Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/328 E. 2018/956 K. 17.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/328 Esas
KARAR NO : 2018/956
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 10/04/2018
KARAR TARİHİ : 17/10/2018
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan tazminat davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekilinin 10/04/2018 tarihinde sunmuş olduğu dava dilekçesini özetle; Davalı şirkete kasko sigortası ile sigortalı Veysel birleştirici’nin malik ve işleteni olduğu … plakalı araç 15/2017 tarihinde hasarlandığını, Meydana gelen kaza neticesinde … plaka sayılı araçta KDV dahil toplam 12.610,66-TL hasar meydana geldiğini, davalı kasko poliçe genel şartları greği KDV dahil hasar tutarının tamamından sorumlu olduğu, hasar alan parçaların tespiti ile hasar bedelinin tespiti için ekspertiz raporu alınmak zorunda kalındığını, ve bu rapor için 250,00-TL ekspertiz ücreti ödendiğini, davalı sigorta şirketine, araçta meydana gelen hasar bedelinin, alacağın temliki sözleşmesine uygun olarak, müvekkil yana ödenmesi için 14/12/2017 tarihinde başvuru yapıldığını, davalının 24/12/2017 tarihinde temerrüde düştüğünü,…davalı sigorta şirketinden alacağını Bk. M. 183 vd. Maddeleri gereği, hukuka uygun olarak ve şekil şartlarını da sağlamak suretiyle alacağın temliki yoluyla müvekkil şirkete devrettiğini, bu nedenlerden dolayı hasar bedeline ilişkin uyuşmazlık sebebi ile talep edilebilecek miktarın bilirkişi marifeti ile tespit edilmesinden sonra alacak miktarını belirlenecek miktar kadar arttıralacağını, fazlaya ilişkin hakların saklı kalmakkaydıyla, şimdilik 7.000,00-TL hasar bedelinin ve 250,00-TL ekspertiz ücretinin poliçe limitleri dahilinde muhatap şirketin temerrüt tarihi olan 24/12/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline, her türlü başvuru, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
G E R E K Ç E /
Dosya mahkememize İstanbul …Tüketici Mahkemesinin … E-… K K. Sayılı ilamı ile; “Dosyanın tetkikinde, dava dilekçesi ekine eklenen araç ruhsat belgesi ve ekleri incelenmiş, dava konsu aracın ticari araç olarak satışa sunulduğu, aracın piyasaya arz şeklinin sabit olduğu ve aracın kullanım amacının “yük nakli” olarak belirtildiği ve aracın cinsinin “kamyonet” olduğu görülmüştür. Bu nedenle 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun anlamında, davacının ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden bir kişi olmadığı, satın almış olduğu aracın ticari araç olduğu, yük taşımak üzere satın alındığı, davacının ticari amaçla hareket ettiği, Yargıtay… Hukuk Dairesi de 13/02/2017 tarih, … esas, 2017/1099 karar numaralı kararında ve pek çok kararında belirttiği üzere bu tip davalara Asliye Ticaret Mahkemelerinin bakması gerektiği yönünde kararı olduğu anlaşılmış, bu nedenle Mahkememizin görevsizliğine, dosyanın davayı bakmaya görevli İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” şeklinde gerekçe gösterilerek görevsizlik kararı verilmiş ve dosya mahkememize tevzii olunmuştur.
Yargıtay… Hukuk Dairesi Esas No : … Karar No :… sayılı ilamında belirtildiği üzere; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Yargıtay … Hukuk Dairesi Esas No :…, Karar No : … sayılı kararında “6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer Kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir.
Diğer taraftan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, Kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Öte yandan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için asliye hukuk mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık, Kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, asliye hukuk mahkemesinin ticari olmayan bir davayı asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla görmüş olması açıkça bozmayı gerektiren bir usule aykırılık halini oluşturmaktadır.” içtihadına yer verilmiştir.
Kasko alacağı ile ilgili olarak yine Yargıtay …Hukuk Dairesi Esas No : …, Karar No : … sayılı ilamında da “Taraflar arasında akdi bir ilişki olup davalının sorumluluğunun kaynağı davacıyla yaptığı kasko sigorta sözleşmesine aykırılıktır. Görev, kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmalıdır. Davalı şirket ile davacı arasındaki ilişki ise 6502 sayılı Kanunun 3/1 maddesi kapsamında kalan tüketici işlemlerinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle davacının açtığı tazminat davasında Tüketici Mahkemesi’nin görevli olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken” şeklindeki içtihat ile kasko poliçesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda tüketici mahkemesinin görevli olduğuna yer verilmiştir.
Her ne kadar tüketici mahkemesince yukarıda yer verilen gerekçeler ile görev bakımından ret kararı verilmiş ise de davacının temlik aldığı alacak bakımından temlik verenin tacir olmaması ve temlik veren ile davalı arasında kasko poliçesi bulunuyor olması, alacağın temliki ile alacak kasko poliçesinden kaynaklanmış olma niteliğini kaybetmeyip uyuşmazlığın çözümünde kasko poliçesi dahilinde değerlendirme yapılması gerekmesi, aracın … marka bir araç olup ruhsatında yandan camlı çift koltuklu kamyonet olarak yer verilmiş olmasına karşın ülkemizde bu marka aracın tacir olmayan kişiler tarafından da yaygın şekilde kullanılıyor oluşu, yine ruhsatta tacir veya ticari işletme değil temlik verdiği dava dilekçesi ile beyan olunan Veysel Birleştirici’nin sahip olarak görünmesi uyuşmazlığın mutlak ticari dava sayılan davalardan olmaması sebebiyle mahkememiz görevli olmadığından ve tüketici mahkemesi görevli olduğundan HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın görev yönünden usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan, HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın görev yönünden usulden REDDİNE,
2-Mahkememize dosya görevsizlik ile gelmiş olup karşı görevsizlik kararı verildiğinden görev uyuşmazlığının çözümü bakımından dosyanın ilgili İstanbul BAM dairesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Görev uyuşmazlığı sonucu, mercii tayini bakımından karar kesinleştiğinde HMK madde 20 uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde taraflarca talep edilmesi halinde dosyanın görevli ve yetkili İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE, gönderilmesine, şayet yasal iki haftalık süre içerisinde taraflarca talep edilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLMESİNE,
4-HMK’nun 331/2 md. uyarınca harç, yargılama gideri ve gider avansının görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde talep üzerine harç yargılama gideri ve gider avansı konusunda mahkememizce karar OLUŞTURULMASINA,
Dair davacı vekili yüzüne karşı davalı taraf yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi
Katip
¸e-imzalıdır
Hakim
¸e-imzalıdır