Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/483 E. 2018/1083 K. 14.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/483 Esas
KARAR NO : 2018/1083
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 25/05/2018
KARAR TARİHİ: 14/11/2018
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile borçlu arasında elektrik enerjisi satış sözleşmesi imzalandığını söz konusu sözleşme gereği elektrik kullanımında bulunan şirkete faturaların gönderildiğini, ilgili fatuturaların zamanında ödenmemesi üzerine İstanbul …İcra Müdürlüğünden icra takibi başlatıldığını, takip açılışından sonra dosya borcunu kapatmadan ana para bedeli kadar ödeme yapıldığını, davalının yaptığı itirazın hukuka aykırı olduğunu, mahkeme masrafları ve velalet ücretini, faizide ödemediğini bu itiraz ile sadece sürecü uzatmaya çalıştığını, sonuç olarak itirazın iptalini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmektedir.
S A V U N M A /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; konuyla ilgili olarak yetkili mahkemenin Bakırköy mahkemesi olduğunu ayrıca görevli mahkemeninde tüketici mahkemesi olduğunu, müvekkilinin iyi niyetli olduğunu davacı taraf ile telefon görüşmesinde 10 günlük süre istediğini bu süre içindede fatura bedellerini ödediğini sonrasında davacı tarafın kötü niyetli olarak icra takibi başlattığını, müvekkilinin tüm zorluklara rağmen söz verdiği günde faturaları ödemesi, bir sorun kalmadığını gösteriyor bu sebeple huzurdaki davanın reddi gerektiğini, takip öncesi faiz talebinin usülsüz olduğunu yasal bir dayanağının olmadığını, talep olunan her iki aşamadaki faizin oranının fahiş olduğunu sadece yasal faiz talep olunabileceğini, borçlunun herhangi bir vekalet ücreti ödemek zorunda olmadığını, dava konusu olayla ilgili hukuki bir temel oluşmadığını sonuç olarak arz olunan nedenlerle davanın reddine yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini cevaben talep etmektedir.
G E R E K Ç E /
Yargıtay … Hukuk Dairesi Esas No : … Karar No: … sayılı ilamında belirtildiği üzere; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Yargıtay … Hukuk Dairesi Esas No :…, Karar No: … sayılı kararında “6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer Kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir.
Diğer taraftan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, Kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Öte yandan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için asliye hukuk mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık, Kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, asliye hukuk mahkemesinin ticari olmayan bir davayı asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla görmüş olması açıkça bozmayı gerektiren bir usule aykırılık halini oluşturmaktadır.” içtihadına yer verilmiştir.
Yargıtay …hukuk Dairesi Esas …, Karar … sayılı ilamında “Davacı şirketin uyuşmazlık konusu havuz çevresine twinson deck uygulanması işini ticarî işletmesiyle ilgili olarak yaptığında tereddüt bulunmamaktadır. Buna karşılık davalı site yöneticiliği olup tacir sıfatını taşımamaktadır. Yapılan açıklamalara göre, eldeki davaya bakma görevi 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesine aittir. Bu durumda, mahkemece, davanın mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan reddine, dosyanın talep halinde görevli Bursa Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken” şeklinde içtihat bulunmaktadır. ( Benzer yönde Yargıtay 20. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/4492, Karar No: 2016/7086 sayılı kararı)
Her ne kadar davacı taraf davalı … Site Yönetimi hasım göstermek suretiyle söz konusu davayı açmış ise de aralarında davaya konu edilen uyuşmazlığın mutlak ticari dava sayılan davalardan olmaması, nisbi ticari dava bakımından işin davacı tacir için ticari işletmesiyle ilgili olması yeterli olmayıp her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili olması gerekliliği davada hasım olarak ise ticari işletme değil site yönetiminin gösterilmiş olması sebebiyle mahkememiz görevli olmadığından ve asliye hukuk mahkemesi görevli olduğundan HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın görev yönünden usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan, HMK’nun 14/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın görev yönünden usulden REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde HMK madde 20 uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde taraflarca talep edilmesi halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE, gönderilmesine, şayet yasal iki haftalık süre içerisinde taraflarca talep edilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331/2 md. uyarınca harç, yargılama gideri ve gider avansının görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde talep üzerine harç yargılama gideri ve gider avansı konusunda mahkememizce karar OLUŞTURULMASINA,
Dair, verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
e-imzalıdır
Hakim …
e-imzalıdır