Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/521 E. 2018/1110 K. 21.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/521 Esas
KARAR NO : 2018/1110
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 05/06/2018
KARAR TARİHİ: 21/11/2018
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında alacağın temliki, sulh ibra ve feragat sözleşmesi imzalandığını müvekkilinin tasfiye halinde …a.ş den alacağına istinaden 20.881,67 Euro bütün hakları ile birlikte davalıya devrettiğini, davalının protokolde belirlenen tutarları belirlenen tarihlere göre ödeme yükümlülüğü altına girdiğini, temlikname protokolünde belirtildiği üzere 60 ayda taksitler halinde 350 Euro ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, bu ödeme planına göre ilk 7 ay için ödeme yaptığını sonrasında ödeme yapmadığını, sonrasında ihtaneme gönderildiğini ama ihtarnameyede cevap vermediğini, daha sonra icra dairesinden 90.662,74 TL için takip başlatıldığını lakin davalının haksız olarak takibe itiraz ettiğini ve takibi durdurduğunui sonuç itibariyle borç ilişkisinin varlığının ortada olduğunu müvekkilinin alacağına yapılan itirazın haksız ve mesnetsiz olduğunu kötü niyetli bu itirazdan dolayı %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatı talebiyle yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmektedir.
G E R E K Ç E /
Yargıtay …Hukuk Dairesi Esas No : … Karar No : … sayılı ilamında belirtildiği üzere; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Yargıtay …Hukuk Dairesi Esas No : …, Karar No : … sayılı kararında “6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer Kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir.
Diğer taraftan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, Kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Öte yandan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için asliye hukuk mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık, Kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, asliye hukuk mahkemesinin ticari olmayan bir davayı asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla görmüş olması açıkça bozmayı gerektiren bir usule aykırılık halini oluşturmaktadır.” içtihadına yer verilmiştir
Yargıtay …. Hukuk Dairesi Esas No : … , Karar No : … ve 20/10/2017 tarihli dava konusu bu davamız ile aynı olan ilamında “Taraflar arasında imzalanan protokol hükümleri incelendiğinde; davacının tasfiye halindeki …A.Ş’de bulunan cari hesaplarındaki 13.811,00 Dolar’ı davalı ile imzaladıkları 11.05.2010 tarihli alacağın temliki, sulh, ibra ve feragat sözleşmesi ile temlik ettiklerini, davalının bu sözleşme gereğince 30.05.2010 tarihinden itibaren her ay belirli bir miktarı ödeyeceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/3 fıkrası uyarınca dava tarihi itibariyle Asliye Hukuk Mahkemesi ile Asliye Ticaret Mahkemesi arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, somut olayda uyuşmazlık, alacağın temliki sözleşmesinden kaynaklanan edimin yerine getirilmemesi nedeniyle alacağın tahsili istemine ilişkindir. Davacılar, tacir olmadığı gibi eldeki davada Ticaret Kanununda düzenlenen mutlak ticari davalardan değildir. Hal böyle olunca, davaya bakmakla görevli mahkeme Ticaret Mahkemesi değil Asliye Hukuk Mahkemes’idir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. O halde mahkemece, işin esasına girilerek sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, Ticaret Mahkemeleri’nin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma gerektirir. ” görüşüne yer verilmiştir. (Aynı yönde aynı daire Esas No : 2016/19360, Karar No : 2018/2813 sayılı kararı)
Yargıtay… Hukuk Dairesi Esas No : …, Karar No : …ayılı ilamında “Somut olayda; davacı tarafından temlik sözleşmesi uyarınca davalının üzerine düşen edimlerini yerine getirmediğinden bahisle alacak isteminde bulunulmuş olup davacının temlik sözleşmesine konu yaptığı alacağın borçlusu durumundaki tasfiye halindeki …A.Ş. bu davada taraf olmadığı gibi, uyuşmazlık konusu alacak da doğrudan doğruya davalının ticari işletmesiyle ilgili değildir. Uyuşmazlığın çözümünde 818 sayılı BK’nın 162. ve devamındaki maddeler (6098 sayılı TBK’nın 183 vd) uygulacağından yukarıda yapılan açıklamalar uyarınca mahkemece; dava konusu uyuşmazlığın ticari dava niteliği taşımadığı gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” görüşüne yer verilmiştir.
Yargıtay …Hukuk Dairesi Esas No : …taksitler halinde ödenmesinin kararlaştırıldığı, bu ödemeler yapılmayınca davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı, davalının takibe yaptığı itirazın haksız olduğu ileri sürülerek itirazın iptalinin ve icra inkâr tazminatının tahsilinin istendiği anlaşılmaktadır. Davacı ile davalı arasında imzalanan 12/04/2011 tarihli sözleşme bağımsız mahiyette olup, kendi başına hüküm ifade etmektedir, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilişkili bir sözleşme değildir. Bu durumda uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir.” şeklinde içtihadı bulunmaktadır.
Yukarıda yer alan açıklama ve içtihatlar doğrultusunda davacının davacı vekili beyanına göre de tacir olmaması, uyuşmazlığın sözleşmeye konu finans kurumunda yer alan alacaktan bağımsız mahiyette olup alacağın temlik sözleşmesinden kaynaklanan edimin yerine getirilmemesi nedenine dayalı olması bu sebeple de mutlak ticari dava olmaması nedenleriyle mahkememiz görevsiz olduğundan aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan, HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın görev yönünden usulden REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde HMK madde 20 uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde taraflarca talep edilmesi halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE, gönderilmesine, şayet yasal iki haftalık süre içerisinde taraflarca talep edilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331/2 md. uyarınca harç, yargılama gideri ve gider avansının görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde talep üzerine harç yargılama gideri ve gider avansı konusunda mahkememizce karar OLUŞTURULMASINA,
Dair, verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
E-İMZALIDIR
Hakim …
E-İMZALIDIR