Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/349 E. 2021/831 K. 24.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/349 Esas
KARAR NO:2021/831

DAVA:İTİRAZIN İPTALİ (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:04/01/2016
KARAR TARİHİ:24/11/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında taşıma konusunda sözleşme yapıldığını, sözleşmeden kaynaklı antrepo ücreti ve lojistik hizmet bedelinin ödenmesi için davalıya fatura kestiklerini, faturanın davalıya tebliğ edilmesine rağmen alacaklarının ödenmediğini, davalı aleyhine …. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalı borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına ve davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkili arasında herhangi bir sözleşme ya da ticari ilişki bulunmadığını, dava konusu faturada belirtilen malların müvekkilinin bilgisi ve onayı dışında davacı şirketin antreposuna konduğunu, davacı şirket ile malları taşımayı üstlenen şirket arasında organik bağ bulunduğunu, her iki şirketin birlikte hareket ettiğini, her iki şirketin ortaklarının ve yetkililerinin aynı olduğunu, müvekkilinin yurt dışından ithal ettiği malların dava dışı … Hizmetleri.. Ltd. Şti. tarafından taşındığı esnada 29/01/2014 tarihinde Bulgaristan’da aracın devrilmesi sonucu ithali yapılan ürünlerin tamamının hurdaya ayrıldığını, hurdaya ayrılan malların dava dışı nakliye firması tarafından davacı şirkete teslim edildiğini daha sonra öğrendiklerini, malları taşıyan şirketin antrepo bedeli tahakkuk ettirilmeyeceğini, müvekkili şirketin zararının dört ay sonra giderildiğini, malların davacıya müvekkili tarafından teslim edilmediğini, antrepo ücretinden malların hasara uğramasına sebep olan dava dışı şirketin sorumlu olduğunu, antrepo ücretinin fahiş ve haksız olduğunu, ticari teammüllere uygun olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir
G E R E K Ç E /
Dava, İİK 67. maddesi kapsamında itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dava dosyasında, 27/11/2017 tarih ve 2016/3 Esas, 2017/905 Karar sayılı karar ile davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi tarafından verilen 29/03/2018 tarih ve 2018/164 Esas, 2018/338 Karar sayılı kaldırma kararı üzerine dava dosyasının Mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydı yapılmıştır.
İstinaf kaldırma kararı öncesi taşıma uzmanı bilirkişilerden alınan 26/07/2017 tarihli raporda; dava konusu ürünlerin hasarlanmasına ilişkin dava dışı taşıyıcı firmaca davalı yana gerekli zarar tazmininin yapıldığı, dosya içeriğinde yazılı bir antrepo sözleşmesi olmadığı, tarafların iddia ve savunmaları ile dosya içeriği incelendiğinde dava dışı taşıma firması ile davacı firmanın antrepo sözleşmesinin tarafları olduğu, davaya ve icra takibine konu olan fatura bedelinin antrepo sözleşmesi tarafları arasında bağlayıcılığı olacağı, davalı tarafın dava dışı taşıma işletmesine, davacı firmanın antreposunu kullanması yönünde bir talimatının ispata muhtaç olduğu, bu kapsamda taşıyıcının davacı firma ile birlikte antrepo sözleşmesinin tarafları olarak değerlendirilmesi gerektiği, davacı yanca verilen antrepo hizmeti karşılığında bir bedel talep etmeye hakkı olduğu, ancak söz konusu bedeli antrepo sözleşmesinin tarafı olan dava dışı taşıyıcıdan talep edebileceği, taşıyıcının bedeli ödemesinden sonra davalı taraftan bedeli rücu etme hakkının olduğu, kesilen fatura bedelinin, verilen ardiye hizmet bedeline ve rayiç bedellere uygunluğunun hesaplanabilmesi için gerekli giriş çıkış tarihlerinin bedellerin fatura üzerinden seçilemediği veya kanaat oluşturabilecek verilerin dosyada yer almadığı, söz konusu verilerin tamamlandığı takdirde hesaplanabileceği tespitlerinde bulunulmuştur.
İstinaf kaldırma kararı uyarınca bilirkişilerden alınan 04/07/2019 tarihli ek raporda; taşıma firması ile davalı arasındaki ilişkinin kök raporda da tespit edildiği, İstinaf Mahkemesinin inceleme ve kararı doğrultusunda, davalı tarafın taşıma firmasına, dosya içeriği veriler ve bulgulara dayanarak işbu rapor içeriğinde anlatılan sebepler doğrultusunda talimat verme yetkisi olabileceği kanaatine varıldığı, bu hususta nihai takdirin Mahkemede olduğu, antrepo ücreti hususunda kesilen fatura içeriği tutarın hangi tarife ve ne gibi ekstra hizmet bedelleri içerdiğine dair bulguya rastlanmadığı, bu hususta dosya içeriğine sunulan yeni bir verinin de bulunmadığı, dolayısıyla antrepo ücretinin neye göre hesaplandığının tespit edilemediği tespitlerinde bulunulmuştur.
İstinaf kaldırma kararı, ek rapora itirazlar ile dosyaya sonradan yansıyan bilgi ve belgelere istinaden alınan 08/01/2021 tarihli ikinci ek raporda; dosyaya yapılan taraf itirazlarının değerlendirildiği, kök ve ek rapordaki değerlendirmeler doğrultusunda 24.603 TL’lik “Lojistik Hizmet Bedeli” açıklamalı faturanın dosya kapsamı, beyanlar ve olay örgüsü gözetildiğinde ardiye masrafına, çeşitli lojistik hizmetlere dayandığının değerlendirildiği, bu fatura tutarının tamamının veya ne kadarının ardiye ücreti olduğunun tespiti ve dönemin ardiye ücretleri ile kıyaslanmak suretiyle rayiç tespiti yapılabilmesi için tarife bilgisinin dosyada mevcut olmadığının belirtildiği, dosyaya davacı tarafından sunulan 15.10.2014 tarihli davalı yana yazılan ve 24.603 TL bedelin kaynağının ne olduğunu kalemleri ile gösteren belgenin ek rapor sonrasında 01.11.2019 tarihinde dosyaya sunulduğu, evrakın dosya kapsamında daha evvel sunulmadığının anlaşıldığı, 24.603 TL’nin kaynağı olarak sunulan bu kalemler gözetildiğinde, icra takibi ve dava konusu olan 24.603 TL’lik fatura içeriğinde ardiye (saklama) ücretini kapsamadığının ve davacı tarafından yansıtılmadığının anlaşıldığı, bu kalemlerin ürünlerin imha sürecine ilişkin talep edildiği hem maliyet kalemlerinin isimlerinden hem de 15.10.2014 tarihli dilekçe içeriğinden açıkça tasfiye ve imha işlemi maliyetleri olduğu, dolayısıyla dava konusu maliyet kalemlerinin Tasfiye Yönetmeliği kapsamında olduğu, aynı yönetmelik Md.63/10 kapsamı ile davacı tarafın dava konusu imha süreçlerine ilişkin maliyetleri imhaya konu ürünlerin sahibi olması sebebiyle davalı yandan talep edebileceği, ancak Md.63/2, Md.63/5 içeriğinden analiz ve imha süreçlerinin, dosya kapsamı malın plastik yapıda olması ve imhası sırasında çevreye zarar oluşturabilecek nitelikte olduğu kanaati uyandığından, imha işleminin ve analiz sürecinin bakanlıkça onaylı kurumlar veya işletmelerce gerçekleştirilmiş olabileceği kanaatinin oluştuğu, bu sebeple bu kalemlere ait 18.860 TL (İmha) ve 340 TL (Analiz) bedellerinin işletmelerin kestiği faturalar ile ispat edilmesi gerektiği, ispat edildiği durumda davalı taraftan talep edilebileceği, araç kalemi ile imha süreci için gerekli nakliye maliyetinin yansıtıldığı kanaatinin oluştuğu ve davalı yana kadri marufunda olarak değerlendirildiğinden yansıtılabileceği, yolluk kalemine ilişkin ise takdirin Mahkemede olduğu tespitlerinde bulunulmuştur.
Taşıma uzmanı bilirkişiden alınan kök ve ek raporlar uyuşmazlığın aydınlatılması bakımından yeterli görülmediğinden mali müşavir, çevre mühendisi ile lojistik ve taşıma uzmanı bilirkişilerden alınan 18/08/2021 havale tarihli raporda; davacının ticari defterlerinde davalı yana düzenlediği bir adet fatura konusu 24.603,00 TL “lojistik hizmet bedeli” alacağının kayıtlı olduğu, davacının dava dilekçesinde lojistik hizmetlerini “uluslar arası taşıma bedeli ve antrepo bedeli” şeklinde açıkladığı, davacı ile davalı arasında bir taşıma sözleşmesi veya ardiye sözleşmesi sabit olmadığı; ancak dava dışı taşıyıcının dolaylı temsil yetkisine dayanarak taşıyıcı sıfatı ile davalı hesabına ticari saklama sözleşmesi akdedebileceği, somut olayda, dava dışı taşıyıcının davalı için ve davalı menfaatine ticari saklama- antrepoculuk sözleşmesi yapmasının söz konusu olmadığı, malın antrepoya konulma sebebinin “parsiyel taşınan yüklerin ayrıştırılması, hasar ve zayi tespit ve incelemeleri amacı ile tamamen taşıyıcı menfaatine” bir saklama amacı güttüğü, dosyada e-posta yazışmaları veya sair şekilde davalının akdi ilişki içinde saklatan konumunu her hangi bir aşamada kabul ettiğinin söylenemeyeceği, TTK m.881 gereği hasar tespiti için yapılan masraf ve hizmetlerin taşıyıcı menfaatine ve taşıyıcı sorumluluğunda olduğunun değerlendirildiği, somut olayda 29.01.2014 tarihinde Bulgaristan’da kaza ile hasarlanan emtianın 17.02.2014 tarihinde davacı antreposuna alınması ve 05.03.2014 itibarı ile TAM ZAYİ tespiti karşısında; davalının tam zayi tazminatını hak ettiği ve ayrıca her hangi bir masraftan sorumlu tutulamayacağı, imha ve sair masraflar dahil tüm masrafların dava dışı taşıyıcı sorumluluğunda olduğu, davacının antrepo ve sair giderleri ile hizmet bedellerini dava dışı taşıyıcıdan talep edebileceği tespitlerinde bulunulmuştur.
İddia, savunma, dosya kapsamında toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporunun değerlendirilmesinde; davacı yanca, davalı ile aralarında yapıldığını bildirdiği sözleşme uyarınca davalıdan antrepo ücreti ve lojistik hizmet bedelinin tahsili talebinde bulunulduğu; davalı yan ise, davalının ithal ettiği ürünlerin taşınması noktasında dava dışı … … ve Tic. Ltd. Şti ile mutabakata vardığını, taşıma konusu ürünlerin dava dışı taşıyıcının denetim ve sorumluluğunda iken zayi olduğunu ve ürünlerin davalı şirketin bilgisi, onayı ve icazeti olmadan dava dışı taşıyıcı tarafından davacı şirkete teslim edildiğini, davacı şirket ile taşımayı yapan dava dışı şirket arasında organik bağ bulunduğunu, davalı şirket aleyhine ortak hareket edildiğini, davacı ile davalı arasında sözleşme bulunmadığını ve davalıdan talepte bulunulamayacağını savunmuştur.
Dava konusu …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı- alacaklı tarafından davalı- borçlu aleyhine 06/05/2015 tarihinde 15/10/2014 sözleşmesel alacak açıklamasıyla 24.603,00-TL asıl alacak ve 1.502,47-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 26..105,47-TL’nın tahsili talebinde bulunulduğu, borçlunun süresinde borca itirazı üzerine takibin durdurulduğu, davalı borçlunun itiraz dilekçesinin davacı- alacaklıya tebliğine ilişkin bilgi- belge bulunmamakla birlikte itiraz ve dava tarihine nazaran davanın da hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden davalı şirketin Almanya’dan ithal ettiği ürünlerin taşıma işinin dava dışı … tarafından üstlenildiği, taşımayı yapan … plakalı aracın 29/01/2014 tarihinde Bulgaristan’da kaza yaptığı, taşıma konusu ürünlerin kazada hasarlandığı ve davacı şirket antreposuna teslim edildiği anlaşılmıştır.
Davalı yanca dosyaya ibraz edilen ticaret sicil kayıtlarından davacı şirket ile dava dışı şirketin ortak ve yetkililerinin aynı kişiler olduğu görülmüştür.
Davacı tarafından davalı adına 15/10/2014 tarihli lojistik hizmet bedeli açıklamalı 24.603,00 TL bedelli fatura düzenlenmiş ve davacı şirket ticari defterlerine kaydedilmiştir. Fatura içeriğine ilişkin olarak davacı vekili 01/08/2019 tarihli dilekçesi ile de, imha için 18.860,00 TL, yolluk masrafı 850,00 TL, araç 700,00 TL, analiz 340 TL, KDV 3.750,00 TL olmak üzere toplam 24.603,00 TL talep edildiği bildirilmiştir.
Davacı yanca davalı ile aralarında akdi ilişki bulunduğu ve akdi ilişkiye istinaden alacak talep edildiği iddia edilmişse de sözleşme ibrazında bulunulmamıştır. Davalı yanca dosyaya ibraz edilen ve taraf şirketler arasında gerçekleştiği bildirilen mail yazışmalarında, davalı şirketin hasarlanan malların gümrüğe terkine ilişkin talimat verdikleri beyanı ve malların antrepoda bulunduğuna yönelik bilgilerinin bulunduğu mevcutsa da, bu malların davacı şirket tarafından işletilen antrepoya bırakılmasında davalı şirketin talimatı veya onayı olduğu yönünde bir yazışmaya rastlanılmamıştır.
18/08/2021 havale tarihli rapor içeriğinde, mal tam zayi mertebesinde diğer yüklerle birlikte taşınırken hasarlanmakla yine de Türkiye’ye taşındığı- hasar tespiti yapıldığı, malda davalının hiçbir menfaati olmadığı, malın davacı antreposuna konulma sebebinin hasar inceleme ve değerlendirmesinin gereği gibi denetlenmesi ve tespiti olduğu, yoksa malın ardiyeye tabi bir mal da olmadığı, malın antrepoya konulmasının tamamen dava dışı taşıyıcı … … ve Ticaret Ltd. Şti. firmasının sorumluluğunda hasar tespiti amacı ile olduğu, davalının mail yazışmaları veya sair şekilde davacı ile ticari saklama -ardiye sözleşmesi iradesi olmadığı, öte yandan, taşıyıcılar ve taşıma işleri organizatörleri, gerekli emir ve talimat ve yönlendirme olmadığında yük ilgilileri hesabına dolaylı temsil yetkisine dayanarak ticari saklama sözleşmesi yapabileceği, TTK’nun taşıma hükümlerine göre taşıyıcıların yük ilgilileri için sözleşmeler yapma hak ve yetkisi olduğu, bu durumda, sözleşmenin tarafı taşıyıcı ve antrepocu da olsa, antrepocu ile yük ilgilisi arasında da akdi ilişki kurulabileceği, somut olayda, dava dışı taşıyıcının davacı antrepo firması ile ticari saklıma sözleşmesi yaparak davalı menfaatine bir sözleşme kurmasından söz edilemeyeceği, nalın antrepoda bulunma sebebinin tamamen “hasar tespit için” olduğu, 17.02.1014 tarihinde antrepoya denetim için giren malın 05.03.2014 tarihinde tam zayi tespiti yapılmakla artık alıcı davalının malda menfaati kalmadığı, TTK’nun 881. maddesi hükmü uyarınca söz konusu süreç masraflarından sorumluluğun taşıyıcıya ait olduğu, başlangıçta ardiye bedeli ve taşıma bedeli olarak talep edilen fatura konusu alacak miktarı daha sonra imha masraf ve ödemeleri için şeklinde değiştirilmiş ve dosyada mevcut bilirkişi heyeti 2.ek raporunda bir takım ödemelerin davalı yanca karşılanabileceği belirtilmiş ise de; somut olayda tam zayi olan maldan kaynaklı her türlü ödeme ve masraf taşıyıcı sorumluluğunda olup; davalıdan talep edilebilecek bir alacak söz konusu olmadığı bildirilmiştir. Davacı vekili tarafından rapora itirazda bulunulmuşsa da anılan raporun dosya kapsamına uygun, teknik ve ayrıntılı olarak hazırlandığı anlaşılmakla itiraz sebepleri yerinde görülmemiş, rapor Mahkememizce de benimsenerek hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı yanca davalıdan lojistik hizmet bedeli açıklamasına havi faturaya dayalı olarak talepte bulunulmuş, dava dilekçesinde fatura içeriğinin antrepo ve lojistik hizmetine ilişkin olduğu bildirilmiş, yargılamanın devam eden aşamalarında ise faturanın antrepo hizmeti kapsamında imha ücretine ilişkin olarak düzenlendiği açıklamasında bulunulmuştur. İddia ve savunma kapsamında, davalı tarafından ithal edilen bir kısım ürünlerin taşınması işinin dava dışı … tarafından üstlenildiği, taşıma esnasında meydana gelen kaza sonucu hasara uğrayan malların davacı şirket antreposuna getirilerek muhafaza edildiği ihtilafsız haldedir. TTK’nun 881. maddesine göre; taşıyıcı, eşyanın zıyaı veya hasarı halinde, 880 inci madde uyarınca ödenmesi gereken tazminattan başka, zararın saptanması için yapılması zorunlu olan giderleri de tazminle yükümlüdür. Taşıma sürecinde meydana geldiği sabit olan hasarlanmadan anılan yasal düzenlemede belirtildiği üzere dava dışı taşıyıcı sorumlu olmakla birlikte, dava dışı taşıyıcı tarafından yük ilgilisi hesabına dolaylı temsil yetkisiyle ardiye sözleşmesi akdedilmesi de mümkündür. Ancak davacı yanca davalıyla ve/ veyahut da davalıyı temsilen dava dışı taşıyıcı ile akdolunan yazılı bir sözleşme ibraz edilememiştir. Davalı vekili tarafından dosyaya sunulan mail yazışmalarında hasarlanan mallara ilişkin gümrüğe terk talimatı verildiğine ilişkin açıklamaya yer verilmişse de, ürünlerin muhafazası noktasında davacı şirket işletmesindeki antrepoya bırakılmasına ilişkin talimat veyahut onaya rastlanılmadığından taraflar arasında dolaylı temsille kurulan bir sözleşmenin varlığı da kabul edilmemiştir. Öte yandan, davacı yanca ardiye hizmetinden davalının faydalandığı ve olayda vekaletsiz iş görme hükümlerinin uygulanması gerektiği savunulmuşsa da teknik bilirkişi tarafından ardiye hizmetine konu malların tam zayi olarak tespit ve teyit edilmiş olması nedeniyle alıcı konumundaki davalı şirketin uyuşmazlık konusu mallar üzerinde menfaatinin kalmadığının, malların da ardiyeye tabi mallardan olmadığının tespit edilmiş olması karşısında davacının bu yöndeki iddiaları da yerinde görülmemiş; bu bağlamda ve tüm dosya kapsamı itibariyle dava dışı taşıyıcının sorumluluğuna yönelik hasar tespiti amacıyla davacının işletmesindeki antrepoya bırakılan mallara ilişkin olarak davalının sorumluluğunu gerektirecek sebeplerin tespit ve ispat olunamaması nedeniyle davacının davalıdan alacak talebinin yerinde olmadığı sonucuna varılmış, davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30-TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 445,82-TL’ndan mahsubu ile fazladan yatırılan ‭‭‭386,52‬-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı tarafından posta masrafı olarak yapılan 50,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-Davalı, vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından sarfedilmeyen kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine İADESİNE,
7-Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 67/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın tebliğe ÇIKARTILMASINA,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, HMK’nun 341 ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/11/2021

Katip …
e-imzalıdır .

Hakim …
e-imzalıdır .