Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/590 E. 2018/1004 K. 25.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/590
KARAR NO : 2018/1004
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 29/09/2009
KARAR TARİHİ : 25/10/2018
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Alacak davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekilinin 29.09.2009 tarihli dava dilekçesinden özetle; … A.Ş. sermaye piyasası hükümlerine tabi aracı kurum olduğunu, müvekkilinin ise adı geçen kurumda hesabı bulunduğunu, sermaye piyasasında yatırım yapan bir yatırımcı olduğunu, Merkezi Kayıt Kuruluşu’nun tüm sermaye piyasası araçlarının kaydının tutulduğu ve üyelerince kayıtlarının izlenebildiği bir tüzel kişi olduğunu, …bank’ın Sermaye Piyasasının Merkez Bankası olarak anılan, piyasalarda gerçekleştirilen tüm işlemlerin …ını merkezi … tarafı olarak gerçekleştiren bir kurumm olduğunu, …bank’ın tüm sermaye piyasası araçlarının el değiştirdiğini ve sahipleri adına saklandığı bir banka olmakla birlikte, bazı bankacılık faaliyetlerini de yürüttüğü için işbu davada saklama ve … işlevi ile değil, aracı kuruma kredi vermesi ve karşılığında müvekkilin hisse senetlerini usulsüz olarak rehin alması sebebi ile yer aldığını, … A.Ş. nin faaliyetlerinin, usulsüz ve mevzuata aykırı işlemleri nedeniyle, 24.03.2009 tarihinde … (…) tarafından Sermaye Piyasası Kanunu (SPKn) m.46/h gereğince geçici olarak durdurulduğunu, 06.04.2009 tarihinde SPKn. m.46/b gereğince aracı kurum tedrici tasfiye sürecine alındığını, aracı kurumun faaliyetlerinin durdurulmasının ve tassürecine alınması sebebinin, yatırımcılarına ait hisse senetlerini, yatırımcılarının izni ve muvafakati olmaksızın, davalı bankaya rehin vermesi ve karşılığında aldığı krediyi kendi hesabına kullanması olduğunu, aracı Kurumun faaliyetleri durdurulmadan önce müvekkiline ait aşağıda liste halinde belirtilen hisse senellerinin aracı kurumdaki müvekkil hesabında bulunduğunu, ancak bu hisse senetleri aşağıda belirtilen liste halinde, müvekkilinin nza ve muvafakati bulunmaksızın ve müvekkilin tamamen bilgisi dışında, davalı …bank – …A.Ş’ve (…bank) …Bankası A.Ş.’ye(…bank) rchnedilmiş ve karşılığında … tarafından bu bankalardan kredi kullanılmış olduğunu, bu durumun öğrenilmesinden sonra davalı …bank’a 03.07.2009 tarihinde Ankara … Noterliğinden …yevmiye no.lu ihtarname gönderildiğini ve “ aracı kurum tarafından müvekkile ait hisse senetlerinin rehnedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, davalıların da bu hisse senetlerini alırken müvekkilin izin ve muvafakatlerini, aracı kurumu yetkilendiren bir sözleşmeyi araştırmadıkları, hisse senetlerinin aracı kuruma ait olmadığını bildiklen, halde rehin alarak kusurlu davrandıkları ” belirtilerek, hisse senetlerini baştan beri kime ait olduklarını bildikleri müvekkile iade etmeleri gerektiği ihtar edildiğini, davalı …bank ihtarnameye verdikleri cevapta, hisse senetlerini usulüne uygun olarak rehin aldıklarını ve karşılığında kredi verdiklerini, iddia ederek hisse senetlerini iade etmeyeceklerini belirttiğini, davalılın aşağıdaki nedenlerle müvekkile ait hisse senetlerini elinde tutma yetkisi olmayıp, aynen iade etmeleri gerektiğini, müvekkilinin mağduriyeti hakkında öncelikle … Kanunu (…)’nun uygulanacağını ve …’nunda hüküm bulunmayan hallerde Türk Ticaret Kanunun (TTK’nın) uygulama alanı bulacağını, …(…BANK) hisselerinin bedelsiz sermaye artırımı(bölünmesi) nedeniyle 12.000.Lot (12.000.000 adet) olduğunu, bu dava ile iadesi istenilen şuandaki hisse senetlerinin …12.000 lot*5,75=60.000-TL olduğunu, davalı bankayaa rehnedilen hisse senetlerinin bedelli ve bedelsiz sermaye artırımı ile birlikte aynen iadesine yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalılara tahmil edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı …bank vekili 25.11.2009 havale tarihli cevap dilekçesinde: … A.Ş.’nin yatırımcılarına ait hisse senetlerini, yatırımcıların izni ve muvafakati olmaksızın müvekkil bankaya rehin verdiğini, bu nedenle söz konusu senetler üzerinde müvekkil banka lehine geçerli bir rehin hakkı tesis edilmediğini ileri sürmüş, davacı, ayrıca, Merkezi Kayıt Kuruluşu nezdinde tutulan kayıtlarda rehnedilen hisse senetlerinin mülkiyetinin kendisine ait olduğunun görüldüğünü, bu nedenle müvekkil bankanın söz konusu senetleri iade etmesi gerektiğini iddia etmiş olup, davacının bu haksız ve hukuki dayanaktan yoksun iddialarının mümkün olmadığını, dava konusu olayda, müvekkil banka, kredi sözleşmesinde öngörülen krediyi … A.Ş.’ye verdiği ve … A.Ş. söz konusu krediyi kullanarak davacı adına hisse senetleri satın aldığı, açıkça anlaşıldığı üzere, müvekkil banka, davacıya ait hisse senetlerinin kendisine rehnedileceği düşüncesiyle … A.Ş.’ye milyonlarca liralık kredi kullandırmış olup, esasen, sermaye piyasasında yıllardır süregelen fiili uygulamada bankalar, Sermaye Piyasası Kurulu tebliğleri çerçevesinde, müşterilerinin vekili konumunda olan aracı kurumlar ile kredi sözleşmesi yapmakta ve yapılan kredi sözleşmelerinde aracı kurumlar vekilleri oldukları müşterilerinin hisse senetlerini bankalara rehnettiğini, müvekkil bankanın, dava konusu hisse senetlerini, rehin hakkına dayanarak, zilyetliğinde bulundurmasında ve davacıya iade etmekten kaçınmasında hukuka aykırı bir yön bulunmadığını, açıklanan nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Talep; davalı bankaya rehnedilen hisse senetlerinin, temettü ve bedelli bedelsiz sermaye arttırımları ile birlikte aynen iadesi istemine ilişkindir.
Mahkememizce yapılan 14/06/2016 tarihli yargılama sonunda davanın konusuz kaldığından esas hakkında hüküm tesisine yer olmadığı nedeniyle reddine ilişkin olarak verilen 2014/325-2016/507 karar sayılı ilamımızın davacı tarafça temyizi üzerine Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 25/04/2018 gün ve … Esas_Karar sayılı ilamı ile (…Dava, aracı kurum müşterisi olan davacıya ait hisse senetlerinin usulsüz şekilde rehnedildiği iddiasına dayalı hisse senetlerinin iadesi istemine ilişkin olup, yargılama devam ederken davacının hisse senetleri iade edildiğinden konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve taraflarca yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 331/1. maddesi gereğince hakim, davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir eder. Buna göre, davacının dava açmakta haklı olduğu ve İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen ve Yatırımları Koruma Fonu tarafından açılan davada verilen kararın kesinleşmesi üzerine davacıya ait hisse senetlerinin iadesine karar verildiği gözetildiğinde yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması ve lehine vekalet ücreti takdir edilmemesi doğru olmamıştır.
Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT 13. maddesine göre, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin İkinci Kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. AAÜT 6. maddesine göre de; anlaşmazlık, davanın konusuz kalması nedeniyle ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar giderilirse, Tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra giderilirse tamamına hükmolunur. Somut uyuşmazlıkta, davacı vekili dava dilekçesinde harca esas değeri 69.000.00 TL olarak göstermiş ve bu değer üzerinden harcını ikmal etmiştir. Mahkemece, yukarıda belirtilen düzenlemeler dikkate alınarak davacı lehine AAÜT 6. ve 13. maddeleri dikkate alınmak suretiyle vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken vekalet ücretine hükmedilmemesi ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması doğru olmamış, kararın açıklanan bu nedenlerle temyiz eden davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA…) karar verilmiştir.
Mahkememizce, usul ve yasaya uygun bulunan bozma ilamına uyulmuştur.
Mahkememizce toplanan tüm deliller, alınan bilirkişi raporu tümüyle birlikte değerlendirildiğinde; öncelikle sonucu beklenen mahkememizin (Kapatılan İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas, … karar sayılı dosyasında; asıl dava yönünden; asıl davanın kısmen kabulüne, 162, 50089, 19067, 50693 ve 45453 numaralı hesaplara ait toplam 23.764 TL teminat verilebilecek miktar yönünden davacı-karşı davalının sermaye piyasası araçları üzerindeki rehin hakkının varlığı ve geçerliliğinin tesbitine, taraflar arasındaki muarazanın bu şekilde giderilmesine, davacı-karşı davalının sair ve fazlaya ilişkin yerinde görülmeyen istemlerinin reddine, karşı dava, asıl davaya karşı yapılan savunmaya istinat etmekle ve bu itibarla karşı davada kabul edilen kısım üzerinden davalı-karşı davacı lehine vekalet ücretine hükmedilecek olduğundan, asıl davada reddedilen kısım üzerinden ayrıca davalı-karşı davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, karşı dava yönünden; karşı davanın kısmen kabulüne; karşı davaya konu edilen ve asıl davada yukarda belirtilen kısmen kabule konu hesap ve hisse senetlerinde teminat verilebilecek 23.764,00 TL dışındaki diğer hisse senetleri yönünden, 07.07.2009 tarihli İMKB kapanış fiyatlarına göre toplam değeri 4.454.627,08 TL olan ve karşı davaya konu edilen hisse senetlerinin tüm semereleriyle birlikte davacı-karşı davalı fer’i zilyedliğinden alınarak, davalı-karşı davacı zilyedliği ve hesabına aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmaması halinde, karşı dava tarihi olan 08.07.2009 tarihindeki İMKB endeksi kapanış fiyatı üzerinden hesaplanacak nakit karşılığının, bu tarihten itibaren hesaplanacak ticari temerrüt avans faizi ile birlikte davacı-karşı davalıdan alınıp, davalı-karşı davacıya verilmesine, davaya konu edilen hisse senetlerinin Tablo Ek-1 ve Tablo Ek-2 ve Tablo Ek-3 olarak liste halinde karara eklenmesine ve her üç listenin de kararın eki sayılmasına, davalı-karşı davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine, davalı-karşı davacı yanında fer’i müdahale talebinde bulunanların dava açma ve talepte bulunma haklarının saklı tutulmasına karar verildiği görülmüştür. Karar; davacı- karşı davalı …bank A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiş olup, Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 20.02.2014 gün ve … Esas, 2014/2981 Karar sayılı ilamı ile; dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı- karşı davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının yerinde olmadığını, davacı- karşı davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına karar verilmiş ve Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 16.12.2014 gün ve 2014/9356 Esas, 2014/19875 Karar sayılı ilamı ile karar düzeltme talebi reddedilerek, hüküm kesinleşmiştir.
Öncelikle; sonucu beklenen mahkememizin İstanbul (Kapatılan) …Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası kesinleşmiş olmakla dava konusuz kaldığından esas hakkıda hüküm tesisine yer olmadığına karar verilmelidir. Bu husus bozma ilamının da kapsamı dışındadır.
Bu noktada, hukuki yarar ve yargılama giderlerinden sorumluluk bakımından tarafların iddia ve savunmalarının tüm delillerle birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Öncelikle, hukuki yarar noktasında yapılan değerlendirmede; davacının hesabının bulunduğu ve aracı kurum olan … A.Ş.’nin faaliyeti durdurulmuş ve 06.04.2009 tarihli kararla tedrici tasfiye işlemlerine başlanmıştır. Anılan 2011/103 Esas sayılı dosyada dava …bank A.Ş. tarafından açılmış olup, aracı kurumu temsilen Yatırımcıları Koruma Fonu’nun talebi, davacının iş bu davamızdan daha önce olmakla birlikte, Fon, müstakil bir dava yolu ile değil, bu dava içerisinde karşı dava yoluyla talepte bulunmuştur. Sermaye Piyasası Kanunu 46/B maddesi hükmü ve ilgili Aracı Kurumların Tedrici Tasfiye Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik gereğince tedrici tasfiye işlemleri Yatırımcıları Koruma Fonu tarafından yürütülmek durumundadır. Ancak davacı yan, aracı kurumun faaliyetinin durdurulması üzerine davalı ve adı geçen diğer kurumlara müracaat etmiş, keza İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yukarda belirtilen … Esas sayılı dosyasında da müdahale talebinde bulunmuştur. Tedrici tasfiye işlemlerinin adı geçen kurum tarafından anılan yasa hükümleri ve yönetmelik doğrultusunda yürütülecek olması, davacının sahibi olduğu hisse senetleri yönünden talepte bulunma hakkına engel teşkil edemez ve bu hal tek başına, davacının dava açmakta hukuki yararını bertaraf etmez. Davacı yanda bu nedenle; anılan ve kesinleşen dosyada müdahale talep etmiş ve yine mahkemece de (2011/103 Esas, 2012/30 Karar sayılı); hükmün ( 2-e ) bendinde; “davalı-karşı davacı yanında fer’i müdahale talebinde bulunanların dava açma ve talepte bulunma haklarının saklı tutulmasına” karar verilmiş ve hüküm Yargıtay incelemesinden de geçerek kesinleşmiştir. Bu nedenlerle davacının dava açmakta hukuki yararının bulunduğu açıktır.
Yine yukarda yer verilen ve mahkememizce uyulan Yargıtay bozma ilamında belirtildiği üzere; 6100 sayılı HMK’nın 331/1. maddesi gereğince hakim, davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir eder. Buna göre, davacının dava açılmasına neden olmadığı, yukarda ayrıntılı olarak yer verildiği üzere İstanbul (kapatılan) …Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen davanın kesinleşmesi üzerine hisse senetlerinin iadesine karar verildiği gözetildiğinde, somut uyuşmazlıkta, davacı vekili dava dilekçesinde harca esas değeri 73.919.30 TL olarak göstermiş ve bu değer üzerinden harcını ikmal etmiş olmakla, Tarifenin 6 ve 13.maddelerinde yer verilen düzenlemeler dikkate alınarak davacı vekili lehine AAÜT 6. ve 13. Maddeleri uyarınca nisbi vekalet ücreti tayini suretiyle ve yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin de davalıdan tahsiline dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Dava konusuz kaldığından esas hakkında hüküm tesisine YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gereken 35,90 TL harcın peşin alınan 931,50-TL’den mahsubu ile fazla yatırılan 895,60-TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan 700,00-TL bilirkişi ücreti, 144,88-TL yargılama gideri ile başlangıçta yatırılan toplam harç 21,85-TL toplamı olan 866,73-TL nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 7.940,00 ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Taraflarca HMK 120 madde gereğince yatırdıkları gider ve delil avanslarında kalan miktarın karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzünde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …