Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/341 E. 2018/594 K. 21.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/341 Esas
KARAR NO : 2018/594
DAVA : Alacak (Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/04/2018
KARAR TARİHİ : 21/06/2018
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Alacak davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında menajerlik sözleşmesi imzalandığını sözleşmenin dosya içerisindeki eklerde mevcut olduğunu, sözleşmedeki hükümler uyarınca menajerin müvekkilinin popüleritesini arttıracak, müvekkiline maddi anlamda katkı sağlayacak işler edinemediği sözleşme yükümlülüklerini yerine getiremediğini ve müvekkilini maddi manevi zarara uğrattığını, genel itibariyle müvekkilinin davalı tarafa akdedilen sözleşme çekilmez hale gelmesine bianen noter aracılığı ile 02/03/2018 tarihinde sözleşmeyi tek taraflı olarak fesih bildirimini davalıya bildirdiğini ve avans olarak verilen ücretlerin davalıdan iadesini talep etttiğini, ödenen ücretlerin hangi işler için kullanıldığını makbuzlar ile birlikte tarafına tebliğini talep ettiğini, davalının ise sözleşmenin haksız feshinden dolayı 100.000 USD cezai ücret 50.000 TL ise sanatçının şarkılarında kullandığı sözlerin kendisine ait olduğunu bu nedenle ödeme yapması gerektiğini belirttiği ve 7 gün içinde ödenmesini talep ettiğini, davalı tarafın müvekkilinin bilgisizliğinden faydalandığını deyim yerindeyse müvekkilinin davalının kölesi konumuna geldiğini ve menajerin müvekkiline fayda sağlayacağı yerde , müvekkilinin menajere para kazandırma sıfatına düştüğünü bir sözleşme akdedildiğini, bu durumların insani değerlere aykırı olduğunu, söz konusu menajerlik sözleşmesinin haklı nedenlerle feshedildiğini haklı nedenle fesih yapılmamış olsa dahi söz konusu sözleşmenin müvekkilinin menfaatlerii göz önünde tutulması gerekirken menajerin menfaatlerinin göz önünde tutulduğunu sözleşmedeki cezai şartların her iki taraf için geçerli olması gerekirken tek taraf için geçerli olduğunu ve adil olmadığını, bu nedenle cezai şart tahahüdünü yok hükmünde kabul edilmesi gerektiğini, sonuç olarak 02/03/2018 tarihinde davalı menajere 05/04/2017 tarihinde akdedilen sanatçı menajerlik sözleşmesinin tek taraflı haklı fesih edildiğinin tespitini, müvekkil tarafından davalı menajere klip çekimi ve menajerlik görevi masrafı avansı için verilen bedellerin tespiti Davalı tarafından varsa mahkemenize sunulacak evraklar sonunda avans miktarından geriye kalan miktara bankalara uygulanan en yüksek faiz oranı ile iadesine, işbu sebeple HMK 107 nezdinde belirsiz alacak davası olarak davanın kabülüne, davalı menajer … lehine tek taraflı yükümlülükler ile hazırlanmış ve tek taraflı belirlenen 100.000 USD cezai şart miktarının müvekkil lehine yorumlanmasına ve TBK 182. Maddesi ile birlikte değerlendirilerek mahkemeniz nezdinde davalı aleyhine cezai şart belirlenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmektedir.
G E R E K Ç E /
Yargıtay … Hukuk Dairesi Esas No : … Karar No : … sayılı ilamında belirtildiği üzere; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Yargıtay … Hukuk Dairesi Esas No : …, Karar No : …sayılı kararında “6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer Kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir.
Diğer taraftan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, Kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Öte yandan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için asliye hukuk mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık, Kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, asliye hukuk mahkemesinin ticari olmayan bir davayı asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla görmüş olması açıkça bozmayı gerektiren bir usule aykırılık halini oluşturmaktadır.” içtihadına yer verilmiştir.
Her ne kadar davacı taraf davalı tarafı hasım göstermek suretiyle söz konusu davayı açmış ise de aralarında davaya konu edilen uyuşmazlığın menajerlik sözleşmesinden kaynaklı hizmet akdiyle ilgili bir uyuşmazlık olup mutlak ticari dava sayılan davalardan olmaması, nisbi ticari dava bakımından işin işin her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili olması gerekliliği davada tarafların da tacir olmaması sebebiyle mahkememiz görevli olmadığından ve asliye hukuk mahkemesi görevli olduğundan HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın görev yönünden usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
Nitekim Yargıtay … Hukuk Dairesi Esas No :…, Karar No: …ayılı ilamında da “Davacı, davalı şirketten menajerlik ücretini talep etmiş olup, mahkemece Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Ne var ki, taraflar arasındaki ilişki hizmet akdine dayandığından, davaya bakmakla yükümlü mahkeme genel mahkemelerdir” içtihadına yer verilmiştir.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Tarafların tacir olmaması, dava konusu ilişkinin mutlak ticari ilişki olmaması ve hizmet sözleşmesinden kaynaklanması sebebiyle genel mahkemeler görevli olduğundan görev sebebiyle mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan, HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın görev yönünden usulden REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde HMK madde 20 uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde taraflarca talep edilmesi halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE, gönderilmesine, şayet yasal iki haftalık süre içerisinde taraflarca talep edilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331/2 md. uyarınca harç, yargılama gideri ve gider avansının görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde talep üzerine harç yargılama gideri ve gider avansı konusunda mahkememizce karar OLUŞTURULMASINA,
4-Karar yanların yokluğunda alınmış olmakla resen tebliğine,
Dair; tarafların yokluğunda HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda TENSİBEN karar verildi.
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır