Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/57 E. 2018/522 K. 31.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/57 Esas
KARAR NO : 2018/522
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 17/01/2018
KARAR TARİHİ : 31/05/2018
Davacılar tarafından davalı aleyhine açılan Şirketin İhyası davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacılar tarafından Mahkememize verilen dava dilekçesinde özetle; …vergi kimlik numaralı faaliyet konusu … Şti ünvanlı münferiden yetkilileri oldukları firmanın … Vergi Dairesi tarafından 2013 yılının 5 ayında İstanbul Ticaret Odası tarafından ise 2015 yılının 10 ayında resen terkin olduğunu, buna istinaden firmanın yeniden aktife dönüştürülebilmesi için karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
S A V U N M A /
Davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde ; Ticaret Sicil Müdürlüğünün TTK m 32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliğinin m.34 hükmü çerçevesinde işlem yapıldığını, müvekkilinin mahkeme hükmü olmadan bir şirketi tekrar sicile tescil yükümlülüğünün bulunmadığını, müvekkilinin iş bu davanın açılmasına sebep olmadığını bu nedenle de yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını belirterek davanın müvekkili açısından reddi gerektiğini savunmuştur.
G E R E K Ç E /
Davada uyuşmazlığın ticaret sicilden TTK’nun Geçici 7.maddesi uyarınca terkin olunan şirketin ihyası gerekip gerekmediği noktasında toplandığı görülmüştür.
Davada HMK 114 ve 116 madde de yer alan ilk itirazlar bakımından incelenecek bir itiraz bulunmadığı, uyuşmazlığın ticaret sicilden TTK Geçici 7.madde kapsamında terkin olunan şirketin ihyası gerekip gerekmediği noktasında toplandığı görülmüştür. Davacıların yetkilileri olduğu şirketin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı bulunmaktadır.
eTTK ve 6102 sayılı TTK’da yer alan bu konudaki düzenlemelere bakıldığında; eTTK 447. madde hükmü gereğince, tasfiye halinde bulunan şirketin tüm borçları ödendikten sonra, kalan mevcudu, esas sözleşmede aksine bir düzenleme mevcut değilse pay sahipleri arasında ödedikleri sermaye ve paylara bağlı imtiyaz hakları oranında dağıtılacağı öngörülmüştür. Keza terkin işlemi ve dava tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK 543.maddesinde aynı yönde benzer ( borçlar ödendikten sonra önce ödenen pay bedellerinin iadesi yönündeki yeni hükmü dışında) benzer bir düzenleme yapılmıştır. Yine dava tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan ve eTTK’nda doğrudan bir karşılığıda bulunmayan 6102 sayılı TTK’nun 547. Maddesinde (Ek Tasfiye) başlığı ile; tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlanıdırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebiyecekleri hükmüne yer verilmiştir. Anılan 547.madde hükmünün, eski TTK döneminde karşılığı bulunmayıp, ancak eski TTK döneminde uygulama ve içtihat yoluyla gerçekleştirilen ek tasfiye kararları yeni yasa ile yasal bir dayanakta kazanmıştır. Keza anılan hüküm ile şirket ortaklarının da ek tasfiye isteminde bulunabilecekleri açıkça hüküm altına alınmıştır. TTK 547.maddesinde ek tasfiyeye dair yer alan bu düzenleme bakımından, kanunun gerekçesi incelendiğinde ilk tesbit edilebilecek olan hususun; öncelikle ek tasfiye kararının geçici bir tedbir kararı olduğu ve yeni bir hukuki durum meydana getirmediği hususlarına yapılan vurgudur. Yine anılan madde gerekçelerinde ek tasfiyeyi gerektiren hallerin neler olabileceği, sınırlı sayıda olmaksızın gösterilmiş ve özellikli bu durumlar arasında şirketin bir davada davalı olarak bulunması hali ek tasfiye kararı verilmesi için özellikli durumlar arasında sayılmıştır.
Yine TTK’nun Geçici 7.maddesinde, hükümde yer verilen hallere ilişkin olarak anonim, limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesinin, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılacağı öngörülmüş ve 15. Fıkrasında ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaati bulunanların haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içerisinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebileceği düzenlenmiştir. Davaya konu şirketin sicilden silinme tarihi ve dava tarihine nazaran davanın yasada öngörülen beş yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Somut olay bakımından değerlendirme yapıldığında; 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde anonim ve limited şirketlerin hangi şartlarda ve usullerle sicilden resen terkin edileceği düzenlenmiştir. Anılan maddenin 1. fıkrası uyarınca 01.07.2015 tarihine kadar sayılan halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır. Madde hükmüne göre limited şirketler, 559 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname gereğince sermayelerini öngörülen tutara çıkarmamış bulunmaları, 6102 sayılı TTK’nın yürürlük tarihinden önce veya 01.07.2015 tarihine kadar münfesih olmaları, aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantılarının yapılamaması, TTK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce tasfiye işlemlerine başlanılmış olmakla birlikte genel kurulun toplanamaması nedeniyle ara bilançoların ve kati bilançonun genel kurula tevdi edilemediği için ticaret sicilinden terkin edilememeleri sebepleriyle resen terkin edilebilirler. Ticaret sicil müdürlüklerince kapsam dahilindeki şirketlere bir ihtar gönderilir. Bu şirketler tasfiye memuru bildirdikleri takdirde maddede gösterilecek usulde tasfiye edilecek olup, ihtara rağmen tasfiye memuru bildirmeyen şirketlerin unvanı ise ticaret sicilinden re’sen silinir. Ancak, devam eden davası bulunan şirketler için bu madde hükmü uygulanmayacağı gibi sicilden kaydı silinen şirket alacaklıları ile hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak, şirketin ihyasını isteyebilirler. Yukarıda da açıklandığı üzere şirketin adresinde bulunamaması resen terkin sebebi olmayıp ancak maddenin 4. fıkrası uyarınca yapılan ihtar ve ilana rağmen, süresi içinde cevap vermeyen veya tasfiye memurunu bildirmeyen yahut durumunu kanuna uygun hâle getirmeyen veya faaliyette bulunduğunu adres ve kanıtlarıyla birlikte bildirmeyen şirketlerin unvanı ticaret sicilinden resen silinir. Şirketin adresinde bulunmaması resen terkin sebebi olmamakla birlikte yukarıda belirtildiği şekilde 4. Fıkra uyarınca ve usulüne uygun şekilde yapılan ihtar ve ilana rağmen, şirketin süresi içerisinde cevap vermediği veya bir tasfiye memuru bildirmeyip, durumunu da kanuna uygun hale getirmediği, keza faaliyette bulunduğunu, kayıtlarının silindiği anlaşılmakla, açıklanan bu durum karşısında terkin işleminin usulüne uygun şekilde yapıldığı, ticaret sicil işleminde bir usulsüzlük bulunmadığı, terkin olunan şirketin yeniden ticari faaliyete başlaması arzusunun ihya şartaları bakımından yasal ve yeterli bir neden olamayacağı anlaşılmakla yerinde görülmeyen davanın reddine ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Yerinde görülmeyen davanın reddine,
2-Alınması gereken harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı tarafından yapılan 13,40 TL vekalet harcı ve vekalet pulu giderinin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret tarifesi gereğince 2.180,00- TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalı yana VERİLMESİNE,
6-Davacının HMK 120 madde gereğince yatırdığı gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair, davacının yüzüne karşı HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi
Başkan
Üye
Üye
Katip