Servis – … arasında olduğunu, kredi kartından tahsilatları yapan ve bu tahsilatları belirtilen şirketlerin cari hesabından mahsup işlemi yapan kişinin bizzat … AVM mağaza müdürü … olduğunu, …’in 07/11/2017 tarihinden itibaren haber vermeksizin işe gelmemeye başladığını, 3. şahıslarla birlikte hareket ettiği anlaşılarak iş akdinin feshedildiğini, yapılan işlemlerin bir dolandırma girişimi olduğunu beyan ederek davanın reddini, davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.

G E R E K Ç E /
Dava İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Davacı yanca kredi kartı ekstereleri ve slipleri ibraz edilmiş, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı takip dosyası getirtilerek incelenmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1. maddesinde “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” denilmekle, aynı yasanın 114/1-c maddesinde “Mahkemenin görevli olması” dava şartları arasında sayılmıştır. Yasal düzenlemeler kapsamında öncelikle görev yönüyle inceleme ve değerlendirme yapılması gerekmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olarak düzenlenmiştir.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmakla birlikte Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra ve İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmayıp TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hâle getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava hâline getirmeyecektir.
Üçüncü grup ticari davalar ise, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda uyuşmazlık, aradaki ön ödemeli satış ilişkisinde davacı tarafından bedeli ödenen malların davalı şirket tarafından teslim edilmemesi sebebiyle ödenen bedelin iadesi isteminin yerinde olup olmadığı ve miktarı noktasında toplanmıştır. Açılan dava ve alacağın temelini oluşturan ilişki, TTK’nın 4/1. maddesinde sınırlı sayıda gösterilen hususlara ilişkin olmayıp eldeki davanın mutlak ticari dava olarak kabul edilebilmesi olanağı bulunmamaktadır. Davacı vekili tarafından sunulan ticaret sicil kaydı ve imza sirkülerinde davacının dava dışı “… Şirketi”nin kurucusu ve şirket müdürü olduğu anlaşılmışsa da uyuşmazlığa konu alacak iddiasının dava dışı şirket adına ve/veya hesabına yapılan bir işlemden kaynaklanmaması, davacının alım- satım işlemini ticari işletmesi adına gerçekleştirdiğini iddia ve ispat edememesi karşısında davanın nispi ticari dava olarak kabul edilmesi olanağı da bulunmamaktadır. Bununla birlikte uyuşmazlık konusunun yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin de olmaması nedeniyle eldeki davanın ticari dava olmadığı ve uyuşmazlığın çözümünde Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olmadığına kanaat getirilmiştir. Genel görevli mahkeme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesinde aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesi olarak düzenlenmiş olmakla, mahkememizin görevli olmaması karşısında eldeki davaya ilişkin aksine bir düzenleme de bulunmadığından davaya bakmakla görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu sonuç ve kanaatiyle davanın görev yönünden usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm fıkrası oluşturulmuştur.

H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın HMK 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca görev yönünden USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın görevli olan İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde görevli mahkemeye gönderme talebinde bulunulmaması durumunda HMK. 20. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
4-6100 sayılı HMK. 331/2. maddesi uyarınca harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair; tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır