Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/62 E. 2018/568 K. 07.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/62 Esas
KARAR NO : 2018/568
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 18/01/2018
KARAR TARİHİ : 07/06/2018
Davacılar vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Şirketin ihyası davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacılar vekili tarafından Mahkememize verilen dava dilekçesinde özetle; Dikili …Ada/Parsel nolu … tapusuna kayıtlı gayrimenkulün 3 nolu bağımsız bölümü muris …’e ait olduğunu, söz konusu taşınmaz üzerinde davalı şirkete ipotek konulduğunu, söz konusu şirkete herhangi bir borcu bulunmadıklarını, murise ait taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmadığını, bu nedenle Bergama … Asliye Hukuk Mahkemesi’nde … Esas sayılı ipoteğin kaldırılması davası açtıklarını, tasfiye halindeki davalı şirketin ihyası için taraflarına süre verildiğinden Mahkemeye başvurma zorunlulukları doğduğunu, tasfiye halindeki şirketin ihyasına, murise ait taşınmaz üzerinde mevcut bulunan ipotek bedeli değerinin taraflarınca yatırılmak suretiyle Mahkeme veznesine depo edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı … Sicil Müdürlüğü vekilinin Mahkememize sunduğu cevap dilekçesi ile, Müdürlüklerinin TTK 32.madde ve Ticaret Sicili Yönetmeliği’nin 34.maddesi hükmü çerçevesinde işlem yapıldığı, müvekkili Müdürlüğünün resen terkin işlemi, Resmi Gazete’de yürürlüğe girmiş olan “Münfesih Olmasına veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ” kapsamında olduğu ve tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı, müvekkil Müdürlüğün, mahkeme olmaksızın şirketi/kooperatifi tekrar sicile tescil yükümlülüğü bulunmadığı, müvekkilinin dava açılmasına sebep olmadığından, yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağı, bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Davada talebin, tasfiye kararı almış şirketin ticaret sicilden terkin olunduğu iddiasıyla şirketin ihyası gerekip gerekmediği noktasında toplandığı görülmüştür.
Davada HMK 114 ve 116 madde de yer alan ilk itirazlar bakımından incelenecek bir itiraz bulunmadığı görülmüştür.
eTTK ve 6102 sayılı TTK’da yer alan bu konudaki düzenlemelere bakıldığında; eTTK 447. madde hükmü gereğince, tasfiye halinde bulunan şirketin tüm borçları ödendikten sonra, kalan mevcudu, esas sözleşmede aksine bir düzenleme mevcut değilse pay sahipleri arasında ödedikleri sermaye ve paylara bağlı imtiyaz hakları oranında dağıtılacağı öngörülmüştür. Keza terkin işlemi ve dava tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK 543.maddesinde aynı yönde benzer ( borçlar ödendikten sonra önce ödenen pay bedellerinin iadesi yönündeki yeni hükmü dışında) benzer bir düzenleme yapılmıştır. Yine dava tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan ve eTTK’nda doğrudan bir karşılığıda bulunmayan 6102 sayılı TTK’nun 547. Maddesinde (Ek Tasfiye) başlığı ile; tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlanıdırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebiyecekleri hükmüne yer verilmiştir. Anılan 547.madde hükmünün, eski TTK döneminde karşılığı bulunmayıp, ancak eski TTK döneminde uygulama ve içtihat yoluyla gerçekleştirilen ek tasfiye kararları yeni yasa ile yasal bir dayanakta kazanmıştır. Keza anılan hüküm ile şirket ortaklarının da ek tasfiye isteminde bulunabilecekleri açıkça hüküm altına alınmıştır. TTK 547.maddesinde ek tasfiyeye dair yer alan bu düzenleme bakımından, kanunun gerekçesi incelendiğinde ilk tesbit edilebilecek olan hususun; öncelikle ek tasfiye kararının geçici bir tedbir kararı olduğu ve yeni bir hukuki durum meydana getirmediği hususlarına yapılan vurgudur. Yine anılan madde gerekçelerinde ek tasfiyeyi gerektiren hallerin neler olabileceği, sınırlı sayıda olmaksızın gösterilmiş ve özellikli bu durumlar arasında şirketin bir davada davalı olarak bulunması hali ek tasfiye kararı verilmesi için özellikli durumlar arasında sayılmıştır.
Tasfiye; şirket leh ve aleyhindeki davaların intacı, alacakların tahsili, borçların tamamen ödenmesi ve kalanın son bilanço gereği ortaklar arasında hisseleri nisbetinde bölüştürülmesi işlemlerini zorunlu olarak içerir.
Somut olay bakımından değerlendirme yapıldığında; Ticaret Sicilin 74028/0 sırasında kayıtlı şirketin 14.10.21992 tarihinde tasfiyesine karar verildiği ve iş bu tasfiye kararının 28.10.1992 tarihinde tescil ve ilan olunduğu, ancak tasfiyenin sona erdiğine dair bir işlem ve tescil kaydı bulunmadığı gibi, TTK Geçici 7.madde kapsamında şirket hakkında yapılmış bir işlemde bulunmadığı celbedilen sicil kayıtlarından ve buna dair davalı sicil cevabından anlaşılmaktadır. Bir önceki paragrafta yer verilen ve tasfiyenin zorunlu işlemleri olan hususların tamamlanması sonrasında şirket alacak ve borçlarının tasfiyesi ve var ise kalanın son bilanço gereği bölüştürme suretiyle tasfiyenin tamamlanması akabinde şirket sicilden terkin olunup tüzel kişiliği de son bulur. Dava konusu olayda şirketin tasfiyesinin sona ermediği, tüzel kişiliğinin tasfiye halinde şirket olarak devam ettiği, bu durumda, anılan derdest davada tasfiye memurlarına usulüne uygun tebligat ifasıyla taraf teşkili sağlandıktan sonra yargılamaya devam edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla tüzel kişiliği son bulmamış bir şirketin ihyasına karar verilmesi de söz konusu olamaz. Açıklanan tüm bu nedenlerle yerinde görülmeyen davanın reddine ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhya koşulları bulunmadığından yerinde görülmeyen davanın reddine,
2-Alınması gereken 35,90 TL harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı tarafından yapılan 13,40 TL vekalet harcı ve vekalet pulu giderinin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
5-Davalı … Sicil Müdürlüğü kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret tarifesi gereğince 2.180,00- TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile bu davalı yana VERİLMESİNE,
6-Davacının HMK 120 madde gereğince yatırdığı gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …