Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/531 E. 2021/759 K. 01.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/531 Esas
KARAR NO:2021/759 Karar

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:07/06/2018
KARAR TARİHİ:01/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA :
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı … A.Ş.’ye ait, … poliçe no ile Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) sigortalı davalı …’na ait ve diğer davalı …’nun sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracın, 16.11.2011 tarihinde, … A.Ş.’ye ait ve … numaralı poliçe ile sigortalı olan … plaka sayılı motosiklet ile kaza yaptığını ve kaza sonucunda motosikleti kullananan davacıların destekçisi …’in vefat ettiğini, …’in eşi ve iki oğlunun ölüm nedeni ile “destekten yoksun” kalmış olduğunu, Müteveffanın sigorta kayıtlarının celbini ve gelir tespitinin yapılmasını, her türlü maddi ve manevi tazminat ile ıslah ve dava değerini arttırma haklarının saklı kalmak kaydı ile şimdilik, … için 10.000,00-TL, … için 1.000,00_TL ve … için 1.000,00-TL tutarındaki DESTEKTEN YOKSUN KALMA MADDİ TAZMİNATI’nın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, maddi zararın kapsamına göre yargılamanın son aşamasında miktarı bildireceklerini, manevi tazminatın olay tarihinden işletilecek ticari faizi yargılama giderleri ve vekalet ücretiyle birlikte müştereken ve müteselsilen işleten ve sürücüden tahsilini, işleten ve sürücünün taşınır taşınmaz malları ile 3. Kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz mahiyetinde ihtiyaten tedbir konulmasına karar verilmesini ve davanın kabulünü talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davadan önce müvekkili şirkete başvuru yapılmamış olduğundan davanın dava şartı yokluğundan usulden reddinin gerektiğini, esasa ilişkin olarak dava dilekçesinde bahsi geçen ve 16/01/2011 tarihinde kazaya karıştığı belirtilen … plaka numaralı aracın müvekkili şirkete 28/02/2010-… tarihleri arasında geçerli olmak üzere … numaralı ZMSS ile sigortalı olduğunu, kaza tarihi itibariyle müvekkili şirketin sorumlu tutulabileceği azami teminat limitinin 200.000,00 TL olduğunu, teminat limiti bildirmelerinin davayı kabul anlamına gelmediğini, davacıların desteği …’in kendi kusuru sebebiyle kaza sonucu vefat ettiğini tazminat taleplerinin haksız olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte davacıların …’in ölümü ile destekten yoksun kalıp kalmadığının araştırılması gerektiğini, davayı kabul anlamana gelmemekle birlikte tazminata hükmedilmesi halinde faiz olarak dava tarihinin esas alınması gerektiğini, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddini, mahkeme aksi kanaatte ise destek şahsının kendi kusuruna denk gelen tazminat taleplerinin reddini, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davayı ve müvekkili şirketin sorumluluğunu kabul etmemekle birlikte, … plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde … poliçe numaralı 26/04/2010-2011 vade tarihleri olmak üzere ZMSS ile sigortalı olduğunu, ancak sigortalısının kazada ki kusuru oranında ve maddi zararın varlığı ispat edildiği taktirde maddi zarardan sorumluluğunun poliçe azami teminat limitiyle sınırlı olarak söz konusu olabileceğini, kusurun tespitinden takiben davadaki taleplerle sigorta konusunda uzman bilirkişiden rapor alınmasını öncelikle kusur tespitinin yapılmasını, sonrasında aktüerya uzmanından rapor alınmasını SGK dan rücuya tabi bir ödeme yapılıp yapılmadığının tespitini davacı yanın müvekkili şirkete başvurusunun tespit edilmediğini müvekkili şirketin dava tarihi ile söz konusunu talepten haberdar olduğunu davacı yanın kaza tarihinden itibaren faiz isteminin haksız olduğunu ancak temerrüt tarihinden itibaren faiz isteyebileceğini haksız hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini mahkeme masrafı ve vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini savunmuştur.
Diğer davalı yanlara usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve tensip tutanağının tebliğ edildiği, ancak süresinde herhangi bir cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dosyada delil olarak; dava dilekçesi ve ekleri, cevap dilekçeleri ve ekleri, beyan dilekçeleri (feragat, feragata beyan, HMK 124. Maddesi gereği taraf değişikliği talebi vs.), sosyal ve ekonomik durum araştırmasına ilişkin müzekkere cevapları, … CBS’nin … Soruşturma-… Karar nolu soruşturma dosyası mündericatı ve tüm dosya kapsamı bulunmaktadır.
Mahkememizde açılan dava öncelikle, görev ve kesin yetki şartları açısından incelenmiş ve mahkememizin görevli olduğu ve kesin yetki halinin de bulunmadığı anlaşıldığından yargılamaya devam olunmuştur.
Dosyamız mündericatında aslı yer alan, … CBS’nin … Soruşturma … Karar nolu soruşturma dosyası incelendiğinde; Maktulun …, Mağdur Müştekinin … ve şüpheli’nin … olduğu, yapılan soruşturma sonucunda şüpheli …’nun meydana gelen kazada kusuru bulunmadığından KYOK kararı verildiği, kararın tebliğ edildiği, karara yönelik yapılan itirazın da reddine karar verildiği ve kesinleştiği anlaşıldı.
Yine dosyamız mündericatında sureti yer alan; … 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin, 2011/… Esas-2011/… Karar sayılı veraset ilamı incelendiğinde de; davacıların tamamının müteveffa destek, …’in mirasçıları olduğu anlaşıldı.
Dava, trafik kazası sonucu oluşan ölüm nedeniyle, ölenin yakınlarının, destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Davaya konu somut olayda davacılardan …, müteveffanın eşi, diğer davacılar da çocukları olup, davacılar tarafından açılan dava eşin ve babanın desteğinden yoksun kalınmasına ilişkin maddi tazminat istemlidir.
Destekten yoksun kalma tazminatı, TBK’nın “1-ölüm ve bedensel zararlar” “a-ölüm” madde başlıklı 53/3. maddesinde düzenlenmiş olup; “ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar” şeklinde hükme bağlanmıştır.
Görülmektedir ki, TBK’nun 53. maddesi gereği, ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde, onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir. Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların, desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir (Yargıtay 17. H.D. 16/07/2020 Tarih ve 2019/2221 Esas-2020/4844 Karar sayılı kararı).
Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı).
Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.03.1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde de; destekten yoksun kalma tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmış, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.11.2005 tarih ve 2005/4-648 Esas-2005/691 Karar sayılı ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir.
Ayrıca, Türk Medeni Kanununun 185/3. Maddesi; “Eşler birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar.” hükmünü düzenlemiş iken, TMK 186. Maddesi ise; “Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılırlar.” hükmüne amirdir.
Türk Medeni Kanununda yer alan her iki hükümde de, eşlerin yasal olarak birbirlerini desteklemek zorunda olduklarını belirtilmiştir. Bu nedenle eşlerin birbirlerine destek olduklarını ispatlamaları gerekmez. Destek kavramı TMK göre her iki eş içinde geçerlidir. Bu nedenle kocası ölen kişi destek tazminatı talep edebileceği gibi karısı ölen kişi de destek tazminatı talebinde bulunabilecektir (Hüseyin Tuztaş-Yargıtay Üyesi-www.sevgipinari.org).
Yine anne ve babanın yaşı küçük olan çocuklarına doğal destek oldukları ve anne ve babasının yardımına muhtaç olan küçüğün anne ve babasını kaybetmesi halinde destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilecekleri kabul edilmektedir.
Somut olayda hukuki ihtilaf, davacıların kaza nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatı talep edip edemeyecekleri ile talep edebilecekler ise miktarının ne olduğu noktalarında toplanmaktadır.
Destekten yoksun kalma zararının hesabında, destekten yoksun kalanlara müteveffanın sağlığında sağlamış olduğu (ya da ileride sağlaması muhtemel olan) yardımın miktarı; destek ile destek olunan kimse arasındaki yakınlığın derecesi, aralarındaki manevi bağ, davacıların yaşları, dahil oldukları sosyal ve ekonomik çevre, yaşam standartları, cinsiyetleri gibi bakım ilişkisine ve miktarına etkili olabilecek unsurlar da göz önünde bulundurularak doğru biçimde belirlenmelidir.
Bu bağlamda, dava konusu somut olaya ilişkin olarak, taraflarca sunulan deliller ile başka yerden getirtilmesi gereken tüm deliller toplanmış, gelen yazı cevapları dosyamız içerisine katılmış, ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, ilk itiraz olup olmadığı, tarafların sulh olup olamayacakları ortaya konulmuş ve yargılama ön inceleme duruşmasında tarafların da onay verdikleri uyuşmazlık nitelendirmesi ile sonuçlandırılmıştır.
Yargılama devam ettiği sırada, davacılar vekili tarafından UYAP sistemi üzerinden gönderilen 24/07/2019 tarihli dilekçe ile; “Yukarıda esas numarası belirtilen dosya üzerinden huzurda görülmekte olan işbu dava kapsamında davacı …, … VE … adına manevi tazminata ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla maddi tazminat talepleri bakımından davalılardan “… A.Ş.” ile haricen sulh mutabakatına varılmıştır. Bu itibarla davalılardan, “… A.Ş.” yönünden maddi tazminat taleplerimizden feragat etmekteyiz” şeklinde beyanda bulunulmuş ve söz konusu beyana karşı davalı … A.Ş. Vekili tarafından da, 02.08.2019 tarihli beyan dilekçesi ile; “Yukarıda numarasını belirttiğimiz dosyada davacı tarafından feragat dilekçesi sunmuştur. Davanın feragat dilekçesini kabul ediyoruz. Ayrıca yargılama gideri ve vekalet ücreti talebimiz bulunmamaktadır. Gereğinin yapılmasını saygılarımızla vekaleten Sayın Mahkemenizden arz ve talep ederiz” şeklinde beyanda bulunulmuştur.
Yine yargılama devam ettiği sırada; davalılardan … A.Ş. (Eski Ünvanı: … A.Ş.) vekili tarafından 10/08/2020 tarihli beyan dilekçesi ile; “Dava konusu kazaya karışan araç … plaka sayılı araçtır. Ancak kaza tespit tutanağının ön yüzünde … yazmakta olup arka yüzünde … yazmaktadır. Kazaya karışan araç … plaka sayılı araçtır. Mahkemece de … plaka sayılı aracın malikinin diğer davalı … olduğu tespit edilmiştir. Diğer davalı … … plaka sayılı aracın maliki ve sürücüsüdür. Diğer davalı …’nun da kaza ile ilgilisi bulunmamaktadır.
Müvekkil şirket … plaka sayılı aracın Trafik Sigortacısı değildir. Bu aracın Trafik sigortacısı tutanağın arka yüzünde yer aldığı gibi … Şirketidir. Davacı yan hatalı şekilde kaza ile ilgisi bulunmayan … plaka sayılı aracın Trafik Sigortacısı müvekkil şirkete ve maliki …’na husumet yöneltmiştir. Husumet yanlış yöneltilmiştir. Davanın husumet yokluğundan usulden reddine karar verilmesini talep ediyoruz” şeklinde beyanda bulunulduğu, beyan dilekçesinin davacılar vekiline tebliğ edildiği, davacılar vekili tarafından sonradan sunulan beyan dilekçeleri ile de özetle; “Taraflarınca huzurda görülen davada sehven … ve … A.Ş.’nin davalı olarak gösterildiği, ancak davalıların dava ile ilgisi olmadığının yargılama sırasında … A.Ş. vekilinin (Eski ünvan … A.Ş.) 10.08.2020 tarihli beyan dilekçesi ile anlaşıldığı, kaza tespit tutanağının hatalı olması sebebiyle, taraflarının hiçbir kusuru olmaksızın, kaza tespit tutanağında yer alan araç sahibi ve bu aracın Trafik Sigortacısı olan davalı … A.Ş.’ye (Eski ünvan … A.Ş.) karşı dava açıldığı, meydana gelen bu karışıklıkta taraflarının hiçbir kusuru bulunmadığı ve husumet yönlendirmek üzere yapılan araştırmada kaza tespit tutanağının ön yüzünün esas alındığı ve bu nedenle öncelikle davanın davalı … A.Ş. yönünden reddi halinde, lehine vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini ve … Şirketi’nin davaya davalı olarak dahil edilmesini ve HMK 124. maddesi gereğince taraf değişikliği taleplerinin kabulünü” talep etmişlerdir.
Tüm bu açıklamalar ışığında, taraf ve iddia ve savunmaları, toplanan deliller ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Mahkememizde açılan davanın, trafik kazası sonucu oluşan ölüm nedeniyle, ölenin yakınlarının, destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olduğu, yargılama devam ettiği sırada, davacılar vekili tarafından UYAP sistemi üzerinden gönderilen 24/07/2019 tarihli dilekçe ile; “Yukarıda esas numarası belirtilen dosya üzerinden huzurda görülmekte olan işbu dava kapsamında davacı …, … VE … adına manevi tazminata ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla maddi tazminat talepleri bakımından davalılardan “… A.Ş.” ile haricen sulh mutabakatına varılmıştır. Bu itibarla davalılardan, “… A.Ş.” yönünden maddi tazminat taleplerimizden feragat etmekteyiz” şeklinde beyanda bulunulduğu, söz konusu beyana karşı davalı … A.Ş. Vekili tarafından da, 02.08.2019 tarihli beyan dilekçesi ile; “Yukarıda numarasını belirttiğimiz dosyada davacı tarafından feragat dilekçesi sunmuştur. Davanın feragat dilekçesini kabul ediyoruz. Ayrıca yargılama gideri ve vekalet ücreti talebimiz bulunmamaktadır. Gereğinin yapılmasını saygılarımızla vekaleten Sayın Mahkemenizden arz ve talep ederiz” şeklinde beyanda bulunulduğu, yine yargılama devam ettiği sırada; davalılardan … A.Ş. ( Eski Ünvanı: … A.Ş.) vekili tarafından 10/08/2020 tarihli beyan dilekçesi ile; “Dava konusu kazaya karışan araç … plaka sayılı araçtır. Ancak kaza tespit tutanağının ön yüzünde … yazmakta olup arka yüzünde … yazmaktadır. Kazaya karışan araç … plaka sayılı araçtır. Mahkemece de … plaka sayılı aracın malikinin diğer davalı … olduğu tespit edilmiştir. Diğer davalı … … plaka sayılı aracın maliki ve sürücüsüdür. Diğer davalı …’nun da kaza ile ilgilisi bulunmamaktadır. Müvekkil şirket … plaka sayılı aracın Trafik Sigortacısı değildir. Bu aracın Trafik sigortacısı tutanağın arka yüzünde yer aldığı gibi … Şirketidir. Davacı yan hatalı şekilde kaza ile ilgisi bulunmayan … plaka sayılı aracın Trafik Sigortacısı müvekkil şirkete ve maliki …’na husumet yöneltmiştir. Husumet yanlış yöneltilmiştir. Davanın husumet yokluğundan usulden reddine karar verilmesini talep ediyoruz” şeklinde beyanda bulunulduğu, bunun üzerine davacılar vekili tarafından taraflarınca huzurda görülen davada sehven … ve … A.Ş.’nin davalı olarak gösterildiği, ancak davalıların dava ile ilgisi olmadığının yargılama sırasında … A.Ş. vekilinin (Eski ünvan … A.Ş.) 10.08.2020 tarihli beyan dilekçesi ile anlaşıldığı, kaza tespit tutanağının hatalı olması sebebiyle, taraflarının hiçbir kusuru olmaksızın, kaza tespit tutanağında yer alan araç sahibi ve bu aracın Trafik Sigortacısı olan davalı … A.Ş.’ye (Eski ünvan … A.Ş.) karşı dava açıldığı, meydana gelen bu karışıklıkta taraflarının hiçbir kusuru bulunmadığı ve husumet yönlendirmek üzere yapılan araştırmada kaza tespit tutanağının ön yüzünün esas alındığı ve bu nedenle öncelikle davanın davalı … A.Ş. yönünden reddi halinde, lehine vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini ve … Şirketi’nin davaya davalı olarak dahil edilmesini ve HMK 124. maddesi gereğince taraf değişikliği taleplerinin kabulünün talep edildiği, bir davada taraf değişikliğinin, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkün olduğu, ancak dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması halinde, karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edilebileceği, somut olayda davalıların taraf değişikliğine ilişkin açık rızalarının beyan edilmediği, ayrıca kaza tespit tutanağının incelenmesinde de sigorta şirketi olarak … … açıkça yazıldığı, bu haliyle de davacı yanca dava dilekçesinde tarafın yanlış göstermesinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayanamayacağı ve bu nedenle de davacı yanın iradi taraf değişikliği talebinin kabul edilmediği, ayrıca davacılar vekili tarafından davalı … A.Ş ile varılan sulh sonucu adı geçen davalı yönünden maddi tazminat davasından feragat edildiği anlaşıldığından iş bu davalı yönünden davacıların maddi tazminat davasının feragat nedeniyle ayrı ayrı reddine ve yine teselsül karinesi kapsamında davacıların diğer davalı … yönünden açılan maddi tazminat davalarının da ayrı ayrı reddine ve ayrıca davacıların, … yönünden açılan manevi tazminat davalarının da; davaya konu somut olayda, aslı dosyamız arasında yer alan ve itiraz sonucu kesinleşen, … CBS’nin … Soruşturma … Karar nolu soruşturma dosyası kapsamında ATK’dan alınan kusur raporunda, davacıların desteği müteveffa …’in asli, dosyamız davalısı olan ve savcılık dosyası kapsamında da şüpheli sıfatı bulunan …’nun kusursuz olması ve bu haliyle de; ceza yargılaması sonucunda belirlenen maddi vaka ve kusurun da kesinleşmiş olması (Bknz. Yargıtay 17. H.D. 10.03.2015 tarih ve 2013/17240 Esas-2015/4054 Karar sayılı kararı) karşısında, kusursuz sorumluluğu bulunmayan ve ancak varsa kusur sorumluluğu kapsamında zararı gidermekle yükümlü olan …’nun sorumluluğu yoluna gidilemeyeceği anlaşıldığından, ayrı ayrı reddine ve ayrıca davacıların davalılar … A.Ş. (Eski Ünvanı: … A.Ş.) ve … yönünden açılan davalarının da, az yukarıda yazılı sebeplerle, iş bu davalılara husumet yöneltilemeyeceğinden, pasif husumet yokluğu nedeniyle ayrı ayrı usulden reddine karar verilmiş ve tüm dosya kapsamına ilişkin olarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacıların davalılar … A.Ş. (Eski Ünvanı: … A.Ş) ve … yönünden açılan davalarının her iki davalı yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle HMK 114/1-d ve 115 maddeleri uyarınca; ayrı ayrı USULDEN REDDİNE,
2-Davalı … A.Ş yönünden açılan maddi tazminat davasından feragat edildiğinden davacıların maddi tazminat davasının adı geçen davalı yönünden feragat nedeniyle ayrı ayrı REDDİNE,
3-Davacıların diğer davalı … yönünden açılan maddi tazminat davalarının da ayrı ayrı REDDİNE,
4-Davacıların davalı … yönünden açılan manevi tazminat davalarının ayrı ayrı REDDİNE,
5-Alınması gereken 59,30 TL ret karar ve ilam harcından peşin alınan 725,99 TL harcın mahsubu ile arta kalan 666,99 TL’ nin karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya İADESİNE,
6-Yapılan masrafların davacı yan üzerinde BIRAKILMASINA,
7-Davalı … A.Ş yönünden açılan maddi tazminat davasının tüm davalılar yönünden feragat nedeniyle reddine karar verilmiş ise de, davalı vekilinin yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi bulunmaması şeklindeki beyanı kapsamında, lehine VEKALET ÜCRETİ TAKTİRİNE YER OLMADIĞINA,
8-Davalı … A.Ş. (Eski Ünvanı: … A.Ş) davada kendisini vekille temsil ettirmiş ve hakkında açılan davanın da husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca taktir olunan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacılardan (Davacılardan … Ve …’in 1.000,00 TL’lik kısmından sorumlu olmaları kaydıyla) alınıp iş bu davalıya VERİLMESİNE,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalıların yokluğunda HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 01/11/2021

Katip …

Hakim …