Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/592 E. 2022/450 K. 04.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/592 Esas
KARAR NO :2022/450 Karar

DAVA:Sigorta (Kaza Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ:29/06/2015
KARAR TARİHİ:04/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Kaza Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili banka ile … arasında 14.11.2013 tarihinde Tüketici Kredi ve Rehin Sözleşmesi imzalandığı ve … Plakalı … marka, 2013 model, … … marka aracın kaydına kendileri lehine rehin şerhi işlendiği, ayrıca kredi borçlusu …’ inde aracı davalı sigorta şirketine 16.11.2013 tarihinde sigorta ettirdiği, ancak kredi borçlusunun sözleşmenin gereklerini yerine getirmemesi üzerine kendilerince yasal takip başlatıldığı ve …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı Rehnin Paraya Çevrilmesi Yolu ile Takip dosyasından ödeme emri gönderildiği, işlemlerin devamı esnasında aracın 15.09.2014 tarihinde çalındığının tespit edildiği, hırsızlık olayı nedeniyle davalı sigorta şirketi tarafından … numaralı ve 40.000,00-TL’lik teminat bedelli kasko sigorta poliçesi kapsamında, … numaralı hasar dosyası açıldığı, iş bu hasar dosyasına ilişkin olarak kredi borçlusu …’e yapılması gereken ödemeye muvafakatları olmamakla birlikte söz konusu ödemenin ‘‘dain ve mürtehin’’ sıfatını haiz olmaları sebebiyle öncelikle kendilerine yapılması gerektiği, kendileri tarafından davalı … Sigorta A.Ş.’ ye konu ile ilgili olarak … 9. Noterliği’ nin 01.06.2015 tarih ve … Yevmiye Numaralı ihtarnamesi ile bildirimde bulunulmasına rağmen, herhangi bir ödemede de bulunulmadığı, Profesyonel ve kurumsal bir anlayışa sahip olması gereken sigorta şirketlerinin kendilerine bir başvuru veya bildirimde bulunulması durumunda gerekli reaksiyonu ivedilikle göstermeleri zorunluluğu, basiretli tacir olmanın da bir gereği olduğu, ancak davalı sigorta şirketinin duruma ilişkin tepkisizliğinin kendilerini mağdur eder nitelikte olduğu, sundukları birçok Yargıtay kararından da anlaşılacağı üzere rehin hakkı sahibinin sigortalı olarak kabul edilerek tazminat talep etme hakkının da öncelikle ona ait olması gerektiği, sigorta ettiren, sigortalı malın dain ve mürtehini olanın açık muvafakatini almak suretiyle, tazminat istemek hakkına sahip olacağı, bu muvafakat verilmez ise ödemenin rehin alacaklısına yapılması gerektiği ve sonuç olarak da, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla kasko sigorta teminat bedelinin ihtarname tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte taraflarına ödenmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Usule ilişkin olarak; davanın konusu ve davacı alacağının belirli alacak olması nedeniyle belirsiz alacak davası koşulları bulunmadığından davanın hukuksal yarar yokluğu nedeniyle öncelikle usulden reddinin gerektiği, Esasa ilişkin olarak da; dava dışı …’e ait … plakalı aracın, … no’lu Kasko Sigorta Poliçesi ile 16.11.2013 ile 16.11.2014 tarihleri arasında müvekkili şirket tarafından sigortalanmış olduğu, sigorta poliçesinde … … … A.Ş.’nin dain mürtehin olarak gösterildiği, müvekkili şirkete Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı aracın 15.09.2014 tarihinde İstanbul Maltepe’de park edildiği yerden çalındığının ihbar olunması üzerine müvekkili şirket nezdinde … no’ lu hasar dosyası açıldığı sigortalı tarafından çalındığı ihbar olunan aracın orijinal anahtarlarının birisinin müvekkili şirkete teslim edilmesine rağmen diğer anahtarının teslim edilmemesi üzerine hırsızlık olayının detaylı olarak incelendiği ve araştırılmasına karar verildiği, bu doğrultuda araştırma raporu düzenlediği, düzenlenen araştırma tutanağı kapsamında yapılan tespitler sonucu sigortalı otonun çalınmadığı, sigortalının arkadaşı tarafından alacağına karşılık otonun alındığı ve borcunu ödemediğinden dolayı otoyu sakladığının anlaşıldığı, çalınma olayının gerçek olmaması ve sigortalının rizikonun gerçekleşmesine ilişkin ihbar yükümlülüğünü kasten ihlal etmiş olmasından dolayı hasar tazmin talebinin reddedilmiş olduğu, TTK ‘nun 1409. maddesi hükmüne göre , kural olarak rizikonun teminat dışı kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerektiği, ne var ki bu kuralın ihbar yükümlülüğünün iyiniyet kurallarına uygun olarak gerçekleştiği hallerde geçerli olduğu, aynı yasanın 1445 ve 1446 maddeleri hükümleri uyarınca bu yükümlülüğün anılan ilke dışına çıkılarak kullanılması halinde rizikonun teminat dışı kaldığının ispat yükümlülüğünün sigortacıya ait olmayıp sigorta ettirene ait olduğunun kabulünün yukarıdaki açıklanan yasa hükümlerine uygun olduğu gibi sözleşme hukukundaki menfaat dengesinin sağlanmasının da bir gereği olduğu, davaya konu olayda ise, yukarıda açıklandığı üzere, sigortalı araç sigortalının dava dışı 3.kişilerle olan ticari (borç) münasebetinden dolayı yine sigortalının alacaklısına/arkadaşına rizaen verdiği asıl (orijinal) anahtarı kullanılmak suretiyle, sigortalının bilgisi ve rızası dahilinde 3. kişilerin kullanımına verildiğinden ve anahtarın 3. kişilere verilerek zilyetliğinin bu kişilere geçtiği dönemde, sigortalı tarafından araç anahtarının rızası dışında alınmak suretiyle kasko sigortalı aracının çalındığına dair bir şikayette de bulunulmadığından sigortalı aracın çalınması olayının gerçek olmadığının aşikar olduğu, kaldı ki, çalınma olayının gerçek olmadığı bizzat sigortalı … tarafından da anlaşılmış ve hasar ihbarından sonra müvekkili şirketen tazminat talebine ilişkin icrai işlemlerini durdurduğu, tazminat talebinde ısrarcı olmadığı, bu nedenle iddia olunan çalınma olayından dolayı müvekkili şirketin gerek dava dışı sigortalı …’e ve gerekse dain mürtehin davacı … … A.Ş. ye herhangi bir sigorta tazminatı ödeme yükümlülüğünün bulunmadığı, davacı şirketin müvekkili sigorta şirketince düzenlenen poliçede dain mürtehin sıfatına haiz olduğu, Dain mürtehinin müvekkili sigorta şirketinden bir talepte bulunabilmesi için sigortalı adına tahakkuk etmiş bir alacağının olması gerektiği, dava konusu olay nedeniyle sigortalımız adına müvekkili şirket nezdinde henüz bir alacak tahakkuk etmiş olmadığı, sigortalımız adına tahakkuk etmiş bir alacak olmadığından dain mürtehin olan davacı bankanın da müvekkili sigorta şirketinden herhangi bir alacağının söz konusu olmadığı, davaya konu araçın sicil kaydı üzerinde halen dahi davacı banka lehine rehin kaydı mevcut olduğu, davacının alacaklısı bulunduğu icra dosyasından aracı yakalatıp icrai satışının yapılmadan müvekkili şirketten işbu dava ile tazminat talep etmesinin davacının talebinin haksız ve kötü niyete dayalı olduğunu ortaya koyduğu, müvekkili şirkete sigortalı … plakalı aracın trafik sicilinden yaptıkları araştırmada, aracın sicil kaydında halen dahi davacı lehine rehin kaydının bulunduğunun anlaşıldığı, bu durumun davacının alacaklısı, dava dışı …’in borçlusu bulunduğu rehnin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan …. icra müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından … plakalı aracın icrai satışının yapılmadığını ortaya koymakta olduğu, rehinli aracın müvekkili şirket tarafından yapılan araştırma sonucu çalınmadığı tespit olunduğundan davacı tarafın aracı bulup haczetme ve satışını gerçekleştirerek alacağını tahsil etme imkanı bulunmakta olduğu, bu yol tüketilmeden işbu dava ile alacağın tahsili yoluna gidilmesi haksız olup iyi niyet kuralları ile de bağdaşmadığı, davanın sigortalı …’e ihbarının talep edildiği ve sonuç olarak da açılan haksız ve hukuka aykırı davanın reddine ve yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
YARGITAY BOZMA İLAMI ÖNCESİ YAPILAN YARGILAMADA:
Mahkememizin, 23/05/2016 tarih ve 2015/671 Esas ve 2016/417 Karar sayılı kararının, Yargıtay 17. H.D.’nin, 20/11/2017 tarih ve 2016/19560 Esas-2017/10761 Karar sayılı bozma kararından önce yapılan yargılaması sonucu;
“…Ön inceleme duruşmasında dava konusu ve içeriği itibariyle tazmini talep edilen aracın değeri ve bu kapsamda davacının talep ettiği zararın kendisi tarafından bilinebilir nitelikte olduğu ve bu nedenle de davanın belirsiz alacak davası olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığından dava değerini somutlaştırmak ve harcını ikmal etmek üzere iki haftalık süre verildiği, aksi takdirde davanın açılmamış sayılacağı hususunu içerir ihtarat hazır davacı vekilinin yüzüne karşı yapılmıştır.
DAVACI YAN BEYANLARINDA ALACAĞIN BELİRLENEBİLİR OLMADIĞINDA ISRAR EDEREK DAVANIN BİR KISMİ DAVA DA OLMADIĞINI ÖZELLİKLE BEYAN ETMİŞTİR.
Rehin alacaklısı olan davacının rehin konusu aracın değerini bilebilecek duruda olması nedeni ile talep ettiği alacak belirsiz alacak davası olarak nitelendiremeyeceğinden ve davacı yan davayı kısmi dava olarak açmadıklarını özellikle de beyan etmiş olmakla harç eksininin tamamlanmadığı nedenle davanın açılmamış sayılmasına karar vermek gerekemiştir.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Dava niteliği itibariyle ve açılış şekline nazaran belirsiz alacak davası şeklinde açılamayacağından ve bununla ilgili dava şartı eksikliği de giderilmemiş olmadığından HMK 114/1-g ve HMK 115/2 maddeleri uyarınca DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA …” şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
BOZMA İLAMI:
Mahkememizce verilen, 23/05/2016 tarih ve 2015/671 Esas ve 2016/417 Karar sayılı kararının, Yargıtay 17. H.D.’nin, 20/11/2017 tarih ve 2016/19560 Esas-2017/10761 Karar sayılı bozma ilamı ile;
“…Dava kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Davacı, park halindeki aracının hasarlanması sonucu uğradığı zararın aracın yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesi yoluyla bulunulacak hasar bedelinin tespitini ve tazminini istemiştir.
İsviçre ve Alman Hukukunda yer alan “belirsiz alacak davası”, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Hukukumuza kazandırılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 107. maddesinde
(1)Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.
(2)Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini arttırabilir.
(3)Ayrıca, kısmi eda davasının açılabildiği hallerde, tesbit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir.” şeklinde düzenlenmiştir.,
Birinci fıkraya göre, alacaklı muhatabını, talepte bulunacağı hukuki ilişkiyi ve talep edebileceği asgari miktarı biliyor, ancak alacağın tamamını tespit edemiyorsa belirsiz alacak açabilecektir. Alacağın tamamının belirlenebildiği halde ise belirsiz alacak davası açılamayacaktır.
İkinci fıkrada ise; alacağın miktar veya değerinin tam olarak belirlenebildiği anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmadan talebini arttırabilecektir.
Üçüncü fıkrada ise, kısmi eda davasının açılabildiği hallerde, tespit davasının da açılabileceği ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilmiştir.
Tam veya kısmi olmasına bakılmaksızın her eda davasının temelinde bir külli tespit unsuru vardır. Başka deyimle eda hükmünde tertip olunan her durumun arkasında sorumluluk saptamasını içeren bir zorunlu ön tespit kabulü mevcuttur” denilmiştir.
Belirsiz alacak davasında davacı alacağını dava açtığı sırada belirleyememektedir. Ancak dava sırasında alacağın tespiti, yani belirlenebilir hale gelmesi üzerine yeni bir dava açmasına gerek kalmaksızın, aynı davada alacağının tamamını talep edebilmektedir. Başlangıçta belirsiz olan alacak en geç ispat aşamasında; delillerin toplanması ya da bilirkişi incelemesi yaptırılması ya da hakimin takdiri ile belirlenebilir hale gelmektedir. Talep sonucu belirlendikten sonra belirsiz alacak davası eda davasına dönüşmekte ve eda davasından bir farkı kalmamaktadır.
Her ne kadar davacı dava dilekçesinde talep sonucunu açık bir şekilde yazmak zorunda ise de, bu talebini dava açarken tam olarak belirleyemediği hallerde davacının bu durumda zarar görmemesi ve hak arama hürriyetinin olumsuz etkilenmemesi gerekir. (Prof.Dr.Hakan Pekcanıtez, Belirsiz Alacak Davası, Ankara-2011 baskı, sayfa 33)
Bu çerçevede; eğer talep sonucunun belirlenebilmesi için tazminat bilirkişi incelemesi gerekiyorsa, hakimin takdiri söz konusuysa belirsiz alacak davası da açılabilecektir.
Bu durumda, araç hasar tazminatı davaları da belirsiz alacak davası olarak açılabilecektir.
Somut olaya göre; Dava HMK’nun yürürlükte olduğu zamanda açılmış olup dava açıldığı tarihte HMK 109/2.maddesi iptal edilmiştir. Kasko sigorta poliçesinde sigorta değeri gösterilmişse de sigortacı gerçek zararla sorumludur. Başka bir söyleyişle sigorta bedeli ile değil sigorta değeri ile sorumludur. Ayrıca rehin hakkı sahibinin alacağı ile sınırlı olacaktır. Davacı vekili fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000-TL talep ederek, talebini belirsiz alacak davası olarak açmıştır. Davacı tarafın iddiasına göre, araç davacının arkadaşının sevk ve idaresi sırasında meydana gelen kaza nedeniyle aracında oluşan hasar bedelini talep etmiştir. Buna göre, davacının iddiası ile araçta oluşan gerçek hasar bedeli ve aracın pert olup olmadığı kesin olarak belirlenebilmesi için yargılama yapılması gerekmektedir. Yukarıda anılan kanun hükümlerine ve Daire uygulamamıza göre, davacının belirsiz alacak davası açmasında hukuki yararın bulunduğunun kabul edilmesi gerekmektedir. Mahkemece, açıklanan nedenlerle işin esasına girilerek hüküm verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın usulden reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA…” gerekçesiyle bozulmuş, dosya yeniden yargılama yapılmak ve karar verilmek üzere mahkememize gönderilmiş, mahkememizce, bozma sonrası tensip tutanağı düzenlenerek, yeni duruşma gün ve saatiyle birlikte taraflara tebliğ edilmiştir.
YARGITAY BOZMA İLAMI SONRASI YAPILAN YARGILAMADA:
Mahkememizce yapılan 05/02/2019 tarihli celsede, usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay 17. H.D.’nin, 20/11/2017 tarih ve 2016/19560 Esas-2017/10761 Karar sayılı bozma ilamına uyulmasına ve aynı celsenin 2 nolu ara kararı ile de; “Davacı yan taleplerinin yerinde olup olmadığı ve talep edebilecekleri miktar yönünden dosyadaki deliller kapsamında sigorta, kusur ve hasar konusunda uzman bilirkişiler … ve Batu Kan marifetiyle inceleme yapılmasına, 400’er ücret toplamı 800.-TL bilirkişi ücretinin davacı yanca depo edilmesine, mahkememize bilgi verildiğinde ve ücret ikmal edildiğinde dosyanın bilirkişilere günsüz tevdiine ve raporun beklenilmesine” karar verilmiş, celse arasında bilirkişilerden Batu Kan tarafından, davanın taraflarından … Sigorta ile irtibatı bulunması nedeniyle çekilme talebinde bulunulmuş ve mahkememizin 08/03/2019 tarihli ara kararı ile; “Bilirkişinin davanın taraflarıyla ilgisi bulunduğundan çekilme talebinin kabulü ile, yerine aynı konuda uzman …’in resen görevlendirilmesine” karar verilmiş ve dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmek suretiyle rapor alınmıştır.
Bilirkişiler Makina Mühendisi … ve Sigorta konusunda uzman … tarafından 21/05/2020 tarihli bilirkişi raporu tanzim edilerek dosyaya ibraz edilmiş olup, raporun incelenmesinde özetle de; “Dosyada mevcut ifade, yazışma ve diğer belgeler dikkale alınarak yapılan değerlendirmede: Davaya konu olayın: … … A.Ş. ile … arasında 14/11/2013 tarihinde Geçici Kredi ve Rehin Sözleşmesi kapsamında satın alınan ve … şirketi adına rehinli olan … plaka numaralı taşıtın çalındığının ihbarını müteakip sigorta şirketi tarafından yapılan araştırmaya binaen taşıtın çalınmadığı kanaati oluşması ve taşıt maliki tarafından finans kuruluşuna ödemelerinin zamanında gerçekleştirilmemesi nedeni ile taşıt sigorta bedelinin finans kuruluşuna ödenmesi talebine olumlu yanıt alınamaması şeklinde ortaya çıktığı, Davaya konu … plaka numaralı otomobilin … marka, … … … tip, 2013 model, … motor ve … şase numarasına haiz olduğu, taşıt özellikleri ile şase numarasının uyumlu olduğu, dosya muhteviyatındaki mevcut araştırma raporunda … plaka numaralı otomobilin 24/10/2013 tarihinde bir adet kazası bulunduğu belirtilmekle birlikte kazanın hangi kısımlara ne miktarda sirayet ettiği hususunda herhangi bir belgeye rastlanamadığından takribi bir değer kaybı üzerinden hareket etme zaruretinin hasıl olduğu, davacı tarafa hacizli … plaka numaralı öotomobilin … marka, … … … tip, 2013 model taşıt olup olayın meydana geldiği tarihte geçerli TSB MTV’ne esas İistesine göre değerinin 35.359,-TL olarak tayin edildiği, Kasko değer listesi, 1987 yılının Aralık ayından itibaren motorlu kara taşıtları sigortalılarının kasko poliçelerinin düzenlenmesinde yardımcı olmak amacıyla yayımlanmakta olup 26/12/1990 tarih ve 20737 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 17 Seri Numaralı tebliğ ile Noterliklerde yapılan alım-satım ve taahhüt işlemlerine esas teşkil ettirilmiş olduğu, kasko sigortası poliçelerde yazan kasko değeri rizikonun ne zaman gerçekleşeceği önceden bilinemeyeceği için yayımlanan listeye göre belirlenmiş referans bir değer olup aracın gerçek ikinci el değerini göstermemekte, bazen taşıtların piyasa değerleri ile kasko değer listesi çok yakın olmasına rağmen bazen de listedeki değeri piyasanın üstünde veya altında kalabilmekte olduğu, bu farkın nedeni, ülkemizde oluşan çeşitli gelişmelerin (ekonomik ve siyasi alanda olan gelişmeler, faiz ve döviz fiyatlarında oluşan dalgalanmalar, otomotiv sektörüne yeni vergilerin gelmesi veya oranların değişmesi, otomotiv firmalarının uyguladıkları satış kampanyaları, arz-talep dengeleri, ekonomik durgunluk, 0 km taşıtların aşırı zam görmesi vb..) bazı dönemlerde ikinci el oto piyasasında dalgalanmalara yol açabilmesi olup, kasko değerleri taşıttaki tüm parçaların toplamı alınarak yapıldığı için çoğunlukla rayiç değerden yüksek çıkmakla birlikte, eşit veya daha düşük çıktığı durumlarda söz konusu olabilmekte, tamamen benzer taşıtların ikinci el değerleri ise daha önce kaza geçirip geçirmediği, eğer geçirdiyse taşıtta meydana gelen hasarın durumu ve buna bağlı olarak yapılan onarım amaçlı işlemlerin kalitesine (şasisinin zarar görüp görmediği, orijinal parça kullanılıp kullanılmadığı vb..), üzerinde değer kaybı meydana gelip gelmediği, kaporta aksamları ve boya dış görüntüsüne, motor, yürüyen ve aktarma organlarının durumuna (fazla kilometre yapıp yapmadığı, bakımlarının eksik olup olmadığı vb..) ve iç aksamların durumuna (koltuklar, döşemeler, ön konsol vb..), kullanım şekline bağlı olarak değişiklik gösterebilmekte olduğu, İnternet siteleri, günlük gazetelerin seri ilan sayfaları, açık oto pazarları ve galeriler, ticari taşıt pazarları ve ikinci el alım-satımı yapan şirketlerden alınan listeler gibi kaynaklarda yapılan araştırmalar ışığında belirlenmekte olup, bilindiği üzere bu tip araştırmalar internette tramer ortamında sorgulanmakta olup dışarıdan yapılan araştırmalara kısıtlı olduğu ve SBM tarafından bilgilerin gizli olduğu gerekçesi ile bilirkişilere şifre tahsis edilmediğinden taşıtın yaşı da dikkate alınarak kayıtlara girmiş kaza kaydına rastlanmış olup dosya münderecatındaki belgelere istinaden olay günü üzerinde değer kaybı yaratacak şekilde, onarım sonucunda fabrikasyon özellik ve değerlerini kaybettiği kazası bulunduğu takriben kabul edilmiştir, Türkiye Sigortalar Birliğinin listelerinde belirlediği taşıta ait bedel, piyasada taşıt ikinci el değerinin tespit edilebileceği satış bedellerine ait listelerin incelenmesinden, 2013 model olan, kullanım şekli ve öncesinde ortalama bir hasarı olduğu kahulü ile taşıt rayiç değerinin; segmenti, yaşı ve diğer parametreler değerlendirilerek; 34.000,-TL olarak kabulünün uygun olduğu” şeklinde tespitler yapılmıştır.
Bilirkişi heyeti raporuna yönelik davalı yan beyan ve itirazları ile bilirkişi heyeti raporunun mahkememizce incelenmesi sonucu; mahkememizin 18/05/2021 tarihli ara kararı ile; “önceki bilirkişi heyetinden alınan raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşıldığından taraf iddia ve savunmaları ile; dosyaya celp olunan kayıtlar ve mahkememizce daha önce bilirkişi heyetinden alınan rapora yönelik tüm itirazlar da birlikte değerlendirilmek suretiyle, davacı yanın davalı yandan alacak talep edip edemeyeceği, edebilecek ise miktarının ne olduğunun tespiti ile ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmasına” karar verildiği, dosyanın yeniden seçilen bilirkişi heyetine tevdi edildiği ve bilirkişi heyeti tarafından da 23/08/2021 tarihli raporun tanzim edilerek mahkememize ibraz edildiği anlaşılmış olup; bilirkişiler Sigorta konusunda uzman Basri İlker Tanınmış ve … ile … Makina Mühendisliği bölümünde görevli … tarafından ibraz olunan raporun incelenmesinde özetle de; “Dosyaya celp olunan kayıtlar ve mahkememizce daha önce alınan rapora yönelik tüm itirazların irdelendiği, bu kapsamda, sigortalı aracın borca karşılık verildiği, aracın çalınmadığı iddiasını ispatlayacak bilgi ve belgelerin dosyada mevcul olmadığı, İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliğince, oto hırsızlık müracaat formunun düzenlenmiş olduğu ve bu belge haricindeki beyanlara itibar edilemeyeceği, Sigortalı tarafça olayın öğrenilmesi üzerine aynı gün sigorta şirketine çalınma olayının ihbar edilerek, … sayılı hasar dosyasının 15.09.2014 tarihinde açılmış olduğu, ihbarın süresinde yapıldığı, Poliçe sigorta teminat bedelinin 34.220,00 TL olduğu. 21.06.2020 tarihli önceki bilirkişi raporuna göre sigortalı aracın piyasa değerinin 34.000,00 TL olduğu, taraf beyanlarında bu değerlendirmeye itiraza rastlanmadığı ve heyetçe de aynı değerlendirmeye iştirak edildiğinden, 34.000.00 TL bedelin poliçe teminat limitlerini aşmadığı, hasarın sigorta teminatı kapsamında olduğu, Davacı yanın davalı yandan alacak talep edebileceği, talep edilebilecek miktarın 34.000,00 TL olabileceği” şeklinde tespitler yapılmıştır.
Davalı vekili tarafından bilirkişi heyeti raporuna yönelik itirazda bulunulmuş ve yeni bir heyetten rapor alınması talep edilmiş ise de; mahkememizce bilirkişi heyetinden alınan, 23/08/2021 tarihli raporun, ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli ve dosya kapsamına da uygun olduğu anlaşıldığından reddine karar verilmiş ve mahkememizin 20/09/2021 tarihli celsesinin 1 nolu ara kararı ile; “Davanın 3. kişi …’e ihbarına”, 2 nolu ara kararı ile de; “…. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının tüm evrakları içerir bir suretinin (özellikle; ödeme emri ve takip talebi evraklarının bulunduğu) gönderilmesinin istenilmesine” karar verilmiş ve yine mahkememizin 31/01/2022 tarihli celsesinin 1 nolu ara kararı ile; “…. İcra müdürlüğüne müzekkere yazılarak … esas sayılı dosyada alacaklı tarafa dosya kapsamında herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı, rehnin paraya çevrilip çevrilmediği ve icra dosya borcuna ilişkin kapak hesabı yapılarak mahkememize bilgi verilmesinin istenmesine”, 2 nolu ara kararı ile de; “Davacı vekili tarafından delil listesinde ek 5 olarak sunulan “Oto Hırsızlığı Müracaat Formu” da eklenmek suretiyle İstanbul asayiş Büro Amirliğine müzekkere yazılarak 2014/2161 suç nolu müracaata ilişkin olarak soruşturmanın hangi aşamada olduğu savcılık tarafından iş bu müracaata ilişkin soruşturma açılıp açılmadığı hususlarının tespiti ile mahkememize bilgi verilmesinin ve varsa müracaata ilişkin dosyanın tüm belgeleri ile birlikte bir suretinin İVEDİ olarak mahkememize gönderilmesinin istenmesine” karar verilmiş ve gelen müzekkere cevapları UYAP sistemine kaydedilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Ara kararlar kapsamında yazılan müzekkereler sonucu; İstanbul Asayiş Büro Amirliğince gönderilen müzekkereye; “…Müdürlüğümüz Oto Hırsızlığı Büro Amirliği görevlilerince yapılan arşiv tetkiki neticesinde söz konusu müracaatın … Polis Merkezi Amirliğinden çalıntı … plaka sayılı araç oluğu, tescil kayıtlarında çok sayıda haciz ve yakalama şerhinin olduğu, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Soruşturma No: … sayılı dosya kapsamında faili meçhul suç olarak yürütüldüğü…” şeklinde cevap verildiği, bu minvalde mahkememizce, İstanbul Anadolu CBS’nin … Soruşturma sayılı dosyasının uyap suretinin tüm belgeleri ile birlikte bir suretinin ivedilikle celbine karar verildiği, dosyanın bir suretinin gönderildiği, dosyanın incelenmesinde Müştekisinin; …, Şüphelisinin; Meçhul ve Suçun da; “Herkesin Girebileceği Bir Yerde Bırakılmakla Birlikte Kilitlenmek Suretiyle Hırsızlık” olduğu ve ayrıca 30/09/2014 tarihinde “Daimi Arama Kararı” verildiği, …. İcra Müdürlüğü’ne yazılan müzekkereye verilen cevabi yazı incelendiğinde de; dosya alacaklısının; … … A.Ş. (Dosyamız temlik eden davacısı), borçlusunun; … (Dosyamız ihbar olunanı), takibin Örnek No-8 (Rehnin Paraya Çevrilmesi Yolu İle Yapılan Takip) olduğu ve dosyada herhangi bir satış bulunmadığı, ayrıca herhangi bir ödeme de yapılmadığı anlaşılmıştır.
Davacı yan, mahkememizin 21/03/2022 tarihli celsesinin 3 nolu ara kararı kapsamında; bilirkişi heyeti raporu doğrultusunda talep arttırım dilekçesi sunmuş ve dava değerini 34.000,00 TL’ye yükseltmiştir.
Ayrıca mahkememizin 21/03/2022 tarihli celsesinde davalı yanca her ne kadar Ceza dosyasının sonucunun “Bekletici Mesele” yapılması talep edilmiş ise de; aynı celsenin 1 nolu ara kararı ile; “Davalı vekilinin ceza dosyasının bekletici mesele yapılması isteminin ceza dosyasının bulunduğu safahat da göz önünde bulundurularak reddine” ve yine davalı yanca talep arttırım dilekçesine karşı sunmuş olduğu beyan dilekçesi ile de; Arttırılan Kısım yönünden “Zamanaşımı” def’i ileri sürülmüş ise de; 6100 Sayılı HMK’nın 107. Maddesinde düzenlenen “Belirsiz Alacak Davası”nda, dava açılmakla birlikte, alacağın tamamına ilişkin zamanaşımı süresi kesilmekte olup, davanın açıldığı ilk tarih olan 29/06/2015 tarihi itibariyle de henüz zamanaşımı süresi dolmadığından davalı yanın bu yöndeki itirazlarına itibar edilmemiş ve reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Tüm bu açıklamalar ışığında, taraf ve iddia ve savunmaları, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Mahkememizce görülüp karara bağlanan davanın, … Genişletilmiş … Kasko Sigorta Poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın ise, rizikonun (hırsızlık) sözleşme kapsamında teminat altında bulunup bulunmadığı, teminat kapsamında ise ödenmesi gereken tazminatın miktarının ne olduğu ile davacı yanın (… … A.Ş.) taraf sıfatının bulunup bulunmadığı noktasında toplandığı, bu bağlamda tüm delillerin celp edildiği, gelen yazı cevaplarının dosyamız arasına katıldığı, taraf iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi amacıyla bilirkişi heyetlerinden raporlar alındığı, bilirkişi heyetlerinden alınan raporlardan, bilirkişiler Sigorta konusunda uzman Basri İlker Tanınmış ve … ile … Makina Mühendisliği bölümünde görevli … tarafından tanzim olunan 23/08/2021 tarihli raporun ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli ve dosya kapsamına da uygun olduğu ve alınan raporda; poliçe sigorta teminat bedelinin 34.220,00 TL olduğu, 21.06.2020 tarihli önceki bilirkişi raporuna göre sigortalı aracın piyasa değerinin 34.000,00 TL olduğu, taraf beyanlarında da bu değerlendirmeye itiraza rastlanmadığı ve heyetçe de aynı değerlendirmeye iştirak edildiğinden, 34.000.00 TL bedelin poliçe teminat limitlerini aşmadığı, hasarın sigorta teminatı kapsamında olduğu, davacı yanın davalı yandan alacak talep edebileceği, talep edilebilecek miktarın 34.000,00 TL olduğunun tespit edildiği ve bu haliyle de raporun hükme esas alınmasına karar verildiği, davalı yanca her ne kadar davacı tarafın talebinin kasko poliçesi teminatı dışında kaldığı, düzenlenen araştırma tutanağı kapsamında yapılan tespitler sonucu sigortalı otonun çalınmadığı, sigortalının arkadaşı tarafından alacağına karşılık otonun alındığı ve borcunu ödemediğinden dolayı otoyu sakladığının anlaşıldığı, çalınma olayının gerçek olmaması ve sigortalının rizikonun gerçekleşmesine ilişkin ihbar yükümlülüğünü kasten ihlal etmiş olmasından dolayı ve ayrıca davacı şirketin müvekkili sigorta şirketince düzenlenen poliçede dain mürtehin sıfatına haiz olduğu, dain mürtehinin müvekkili sigorta şirketinden bir talepte bulunabilmesi için sigortalı adına tahakkuk etmiş bir alacağının olması gerektiği, müvekkili şirketçe sigortalı … plakalı aracın trafik sicilinden yaptıkları araştırmada, aracın sicil kaydında halen dahi davacı lehine rehin kaydının bulunduğunun anlaşıldığı, bu durumun davacının alacaklısı, dava dışı …’in borçlusu bulunduğu rehnin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından … plakalı aracın icrai satışının yapılmadığını ortaya koymakta olduğu, davacı tarafın aracı bulup haczetme ve satışını gerçekleştirerek alacağını tahsil etme imkanı bulunmakta olduğu, bu yol tüketilmeden iş bu dava ile alacağın tahsili yoluna gidilmesinin haksız olduğu ve iyi niyet kuralları ile de bağdaşmadığı savunularak davanın reddi gerektiği beyan edilmiş ise de; TTK’nın 1409 maddesi hükmüne göre; sigorta ilişkisi kurulduktan sonra meydana gelen riziko nedeniyle zararın sigortacı tarafından ödenmesi gerektiği, 1409/2 maddesi hükmüne göre de; rizikonun teminat dışı olduğunu sigorta tarafından ispat edilmesi gerektiği, somut olayda dava dışı ihbar olunan sigortalı tarafından hırsızlık olayının davalı sigorta şirketine olayın öğrenilmesi üzerine aynı gün ihbar edildiği ve davalı sigorta şirketi tarafından da 15.09.2014 tarihinde … sayılı hasar dosyasının açılmış olduğu, ayrıca davalı sigorta şirketi hırsızlık olayının gerçek olmadığını iddia ederek davacının talebini reddetmiş olmasına rağmen Cumhuriyet Başsavcılığına herhangi bir suç duyurusun da bulunmadığı (Benzer bir hususta bknz. Yargıtay 17. H.D.23/11/2017 Tarih ve 2016/19780 Esas-2017/10939 Karar sayılı ilamı) ve ayrıca dava konusu hırsızlık olayına ilişkin olarak İstanbul Anadolu CBS’nin … Soruşturma sayılı dosyası üzerinden başlatılan soruşturma sonucu da 30/09/2014 tarihinde “Daimi Arama Kararı” verildiği ve yine ayrıca, dosyamız temlik eden davacısı ve dain mürtehin sıfatına haiz olan … … A.Ş. tarafından dava dışı sigortalı aleyhine başlatılan ve sonrasında dosyamız temlik alan davacısı olan … A.Ş.’ye temlik edilen, …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının da halen derdest olduğu, takibin Örnek No-8 (Rehnin Paraya Çevrilmesi Yolu İle Yapılan Takip) olduğu ve dosyada herhangi bir satış bulunmadığı, ayrıca herhangi bir ödeme de yapılmadığının anlaşıldığı, bu haliyle de ispat yükü kendisinde olan davalı yanın, çalınma olayının gerçek olmadığını ve sigortalının rizikonun gerçekleşmesine ilişkin ihbar yükümlülüğünü kasten ihlal etmiş olduğunu yani meydana gelen hırsızlık olayının teminat kapsamı dışında kaldığını usulüne uygun delillerle ispat edemediği ve davanın niteliği ve Yargıtay’ın bu davalara yönelik yerleşik içtihatları gereği (Yargıtay 17. H.D.26/09/2018 tarih, 2018/3120 Esas-2018/8268 Karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 02/10/2006 Tarih ve 2006/8964 Esas-2006/9533 Karar sayılı ilamları) aracın çalınma tarihindeki rayiç bedeli tespit edilmek suretiyle, davalının ödemesi gereken gerçek zararın tespit edilmesi gerektiği anlaşıldığından ve mahkememizce alınan ve hükme esas alınmasına da karar verilen bilirkişi raporu ile de, dava konusu aracın çalındığı tarihteki bedelinin 34.000,00 TL olduğu anlaşıldığından, davacı yanın talep arttırım dilekçesi de göz önünde bulundurularak davanın kabulüne ve davalı yanın talep arttırım dilekçesi ile arttırılan kısım yönünden ileri sürdüğü “Zamanaşımı” def’inin ve ceza soruşturmasının bekletici mesele yapılmasına ilişkin taleplerinin de az yukarıda yazılı gerekçelerle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın KABULÜ ile,
1-34.000,00 TL’nin, 12/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
2-Alınması gereken 2.322,54 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 170,78 TL nispi harçtan mahsubu ile bakiye kalan 2.151,76 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinden başvuru harcı 27,70 TL, vekalet harcı 4,10 TL, posta gideri ve bilirkişi ücreti gideri 3.244,00 TL olmak üzere toplam: 3.275,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak, davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı yan davada kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.100,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak, davacıya VERİLMESİNE,
5-6100 sayılı kanunun HMK 333. maddesi gereğince; varsa taraflarca yatırılan gider avansı ile varsa delil avasının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde ilgilisine İADESİNE,
6-HMK Yönetmeliğinin 58/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın ve hükmün taraflara tebliğe ÇIKARTILMASINA,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde YARGITAY TEMYİZ YOLU açık olmak üzere karar verildi. 04.07.2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır