Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/35 E. 2023/517 K. 12.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/35 Esas
KARAR NO :2023/517 Karar

DAVA:Sigorta (Kaza Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ:10/01/2018
KARAR TARİHİ:12/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Kaza Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili banka ile dava dışı … arasında 01.02.2017 tarihli Tüketici Kredisi ve Rehin Sözleşmesinin imzalandığını, … plakalı … marka, 2016 Jumper model kamyonet cinsi aracın kaydına rehin sigortası ettirildiğini ancak kredi borçlusunun sözleşmenin gereklerini yerine getirmemesi üzerine taraflarınca …. İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyası ile rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip dosyasından ödeme emri gönderdiklerini, işlemlerin devamı esnasında aracın çalınması nedeni ile davalı sigorta şirketi tarafından … numaralı kasko sigorta poliçesi kapsamında … numaralı hasar dosyası açıldığını, müvekkilinin sigorta tazminatı talep etme hakkının bulunduğunu, taraflarınca davalı sigorta şirketine …. Noterliğinin 28.12.2017 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini ancak davalı sigorta şirketi tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını, davanın kabulü ile mahkemece tespit edilecek kasko sigorta teminat bedelinin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte taraflarına ödenmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı sigorta şirketi üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Huzurdaki davanın sigortalı aracın tam ziya nedeniyle rayiç değerinin ve ayrıca davacının kredi alacağının belirlenebilir nitelikte olmasından kaynaklı hukuki yarar yokluğundan reddinin gerektiğini, delillerin taraflarına tebliğ edilmediğinden delil sunma haklarının saklı tutulmasının talep edildiğini, kasko sigortasında kural olarak sigortalının rizikonun gerçekleştiğini kanıtlamak zorunda olduğunu, hırsızlık olayının yaşandığının şüpheli olduğunu, 12.09.2017 tarihli hasar araştırma raporunda aracın yol kenarından çalınmasının olağan hayata aykırı olduğu kanaatine varıldığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte dava konusu hırsızlık iddiası ile ilgili ceza dosyasının sonucunun beklenmesini, hırsızlık olayının gerçekleştiğinin somut olmaması nedeni ile temerrüte düştüklerinden söz edilemeyeceğini, davanın reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dosyada delil olarak; dava dilekçesi ve ekleri, cevap dilekçesi ve ekleri, BA ve BS Formları, beyan dilekçeleri,… CBS … Esas sayılı dosyası mündericatı, …. İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyası mündericatı, hasar dosyası, cevabi yazı içerikleri, bilirkişi kök raporu ve tüm dosya kapsamı bulunmaktadır.
Mahkememizde açılan dava öncelikle, görev, yetki, taraf sıfatı ve diğer dava şartları açısından incelenmiş ve mahkememizin görevli ve yetkili olduğu ve ayrıca diğer dava şartlarının da bulunduğu anlaşılmış olduğundan davanın esasına geçilmiştir.
Somut olayda uyuşmazlığın, TTK’nın 1456. maddesine dayalı rehin hakkından doğan sigorta alacağının ödenmesinden kaynaklandığı, ayrıca tarafların da tacir ve işin de tarafların ticari faaliyetinden kaynaklandığı (Benzer bir davada bknz. İstanbul BAM 37 H.D. 24/05/2021 Tarih ve 2020/1930 Esas-2021/803 Karar sayılı kararı) anlaşıldığından, mahkememizin görevli olduğu ve yine somut olayda, dava konusu araç için düzenlenen 01/02/2017 tarihli … Genişletilmiş Mavi Ticari Kasko Poliçesinde … A.Ş.’nin dain-i mürtehin hakkı bulunduğu ve bu haliyle de davacı yanın husumet ehliyeti bulunduğundan yargılamaya devam olunmuştur.
Dava, kasko poliçesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık ise; kaskolu aracın gerçekten çalınıp çalınmadığı, poliçede teminat verilen hırsızlık rizikosunun gerçekleşip gerçekleşmediği ile kasko poliçesi kapsamında davalının zarardan sorumlu olup olmadığı, sorumlu ise miktarının ne olduğu noktalarında toplanmaktadır.
Bu bağlamda, dava konusu somut olaya ilişkin olarak, taraflarca sunulan deliller ile başka yerden getirtilmesi gereken tüm deliller toplanmış, gelen yazı cevapları dosyamız içerisine alınmış, ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, dava şartlarının bulunup bulunmadığı, ilk itiraz olup olmadığı, tarafların sulh olup olamayacakları ortaya konulmuş ve yargılama ön inceleme duruşmasında tarafların da onay verdikleri uyuşmazlık nitelendirmesi ile sonuçlandırılmış ve mahkememizin 19/11/2018 tarihli ara kararının 1 nolu bendi ile; “Davacı yanın davalı yandan talep edebileceği tazminat miktarının tespiti açısından resen seçilen bilirkişiler Sigortacı… ve Otomotiv uzmanı … marifetiyle dosya üzerinde inceleme yapılmasına” karar verilmiş, dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş ve bilirkişi heyeti tarafından 16/04/2019 tarihli kök rapor tanzim edilerek mahkememize ibraz edilmiş olup, kök raporun incelenmesinde özetle; “…Rapor içeriğinde yazılı açıklamalar ışığı altında, davacı şirketin talep edebileceği tazminat bedelinin toplam 70.000.00TL olduğu, davalı şirketin sorumlu olduğu” şeklinde tespitler yapmıştır.
Davacı vekili tarafından sunulan, 19.04.2019 tarihli Islah dilekçesi ile dava değeri 60.000,00 TL arttırılmak suretiyle 70.000,00 TL’ye çıkartılmış ve harcı da yatırılmıştır.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde de;
Mahkememizce görülüp karara bağlanan davanın, kasko poliçesine dayalı tazminat istemine ilişkin olduğu, bu bağlamda tüm delillerin toplandığı, az yukarıda yazılı gerekçelerle mahkememizin görevli olduğu ve davacı yanın husumet ehliyeti bulunduğundan yargılamaya devam olunduğu, somut olayda; davacı yanın dain-i mürtehin hakkı bulunduğu ve dava dışı …’in maliki olduğu … plakalı ticari aracın, 01/02/2017-01/02/2018 vadeli poliçeyle davalı şirket nezdinde kaskolu olduğu ve davacı tarafından gerçekleştiği ileri sürülen hırsızlık rizikosu tarihinin poliçe yürürlük süresi içerisinde olduğunun uyuşmazlık konusu olmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, kaskolu aracın gerçekten çalınıp çalınmadığı, poliçede teminat verilen hırsızlık rizikosunun gerçekleşip gerçekleşmediği ile kasko poliçesi kapsamında davalının zarardan sorumlu olup olmadığı, sorumlu ise miktarının ne olduğu noktalarında toplandığı, mal sigortaları türünden olan kasko sigortasının teminat kapsamını belirleyen Kasko Sigortası Genel Şartları A/1 maddesine göre; gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3. kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler ve fiil ehliyetine sahip olmayan kişilerin yol açacağı zararlar, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bütünü sigortanın teminatı kapsamında bulunduğu, diğer taraftan, poliçe tanzim tarihi ve olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nın 1409/1. maddesi uyarınca, sigortacının geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı maddenin 2. fıkrası hükmüne göre, kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerektiği, olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5. maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerektiği, temel ilkeler yukarıda anlatıldığı şekilde olmakla birlikte sigortalı, Kasko Poliçesi Genel Şartları’nın A.5. maddesi ve TTK’nın 1446/2. maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde imiş gibi ihbar ederse ispat yükü yer değiştirip oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat yükünün sigortalıya geçeceği, bu ilkeler kapsamında somut olaya bakıldığında da; davacı yanın dain-i mürtehin hakkı bulunduğu ve dava dışı …’in maliki olduğu … plakalı aracın dava dışı … tarafından, 06/08/2017 günü saat 1:30 da … Mahallesi … Üniversitesi Kampüs yolunda arızalandığından dolayı boş alana kapılarını kilitleyerek bıraktıktan ve ikametine gittikten sonra; sabah 10:00 sıralarında geldiğinde aracın bulunduğu yerde olmadığı ve çalındığını iddia ederek davalı sigortacıya hasar ihbarında bulunduğu; davalı sigortacının ihbar üzerine yaptırdığı araştırma üzerine alınan 12/09/2017 tarihli araştırma raporunda, hırsızlık rizikosunun gerçekleşmediğine ilişkin birtakım tespitler yapıldığı; davacının hırsızlık iddiası ile başvurusu üzerine açılan İstanbul Anadolu CBS’nin … soruşturma sayılı savcılık dosyası mündericatında yer alan 06/08/2017 tarihli “Araştırma Tutanağı”nda, olay yerini gören kamera kaydının bulunamadığı, şüpheli şahıs ya da şahıslara rastlanılamadığının tespit edildiği, akabinde savcılık tarafından faillerin bulunamaması nedeniyle dosyanın daimi aramaya ayrıldığının görüldüğü, olay tarihinde geçerli olan; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun “Sigortanın Kapsamı” başlıklı 1409. maddesinin 1. fıkrasında “Sigortacı, sözleşmede öngörülen rizikonun gerçekleşmesinden doğan zarardan veya bedelden sorumludur”; 2. fıkrasında ise; “Sözleşmede öngörülen rizokolardan herhangi birinin veya bazılarının sigorta teminatı dışında kaldığını ispat yükü sigortacıya aittir.” denildiği, az yukarıda izah edilen kanun ve sigorta genel şartları gereği, rizikonun teminat dışında kaldığının sigortacı tarafından ispatlanması gerekmekte ise de, davalı sigortacının olayın ihbar olunan şekilde olmadığını somut delillerle kanıtlaması halinde ispat külfeti yer değiştirmekte ve sigorta ettiren davacı zararı doğuran olayın başka bir şekilde gerçekleştiğini ve hasarın teminat dahilinde olduğunu kanıtlama yükümlülüğünde olduğu, taraflar arasında güven ve iyiniyet esasına dayanan sigorta sözleşmelerinde, gerek sigortalının gerekse sigortacının haklarını kullanırken ve yükümlülüklerini yerine getirirken iyiniyetle hareket etmesi; rizikonun gerçekleşmesinden sonra doğru ihbar yükümlülüğü altında bulunan sigortalının, bu yükümlülüğüne uyup uymadığının saptanmasında da bu ilkenin gözönünde tutulması gerektiği, açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında; somut olayın özellikleri gereği, davacı yanın dain-i mürtehin hakkı bulunduğu ve dava dışı …’in maliki olduğu … plakalı aracın çalınmasına ilişkin iddia bakımından davacı yanın, sigorta kapsamında olduğunu iddia ettiği hırsızlık rizikosunun gerçekleştiğini ispatla mükellef olduğu, bu kapsamda somut olaya bakıldığında ise; davacı yan, dain-i mürtehin hakkı bulunduğu ve dava dışı …’in maliki olduğu … plakalı ticari aracın, gece saat 1:30 sıralarında arıza yapmasından dolayı park edildiği yerden çalındığından bahisle kasko sigorta poliçesi kapsamında aracın rayiç bedelini talep etmekte; davalı yan ise, hasarın teminat dışı olduğunu savunmakta olup, dava dışı … tarafından, … …Polis Merkez Amirliği’nde verilen ifade de, aracın bırakıldığı yerin boş bir alan olduğu, ayrıca çevre araştırmasında da, olay yerini gören kamera kaydının bulunamadığı, şüpheli şahıs ya da şahıslara rastlanılamadığının ve faillerin bulunamadığının görüldüğü, hal böyle olunca kural olarak zararın teminat dışı olduğunun ispat yükü davalı sigortacıda bulunsa da somut olayın özellikleri ve bilhassa dava dışı …’in aracını bilmediği boş bir arazide park edip bırakması ile hırsızlık rizikosunun gerçekleştiği yönündeki iddiası gözetiltiğinde rizikonun gerçekleşmesi halinde doğru ihbar ve rizikonun gerçekleştiğinin ispat yükümlülüğü altında bulunan tarafın, davacı taraf olduğu ve davacı tarafın da rizikonun gerçekleştiğini ihbar ettiği şekilde olayın vuku bulduğunu ispat edemediği gibi dosyada bir örneği yer alan “Hasar Araştırma Raporu” ile tespiti yapılan; “…… plakalı sigortalı aracın 06.08.2017 günü gece saat 1:00 sıralarında … Mahallesi Hercai Sokak civarı yol kenarı (… Üniversitesi Kampüs Yolu) … arıza yapması sebebiyle park halinde bırakıldığı yerden çalınması ile ilgili olarak tarafımızdan yapılan araştırma ve incelemelerde; 1- Sigortalı … ile sigortalı aracın çalınmasından sonra 07.08.2017 tarihinde olay yerinde buluşulduğunda tarafımıza tek anahtar ibraz etmesi ve ikinci anahtarı 11.08 2017 tarihinde Balıkkesir-…’te bulunan babasından getirterek tarafımıza ibraz etmesi, 2-Emniyet birimleri ile yapılan görüşmede aracın akaryakıt alım kayıtları çıkarılmış sigortalı aracın çalındığı beyan edilen 06.08.2017 günü gece saat 01.30’dan sonra 06.08.2017 günü saat 23.24’de … … yolu üzeri … istasyonundan yakıt alması, 3-Sigortalı …’in tarafımıza vermiş olduğu yazılı beyanında yeğeni …’ı telefon ile arayarak kendisini alması için aradığını ve olay yerinden beraber ayrıldıklarını beyan etmiş ancak sigortalının GSM detayı incelendiğinde aramanın 05.08.2017 günü saat: 21.17.34’de gerçekleştiği, 4- Sigortalı aracın tipi hafif ticari minibüs olması sebebiyle sigortalının ifade beyanında belirtiği üzere arızalı bir aracın yol kenarına park halinde iken düz kontak vs yöntemler ile çalınmasının hayatın olan akışına aykırı olması…” hususların aksini ispat edecek somut bir delilin de davacı yanca ileri sürülmemiş olması karşısında, davacı yanca davanın ispat edilmediği sonuç ve vicdani kanaatine ulaşılmış ve ayrıca az yukarıda yazılı gerekçelerle, mahkememizce bilirkişi heyetinden alınan ve sektörel (Sigorta mevzuatı açısından) sadece mevzuat hükümlerinin yazılmasından ibaret olan rapor ile kanaat edilen; “…davacı şirketin talep edebileceği tazminat bedelinin toplam 70.000.00TL olduğu, davalı şirketin sorumlu olduğu…” şeklindeki kanaate de itibar edilmemiş ve sonuç olarak da, davanın reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Vekalet ücretine ilişkin olarak yapılan değerlendirmede ise;
Davacı tarafından açılan davanın reddine karar verilmiş ise de; davanın mahiyeti gereği “Maddi Tazminat Davası” olduğu, bu haliyle de; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/4. Maddesinde yer alan; “Maddi tazminat istemli davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur” şeklindeki düzenleme kapsamında, davalı yan lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmiştir.
G.D: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL ret karar ve ilam harcının peşin ve ıslah harcı olarak alınan 1.196,43-TL harcın mahsubu ile fazla yatırılan 1.016,53-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı yan davada kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/4. maddesine göre taktir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya VERİLMESİNE,
5-HMK 120. maddesi gereğince; taraflarca yatırılan gider avansı ile delil avansının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
6-HMK Yönetmeliğinin 58/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın ve hükmün taraflara tebliğe ÇIKARTILMASINA,
Dair; davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı HMK’nun 6723 sayılı Kanunla değişik 341/1 vd. maddeleri uyarınca; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İSTANBUL BÖLGE ADLİYESİ MAHKEMESİ NEZDİNDE İSTİNAF KANUN YOLU AÇIK OLMAK ÜZERE karar verildi. 12/06/2023

Katip …

Hakim …