Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/528 E. 2019/953 K. 10.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/494 Esas
KARAR NO : 2019/990

DAVA : TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 10/08/2010
KARAR TARİHİ : 17/12/2019

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan; “Tazminat” davasının yapılan yargılaması sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili tarafından verilen 10.08.2010 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin yaklaşık 15 yıldan beri davalı şirketin bayisi olduğunu, davalının müvekkiline 25.02.2010 tarihinde gönderdiği e-mail ile sözleşmenin 2010 yılı için yenilenmeyeceği ihbarında bulunduğunu, sözleşmenin davalı tarafından feshinin haksız olduğunu, davalının davranışının dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığını sözleşmenin haksız feshi dolayısıyla müvekkilinin kârdan yoksun kaldığını, sözleşmenin devam edeceği inancı ile 2009 yılında iki adet Hyundai marka araç satın aldığını, 17.961,96-TL bedelle satın aldığı … markalı aracı 13.120-TL’ye satmak zorunda kaldığını, diğer … markalı aracın ise taksitlerini ödeyemez duruma geldiğini, halen 30.000-TL araç kredisinden dolayı borçlu bulunduğunu, böylelikle maliyetleri karşılayamayan yatırımları sebebiyle zarara uğradığını, müvekkilinin 15 yıl boyuncu yaptığı reklam faaliyetleri, tanıtma hizmetleri ve edindiği müşteri çevresinin davalı şirkete kalacağını, müvekkilinin ilgili pazarı davalı şirketin mallarının satıcı için uygun hale getirdiğini, doktrin ve Yargıtay kararlarında portföy tazminatının talebinin haklı bir talep olarak benimsenmiş olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik: 20.000-TL yoksun kalınan kar. 5.000-TL maliyetleri henüz karşılanamayan yatırımlar sebebiyle uğranılan zarar ve 20.000-TL portföy tazminatı olmak üzere toplam 45.000-TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 29.04.2010 tarihinden 100.000-TL manevi tazminatın ise dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; Sunulan elektronik postaların delil olarak kullanılamayacağını, davaya konu alacakların zamanaşımına uğradığını, sözleşmenin feshedilmediğini, kendiliğinden sona erdiğini, yenilenmemesinin de haklı sebeplere dayandığını, maddi tazminat koşullarının oluşmadığını, davacının müşteri çevresine bir katkısının söz konusu olmadığını, bu nedenle portföy tazminatı talep edemeyeceğini, manevi tazminatın dayanağının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep, taraflar arasında uyuşmazlık dışı bulunan ve 2002 yılından 2009 yılına kadar devam eden akdi ilişkinin son bulmuş olması nedeniyle yoksun kalınan kar, yatırımlar nedeniyle uğranılan zararlar ve portföy tazminatı istemine ilişkin bulunmaktadır.

BOZMA İLAMI ÖNCESİ YAPILAN YARGILAMADA:
Davalı yanın usulüne uygun bulunmayan yetki itirazı reddedilmiş ve tarafların sıfatı ile akdi ilişkinin niteliğine nazaran işbölümü itirazı ve derdestlik durumu söz konusu olmadığından derdestlik itirazı ve ayrıca uygulanması gereken on yıllık genel zamanaşımı süresi ve dava tarihine nazaran zamanaşımı itirazıda yerinde görülmemiştir. Taraflar arasında 01/05/2002 tarihinden başlamak üzere ve 01/01/2009 tarihine kadar birer yıl süreli İzmir – Aydın – Denizli ve Muğla bölgelerini kapsayan tek yetkili satıcılık sözleşmeleri imzalandığı, en son imzalanan sözleşmenin 5/4-5 nolu hükmünde; (iş bu sözleşme 01/01/2009 -31/12/2009 tarihleri arasında geçerlidir. Taraflar, sürenin sona ermesinden önce karşılıklı ve yazılı olarak sözleşmeyi uzatmadıkları takdirde sözleşme kendiliğinden sona erer, …’in iş bu sözleşme hükümlerinden herhangi birini ihlal etmesi halinde …’un sözleşmenin …2. maddesinde yazılı haklarını kullanmasını kısıtlamaksızın, bu husustaki yazılı ihtarından itibaren 30 gün içinde ihlali gidermemesi halinde … iş bu sözleşmeyi …’e herhangi bir tazminat ödemek mecburiyetinde olmadan derhal yazılı bir ihbar üzerine feshetmeye yetkili olacaktır) hükmünü içermektedir. 2009 yılı için davacının tahmini satış tutarı 650.000 TL olarak belirlenmiş ve davacının tek yetkili satıcı olarak satmayı taahhüt ettiği sözleşme konusu İngilizce öğretim malzemeleri dışındaki ürün veya eserler açısından da herhangi bir kısıtlama getirilmemiştir. Bu kapsamda davacının sadece davalı tarafın ürünlerini satmak zorunluluğu olmadığı, 3. kiişiler ile ticari faaliyete girebileceği başka bir deyişle bu yönde hareket edip etmemenin davacıya ait ticari bir karar olduğu anlaşılmaktadır. 2002 yılından itibaren devam edegelen uzun süreç içerisinde sözleşmenin yazılı olarak yenilenmesine dair teamül ve yukarıda belirtilen sözleşme hükmü de dikkate alındığında taraflar arasında yeniden yazılı olarak yenilenmemiş bulunan tek yetkili bayilik ilişkisinin 31/12/2009 tarihinde sona erdiği anlaşılmaktadır. Bu noktada taraflar arasındaki tek yetkili satıcılık ilişkisi süreli bir sözleşmeye dayandığından ve sözlemede öngörülen sürenin dolmasıyla kendiliğinden ortadan kalktığından, sözleşmenin süresinden önce ve herhangi bir kusura dayanmadan feshedilmesi durumu söz konusu olmamakla davacı yanın kar mahrumiyetine dayalı maddi tazminat istemi yerinde değildir. Keza taraflar arasında sözleşmenin 1 yıl süreli olarak yapılmış olması, davalının sözleşmenin tekrar yenileceğine dair bir taahhüdünün bulunmaması ve ayrıca davacının tek yetkili satıcı olarak satmayı taahhüt etmeyi sözleşmeye konu öğretim malzemeleri dışındaki ürün veya eserler açısından bir kısıtlama da getirilmemiş olması karşısında davacının maliyetleri karşılanamayan yatırımlar sebebiyle uğradığı zarar iddiası bakımından söz konusu yatırımların sadece davalıdan alacağı malzemelerin satış ve pazarlanması işinde kullanılacağını kabul mümkün olmadığı gibi bu yönde bir delil de sunulmamış olmasına nazaran davacı yanın karşılanamayan yatırımlar sebebiyle uğranılan zararların tazmini istemi de yerinde görülmemiştir. 01/02/2002 tarihinden başlayan ve birer yıl süreli tek yetkili satıcılık sözleşmelerinin varlığı ve davacının bedelli satış tutarlarını taahhüt ettiği ve 2009 yılı içinde tahmini satış tutarının 650.000-TL bedelli olarak belirlenmiş olduğu hususları göz önünde bulundurularak portföy tazminatı yönünden yapılan değerlendirmede; eTTK da portföy tazminatı yönünden açık bir düzenleme bulunmayıp yeni TTK da 122 maddesinde denkleştirme istemi adı altında portföy tazminatı düzenlemesine açıkça yer verilmiş bulunmaktadır. eTTK da (muhik bir sebep olmadan ve 3 aylık ihbar müddetine riayet etmeksizin akdi fesheden taraf, başlanmış işlerin tamamlanmaması yüzünden diğer tarafın uğradığı zararın tazmine mecburdur. Müvekkilin veya acentenin iflas veya ölümü yahut hacir altına alınması sebebiyle acentelik mukavelesi sona ererse, işlerin tamamen görülmesi halinde acenteye verilmesi gereken ücret miktarına nispetle tayin olunacak münasip bir tazminat acenteye yahut yukarıdaki hallere göre onun yerine geçenlere verilir.) tarzındaki 134 madde hükmü kapsamında da portföy tazminatı talep edilebileceği gerek Yargısal içtihatlarda, gerekse doktrinde kabul edilmiş bulunmaktadır. Sözleşmenin sona ermesi durumunda tek satıcıya yapımcının mallarının artık teslim edilememesi bunun sonucunda da tek satıcının sözleşme süresi devamında yapımcının markasına alıştırmış olduğu müşteri çevresini zorunlu olarak yitirmesi portföy tazminatını haklılık unsuru olarak görülmektedir. Bu noktada davacı sözleşmenin sona ermesiyle birlikte rakip firmalardan aynı niteliklere sahip mal temin edebilse dahi, davalı tarafa ait markaya alıştırmış olduğu müşteri çevresini kaybetmektedir. Yukarıda belirtildiği üzere kural olarak acenteler açısından öngörülen bu tazminat hakkı kıyasen tek satıcılık sözleşmelerine de uygulanabilmektedir. Müşteri çevresini tamamen veya önemli ölçüde genişleten tek satıcının sözleşmenin haklı bir neden haricinde sona erdirilmesi durumunda tek satıcıya münasip bir tazminat ödenmesinin hakkaniyet gereği olduğu, Yargısal içtihatlarla da benimsenmiş bulunmaktadır. Tek yetkili satıcılık sözleşmesinin sona ermesi halinde en az son 2 yılda elde edilen kazancın yıllık ortalaması tavan olmak üzere portföy tazminatının hesaplanması gerektiği bilirkişi kurulumuzca dayanakları ile birlikte ifade edilmiş olup, bu görüş mahkememizce de benimsenmiştir. Diğer yandan davacı şirketin satış iade oranları değerlendirildiğinde taraflar arasında imzalanan 2007-2008 ve 2009 yılı sözleşmelerinin 2.9 maddesinde davacının yıllık cironun %15’ine kadar olan satılamayan eserleri iade edebileceği, her kitap çeşidi için iade oranın ise %40 olacağı hüküm altına alınmış olup, davacı satış iade oranı diğer bölge bayileri iade oranının üstünde gerçekleşmekle birlikte sözleşmede herhangi bir cezai müeyyide öngörülmemiş keza davacı 2007 yılında toplam cironun %42’si oranında iade gerçekleştirdiği ve sözleşmede kararlaştırılan ve yukarıda belirtilen iade oranını aşmış olmasına rağmen 2008 yılı içinde taraflara arasında yeniden sözleşme akdedildiği diğer yandan 2009 yılında davacının tahmini cirosu 650.000-TL olarak öngörülmekle birlikte iade sonucu 2009 yılı net satış tutarının tahmin edilen tutardan 37.000-TL daha fazla olduğu bu itibarla 2009 yılında her ne kadar %42,7 oranında iade yapılmış ise de tahmini satış tutarının üstünde davalıdan mal alışında bulunulduğu saptanmıştır. Buna göre 2008 ve 2009 yılları net faaliyet karı ortalaması esas alındığında portföy tazminatının (136.410,78+110.246,45=246.657,23-TL/2 yıl ) 123.328,61-TL olacağı hesaplanmıştır. Açıklanan tüm bu sebeplerle taraflar arasında mevcut bulunan tek yetkili satıcılık sözleşmesinin süreli bir sözleşmeye dayanması ve sözleşmeyle kararlaştırılan sürenin dolması ile kendiliğinden ortadan kalkmış olması karşısında kar mahrumiyetine yönelik davacı talebinin ve yukarıda belirtildiği üzere henüz karşılanamayan yatırımlar sebebiyle uğranılan zararların tazmini yönündeki taleplerin yerinde olmadığı, yine; manevi tazminat taktirini gerektirir ve davacının kişilik haklarının ihlal edildiğine dair bir delilde mevcut olmamakla, manevi tazminat tayini için yasal koşulların bulunmadığı, tek yetkili satıcılık sözleşmesinin haklı bir nedene dayanmadan yenilenmemiş olması nedeniyle davacının portföy tazminatı talebinde bulunabileceği kanaatine varılarak keza davacının 11/11/2013 harç tarihli dilekçesiyle portföy tazminatı talebine ilişkin dava değerinin arttırılmasına dair dilekçesi de dikkate alınmak ve davalı yanın 30.04.2010 tarihli cevabi ihtar tarihi temerrüt tarihi olarak kabul edilmek suretiyle davalının kısmen kabulüne karar verilmiştir.

YARGITAY BOZMA İLAMI:
Mahkememizce verilen 24/02/2015 tarihli … Esas … Karar sayılı karar temyiz edilmiş ve temyiz incelemesini yapan Yargıtay 11 HD’ nin 28.04.2016 tarihli 2015/10468 Esas 2016/4852 Karar sayılı kararıyla; “… davacılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının, davalı vekilinin ise aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. …Davalı vekilince davacının … ve …Yayıncılık’ın da bayisi olduğu adı geçen yayın evlerine ait kitap satışlarından ve okulların bahçe düzenlemelerinden de gelir elde ettiği, portföy tazminatı hesaplanırken, davacının diğer kitabevi bayiliklerinden olan gelirleri ile diğer kitap satışı ve bahçe düzenlemesi gelirlerinin de portföy tazminatı hesabına dahil edilmesinin hukuka aykırı ve adil olmadığı bildirilerek bilirkişi raporuna itiraz edilmiştir. Ancak, davalı vekilinin portföy tazminatının hesabına yönelik işbu somut itirazları karşılanmadığı gibi, davacının başka yayınevi kitaplarının satışına dair ya da başka suretle elde ettiği gelirlerin belirlenmesine yönelik deliller de değerlendirilmemiştir. Bu suretle, davacının gelir ve karı üzerinden portföy tazminatı hesabı yapıldığı anlaşıldığından davalı vekilinin işbu tazminat hesabına yönelik itirazları nazara alınarak delillerin değerlendirilmesi sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir…” gerekçesi ile mahkememiz hükmünü bozmuştur.
Taraf vekillerinin karar düzeltme istemine ilişkin olarak da aynı Dairenin 26/04/2018 tarihli … Esas … Karar sayılı kararıyla; “… Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere, davacı vekili karar düzeltme dilekçesinde müvekkilinin dava dışı … Yayıncılık firmasının yayınlarını satmadığını, müvekkilinin ortağı … …’in babası ve kardeşine ait … Kırtasiye isimli başka bir işletme olduğunu, bu işletmenin sattığı yayınlardan birinin de … Yayıncılık firmasına ait kitaplar olabileceğini öne sürmüş ise de bu hususun mahkemece bozma ilamına uyulması halinde değerlendirilecek olmasına göre, taraf vekillerinin karar düzeltme istemlerinin reddine …” karar verilmiştir.

BOZMA İLAMI SONRASI YAPILAN YARGILAMADA:
Mahkememizce usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmuştur. Uyulan bozma ilamı doğrultusunda ve karar düzeltme ilamının 6. paragrafı da dikkate alınarak ilgili kayıtları ibraz veya celbettirmek bakımından davacı vekiline süre verilmiş, kayıtların sunulması akabinde bozma ve karar düzeltme ilamlarında işaret edilen hususlarda sunulan beyan ve belge örneklerinin de değerlendirilmesi bakımından bilirkişi heyetinden ek rapor aldırılmasına karar verilmiştir. Bozma akabinde tanzim edilen bilirkişi ek raporunda özetle ve netice olarak; bozma ilamı dikkate alınarak, davacının … ve …Yayıncılık’ın bayisi olup olmadığının belirlenmesi için davacının 2005-2009 yıllarına ait defterleri üzerinde yapılan inceleme sonunda, davacının sadece 2009 yılında (11.09./08.10./09.10./01.12/25.12.2009 tarihlerinde) toplam 1.490,60 TL … Yayıncılıktan mal aldığı, …Yayıncılıktan mal almadığı ve cari hesabın bulunmadığının tespit edildiği, bozma öncesi, davacının son iki yıl ortalama Portföy tazminatı 123.328,61 TL olarak hesaplandığı, bu miktardan, 1.490,60 TL.nin mahsup edilmesi halinde portföy tazminatının 121.838,01 TL olacağı belirtilmiştir. Yargıtay bozma ve karar düzeltme ilamında belirtilen eksiklik bu haliyle tamamlanmıştır. Davalı vekilince bozma ilamından sonra davacının yüksek iade oranlarının tespit edilmesi, davacının yüksek iade oranları dikkate alınarak müvekkilinin zararının ayrıca belirlenmesi istenmişse de bozma ilamında portföy tazminatının hesabına yönelik bozma ilamı öncesindeki davalı itirazlarının değerlendirilmesi dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar verildiğinden bu yöndeki savunma ve talep yerinde görülmemiştir.
İddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporları, uyulan bozma ilamı ve karar düzeltme ilamı kapsamında yapılan değerlendirme sonucunda; 24/02/2015 tarihli … Esas… Karar sayılı kararımızın davacının denkleştirme tazminatı dışındaki istemlerinin reddine dair kısmının onandığına dair açık bir ibare bulunmamasına karşın sair temyiz itirazlarının reddine denilmek suretiyle bozma konusu da yapılmadığından bu yönde yeniden değerlendirme yapılmaksızın aynı yönde karar vermek gerekmiş, öte yandan taraflar arasındaki tek yetkili satıcılık sözleşmesinin haklı bir nedene dayanmadan yenilenmemiş olması nedeniyle davacının portföy tazminatı talebinde bulunabileceğine kanaat getirilmekle, bu kapsamda davacının … Yayıncılık’tan 2009 yılında 1.490,60 TL bedelli mal almış olduğunun ve yine davacının …Yayıncılık’tan mal almadığının, cari hesabının da bulunmadığının tespit edilmiş olması karşısında bozma ilamı öncesinde tespit edilen 123.328,61 TL portföy tazminatından 1.490,60 TL mahsup edilerek davacının davalıdan 121.838,01 TL denkleştirme tazminatı talep etmekte haklı olduğu, davalının 30.04.2010 tarihli cevabi ihtar tarihi itibariyle temerrüde düştüğü kabul edilmek suretiyle davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki hüküm fıkrası oluşturulmuştur.

H Ü K Ü M / Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile 121.838,01 TL denkleştirme tazminatının 30/04/2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya VERİLMESİNE,
2-Davacının yerinde görülmeyen sair ve fazlaya dair istemlerinin REDDİNE,
3-Alınması gereken 8.322,75 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin ve ıslah harcı olarak yatırılan 3.918,25 TL’ nin mahsubu ile bakiye 4.404,50 TL’ nin davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA, davacı tarafından peşinve ıslah harcı olarak yatırılan 3.918,25 TL’ nin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE (bozma öncesi verilen hüküm ile tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla),
4-Davacı tarafından yapılan; 17,15 TL başvurma harcı parası, 411,20 TL müzekkere ve posta masrafı, 4.300,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam; 4.728,35 TL yargılama masrafından davanın kabul edilen miktarına göre 2.579,57 TL’ sinin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE, arta kalan masrafların davacı üzerinde BIRAKILMASINA (bozma öncesi verilen hüküm ile tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla),
5-Davalı tarafından yapılan 59,00 TL müzekkere ve davetiye posta masrafı, 1.300,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam; 1.359,00 TL yargılama masrafının davanın reddedilen miktarına göre 617,59 TL’ nin davacıdan alınarak davalıya ÖDENMESİNE, arta kalan masrafların davalı üzerinde BIRAKILMASINA, (bozma öncesi verilen hüküm ile tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla),
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca maddi tazminat davasının kabul edilen miktarı yönünden hesap ve takdir edilen 12.497,04 TL’ nin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜTuyarınca maddi tazminat davasının reddedilen miktarı yönünden hesap ve takdir edilen 3.178,87 TL’ nin davacıdan alınarak davalıya ÖDENMESİNE,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/3-4 maddeleri uyarınca tamamı reddedilen manevi tazminat talebi yönünden hesap ve takdir edilen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ÖDENMESİNE,
9-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısımların karar kesinleştiğinde ilgilisine İADESİNE,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile YARGITAY nezdinde TEMYİZ kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …

Hakim …