Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/637 E. 2020/575 K. 26.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/637 Esas
KARAR NO:2020/575

DAVA :Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:19/12/2017
KARAR TARİHİ:26/10/2020

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Alacak davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “Müvekkilinin boya, kaporta bakım ve tamiratı ile uğraştığı ve bunun yanında da araç alım-satımı yaptığı, Ağustos 2017 ayı içinde hasar görmüş … plakalı aracın onarılması için müvekkili İşyerine getirildiği ve 08,09.2017 günü İzmir … adlı bir şirketten arayan kişinin … plakalı araçla ilgili detay bilgilerini vererek 15.500,- TL. ya bu aracı aldıklarını belirtiği, akabinde de aracı müvekkiline satmayı teklif ettikleri ve aracın 16.500,- TL. ya müvekkiline satılması konusunda telefonda anlaştıkları, takiben … Sigortadan aranılacağı ve ödemenin yapılacağı hesap bilgisinin verileceği belirtilerek telefon görüşmesinin sonlandırıldığı, aynı gün … Sigorta dan aradığını söyleyen bir kişinin müvekkilini aradığı ve müvekkilinin telefonuna … Genel Müdürü … adına olan İban numarasının bildirilmesi üzerine, müvekkilinin internet bankacılığı yolu ile …’taki hesabından … İban yolu ile belirtilen hesaba 16.500,00-TL. EFT havalesi yaptığı, müvekkilinin EFT işlemi sırasında alıcı adını … yazması gerekirken, … olarak yanlış yazmış olduğu, akabinde … Sigortayı arayan müvekkilinin böyle bir işlem yapılmadığının ifade edilmesi üzerine dolandırıldığının anlaşıldığı ve davalı bankayı arayarak ödemenin yapılmadan iadesini talep ettiği halde sonuç alamadığı halbuki ekstreler incelendiğinde isimde hata yapıldığını fark etmekle tekrar bankayı aramış ise de sonuç alamadığı, … Cumhuriyet Başsavcılığının … sayılı soruşturma dosyası ile dolandırıcılar hakkında suç duyurusunda bulunmuş ise de davalı bankanın zararın meydana gelmesinde ağır kusuru bulunduğu, EFT işlemlerinde İban numarası doğru, isimde bir hata varsa; gönderen bankada bu kontrol edilmez, işlem karşı bankaya aktarılır, alıcı banka böyle bir uyumsuzluk halinde ihtilaf çıkmaması için parayı havuzda tutarak kullanıcı tarafından eşleşmeyen EFT ler olarak bu işlem tutarının gelen bankaya iadesi yapılması gerektiği, yani davalı bankanın eft bedelini hesaba geçmek yerine iade etmesi gerekirken, kontrol yükümlülüğünü yerine getirmeyerek müvekkiline verdiği zarardan sorumlu olduğu, iddiasında bu bulunarak açıklanan nedenlerle davalı banka kusuru ile müvekkilniin uğradığı 16.500 TL zararın davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, dava tarihinden itibaren alacağa faiz işletilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini” talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekilinin Cevap Dilekçesinde özetle: “Müvekkili banka Genel Müdürlüğünün … olması nedeniyle görevli ve yetkili mahkemeler … Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğundan, dosyanın … Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesi gerektiği, olayda müvekkili bankanın herhangi bir kusuru bulunmadığı, davacının yaptığı işlemin geçerli bir hukuki işlem olup olmadığını dolandırıldıktan sonra araştırdığı ve kim tarafından dolandırıldığını bildiğine göre davacının zararına neden olan dolandırıcı veya dolandırıcılardan dava konusu alacağın tazminini talep etmesi gerekirken, müvekkilinden talep etmesinin kötü niyet olduğu, davacı yanın dava konusu işlemdeki İban numarasına İnternet bankacılığı üzerinden para gönderdiğini kendisinin ifade ettiği, İban numarasını doğru olarak girdiği ancak alıcı ismini yazarken soy adının bir harfini yanlış yazdığını kendisinin ifade ettiği, İban numarası sahibinin adına ilişkin harf hatalı para transferlerinde alıcı taraftan teyit alınarak işlem gerçekleştirildiği, yani dava konusu olayda da davacı tarafın para göndermek istediği …’den teyit alınarak işlemin gerçekleştirildiği, kendisi adına kayıtlı İban numarasına para gönderildiği ve soy adının bir harfinin yanlış yazıldığı bildirilerek böyle bir transfer bekleyip beklemediğinin sorularak teyit alındıktan sonra işlemin gerçekleştirildiği, konu ile ilgili yönetmelikte para gönderilen İban numarasının doğru, ancak alıcı isminin bir harfinin yanlış olması halinde EFT nin gönderen bankaya iade edileceğine dair bir düzenleme bulunmadığı, tebliğe göre İban numarasının doğrulanmasının zorunlu olduğu, müvekkili bankanın sadece aracı konumunda olduğu ve işlemlerini mevzuata göre gerçekleştirdiği, davacının kendisinin kontrol ve özen yükümlülüğünü yerine getirmemişken, müvekkili hakkında haksız olarak dava ikame ederek kendi kusurundan yararlanma gayretinde olduğu, Savunmasında bulunarak, açıklanan nedenlerle zamanaşımı ve yetki itirazları kapsamında davanın usulden reddine, kendi kusurundan yararlanma gayretinde olan, ağır kusurlu davacı tarafından ikame edilen kötü niyetli davanın reddine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dosyada delil olarak; dava dilekçesi ve ekleri, cevap dilekçesi ve ekleri, cevabi yazı içerikleri, bilirkişi heyeti kök ve ek raporları ve tüm dosya kapsamı bulunmaktadır.
Mahkememizce görülüp karara bağlanan davanın, … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas-… Karar sayılı “Yetkisizlik” kararı ile mahkememize gönderildiği görülmüştür.
Dava, davacı havale amiri tarafından dava dışı 3. kişiye yapılan para transferi sonucunda, paranın ilgilisi dışında bir kişiye ödenmesi sonucunda uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Davaya konu somut olayda, dava konusu olan havale bedelinin, davacı havale amiri tarafından dava dışı 3. Kişi … adına gönderilmesine rağmen, davalı bankaca … adına açılmış olan ve davacı yanca belirtilen İBAN numarasına uygun olduğu ve havale alıcısından kendisine havale gelip gelmeyeceği teyidi alındıktan sonra, … adına alacak geçilmiş olduğu görülmüş olup, bu haliyle de taraflar arasındaki uyuşmazlığın, yapılan havale işleminde davacı ve davalı bankanın kusurlu olup olmadığı ile davacının havale bedelini talep edip edemeyeceği noktalarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Bu bağlamda, dava konusu somut olaya ilişkin olarak, taraflarca sunulan deliller ile başka yerden getirtilmesi gereken tüm deliller toplanmış, gelen yazı cevapları dosyamız içerisine katılmış, ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, dava şartlarının bulunup bulunmadığı, ilk itiraz olup olmadığı, tarafların sulh olup olamayacakları ortaya konulmuş ve yargılama ön inceleme duruşmasında tarafların da onay verdikleri uyuşmazlık nitelendirmesi ile sonuçlandırılmış ve tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplandıktan sonra, konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle rapor alınmıştır.
Mahkememizce, Bankacılık ve hesap işlemleri konusunda uzman bilirkişi heyetinden alınan kök raporun incelenmesinde özetle; “Davalı bankaca ileri sürülen T.C. Merkez Bankasının 2008/6 sayılı Uluslararası Banka Hesap Numarası Hakkında Tebliğ hükümleri arasında İban numarasının kontrolünün zorunlu olduğu, ancak hesap sahibi ismi teyidinin de gerektiğine dair bir hüküm bulunmadığının doğru olduğu, ancak bankaların hükümetten izin alarak faaliyet gösteren özellikli güven kurumları mahiyetindeki şirketlerden olduklarından hafif kusurlu eylemleri ile dahi müşterilere verdikleri zararlardan sorumlu sayılan kurumlardan olduğu, bu nedenle diğer tacirlere nazaran daha ağır özen yükümlülüklerinin bulunduğu, davacının dava konusu bedel bakımından bir dolandırıcılığa muhatap olması hususunun cezai bir prosedüre tabi olduğu gözetildiğinde bankanın şimdikinden biraz daha özenli davranarak, para gönderilen hesap sahibi isminin … olması karşısında, davalı bankaca … adına açılmış olan İban numarası tutan hesaba havaleyi geçmeden, havale amiri olan ve havaleyi gönderen davacı …’ye bu isim farklılığı teyit ettirilmiş olsaydı davacının 16.500 TL’lik havaleyi iptal ettireceğinden, böyle bir zarara uğramasının önlenmiş olacağı, burada bankanın hafif kusurlu bir eyleminin mevcut olduğu, buna rağmen davalı bankanın, havaleyi havale alıcısına teyit ettirdiği itirazının da dinlenebilir olmadığı gibi bankacılık teamülleri ve ilkerine de aykırı bir hareket olduğu, zira havale alıcısına fiilen ödendiği veya hesabına geçildiği ana kadar, havale ile ilgili her türlü karar ve işlemin havale amirine teyit ettirilmesinin gerekli olduğu, çünkü hesabına havale gelen alıcının havale hesabına girinceye kadar olan dönemdeki işlemlerde iade etmek dışında hiçbir yetkisinin mevcut olmadığı, konunun bir yönü böyle olmakla birlikte davacı yanın dava dilekçesinde (işlemin dolandırıcılık yönü ayrık tutulduğunda) dava konusu EFT işlemi sırasında alıcı adını … yazması gerekirken … olarak yazmış olduğunu, bu nedenle eğer banka harf hatası nedeniyle kendisini aramış olsaydı, böyle bir zarara uğramayacak olduğunu belirttiğini, yani kısaca davacının asıl amacının yine parayı çeken …’e para göndermek olduğu halde kendi kusuru ile yazdığı … ismi nedeniyle davalı bankayı kusurlu saydığının görüldüğü, bu durumda bir kimsenin kendi kusurundan kaynaklanan işlemlerden menfaat elde etmesinin kabul edilebilir olup olmadığı ve dolayısıyla da bu teknik uygulamalar ışığında davalı bankanın dava konusu bedelden hukuken sorumlu sayılıp sayılmayacağına dair nihai değerlendirmenin mahkememize bırakıldığı, mahkememizce, davalının kusurlu sayılarak, dava konusu bedelden sorumlu sayılması halinde, buna göre doğmuş olan zararın 08.09.2017 tarihi itibarıyla 16.500,-TL. olduğu, davacı yan dava tarihinden itibaren faiz talep etmiş ise de, talep ettiği faizin türü hakkında bir açıklamada bulunmadığından, kanuni faiz ya da avans faizlerinden hangisinin uygulanması gerektiğine dair hukuki takdirin Sayın Mahkemenize ait olduğu” şeklinde tespitler yapılmıştır.
Tarafların bilirkişi raporuna itirazda bulunması üzerine bilirkişi heyetinde alınan ek raporda özetle de; “taraf itirazlarının kök raporda varılan sonuçları değiştirir nitelikte olmadıklarını, ancak sayın mahkemenizin takdirine bırakılan değerlendirmeler sonucunda tarafların dava konusu olayda müterafik kusurlarının oldukları kanaatine varılması halinde kusur oranlarının %50 olacağı ve buna göre davalı sorumluluğunun 8.250,00 TL üzerinden değerlendirilmesinin mümkün olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı” şeklinde tespitler yapılmıştır.
Bilirkişi heyeti kök ve ek raporlarının denetlenmesinde, raporların hukuki yönleri ayrık olmak üzere, yapılan tespitler bakımından ayrıntılı ve gerekçeli olduğu anlaşıldığından, iş bu raporlara itibar edilmiş ve hukuki yönleri ayrık olmak üzere yapılan tespitler bakımından hükme esas alınmasına karar verilmiş ve yargılamaya devam olunmuştur.
Dava, davacı havale amiri tarafından dava dışı 3. kişiye yapılan para transferi sonucunda, paranın ilgilisi dışında bir kişiye ödenmesi sonucunda uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Usulsüz işlemlerin gerçekleşmesinde ispatlandığı takdirde mevduat sahibinin müterafik kusurundan söz edilebilir ve banka bu kusur oranı üzerinden hesap sahibinin alacağından mahsup talebinde bulunabilir.
Somut olayda zararın oluşumunda davacının EFT talimatında lehdarın ismini yanlış bildirmesinin mütefarik kusur olarak sayılıp sayılmayacağının ve tazminattan TBK’nun 52’nci maddesi uyarınca indirim yapılıp yapılmayacağı hususlarının değerlendirilmesi gereklidir.
Bu bağlamda somut olay incelendiğinde, EFT alıcısının isminin EFT gönderilen İban numarası sahibinin ismi ile uyuşmadığı davalı banka tarafından görülmesine rağmen, havale amiri olan davacı yerine, havale alıcısı olan dava dışı 3. kişiden teyit alarak transferin gerçekleştirilmiş olması, bankanın sorumluluğunu ortadan kaldırmayacak, ayrıca banka kendisinin kusursuz davrandığını ileri sürüp ispatlamakla da sorumluluktan kurtulamayacaktır (Bkz. Prof. Dr. F. Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Cilt: II S.164 vd.). Çünkü birer güven ve itimat kurumları olan bankalar, bu konuda objektif özen borcunun gereği olarak hafif kusurlarından dâhi sorumlu olacaklardır.
Somut olayda davalı banka kendisine verilen talimata aykırı olarak, talimatta belirtilen kişiden başka bir kişiye ödeme yapmış ve bu şekilde davacının zarara uğramasına sebebiyet vermiştir. Bankalar adam çalıştıran sıfatı ile de sorumludurlar (TBK. m. 66). Adam çalıştıranın sorumluluğu bir kusur sorumluluğu olmayıp, olağan sebep sorumluluğudur. Sorumluluğun doğması için objektif özen yükümlülüğünün ihlali ile meydana gelen zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması yeterli kabul edilmiştir (Benzer bir konuda bknz. Yargıtay 19. H.D. 28/05/2015 Tarih ve 2014/19941 Esas-2015/7813 Karar sayılı ilamı).
Tüm bu açıklamalar ışığında, taraf ve iddia ve savunmaları, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Mahkememizce görülüp karara bağlanan davanın, davacı havale amiri tarafından dava dışı 3. kişiye yapılan para transferi sonucunda, paranın ilgilisi dışında bir kişiye ödenmesi sonucunda uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin olduğu, bu bağlamda, dava konusu somut olaya ilişkin olarak, taraflarca sunulan deliller ile başka yerden getirtilmesi gereken tüm delillerin toplandığı, gelen yazı cevaplarının dosyamız içerisine katıldığı, tarafların aktif ve pasif dava ehliyetlerinin denetlenip uyuşmazlık konularının re’sen belirlendiği, konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle rapor alındığı, bilirkişi heyetinden alınan kök ve ek raporlarda yukarıda ayrıntıları yazılı hususların tespit edildiği, kök ve ek raporlarının denetlenmesinde de, raporların hukuki yönleri ayrık olmak üzere, yapılan tespitler bakımından ayrıntılı ve gerekçeli olduğunun anlaşıldığı, iş bu raporlara itibar edildiği ve hukuki yönleri ayrık olmak üzere yapılan tespitler bakımından hükme esas alınmasına karar verildiği, somut olayda, EFT alıcısının isminin EFT gönderilen İban numarası sahibinin ismi ile uyuşmadığı davalı banka tarafından görülmesine rağmen, havale amiri olan davacı yerine, havale alıcısı olan dava dışı 3. kişiden teyit alarak transferin gerçekleştirilmiş olduğu, bu durumun bankanın sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı, ayrıca bankanın kendisinin kusursuz davrandığını ileri sürüp ispatlamakla da sorumluluktan kurtulamayacağı, birer güven ve itimat kurumları olan bankaların, bu konuda objektif özen borcunun gereği olarak hafif kusurlarından dâhi sorumlu olacakları, davalı bankanın kendisine verilen talimata aykırı olarak, talimatta belirtilen kişiden başka bir kişiye ödeme yaparak, davacının zarara uğramasına sebebiyet verdiği, ayrıca bankaların adam çalıştıran sıfatı ile de sorumlu oldukları ve adam çalıştıranın sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, olağan sebep sorumluluğu olduğu ve ayrıca sorumluluğun doğması için objektif özen yükümlülüğünün ihlali ile meydana gelen zarar arasında uygun illiyet bağının bulunmasının yeterli kabul edildiği, bu haliyle de, davalı bankanın EFT alıcısının soy isminin farklı olduğunu görmüş olmasına rağmen, havale amirinden herhangi bir teyide lüzum görmeden salt IBAN numarasını nazara alarak ve bankacılık teamülleri ve ilkelerine aykırı bir şekilde sadece havale alıcısından teyit alarak havaleyi gerçekleştirmiş olması husuları gözönüne alındığında davacının kusurlu sayılamayacağı gibi, davalı banka lehine bu nedenle kusur indirimi yapılmasının da mümkün olmadığı ve açıklanan nedenlerle davalı bankanın tam kusurlu olarak zarardan sorumlu olması gerektiği sonuç ve vicdani kanaatine ulaşılarak, tazminat miktarından indirim yapılmayarak, davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın KABULÜ İle;
1-16.500,00 TL’nin, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
2-Alınması gereken 1.127,12 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 281,78 TL harcın mahsubu ile bakiye 845,34TL harcın davalıdan alınıp, Hazineye GELİR YAZILMASINA,
-Davacı tarafından yatırılan 281,78 TL harç parasının davalıdan alınarak, davacıya ÖDENMESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinden başvuru harcı 31,40 TL, posta gideri 425.50 TL, ve bilirkişi ücreti gideri 1600,00 TL olmak üzere toplam: 2.056,90 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp, davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı yan davada kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.400,00 TL nispi ücreti vekaletin davalıdan alınarak, davacıya VERİLMESİNE,
5-HMK 120.maddesi gereğince; davacı tarafından yatırılan gider avansının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair; davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 26/10/2020

Katip …

Hakim …