Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/318 E. 2019/155 K. 27.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/272 Esas
KARAR NO : 2019/156
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 23/03/2018
KARAR TARİHİ: 27/02/2019
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirkete İmplant ve tamamlayıcı malzeme sattığını kesilen açık faturanın Alman neşeli olduğunu fautar ve cari hesap euro olarak düzenlendiğini 30.06.2017 tarihinde devreden borç bakiyesi 12.888,05 euro, 19.07.2017 tarihinde son emtia alımı 150,00 euro olarak gerçekleştiğini ve davalı şirketin borç bakiyesi 13.038,05 euroya yükseldiğini 15.012018 tarihinde 3.699,36 euro ödeme yaptığını, 16.01.2018 tarihinde 3.381.81 euro iade faturası kestiğini, bakiye 5.956,88 euro alacak kaldığını cari hesap borcunu ödememesi üzerine davalı şirket hakkında İstanbul … İcra müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasıyla 5.956,88 euro üzerinden icra takibi yapıldığını, davalı şirket takibe 14/03/2018 tarihinde itiraz ederek takibi durdurduğunu, alacağının taraf defterleri üzerinde yapılacak inceleme ile sübut bulacağını dava konusu 5.956,88 euro alacağının fiili ödeme tarihindeki TC merkez bankasınca belirlenecek kur ile ferileriyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 14/03/2018 tarihinde İstanbul … İcra müdürlüğünün … esas sayılı icra takip dosyasına vermiş olduğu itiraz dilekçesinde davacı şirkete borçlarının bulunmadığını bu nedenle asıl alacağa borcun tamamına faiz ve tüm ferilerine itiraz ederek takibin durdurulmasını talep ettiğini takip talebi davalı şirkete 12/03/2018 tarihinde tebliğ edildiğinin tespit edildiğini davalı şirkete 02/04/2018 tarihinde 10/10/2018 tarihinde yapılacak duruşmanın şirket çalışanı … a tebliğ edildiğini davalı şirkete 23/10/2018 tarihinde 27/02/2019 tarihinde yapılacak duruşmanın şirket çalışanı …’a tebliğ edildiğini, davalı şirketin 21/12/2018 tarihinde yapılan incelemeye katılmadığını davayı takip etmediğini dava dosyasına delil be belge koyulmadığının tespit edildiğini bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Açılan davada uyuşmazlığına taraflara arasında alım-satım sözleşmesi olup olmadığı, davacının edimini ifa edip etmediği ve bunun neticesinde alacaklı olup olmadığı noktasında toplanmış olmakla;
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişi incelemesinde özetle; taraflar arasında imzalanan bir sözleşme olmadığı, davacı şirket alacağının tahsili için davalıya ihtarname çekip temerrüte düşürmediği, taraflar arasında teamülün oluşmadığı, Yüce Mahkemenin davacının davalıya kestiği irsaliyeli faturalar ile malları davalı şirkete teslim ettiği, buna göre irsaliyeli faturaların varlığı kabul edildiği taktirde oluşan 5.956,88 euro bedelli cari hesap bakiyesine 07/03/2018 icra takibine kadar taleple bağlı kalarak yıllık %12 faiz hesabı 9,93 euro işlemiş faiz olacağı ancak davacı takip talebinde işlemiş faizi 9,79 euro talep ettiği için talebiyle bağlı kalacağı 5.956,88 euro + 9,79 euro = 5.66,67 euro toplam olacağı, yargıtay içtihatları birleştirme hukuk genel kurulunca 07/07/2013 tarih c.02.0 gns 10/3643-1193 sayılı kararlarında ; taraflar arasında yazılı şekilde yapılmamış olmakla birlikte geçerli sözleşme ilişkisinden doğan uyuşmazlıklarda faturalar (bedelin belli bir süre ödenmemesi halinde vade farkı ödenir) ibaresinin yazılarak karşı tarafa tebliği ve karşı tarafça T.T.K 23/2 maddesi uyarınca, sekiz gün içinde itiraz edilmemesi halinde, bu durum sadece fatura münderecatının kesinleşmesi sonucunu doğurup, vade farkının davalı yanca kabul edildiği ve istenebileceği anlamına gelmeyeceğine E2001/1, K 2003/1 no ile karar verildiği hakkında yüce yargıtayın kararları bulunduğu, takip tarihinde davacı 5.956,88 euro asıl alacağına takip tarihinden tahsil tarihine kadar TCMB. Değişen oranlarda euroya uygulanan faiz hesabının yapılması gerekeceği takdirinin yüce mahkemeye ait olduğu sonuç ve kanaatine varmıştır.
Taraflar arasında bir hukuki ilişki olup olmadığı bakımından davalı ticari defterlerini inceleme için ibraz etmemiş olmakla bilirkişi heyeti tarafından davacı defterlerinde takibe de konu edilen faturaların kayıt görmüş olduğu ve sevk irsaliyeleri doğrultusunda da davacının malın teslimi işlemi yaparak faturasını da davalı adına tanzim etmiş olması tespiti ile taraflar arasında sözleşme ilişkisinin bu suretle ispat edildiği kanaatine varılmıştır. Zira Yargıtay 15. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/3939, Karar No: 2017/3136 sayılı ilamında da belirtildiği üzere; “Yazılı sözleşme olmasa da sözleşmenin varlığını ortaya koyan davalının veya onun adına hareket eden kişinin imzasını taşıyan teslim belgesi, irsaliyeli fatura, ile de sözleşme ilişkisinin ispatı mümkündür. Yazılı delil niteliğinde olmayan ancak kesin delil niteliğindeki ticari defterler, ikrar veya yemin delilleri ile de sözleşme ilişkisi ispatlanabilir.” Her ne kadar davalı taraf sözleşme aslının olmadığına yönelik savunmada bulunmuş ise de sevk irsaliyeleri ve ticari defterleri ile davacının bu ilişkiyi kanıtlamış olduğu görülmüştür.
Ticari defterle ilgili olarak; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2).Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4). Nitekim Yargıtay 15. Hukuk Dairesi Esas No : 2016/3858, Karar No : 2017/2944 sayılı ilamında ” Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir.” görüşüne yer verilmiştir.
Tüm dosya muhteviyatı, bilirkişi tarafından ticari defterler üzerinde yapılan inceleme ve tespitler doğrultusunda davaya konu alacak için davacı tarafından düzenlenen faturanın davacı ticari defter ve kayıtlarında yer aldığı, defterlerin davacı lehine delil teşkil ettiği, davacı ticari defterleri delil olarak göstermiş aynı zamanda bu şekilde davalı ticari defterlerine de dayanılmış, davalı defter ibrazından ihtarata rağmen kaçınmakla davacı defterleri ve dosyadaki delillerin esas alınması gerektiği, davalının bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını mahkememizce kabul etmiş sayılması ( Aynı yönde bkz Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/2759, Karar No: 2017/5005 sayılı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas No: 2014/11-1159 Karar No : 2016/967, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/3858 , Karar No: 2017/2944 sayılı ilamları ), davacının sözleşme gereği malı teslim etmiş olduğu irsaliyeli faturanın teslim alan hanesi boş olmasına karşın ekinde yer alan döküm ve çıktıda teslim alan hanesi ve sipariş formları, davalının daha önce davacıya senet vermiş olduğunun davacı defterlerinde kayıt görmüş olması doğrultusunda taraflar arasında süregelen alım-satım ve ticari ilişkinin bulunduğunun mahkememizce kabulü nedenleriyle davacının davasını ispat ettiği, edimini ifa etmiş olmasına karşın para alacağına kavuşamadığı kanaatine varılarak davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ İLE,
2-5.956,88 EURO bedelin fiili ödeme tarihinde MB Efektif Döviz Satış Kuru üzerinden davalıdan alınıp davacıya VERİLMESİNE,
2-Alınması gereken 1.980,74 TL harçtan peşin alınan 495,19TL harcın mahsubu ile bakiye 1.485,55 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
Davacının peşin olarak yatırdığı 495,19 TL harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 3.479,56 TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacının yaptığı ilk masraf 49,30 TL, bilirkişi ücreti 600,00 TL, posta gideri 74,50 TL olmak üzere toplam 723,80 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Tarafların HMK 120 madde gereğince yatırdıkları gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
Dair; davacı vekili yüzüne karşı, davalı taraf yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
E-İMZALIDIR
Hakim …
E-İMZALIDIR