Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/486 E. 2019/444 K. 22.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/486 Esas
KARAR NO : 2019/444
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 25/05/2018
KARAR TARİHİ: 22/05/2019
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı alacaklı müvekkili ile davalı borçlu taraf arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı olarak müvekkili tarafından 04.10.2016 tarihli … sıra numaralı ve 37.800-TL bedelli fatura kesildiğini, borçlu davalı tarafça işbu dfaturadan kaynaklı borç ödenmediğinden müvekkili tarafınca davalı borçlu aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile 35.000-TL için icra takibi başlatıldığını, davalı borçlu tarafça haksız ve kötü niyetli olarak borca ve tüm ferilerine itiraz edildiğini, müvekkile ve davalı şirket kayıt ve defterlerinde yapılacak inceleme ile de davalı müvekkili şirkete faturadan kaynaklı borcunu ödemediğini, takibe de haksız bir şekilde itiraz ettiğini, açıklanan nedenlerle itiraz açıkça haksı zve mesnetsiz olduğunu, bu nedenle itirazın iptali ve davalı borçlunun %20′ den aşaı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
G E R E K Ç E /
Davacı tarafça mahkememize sunulan dava dilekçesi incelendiğinde; davalı olarak …’nın hasım gösterilmesi üzerine 2 nolu celsede iş oraklığı olarak hasım şeklinde gösterilen davalının niteliği, adi ortaklık olup olmadığı konularında açıklama yapması için süre verilmiş, vergi dairesine yazılan müzekkere ve davacı vekilince verilen beyan dilekçesindeki açıklamalar doğrultusunda, iş ortaklığının birden fazla şirketin bir araya gelmesiyle müteşekkil bir adi ortaklık olduğu konusunda netlik meydana gelmiştir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/20777, Karar No: 2018/8830 sayılı ilamında; “Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olan bütün gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine sahiptirler.Mahkemenin taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa davanın esası hakkında bir karar verilemez; dava, sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir. Görüldüğü üzere, taraf sıfatı usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olduğundan taraf sıfatının yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için defi değil, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu bir itiraz niteliğindedir. Uygulamada sıfat yerine genel olarak “husumet”, davacı bakımından “aktif husumet ehliyeti”, davalı bakımından “pasif husumet ehliyeti” tabirleri kullanılmaktadır. Husumet dava şartı olup, kamu düzenine ilişkin bulunduğundan, yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gereken bir husustur. ” içtihadına yer verilmiştir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/18805, Karar No: 2018/8661 sayılı ilamında “Bilindiği üzere, adi ortaklık; iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir(TBK. 620/1 md.). Diğer bir anlatımla, adi ortaklık; birbirini tanıyan, birbirlerinin kabiliyet ve şahsiyetlerine güvenen, eşit ve aynı durumda olan gerçek veya tüzelkişilerin, müşterek amacın gerçekleştirilmesini sağlayacak vasıtaları (sermaye paylarını veya emeklerini) ortaklığa getirme konusunda karşılıklı ve uygun irade beyanlarının birbirine ulaşmasıyla teşkil eden bir kişi topluluğudur.” açıklaması yapılmıştır. Yine Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Esas No: 2018/7693, Karar No: 2019/1225 sayılı ilamında “Adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığı için, taraf ehliyeti de yoktur. Bu nedenle, adi ortaklığa ilişkin davalarda, adi ortaklığı oluşturan kişilerin taraf olarak hep birlikte hareket etmeleri zorunludur. Adi ortaklığa karşı açılan dava, diğer ortakların tümüne karşı yöneltilmelidir. Başka bir anlatımla, aktif ve pasif taraf ehliyeti tüm ortaklara aittir. Bu açıdan ortaklar arasında mecburi dava arkadaşlığı vardır.” kararına yer verilmiştir. Bu nedenle adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından davada hasım olarak gösterilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Her ne kadar davacı adi ortaklığı oluşturan şirketlerin sonradan davaya dahil edilmesi şeklinde bir talep göndermiş ise de 6100 sayılı HMK maddeleri kapsamında davaya sonradan dahil etme şeklinde bir kurum bulunmaması, adi ortaklar arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunuyor olmasına karşın davanın bu arkadaşlardan birine değil tüzel kişiliği olmayan adi ortaklık hasım gösterilmek suretiyle açılması nedeniyle yine davaya dahil etmenin usulen mümkün bulunmaması (Açıklama için bkz; Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Esas No : 2015/945, Karar No : 2015/14011 ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Esas No: 2018/4347, Karar No : 2018/12691 sayılı ilamları) HMK md. 61 vd hükümlerinde davanın ihbarı kurumu bulunup ihbar olunanların davaya müdahil olması halinde dahi müdahil olanlar hakkında hüküm kurulamaması nedenleriyle bu talep kanunen mümkün bulunmadığından talep nazara alınmaksızın husumetin re’sen gözetilmesi gerekliliğiyle davanın pasif husumet eksikliği nedeniyle usulden reddine dair karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın pasif husumet eksikliği nedeniyle usulden REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40-TL harçtan peşin alınan 409,07-TL’den mahsubu ile fazla yatan 364,67-TL’ nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Taraflarca HMK 120 madde gereğince yatırdıkları gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
Dair; davacı vekili yüzüne karşı, davalı taraf yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır