Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/69 E. 2019/861 K. 15.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/69 Esas
KARAR NO : 2019/861

DAVA : ALACAK
DAVA TARİHİ : 26/11/2013

BİRLEŞEN İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
ESAS NO : 2018/1014
DAVA : ALACAK
DAVA TARİHİ : 03/11/2018
KARAR TARİHİ : 15/11/2019

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine mahkememize açılan; “Alacak” davasının yapılan yargılaması sonunda;
D A V A /
Davacı vekili Mahkememize sunduğu dava dilekçesinde; Davalı şirket ile müvekkil firma arasında yapılan sözleşme çerçevesinde… A.Ş.’nin bir başka firmaya karşı taahhüdünde olan …Konutları 2.Etap 4.Kısım İnşaatı işinin daire ahşap kapı imalatının yapılması konusunda anlaşmaya varıldığını, bu anlaşma gereğince müvekkili şirketin belirlenen imalatlarını gerçekleştirerek söz konusu ürünleri teslim ettiğini, iş bu imalatlarla ilgili olarak muhtelif tarihlerde fatura düzenlenerek davalı tarafa tebliğ edildiğini ve davalı tarafça hiçbir itirazda bulunulmadığını, davalı şirket ile müvekkili şirketin tacir sıfatlarının gereği olarak aralarında ticari ilişki kurulduğunu ve bir süre devam etmesi neticesinde cari hesap oluştuğunu, ancak davalı şirkete satılan dava konusu faturalarda gösterilen ürünlerin satış bedellerinin bir kısmının halen ödenmediğini, söz konusu evraklar üzerinden gösterilen ve borcun tahakkuku tarihinden uzunca bir süre geçmesine ve kendilerine borcun ödenmesine yönelik ikazlara rağmen maalesef olumlu bir yanıt alınamadığını, bu nedenle İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosya ile davalı aleyhinde 09.03.2011 tarihinde, fatura alacağına dayalı icra takibi başlatıldığını, ancak borçlunun 17.03.2011 tarihinde haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ederek söz konusu icra takibini durdurduğunu, ekonomik krizden ve davalının haksız davranışlarından etkilenen müvekkilinin süresi içinde dava giderlerini temin edemediğinden itirazın iptali davası açamadığını, müvekkilinin alacağının yukarıda bahsedilen işlemlere rağmen bugüne kadar ödenmediğini, yukarıda açıklanan sebeplerle davalı tarafın, müvekkiline ödemekle yükümlü olduğu bakiye borcu olan 128.652,82 TL miktarındaki alacağın aynı konulu icra takibini davalının öğrenme tarihi olan I5.03.2011 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

S A V U N M A /
Davalı vekili 04.02.2014 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında tanzim edilen sözleşme uyarınca müvekkilinin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, müvekkili şirketin, gerek yurt içi gerek yurtdışında büyük projelere imza atan sektöründe önde gelen bir şirket olduğunu, bu doğrultuda …A.Ş. (“…”) tarafından …’de yapılacak olan “… Konutları 2.Etap ” inşaatının yapımını üstlendiğini, söz konusu projeye dayalı olarak davacı yan ile akdetmiş olduğu ” …Sözleşmesi” ile davacı yan 513 daire ahşap kapı işlerini Sözleşme eki proje, şartnameler, pursuntaj cetveli ve diğer ilgili dökümanlara göre birim fiyat üzerinden anahtar teslimi fen ve sanat kaidelerine uygun olarak yapmayı üstlendiğini, davacı yanın işi eksik ve ayıplı olarak ifa ettiğini ve işi tamamlamayı beklemek ve/veya mahsuplaşmak bir yana müvekkil ile başkaca geçici kabul ve kesin kabul tanzim ederek işi sözleşme hükümlerine uygun olarak teslim etmediğini, ortadan kaybolmuş olduğunu, hatta, davacı yanın Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan ilişkisiz belgesi bile müvekkiline kesin kabul yapıp sunmadığını, müvekkilince, davacı yana işi tamamlaması geçici ve kesin kabul tutanaklarının tanzimi için ulaşılmaya çalışılmış olsa da hiçbir surette, davacı firmaya ulaşma imkanı olmadığını, bunun sebebinin ise davacı yanın dava dilekçesinde kabul ettiği ve müvekkilinin haricen öğrendiği üzere davacı yanın borca batık olarak piyasaya gözükmemeye başlaması olduğunu, davacının müvekkilinden herhangi bir faturaya davalı cari hesap alacağı bulunmadığını ve sözleşme uyarınca da mümkün olmadığını, müvekkilince sözleşmeye uygun şekilde yapılan geçici kabullerin ve buna istinaden tanzim edilen faturaların hepsi eksiksiz ödendiğini, müvekkilinin sözleşme madde 9 uyarınca teminatı % 5 teminat kesintisi tuttuğunu, daha sonra geçici kabule göre yanların karşılıklı olarak mahsuplaşarak ödeme yapmış olduğunu, davacı taşeronluk sözleşmesiyle üstlendiği işi eksik, ayıplı ve teslim tutanaksız olarak ifa ettiğini, bu nedenle müvekkil şirket aynı işi bir başka şirkete yaptırmak zorunda kaldığını, sözleşmeyle belirlenen imalatlarını gerçekleştirecek söz konusu ürünleri teslim ettiğini iddia ettiğini, ancak sözleşme çerçevesinde ürünlerin tesliminden söz edebilmek için aranan teslim, muayene, geçici kabul, kesin kabul şartlarının hiçbiri gözetilmeksizin yapılmış olduğunu, davacının yaptığı işler kabul edilmeyecek derecede ayıplı olup, örnek mukabilinden çekilen fotoğraflarda da bu durumun açıkça gözüktüğünü. davacı yanın haksız olduğunu, daha sonra doğrudan müvekkiline icra takibi yaptığını ve daha sonrasında süresi içinde itirazın iptali davası açmayarak işbu davayı 3 sene sonra açtığını, yukarıda izafi ettiğimiz tüm sebeplerden dolayı haksız ve mesnetsiz davanın reddi talep etmiştir.

G E R E K Ç E /
Talep; taraflar arasında imzalanan 02/07/2009 tarihli Taşeron Sözleşmesi kapsamında doğan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Dava dosyasına ilişkin mahkememizce 12/04/2016 tarihli … Esas … Karar sayılı kararla; “Davacı şirket ile …Şti ve davalı arasında imzalanan bu sözleşme ile; … Yapı tarafından Kiptaş’tan taahhüdü üstlenilen … Konutları 2. Etap İnşaatı 513 Daire kapı işlerinin teklif edilen anahtar teslimi götürü bedel üzerinden Fen ve Sanat kaidelerine uygun olarak yapılması kararlaştırılmış, taşeron tarafını oluşturan şirketlerde, davacı Tever’in imalat, dava dışı …’nın ise montaj kısmını yapacağı hükme bağlanmıştır.
Yine …’in … Yapı nezdinde taşeron tarafının temsilcisi (pilot firma) olacağı ve bu firmaya yapılan bildirimlerin taşerona yapılmış sayılacağı, işin süresinin yer tesliminden itibaren 150 takvim günü olduğu, sözleşme bedelinin 990.000,00-TL olup bu iş için teminat çeki karşılığı ve belirtilen vadelerdeki çekle 990.000,00-TL avans verileceği de hükme bağlanmıştır.
Sözleşmenin 15.2 ve Geçici Kabul maddesinde yer verilen işin teslimi ile ilgili prosedürün uygulanmadığı, bu itibarla işin Geçici Kabulü ile ilgili işlemler yapılmamış olmakla, işin o tarihte hangi seviyede olduğu ve eksik ve kusurlarının bulunup bulunmadığı yönünde bir tespitte yapılmamıştır. İşin tamamlanmasından sonra Aralık -2009 tarihinde 02 nolu Kesin Hakediş İcmali ve buna bağlı 30/12/2009 tarihli kesin hesap hakedişi hazırlanmış ve bu her iki belge de davalı … Yapı şantiye yetkilileri tarafından onaylanmıştır. Bu hakedişe göre kümülatif yapılan işin bedeli 998.230,00-TL olarak kabul edilmiş ve onaylanmıştır. Sözleşmede yer alan ve yukarda belirtilen geçici kabule dair prosedür uygulanmamış, kesin hakediş tanzim edilmiş ve yine sözleşmenin 20 maddesinde … Yapı’nın işin sözleşme hükümlerine uygun yerine getirilmemesi süresinde bitirilememesi hallerine ilişkin olarak en az 30 gün süreli ihtar göndereceğine dair hüküm bakımından da davalı yanın böyle bir ihtarını gösterir belgenin bulunmadığı tespit edilmiştir. 31/12/2010 tarihine kadar davacı tarafça davalı adına düzenlenmiş hakediş faturaları, davalının davacı tarafa yaptığı ödemeler ve yine davalı tarafça davacı adına yapılan SGK ödemeleri dikkate alınmak suretiyle; 2009 yılı davalı adına düzenlenen hakediş faturaları toplamının 1.229.612,00-TL ve 2010 yılı hakediş faturaları toplamının da 2.277,40-TL olmak üzere toplam 1.229.612,00-TL olduğu, davalının 2009 yılında davacıya yaptığı çek ödeme toplamının 990.000,00-TL, davacı adına 2009 yılı Ekim-Kasım SGK ödemelerinin 14.075,79-TL ve davacı adına 2009 yılında düzenlenen fatura bedeli 14.913,43-TL, 2010 yılında davacı adına yapılan SGK ödemeleri toplamının 23.119,96-TL, 2010 yılında davacı adına düzenlenen fatura bedelinin 8.850,00-TL ve davacı adına … şirketine yapılan ödemenin de 50.000,00-TL olmak üzere davalı tarafça yapılan ödeme miktarının 1.100.959,18-TL olduğu, davacı yanın dava tarihi itibariyle 128.652,82-TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Diğer yandan davacı tarafça ibraz edilen cari hesap özetinde davacıya hakedişten kaynaklanan 131.288,85-TL borçlu olduğu görülmektedir. Davalı yan dava dışı … şirketine, davacı şirket alacağına mahsuben 20.000,00-TL ödeme yaptığını belirtmekle birlikte 20.000,00-TL lik iş avansı ödemesi yapıldığına dair bir belge sunulmamış olmakla ve davacının davalı cari hesabında gözüken miktardan daha az olmak üzere 128.652,82-TL alacaklı olduğunun kabulü gerekir. Dava öncesinde davacı taraf İstanbul… İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takip başlatmış olup, bu takipte ödeme emrinin davalı yana tebliğ edildiği 15/3/2011 tarihi temerrüt tarihi kabul edilmek suretiyle davanın kabulüne” karar verilmiştir.
Verilen karar davalı vekilince temyiz edilmiştir. Temyiz incelemesini yapan Yargıtay 15. H.D. 20/11/2017 tarihli 2016/4647 Esas 2017/4024 Karar sayılı kararı ile; “…Sözleşme davalı yüklenici ile taşeron …A.Ş. ve …Şti. arasında imzalanmış olup davacı ile dava dışı … Şti. arasındaki hukuki ilişkinin adî ortaklık şeklinde olduğu anlaşılmaktadır.
Dayanılan sözleşme TBK’nın yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce yapılmış olup, 6101 sayılı Yürürlük Kanunu hükümlerine göre kanunda sayılan istisnalar dışında mülga 818 sayılı BK’nın hükümleri uygulanmalıdır.
BK’nın 520. maddesindeki tanıma göre; adî ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. BK’nın 524. maddesinde ise ekseriyetle karar verileceğinin kararlaştırılmamış olması halinde adi ortaklıkta kararların oybirliğiyle verileceği düzenlenmiştir. Adî ortaklığın iktisap ettiği veya adî ortaklığa devredilen şeyler, alacaklar ve aynî haklar adî ortaklık sözleşmesi dairesinde müştereken ortaklara ait olur. Şirket mukavelesinde diğer bir hüküm bulunmadıkça bir ortağın alacaklıları haklarını ancak o ortağın tasfiyedeki hissesi üzerinde kullanabilirler. Aksi sözleşmeyle kararlaştırılmış olmadıkça, ortaklar, birlikte yahut bir temsilci vasıtasiyle üçüncü kişiye karşı üstlenmiş oldukları borçlardan müteselsilen mes’ul olurlar (BK’nın 534. madde).
Kanun veya Kanun’da öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır (TMK’nın 701. madde). Elbirliği mülkiyetinde, Ortakların hakları ve yükümlülükleri, topluluğu doğuran Kanun veya sözleşme hükümleri ile belirlenir. Kanun’da veya sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça, gerek yönetim, gerek tasarruf işlemleri için ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerekir. Sözleşmeden doğan topluluk devam ettiği sürece, paylaşma yapılamaz ve bir pay üzerinde tasarrufta bulunulamaz. Ortaklardan her biri, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir. Bu korumadan bütün ortaklar yararlanır (TMK’nın 702. maddesi). Mecburi dava arkadaşları, ancak birlikte dava açabilir veya aleyhlerine de birlikte dava açılabilir. Bu tür dava arkadaşlığında, dava arkadaşları birlikte hareket etmek zorundadır. Ancak, duruşmaya gelmiş olan dava arkadaşlarının yapmış oldukları usul işlemleri, usulüne uygun olarak davet edildiği halde duruşmaya gelmemiş olan dava arkadaşları bakımından da hüküm ifade eder (HMK’nın 60/1).
Belirtilen bu hükümlerin sonucu olarak dava açan adi ortaklar elbirliği mülkiyeti hükümlerine göre davada mecburi dava arkadaşı durumundadır. Adi ortaklıkta davanın tüm ortaklar tarafından açılması gereklidir. Birlikte dava açılmadığı takdirde diğer ortaktan davaya muvafakat alınması, muvafakat vermeyen ortak olursa onun hakkında da dava açılması ve bu suretle taraf ehliyetinin tamamlanması gerekir. Aksi takdirde davanın dinlenme imkânı yoktur (YHGK’nın 17.01.1990 gün Esas 13/457 Karar 2 sayılı kararı).
Açılan davaya muvafakatın sağlanması, olmadığı takdirde taraf teşkili için diğer adi ortağın davalı olarak davada yer almasının sağlanması yoluyla davanın görülebilir hale gelmesi şeklinde bir uygulamanın benimsenmesi, Anayasa’nın hak arama öz…lüğünü düzenleyen 36. maddesine uygun yorumla, hukukun ve adaletin amacını sağlamaya yönelik olan temel hukuk ilkeleri yönünden de bir zorunluluktur. Muvafakat etmeyen adi ortak aleyhine husumet yöneltilmesine imkân tanınmaksızın davanın reddi gerektiğinin kabulü; ortaklardan bir kısmının hak arama öz…lüğünün, diğer bazı ortakların insiyatif ve vicdanına bırakılması yanında, ortaklığın ve bu kapsamda ortaklardan bir kısmının haklarının hukuk önünde korunamayarak, uyuşmazlığın çözümsüz ve ortada bırakılabileceği anlamına gelir ki, bu da hukukun adaleti sağlama amacıyla hiç bir şekilde bağdaşmaz.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; adi ortaklıkta davanın tüm ortaklar tarafından birlikte açılması zorunlu olduğundan mahkemece davacıya davada yer olmayan diğer adi ortak … … Şti.’nin davaya muvafakatinin sağlanması için süre verilmesi, muvafakat sağlanamazsa adı geçen hakkında bu davayla birleştirilmek üzere dava açtırılıp bu şekilde taraf teşkili tamamlanması, aksi halde davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir…” gerekçesi ile mahkememiz hükmünü bozmuştur.
Taraf vekillerinden bozma ilamına diyecekleri sorulmuş, mahkememizce usul ve yasaya uygun bulunan bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay bozma ilamında belirtildiği üzere sözleşmede davacı yanında yer alan adi ortak … Şti.’ nin ticaret sicilinden terkin edilmiş olması karşısında davacı tarafa bu şirketi ihya ettirmesi bakımından mehil verilmiş ve İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/09/2018 tarihli … esas … Karar sayılı kararıyla adı geçen şirketin ihyasına karar verilmiştir. Davacı tarafça adı geçen ortağa karşı taraf teşkilinin sağlanması amacıyla birleştirme talepli İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasıyla ihbar mahiyetinde dava açılmış olup bahsi geçen dosya mahkememiz dosyasıyla birleştirilmiştir.
Birleşen davanın davalısı adına geçerli usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen yazılı cevap sunmadığı, duruşmalara da katılmadığı görülmüştür.
Taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinde davacı yanında yer alan adi ortağın ihyasının sağlanması ve adı geçen aleyhine dava açılıp mahkememiz dosyasıyla birleştirilmiş olması karşısında davada taraf teşkili sağlanmış, bozma konusu yapılan hususlar ikmal olunmuştur. Dava dosyasında toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları ve bozma ilamı kapsamında yapılan değerlendirme sonucunda; davalı … ile akdolunan sözleşmeye istinaden asıl dosya davacısı ve birleşen dosya davalısı şirketlerin üstlendikleri imalat ve montaj işini davalı … yetkilileri tarafından onaylanan Aralık- 2009 tarihindeki 02 nolu Kesin Hakediş İcmali ve buna bağlı 30/12/2009 tarihli kesin hesap hakedişine nazaran yerine getirdikleri, davacı tarafından davalı … adına düzenlenmiş hakediş faturaları, davalı … tarafından davacıya yapılan ödemeler ve davalı … tarafından davacı adına yapılan SGK ödemeleri de dikkate alınmak suretiyle davacının davalı … şirketinden dava tarihi itibariyle 128.652,82 TL alacaklı olduğuna kanaat getirilmiş, dava tarihinden önce davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında ödeme emri davalıya 15/03/2011 tarihinde tebliğ edilmekle bu tarih itibariyle davalının temerrüde düştüğü kabul olunarak ve birleşen davanın asıl davadaki taraf teşkilinin sağlanması amacıyla açılmış olması karşısında her iki dava açısından ortak hüküm kurularak ve yine birleşen dava ile ilgili ayrıca bir masraf ve vekalet ücreti takdir edilmeyerek asıl ve birleşen davanın kabulüne dair aşağıdaki hüküm fıkrası oluşturulmuştur.

H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl ve birleşen davanın KABULÜ ile, 128.652,82 TL’nin 15/03/2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte asıl dosya davalısı … A.Ş.’den alınarak davacıya VERİLMESİNE,
2-Alınması gereken 8.788,27 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 2.233,00 TL’ nin mahsubu ile bakiye 6.555,27 TL’ nin asıl dosya davalısı …den alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 2.233,00 TL’ nin asıl dosya davalısı … A.Ş’ den alınıp davacıya ÖDENMESİNE (bozma öncesi karar dikkate alınarak; tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla),
3-Davacı tarafından yapılan; 24,30 TL başvurma harcı parası, 232,50 TL müzekkere ve davetiye posta masrafı, 2.700,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam; 2.956,80 TL yargılama masrafının asıl dosya davalısı …den alınarak davacıya ÖDENMESİNE (bozma öncesi karar dikkate alınarak; tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla),
4-Davalı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 13.042,23 TL vekalet ücretinin asıl dosya davalısı …den alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
6-Birleşen dava, zorunlu dava arkadaşlığı nedeniyle davaya muvafakat vermeyen adi ortak aleyhine taraf teşkilinin sağlanması bakımından açıldığından ayrı ve bağımsız bir dava gibi değerlendirilmeyip bu bakımdan taraflar lehine masraf ve vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
7-HMK 120 maddesi uyarınca taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ilgililere İADESİNE,
Dair; asıl dosya taraf vekillerinin yüzüne karşı, birleşen dosya davalısının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere herhangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile YARGITAY nezdinde TEMYİZ kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …

Hakim …