Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/511 E. 2023/147 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/475 Esas
KARAR NO:2023/139

DAVA:ALACAK
DAVA TARİHİ:09/09/2020
KARAR TARİHİ:22/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında İmalat ve Satış sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmenin konusunun müvekkili şirketin taşeron olarak Cezayir’de üstlendiği inşaat projesine gönderilmek üzere sözleşme ile kararlaştırılan ürünlerin export olarak müvekkiline teslim edilmesi olduğunu, sözleşmede kararlaştırılan ürünlerin KDV hariç 781.322,44 TL olduğunu, sözleşmenin akdedilmesinden kısa bir süre sonra ihtiyaçların değişmesi sebebiyle bir kısım ürünlerin satın alınmasından vazgeçildiğini, derhal mail ile davalıya bildirildiğini ve davalının da onay verdiğini, akabinde davalıya toplam 549.154,58 TL ödeme yapıldığını, fakat davalı şirket tarafından KDV dahil 481.856,72 TL tutarında ürün teslim edildiğini, davalı şirket nezdinde 67.297,86 TL alacak bakiyesi kaldığını, kalan alacak bakiyesine istinaden ürünlerin teslimi istenmiş ise de teslim edilmediğini, davalı şirket nezdinde kalan alacağın küçük bir kısmını ihtiva eden özel olarak üretilmesi gereken süpürgeliklerin de talep edilmesine rağmen gönderilmediğini, akabinde 67.297,86 TL alacağa rağmen … Gayrimenkul’den satın alınmak zorunda kalınan süpürgelik bedeli olarak 8.266,81 TL ödeme yapıldığını, ihtarname ile kalan bakiye alacağının ödenmesi ihtar edilmiş ise de, ihtarnameye Kep üzerinden davacı şirketin bakiye alacağının bulunmadığı, aksine müvekkilinin 372.805,89 TL borcu bulunduğunun ve ayrıca ardiye ücreti kesileceği iddiasıyla cevap verildiğini, işbu cevabi yazıya ihtarname keşide edildiğini, defterlerde alacağının görüleceğini, davalı şirketi kendisine özel ürünlerin teslim alınmadığını iddia etmiş ise de e-posta yazışmalarından da görüleceği üzere kendisi için üretilen süpürgelikleri teslim almak istediğini, ancak teslim edilmekten imtina edildiğini, özel ürettiği ürünlerin varlığından bahsetmiş ise de bu durumun iddiadan öte olmadığını, ürünleri ürettikleri varsayılsa dahi sözleşmede kararlaştırılan ürünlerin çok az bir kısmının müvekkil adına üretilen ürünler olduğunu, ısrarlı talebe rağmen gönderilmediğini, bu nedenle ardiye ücreti talep edilemeyeceğini bildirerek kalan 67.297,86 TL alacaklarının temerrüt tarihinden (13.01.2020 ihtar tebliğ) itibaren TCMB ticari avans faiziyle, 3. kişiden alınan ürün bedeli 8.266,81 TL’nin dava tarihinden itibaren TCMB ticari avans faiziyle davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından her ne kadar bir takım malzemelerin iadesinin talep edilip müvekkili şirket tarafından bu talebin onaylandığına dair e-posta yazışmaları sunulmuş ise de yazışmaların şirket çalışanı tarafından gayri resmi cevap olarak gerçekleştirildiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 8.3 maddesi gereği taraflar arasındaki sözleşme maddelerinin değiştirilmesi, çıkarılması eklenmesi gibi durumların ancak tarafların karşılıklı olarak mutabakatı ve yazılı olması halinde geçerli olacağını, bu madde ile iptali istenilen ürünlerin resmi olarak iptal edilmediğini, sözleşme ile ürün bedelinin 781.322,44TL+%18 KDV dahil toplam 921.960,47 TL olarak belirlendiğini, sözleşmenin 4.3 maddesi ile sözleşme avans tutarının %10 peşin olarak ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davacı tarafça ürün bedelinin %10 tekabül eden 78.132,00TL nin eksik bedelle 60.000,00TL olarak yatırıldığını, davacı şirket tarafından bugüne kadar toplamda 549.154,58 TL ödeme yapıldığını, 372.805,89TL bakiye borcu kaldığını, davacının iddia ettiği gibi müvekkili şirketin davacı tarafa borçlu olmadığını aksine davacı taraftan müvekkili şirketin alacaklı olduğunu bildirerek, haksız davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, alacak davasıdır.
Davacı yanca, taraflar arasında akdolunduğu bildirilen imzasız 02/10/2018 tarihli sözleşme, ödeme dekontları, fatura, e-mail yazışmaları, ihtarnameler ile arabuluculuk tutanağı; davalı yanca da, taraf şirketlerin kaşe ve imzalarını taşıyan 05/10/2018 tarihli imalat ve satış sözleşmesi, yazışmalar, ticari kayıtlar ve ihtarnameler ibraz olunmuştur.
Taraflarca sunulan dilekçe ve belgeler ile getirtilen kayıtlar incelenmiş, 6102 sayılı TTK’nın 83. Maddesi hükmü de dikkate alınarak uyuşmazlığa konu alacağın dayanağı olan faturaların ve ödemelerin taraf şirketlerin ticari defterlerine yansıyış şeklini tespit noktasında bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce görevlendirilen mali müşavir bilirkişi 19/04/2021 tarihli raporunda; açılan davada; davalı şirket nezdinde kalan alacak bakiyesi 67.297,86 TL’nin 13.01.2020 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsili ve dava dışı üçüncü sahıs … Gayrimenkul’den satın alınan KDV dahil 8.266,81 TL’Iik süpürgelik ücretinin dava tarihinden itibaren işletilecek ticari avans faizi ile birlikte tahsilinin talep edildiği, rapor içerisinde yer verilen tespitlere göre; davacı tarafça fazla ödenen tutarın 67.297,86 TL olduğu, anılan tutarda ihtilaf bulunmadığı, gerek e-posta yazışmaları, gerekse ihtarname içeriğinde yer alan ifadelerden; asıl ihtilafın tarafların sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği, davacının davalı şirkete yapmış olduğu avans ödemesini ve üçüncü şahıs … Gayrimenkul’e ödediği 8.266,81 TL’yi talep edip edemeyeceği hususlarından kaynaklandığı, anılan hususların teknik ve hukuki açıdan değerlendirmeyi gerektirdiği, şeklinde görüş bildirmiştir.
Mali müşavir bilirkişinin yanına inşaat mühendisi ve sözleşmeler alanında uzman bilirkişi de dahil edilerek heyetten alınan 06/04/2022 tarihli raporda; davacının iptalini talep ettiği ürünlerden sadece … serisi ürünlerin ve … … 1. ürünün iptalinin mümkün olabileceğinin davalı tarafından bildirildiği, iptale konu ürünlerin 117.504,00-TL, 18.750,00-TL ve 44.928,00-TL olmak üzere toplam 181.182,00-TL tutarında olduğu, bu takdirdesözleşme bedelinin artık “600.140,44-TL + %18 KDV” (708.165,72-TL)olarak değerlendirilebileceği, tarafların sözleşme ile ifa sırası kararlaştırdıkları ve buna göre öncelikle davacının fatura öncesi bedeli KDV ile birlikte davalının banka hesabına ödemesi gerektiği, davalının teslim borcunun ancak söz konusu bedelin banka hesabına ödenmesi halinde doğacağı, diğer bir anlatımla teslim edilecek ürünün bedeli ödenmeden davalının teslim borcundan bahsedilemeyeceği, son sevkiyatta avans tutarının düşülerek (varsa) bakiye bedelin ödenmesinin teslim için yine şart olduğu, davalının pek çok kez ürünleri teslim alması için davacıya bildirimde bulunduğu, ürünlerin fabrikada kalmasının davalıyı zora sokması ve masraf yaratması sebebiyle davalının davacıdan bir sevk adresi talep ettiği, davacının ardiye ücretlerini topyekün inkar etmediği, davalının sözleşme kapsamında davacıya teslim ettiği ürünler ve bedelinin dosya kapsamından tam olarak tespit edilemediği, taraflar arasında akdedilen sözleşmeye göre şayet 24/12/2019 tarihi için gerçekleşmesi öngörülen sevkiyat; taraflar arasındaki son sevkiyat ise bu takdirde öncelikle avans bedelinin mahsup edilmesi, akabinde (varsa)bakiye tutarın davalıya ödenmesi gerektiği, ürünlerin davacıya tesliminin bundan sonra gerçekleşeceği, taraflar arasındaki son sevkiyat değil ise bu takdirde sözleşme uyarınca avans bedeli mahsuba konu edilmeyecek olup ürünün teslim alınabilmesi için öncelikle bedelinin ödenmesi gerektiği, sözleşme gereği malzeme faturasının malzeme tesliminde kesileceği de dikkate alınarak; son sevkiyat tarihi itibariyle davacının davalıya sözleşmeden doğan bir borcunun olması halinde, davalının ürünleri teslim etmemesinin sözleşmeye aykırılık teşkil etmediği, Mahkemenin bu kanaatte olması halinde; davacı, alacaklı temerrüdüne düşmüş olacağı için davalıdan dava konusu bedeli talep edemeyeceği, son sevkiyat tarihi itibariyle davacının ödediği 60.000,00-TL avanstan kalan tutar düşüldükten sonra davacının sözleşmeden doğan başkaca bir borcunun kalmaması halinde, davalının ürünleri teslim etmemesinin sözleşmeye aykırılık teşkil edeceği, Mahkemenin bu kanaatte olması halinde ise davalının borçlu temerrüdüne düşmüş olacağı; davacının, ödediği ve davalı uhdesinde kalan bedeli talep edebileceği bildirilmiştir.
Dava dosyasında mali müşavir bilirkişiden alınan 19/04/2021 tarihli rapor ile heyete inşaat mühendisi ve sözleşmeler alanında uzman bilirkişiler de dahil edilerek alınan 06/04/2022 tarihli rapor, taraf beyan ve itirazları da dikkate alındığında uyuşmazlığın aydınlatılması noktasında yeterli görülmediğinden yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş; mali müşavir ve sözleşmeler alanında uzman bilirkişilerden oluşturulan heyet tarafından hazırlanan 15/11/2022 tarihli raporda; davacı yanın 30×120 … … kaleminin işveren tarafından iptal edilmiş olması nedeniyle sipariş listesinden çıkarılmasının istendiği, davalı yanın da talebi uygun gördüğü, ancak 10×120 … kaleminin iptal edilemeyeceği ve fatura edileceğinin bildirildiği, taraflar arasındaki sözleşmenin 8.3 maddesinde sözleşme değişikliğinin yazılı olması gerektiği belirlenmiş ise de, iş sahibinin siparişi iptal etmiş olması nedeniyle davacının da kısmi sipariş iptali isteminin uygun görülerek iptal işleminin gerçekleştirildiği, konunun hukuki değerlendirmesinin Mahkemeye ait olduğu, fiili duruma bakıldığında bu kısmın iptal edildiği ve üretilmediğinin görüldüğü, defter kayıtlarına göre, davalı tarafından düzenlenen 481.856,72 TL tutarındaki faturalarına karşılık davacı tarafından ödemelerin yapıldığı, avans ödemesi olan 60.000 TL ve son fatura öncesi fatura bedelinden 7.297,86 TL fazla ödeme nedeniyle, 67.297,86 TL davacının davalıdan alacaklı kaldığı, 67.297,85 TL davacı alacağı olduğu taraf kayıtları kapsamında mali inceleme kısmında tespit edildiği, davacı yan davalı nezdinde kalan alacağın küçük bir kısmını ihtiva eden özel olarak üretilmesi gereken süpürgeliklerin de talep edilmesine rağmen gönderilmediğini ve zarara uğratıldıklarını, akabinde 67.297,86 TL alacağa rağmen … Gayrimenkul‘den satın almak zorunda kalınan süpürgelik bedelinin 8.266,81 TL ödeme yapıldığını beyan ettiği, söz konusu tutarın doğrudan davacı zararı olarak görülemeyeceği, teslim edilmeyen kısım ile üçüncü kişiden tedarik edilen fiyat arasındaki farkın zarar olarak görülebileceği, … firmasından satın alınan malzeme 60×120 crown exp. Seramik ve 50×120 grigio exp. Seramik toplamı 8.266,81TL olduğu, bedeli ödenen bu malzeme de eklendiğinde davacının alacağının 67.297,86+8.266,81=75.564,67 TL olduğu şeklinde görüş bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, taraf vekillerince rapora karşı beyan ve itirazlarını içerir dilekçeler sunulmuştur. Dosya kapsamında temin edilen bilirkişi raporlarına yönelik itiraz sebepleri, teknik ve muhasip bilirkişiler tarafından yapılan tespitlere nazaran Mahkememizce de değerlendirilebilecek mahiyette olmakla, yeniden veyahut ek bilirkişi incelemesi yaptırılmamıştır.
Yapılan yargılama neticesinde tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiştir. Buna göre; davacı yanca taraflar arasında 02/10/2018 tarihli sözleşme kapsamında ticari ilişki bulunduğu iddia edilmişse de, sunulan sözleşmenin onaysız ve imzasız olması nedeniyle bu iddiaya itibar edilmemiş, davalı yanca sunulan 05/10/2018 tarihli taraf şirketlerin kaşe ve imzalarını taşıyan İmalat ve Satış Sözleşmesi… /2018 – 10 başlıklı sözleşme kapsamında ticari ilişki bulunduğu kabul edilmiştir. Sözleşmenin konusu, döşeme ve duvar seramiklerinin üretimelerinin sözleşme teslim tarihlerine uygun olarak yapılıp bitirilmesi, Export paketlenmiş olarak teslim edilmesi işi olarak gösterilmiştir. Sözleşme bedeli 781.322,24 TL + KDV(140.638,04 TL) = 921.960,28 TL olarak kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin 4. maddesine göre malzeme faturasının malzeme tesliminde kesileceği, sözleşme avansı olarak %10 (78.132,00 TL) tutarın tedarikçi davalının hesabına peşin olarak gönderileceği, fatura tutarı ve KDV’sinin ödenmesi akabinde malzemenin teslim edileceği, son sevkiyatta sözleşme esnasında ödenen avans tutarı olan 78.132,00 TL düşülerek kalan bakiye de tedarikçi davalının hesabına yatırıldıktan sonra ürün teslimatının gerçekleştirileceği; sözleşmenin değiştirilmesinin 8.3 maddesinde tarafların karşılıklı mutabakatı ve yazılı olmasına tabi tutulduğu, 9.5 maddesinde de, sözleşmenin bölünebilir nitelikte olduğu, hükümlerden herhangi birisinin geçersiz sayılması, iptal edilmesi veya uygulanmamasının sözleşmenin diğer maddelerinin geçerliliğine etki etmeyeceği kararlaştırılmıştır.
Davacı yanca, sözleşmeye konu ürünlerin bir kısmının iptal edildiği, bir kısmının ise talep edilmesine rağmen davalı şirket tarafından teslim edilmediği iddia edilerek, fazladan yapılan ödemenin iadesi ve ürün teslimi yapılmaması nedeniyle üçüncü şahıs firmadan temin edilen ürün bedelinin iadesi talep edilmiştir.
Davalı yanca ise, davacının avans ödemesini eksik yaptığı, sözleşmeye göre ürün alım taahhüdüne uymadığı, ardiye ücreti oluştuğu , bakiye sözleşme bedelinden sorumlu olduğu, eldeki davaya konu taleplerin yerinde olmadığı savunulmuştur.
Tarafların ticari defterlerinde karşılıklı ve aynı yönde kayıtlı olduğu üzere, davalı tarafından davacıya 481.856,72 TL bedelli faturalara istinaden ürün teslimi gerçekleştirilmiş, davacı tarafından ise 549.154,58 TL ödeme gerçekleştirilmiştir.
Sözleşmede avans bedeli 78.132,00 TL olarak kararlaştırılmışsa da davacı tarafından yapılan 60.000,00 TL avans ödemesi davalı tarafça kabul edilmiş ve bir kısım ürün teslimi de gerçekleştirilmiştir. Bu bakımdan avans ödemesinin eksik ödenmesi nedeniyle davacının sözleşmeye aykırı davrandığı savunması yerinde görülmemiştir.
Davacı yanca sözleşmeye konu bir kısım ürünlerin iptali talebinde bulunulduğu, davalı şirket çalışanı tarafından gönderilen cevabi mailde, iptali talep edilen ürünlerden bir kısmının iptalinin onaylanarak sipariş listesinden çıkartıldığı, ancak iptali talep edilen bir kısım ürünün sipariş iptalinin mümkün olmadığının ve bu ürünlerin fatura edileceğinin bildirildiği görülmüştür. Davalı vekilince davalı şirket çalışanının sözleşme değişikliği noktasında yetkisi olmadığı savunulmuşsa da sipariş iptaline onay verilen ürünlerin üretildiği iddia ve ispat edilmediğinden davalı vekilinin yetkisiz temsile yönelik savunmaları da yerinde görülmemiştir.
Taraflr arasındaki sözleşmede sıralı sorumluluk öngörülmüş ve avans ödemesi olarak nitelendirilmişse de güvence bedeli şeklinde düzenlenen avans bedelinin iadesi veyahut mahsuplaşması son teslimatın gerçekleşmesine tabi tutulmuştur. Davalı tarafından bir kısım ürünlerin teslim alınması bakımından davacıya bildirimde bulunulmasına rağmen teslim alınmaması nedeniyle oluşan ardiye ücretlerinin ve malzeme bedellerinin ödenmesinin talep edildiği, davacı yanca bu ücretlerin ödendiği ve ürünlerin de teslim alındığı iddia edilmediği gibi bu yönde elverişli bir delil de sunulmadığı, davalının ücretleri ödenmeyen ürünleri teslim etmeme hakkı bulunduğu, bu bakımdan davacının alıcının temerrüdüne düştüğü, taraflar arasındaki sözleşmenin fesholunduğu yönünde bir iddia bulunmadığı gibi son sevkiyatın tamamlanması durumu da söz konusu olmadığından sözleşmenin 4.3.3 maddesi hükmü gereği davacının fazladan ödediğini iddia ettiği bedellerin iadesini bu aşamada isteyemeyeceği kabul edilmiştir.
Davalı tarafça teslim edilmemesi nedeniyle üçüncü şahıs firmalardan ürün temini noktasında ödenen bedellerin iadesi de talep edilmişse de, davacının alıcının temerrüdüne düşmesi nedeniyle sıralı sorumluluk öngörülen sözleşmede davalının ürün tesliminden kaçınmasının sözleşmeye aykırı davranış olarak değerlendirilemeyecek olması, kaldı ki, üçüncü şahıs firmadan temin edilen ürünlere ödenen bedellerin taraflar arasındaki sözleşmede kararlaştırılan bedellerden daha düşük olması nedeniyle davacının bu yönde bir zararının oluşmayacağı ve davalının bu bedellerden sorumlu tutulamayacağı kabul edilmiştir.
Tüm bu nedenlerle, davanın reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcının peşin yatırılan 1.290,46 TL harçtan mahsubu ile fazladan yatırılan 1.110,56 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk giderinin davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı tarafından bilirkişi ücreti olarak sarf edilen 2.200 TL masrafın davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 12.090,35 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından sarfedilmeyen kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine İADESİNE,
8-Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 67/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın tebliğe ÇIKARTILMASINA,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, HMK’nın 341/1 ve 345. maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 22/02/2023

Katip …
e-imzalıdır .

Hakim …
e-imzalıdır .