Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/465 E. 2018/1085 K. 14.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/1067 Esas
KARAR NO : 2018/1038
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 16/11/2015
KARAR TARİHİ: 05/11/2018
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan tazminat davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesini özetle; Davalı şirketin rizikosu üstlenilen … plakalı aracın… köyü sapağında geçirdiği kaza nedeniyle müvekkillerinin desteği …’un hayatına kaybettiğini, davalı … şirketine gerekli evrakların temin edilerek poliçe kapsamında kaza tarihinde kişi başına olan teminat çerçevesinde destek zararının karşılanmasını talep edildiğini, yapılan başvuru neticesinde açılan hasar dosyası taleplerinin usul ve yasaya aykırı olarak red edildiğini, müvekkillerinin desteğini kaybetmiş olması nedeniyle 6100 sayılı yasanın 107 maddesine göre belirlenecek maddi tazminatın davalı şirkete başvuru tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte davalı … şirketinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı vekili mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın aynı kaza ile ilgili olarak müvekkil şirket aleyhine İstanbul… Asliye Ticaret Mahkemesinin… esas sayılı dosyasından dava ikame etmiş olduğunu, dosyada davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, davacı yanın aynı taleplere ilişkin iki dava olduğundan derdestlik ve mükerrerlik nedeniyle davanın reddine karar verilmesini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla … plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde … poliçe numaralı 08/07/2011-08/07/2012 tarihlerini kapsar şekilde Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin sigortalısının kazadaki kusuru oranında ve maddi zararın varlığının ispat edildiği takdirde maddi zarardan sorumluluğunun poliçe azami teminat limitiyle sınırlı olarak söz konusu olabileceğini, derdestlik nedeniyle davanın usulden reddine, esasa geçilmesi halinde haksız hukuki dayanaktan yoksun davanın esastan reddine, mahkeme masrafı ve vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Mahkememize ai… Esas – … Karar, 29/06/2016 tarihli kararımızda; davanın HMK 114/ı maddesi gereğince derdestlik dava şartının varlığı dikkate alınarak HMK 115 gereği dava şartı yokluğunda reddine karar verilmiş ise de Yargıtay … Hukuk Dairesi … Esas – … Sayılı, 29/06/2016 tarihli kararında karar tarihi itibari ile derdest olduğu ileri sürülen İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin … esas – … Karar sayılı dosyasında verilen kararın kesinleştiğini, bu durumda mahkemece derdestlik itirazının reddine karar verilerek işin esasının incelenmesine geçilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin doğru görülmediğini ve bu nedenle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 19/01/2017 gününde kararımızın bozulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Bilirkişi raporunda; Dosya kapsamında yer alan dava dilekçesinde, sigorta şirketi tarafından hazırlanan aktüer raporu ile maaş bordroları incelendiğinde müteveffanın aylık kazancının vefat tarihinden önce 1.150,00-TL olduğu söz konusu tutarın ülkemizde geçerli olan yasal asgari ücretin 1.64 katı olduğu dikkatı alınarak hesaplama yapıldığını, KTK uyarınca kazaya sebebiyet veren … aracın kusuru nispetinde Allianz Sigorta Şirketinin sorumluluğu bulunduğu dikkate alınarak hesap yapılacağını, KTK m.93 hükmü gereği kaza tarihinde cari 225.000-TL limit ile gerçek zarardan sorumlu olduğu esası benimsenerek, teminatı aşan miktarlarda davalı … şirketinin hesabının sorumluluğuna gidilemeyeceğini, hak sahibi Anne …’ nin talep edebileceği DYKT tutarının 79.030,61-TL olduğunu, hak sahibi baba Muammer’ in talep edebileceği DYKT tutarının 70.015,39-TL olduğunu belirtmiştir.
Açılan davada uyuşmazlık davacıların desteği olduğu iddia olunan müteveffanın kendi kusuru sonucu ölümüyle sonuçlanan trafik kazası bakımından kullanmış olduğu aracın ZMMS’nı yaptıran davalı … şirketinin sorumlu olup olamayacağı noktasında toplanmıştır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/14573, Karar No: 2017/6035 Ve 29/05/2017 Tarihli Kararında “Türk Ticaret Kanunu’nun 1425. maddesine göre sigorta poliçesi genel ve varsa özel şartları içerir. Yeni Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Genel şartlar C.10. maddesi ile 12/8/2003 tarihli ve 25197 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları yürürlükten kaldırılmıştır. Yeni genel şartlar C.11 maddesine göre genel şartlar yürürlük tarihi olan 01.06.2015 tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanacaktır. Bunun doğal sonucu olarak artık eski genel şartların yeni genel şartların yürürlük tarihinden sonra düzenlenen poliçelerde uygulanma imkanı bulunmamaktadır.” Davamızda da kaza tarihi ve poliçe tarihi itibariyle eski genel şartların uygulanması gerekmektedir.
01.06.2015 tarihinden önce sigorta genel şartları bakımından Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/13432, Karar No: 2016/5072 ve 20.04.2016 tarihli eski şartlarla ilgili kararında “Şu hale göre; araç sürücüsü murisin, ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar gerek Kanun gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmakla, davacıların hakkına, desteklerinin kusurunun olması etkili bir unsur olarak kabul edilemez ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesi olanaklıdır. Davacının ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtığı, ölüm nedeniyle doğrudan davacı üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacıya yansıtılamayacağı, dolayısıyla araç sürücüsünün tam kusurlu olması halinde, desteğinden yoksun kalan davacıyı etkilemeyeceğine, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na göre, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı davalı … şirketi, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığına ve olayda işleten veya sürücü tam kusurlu olsalar bile, destekten yoksun kalan davacının da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğundan, davalı … şirketinin sorumlu olacağına karar vermek gerekir. (HGK’nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 esas-411 karar, HGK’nun 22.2.2012 gün 2011/17-787 esas 2012/92 karar, HGK.nun 16.1.2013 gün ve 2013/17-1491 Esas 2013/74 Karar sayılı ilamları uyarınca.” Her ne kadar ölen destek kusurlu kazanın meydana geldiği tarihin 25.06.2012 olması ve poliçe tarihinin de 08.07.2011 olması nedeniyle eski sigorta genel şartları ve bahsi geçen yargı uygulaması uyarınca davacıların mirasçı değil destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla tazminata hak kazanacakları kanaatine varılmıştır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/21877 ve Karar No: 2017/4332 sayılı ilamında “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir. Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Bir zarar sigortası türü olan zorunlu mali sorumluluk sigortasında sigortacı işletenin sorumluluğunu yine ancak sorumlu olduğu çerçevede karşılamakla yükümlüdür. Bu bakımdan zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile işletenin poliçe limiti dahilinde tazminat sorumluluğunu yüklenen sigorta şirketi gerçek zarardan, işletenin ve eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru oranında sorumlu tutulabilecektir. ” içtihadına yer verilmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/10467, Karar No: 2016/11082 sayılı ilamında da”Destekten yoksun kalma tazminatı, B.K’nun 45/II. maddesinde düzenlenmiş olup; “Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir.” şeklinde hükme bağlanmıştır. Görülmektedir ki, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK’nun 45/II. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. Borçlar Kanunu’nun 45.maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır.O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür.
Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı). Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.03.1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde de: “Destekten Yoksun Kalma Tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmış; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.11.2005 gün ve 2005/4-648 E.-2005/691 K. sayılı ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir. Önemle vurgulanmalıdır ki, Borçlar Kanunu’nun 45/III. maddesine göre destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecek kişiler, mirasçılardan başka kişiler de olabileceği hususunda da herhangi bir ihtilaf yoktur. Murisin trafik kazasından kaynaklanan bir sorumluluğu söz konusu olduğunda ve koşulları oluştuğunda mirasçıları bundan sorumlu olduğu halde, aynı olay nedeniyle destekten yoksun kalan ve fakat mirasçı olmayan kişiler bundan sorumlu değildir (HGK.nun 15.06.2011 gün ve 2011/17-142 E. -411 K. sayılı ilamı).” içtihadına yer verilmiştir.
Dosyada muhteviyatı doğrultusunda ZMMS’lı araç sürücüsü olan davacılar desteğinin tek taraflı kazası sonucunda hayatını kaybetmiş olması, dosyada mevcut kolluk vasıtasıyla yapılan araştırma raporu, uyap nüfus kayıtları nedeniyle destekten yoksun kaldıkları anlaşılmakla ve poliçe limiti bakımından bilirkişilerce hesaplanan miktar üzerinden bozmadan sonra ıslah olamayacağı kuralı nazara alınarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.02.1948 gün ve 1944/10 E., 1948/3 sayılı K. ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu 06.05.2016 gün ve 2015/1 E., 2016/1 K. dikkate alındığında bozmadan sonra ıslah yapılması mümkün bulunmamaktadır.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ İLE,
2-Dosyada mevcut bilirkişi raporuna göre hesaplama sonucu Toplam 149.046,00 TL tazminat tutarı bulunmuş ise de Yargıtay Bozma ilamından sonra ıslah mümkün olmadığından davanın açıldığı miktarlar olan 37.807,94 TL’nin davacıya …’ye, 32.537,49 TL’nin davacı …’e 24.09.2012 tarihinden itibaren yasal faiziyle beraber davalıdan alınıp davacıya VERİLMESİNE,
3- Alınması gereken 4.805,30-TL harçtan peşin alınan 240,27-TL harcın mahsubu ile bakiye 4.565,03-TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, ıslah harcı olarak yatırılan 268,81 TL’nin davacıya İADESİNE,
Davacının peşin olarak yatırdığı 240,27-TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacının yaptığı ilk masraf 39,05-TL, bilirkişi ücreti 800,00-TL, posta gideri 276,20-TL olmak üzere toplam 1.115,25-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 8.088.00-TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
6-Tarafların HMK 120 madde gereğince yatırdıkları gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara İADESİNE,
Dair; davacı yüzüne karşı, davalı yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup .usulen anlatıldı.
Katip …
E-İMZALIDIR
Hakim …
E-İMZALIDIR