Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/648 E. 2018/1163 K. 06.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/420
KARAR NO : 2018/1013
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 18/04/2016
KARAR TARİHİ: 30/10/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
AÇILAN DAVA VE İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 19.06.2009 tarihinde meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin eşi olan …’ın ölmesinden dolayı, Karayolları Kanunu Zorunlu Sigorta Poliçesi gereğince müvekkilinin zararlarına karşılık olarak şimdilik kaydıyla 100.-TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA VE KARŞI TALEPLER:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; usul yönünden husumet ve zamanaşımı itirazında bulunmuş, esasa ilişkin olarak da; davacı tarafın iş bu dava önceki başvuruda bulunmadığını, sürücü mirasçılarının sürücü kusuruna dayanarak tazminat talep edemeyeceğini, karayolları trafik kanını ve trafik sigortası genel şartlarında yapılan değişiklik ile sürücü vefatlarının teminat dışında kaldığının kabul edildiğini, destekten yoksun kalma zararının bir yansıma zarr olduğunu, zarar görenin istemeye hakkı olmadığı bir zararı mirasçılarının da isteyemeceğini, alacaklı borçlu sıfatının birleştiğini, kusur durumunun bilirkişi incelemesiyle tespit edilmesi gerektiğini, müvekkilinden kaza tarihinden itibaren faiz talep edilemeyeceğini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, MAHKEMECE VARILAN NİTELENDİRME VE SONUÇ:
Tarafların Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca hasrettikleri delilleri toplanmıştır.
Eşi olan davacının talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanması yönünden toplanan tüm deliller olan; trafik kazasına ilişkin belgeler, sigorta hasar dosyası, SGK kayıtları, ölenin ve destekten yoksun kalma talep edenin nüfus kayıtları, gelir durumlarına ilişkin belgeler toplanmış ve dosyada bulundurulmuştur.
Ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, dava şartlarının bulunup bulunmadığı, ilk itiraz olup olmadığı, tarafların sulh olup olamayacakları ortaya konulmuş ve yargılama ön inceleme duruşmasında tarafların da onay verdikleri uyuşmazlık nitelendirmesi ile sonuçlandırılmıştır. Buna göre somut olayda ihtilaf davacıların davalı yandan destekten yoksun kalma tazminatı talep edip edemeyecekleri noktasındadır.
Kaza tarihi yasadaki ve genel şartlardaki değişikliklerden öncedir.
Gerek Hukuk Genel Kurulu’nun bu husustaki kararına ve gerekse bu karardan sonra ilgili Dairelerin de benimsediği görüşe göre ;
“…..2918 sayılı KTK’nun 91. maddesiyle de işletenin 85. maddenin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırma zorunluluğu getirilmiş, aynı Yasa’nın 92. maddesinde ise zorunlu trafik sigortacısının hangi zararlardan sorumlu olmadığı örnekseme yoluyla değil, tek tek ve tahdidi olarak sayılmış bulunmaktadır.
Üzerinde durulması gereken bir husus da sebep sorumluluğunun öngörülme nedenleridir. Özellikle endüstri devrimiyle birlikte ortaya çıkan teknik buluşlar ve makineleşme zarar tehlikesini arttırmış ve artan bu zarar tehlikesini önlemek için kusura dayanan sorumluluğun her zaman yeterli olmayacağı öngörülerek tehlikeli faaliyette bulunanların sebep oldukları zararları gidermesi kabul edilmiştir ( Bkz.Prof.Dr.Fikret Eren, a.g.e, syf.449 vd. ).
Yukarıda da belirtildiği üzere işletenin ve dolayısıyla işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının sorumluluğu da bu kapsamda bir sorumluluk türünü oluşturan tehlike sorumluluğu olduğundan uyuşmazlıkların buna göre değerlendirilmesi gerekeceği tabiidir. Bu noktada üzerinde durulması gereken en önemli hususlardan birisi de KTK’nun 92. maddesinin ( b ) fıkrası hükmüdür. Söz konusu hükümle yasa koyucu bir tehlike sorumlusu olan işletenin eşinin,usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararların zorunlu sigortacıdan istenemeyeceği ve dolayısıyla işletenin anılan yakınlarının ölüm ve yaralanmaları halinde bundan kaynaklanan zararlarının zorunlu sigorta kapsamında olduğunu kabul etmekte ve bir tehlike sorumlusunun yakınlarının dahi belirtilen anlamda sigorta kapsamında olduğunu benimsemektedir.
Hem bu olgu ve hem de Yasa’nın kapsam dışılığını düzenleyen 92. maddesinde araç şoförünün desteğinden yoksun kalanların isteyebileceği tazminatların kapsam dışı olduğuna dair bir düzenlemeye yer verilmediğinden,sürücünün desteğinden yoksun kalanların üçüncü kişi olduğunun kabulü gerekir ki, zaten bu hususta yerel mahkeme ile özel daire arasında bir görüş ayrılığı da söz konusu değildir. Doktrinde de sürücünün desteğinden yoksun kalanların üçüncü kişi olduğu kabul edilmektedir. ( Bkz. Dr. Ergün A. Çetingil ve Prof. Dr. Rayegan Kender’e 50. Birlikte Çalışma Yılı Armağanı-2007, syf. 1172 vd. – Dr. S. Arkan, Sigorta Hukuk Dergisi C. 1, Sayı 3-4, S. 260 )
Bu halde üzerinde durulması gereken en önemli husus, araç şoförünün kazanın meydana gelmesinde tam veya kısmi kusurlu olmasının, üçüncü kişi durumunda bulunan desteğinden yoksun kalanlara karşı ileri sürülüp sürülemeyeceğidir.
Bilindiği üzere sürücünün trafik kazasının oluşmasında kusurlu bulunması durumunda zarar görenin BK md.41`e göre sürücüye,KTK md.85/1 hükmünce de motorlu araç işletenine karşı dava açabilecektir.Sürücü ile araç işletenin sorumluluğu BK md 51 anlamında dayanışmalıdır. Konuyu aydınlatmak açısında öncelikle destekten yoksun kalma tazminatının hukuki niteliğinin ne olduğu hususu üzerinde durulmalıdır. Zira bu hak miras yoluyla geçen bir hak ise doğal olarak bu yöndeki savunmalar ölenin desteğinden yoksun kalanlara karşı ileri sürülebilecektir.
Ancak bu hak miras yoluyla geçen bir hak olmayıp, bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkı ise ne olacaktır?
Bu husus Hukuk Genel Kurulu görüşmeleri sırasında tartışılmış ve sonuç olarak davacıların ölenin mirasçısı olarak değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtığı hususunda görüş birliğine varılmıştır.
Konuyu açmak gerekirse; bilindiği gibi Borçlar Kanunu’nun 45/III. maddesine göre destekten yoksun kalma tazminatı desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecek kişiler, mirasçılardan başka kişiler de olabileceği hususunda da herhangi bir ihtilaf yoktur. Murisin trafik kazasından kaynaklanan bir sorumluluğu söz konusu olduğunda ve koşulları oluştuğunda mirasçıları bundan sorumlu olduğu halde, aynı olay nedeniyle destekten yoksun kalan ve fakat mirasçı olmayan kişiler bundan sorumlu değildir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 86. maddesinin 2. fıkrası trafik kazasında zarar görenin kusuru varsa hakimin tazminat miktarını indirebileceğini öngörmekte ve bunu da hakimin taktirine bırakmaktadır.Olayda zarar görenin kusuru olması halinde bunun indirim nedeni yapılmasını zorunlu tutmayıp, hakimin taktirine bırakan ve anılan hususun başkalarına karşı da ileri sürülebileceği hususunda herhangi bir düzenlemeye yer vermeyen yasa koyucunun burada bir unutkanlığının olduğunu ileri sürmek mümkün değildir. Bu yönde bir hükme yer verilmemesinin sebebi işletenin sorumluluğunun tehlike sorumluluğu olarak kabul edilmesinde yatmaktadır.
Burada güdülen amaç, araçların yarattığı tehlikeden kusura bakılmaksızın toplumun fertlerini korumaktır. Bizzat kusurlu davranışta bulunarak ( ağır kusurlu olmamak kaydıyla ) kazaya neden olan araç sürücüsünün cismani zarara uğraması halinde dahi kusura göre indirimi hakimin taktirine bırakan, KTK’nun 92. maddesinin ( b ) bendi ile tehlike sorumlusu olan işletenin belirtilen yakınlarının cismani zararlarını zorunlu sigorta kapsamına alan yasa koyucu kusur sorumlusu bulunan araç sürücüsünün desteğinden yoksun kalanları da koruma amacıyla bu düzenlemeleri yapmış ve endüstri devriminin ve makineleşmenin tehlikesinden toplumun fertlerini bu yolla koruma altına almıştır. …”
denilmek suretiyle ölenin kusurunun destekten yoksun kalanlar açısından bir indirim veya tazmini sorumluluğu ortadan kaldıran bir hal olmadığı hususu benimsenmiştir.
Bu nedenle ölenin tam kusurlu olması davalı …nın sorumluluğunu ortadan kaldırır bir sonucu bulunmamaktadır.
Ayrıca ölümlü kaza olması nedeni ile uzamış ceza zamanaşımı sözkonusu olmakla zamanaşımı süresinin de dolmadığı kabul edilmiştir. ( Cezayı gerektirir bir fiil olması yeterli olup, ceza davasının açılamayacak durumda olması sonucu etkilememektedir)
Davalı yanın zamanaşımı ve aktif dava ehliyetine yönelik savunmaları bu şekilde yerinde görülmeyerek işin esasına geçilmiş ve toplanan gelir durumu bilgilerine, ölenin iş ve sosyal durumu ile kalan davacı eşin yaşı, evlenme olasılığı bulunmadığı kabul edilecek yaşta oluşu gibi hususlar nazara alınarak alınan aktüer rapora göre davacının talep edebileceği 71.411,27 TL olmakla somutlaştırma dilekçesi de dikkate alınarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle ve dosya içeriğine göre;
1-Davanın KABULÜ ile 71.411,27 TL’nin davalıdan alınıp, davacıya verilmesine, dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına,
2-Alınması gereken 4.878,09 TL nisbi karar ve ilam harcından peşin alınan 0,0 TL, ıslah ile alınan 244,00 TL olmak üzere toplam: 244,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.634,09 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR YAZILMASINA,
3-Davacıların yaptığı yargılama giderlerinden olan peşin harç, başvuru ve ıslah harcı toplamı: 244,00 TL, posta gideri 230,00 TL, bilirkişi ücreti gideri 1.100,00 TL olmak üzere toplam: 1.574,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp, davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı davada kendilerini temsil ettirmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 8.205,24 TL ücreti vekaletin davalıdan alınıp, davacılara VERİLMESİNE,
5-HMK 120.maddesi gereğince; davacı tarafından yatırılan gider avansının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair; tarafların yokluğunda HMK’nun 341/1 vd.maddeleri uyarınca; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.
Katip
Hakim