Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/298 E. 2020/23 K. 21.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/298 Esas
KARAR NO : 2020/23

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/03/2018
KARAR TARİHİ : 21/01/2020

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili, mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından ödenmeyen faturalardan kaynaklanan 10.215,56 TL’nin tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün…E. sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalının herhangi bir borcun bulunmadığından bahisle takibe itiraz ettiğini, takibin durduğunu, öncelikle davalının yetki itirazının reddinin gerektiğini belirterek davalının icra takibine itirazının iptaline karar verilmesini, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra- inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.

S A V U N M A /
Davalı vekili, mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin 01.01.2015 tarihinden sonra alacaklı yana toplamda 11.434,20 TL ödediğini, ödeme dekontlarında “ürün ödeme, borç ödeme” yazdığını, müvekkilin davacıdan 1.218,64 TL alacaklı olduğunu, müvekkilin tüm ödemelerini şirket sahibi ve müdürü … verdiği hesap numarasına yaptığını, yetkili mahkeme ve icra dairesinin müvekkilinin ikametgahı olan Bilecik mahkemeleri ve icra dairelerinin olduğunu, mahkemenin yetkisine itiraz ettiklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini, davacı tarafın %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.

G E R E K Ç E /
Dava, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası getirtilerek incelenmiş; davacı- alacaklı tarafından davalı- borçlu aleyhine 08/06/2017 tarihinde “Faturalardan kaynaklı cari hesap alacağı” açıklamasıyla 10.215,56 TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsili talebinde bulunulduğu, ödeme emrinin davalı- borçluya 17/08/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı- borçlunun 21/08/2017 tarihli dilekçesiyle yetkiye ve borca itirazı üzerine takibin durduğu, davanın da hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı borçlunun icra dairesinin ve mahkemenin yetkisine itirazı, takip/ dava konusu borcun para borcu olmakla götürülecek borçlardan olması sebebiyle Türk Borçlar Kanunu 89. ve Hukuk Muhakemleri Kanunu 10. maddesi karşısında yerinde görülmemiştir. Alacak istemi faturaya dayalı olmakla, tarafların usulüne uygun bildirdiği tüm delilleri toplanmış tarafların ilgili dönem ticari defter ve dayanak kayıtlarını da kapsar şekilde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir. Davalı yanın adresi itibariyle Bilecik Asliye Hukuk Mahkemesine(Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) talimat yazılmış, talimat mahkemesinden alınan bilirkişi raporunda özetle ve neticeten; davalının kayıtlarının incelenmesinde taraflar arasında 2015yılı ve öncesinde ticari faaliyetlerden (alış- satış, tahsilat- ödenti) dolayı alacak- borç ilişkisi bulunduğu, 2016- 2017- 2018 yıllarına ilişkin herhangi bir mal veya hizmet alımı olmadığı, davacı şirketin ekstresinde davalının Halkbankası hesabından EFT yoluyla ödemelerde bulunduğu, bu ödemeler sonrasında 2015 yıl sonu itibariyle davacının 781,36 TL alacaklı olduğu, 28/02/2016 tarihindeki 2.000,00 TL’lik ödeme dahil edilince davacının alacaklı olmadığı gibi davalıya 1.218,66 TL borçlu olduğu, davacı şirket yetkili …’e yapılan ödemelerin şirkete yapılan bir ödeme olarak sayılıp sayılmamasının mahkemenin takdirinde olduğu tespitlerinde bulunulmuştur. Davacı kayıtlarının da değerlendirilmesiyle Mahkememizde alınan bilirkişi raporuna göre; davacı firmaya ait ibraz edilen 2014, 2015, 2016 ve 2017 yılı ticari defterlerin usulüne uygun düzenlenmiş olduğun, davacı firmanın ticari defterlerinin tetkiki neticesinde takip tarihi itibariyle davalıdan 10.215,55 TL alacaklı olduğunu, ancak raporun 11/4 bölümünde yer alan ve davalı tarafından … hesabına yatırılan toplam 11.434,20 TL ödemenin sayın mahkeme tarafından davacı firmaya yapılan ödemeler olarak değerlendirilmesi halinde ise davacının takip tarihi itibariyle davalıdan alacağının bulunmayacağını belirtmiştir.
İddia, savunma, toplanan deliller ile tarafların ticari defter ve dayanak kayıt durumlarının tespiti amacıyla alınan bilirkişi raporları itibariyle taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu sabittir. Somut olayda uyuşmazlık davalı tarafından davacı şirketin ortağı ve münferiden temsile yetkilisi bulunan …’e yapılan toplam 11.434,20 TL ödemenin takip konusu alacağı kapsar şekilde davacı şirkete yapılmış bir ödeme olarak kabul edilip edilmeyeceği noktasında toplanmıştır.
Davalı tarafından … hesabına, 16/01/2015 tarihinde “borç ödeme” açıklamasıyla 787,00 TL, 30/04/2015 tarihinde “kika hilal” açıklamasıyla 1.693,20 TL, 19/06/2015 tarihinde “ürün ödeme” açıklamasıyla 1.404,00 TL, 27/07/2015 tarihinde “borç ödeme” açıklamasıyla 1.000,00 TL, 11/09/2015 tarihinde “borç ödeme” açıklamasıyla 1.000,00 TL, 19/11/2015 tarihinde “borç ödeme” açıklamasıyla 2.500,00 TL, 29/12/2015 tarihinde “borç ödeme” açıklamasıyla 1.050,00 TL ve 28/01/2016 tarihinde “…, ürün ödeme” açıklamasıyla 2.000,00 TL olmak üzere 11.434,20 TL ödeme yapılmıştır.
Davacı şirketin ticaret sicil kayıtları getirtilerek incelenmiş; …’in davacı şirketin ortağı olduğu ve 30/11/2010 tarihinden 30/11/2040 tarihine kadar davacı şirketi münferiden temsile yetkili olduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili, 22/03/2019 tarihli dilekçesi ile, davalı tarafından …’in şahsi hesabına yapılan ödemelerin şirket alacağından düşülmesine muvafakatlarının bulunmadığını, dava dışı gerçek kişiye yapılan ödemelerin kişisel bir borcun tasfiyesine yönelik olduğunu; 21/01/2020 tarihli duruşmada da davalı yanca yapılan ödemenin davacı şirket borcuna istinaden yapıldığını ispat yükünün davalıda bulunduğunu savunmuştur. Davacı şirketi münferiden temsile yetkili bulunan şirket ortağı …’e yapılan ödemelerin kişisel bir borcun tasfiyesine yönelik olduğu iddia edilmekle dekontlardaki açıklamalar da dikkate alınarak ispat yükünün davacıya geçtiği kabul edilmiş, iddianın ispatı kapsamında davacı yanca herhangi bir delil ibrazında bulunulmadığından ve dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanılmış olduğundan davacı yana yemin hakkı hatırlatılmış, davacı vekilinin yemin hakkını kullanmayacağını beyan etmesi üzerine davacının iddialarının ispat olunamadığına ve davalı- borçlunun icra takibine itirazında haklı olduğuna kanaat getirilmiştir. Diğer yandan şirketin münferiden temsile yetkilisine yapılan ödemeye rağmen haksız ve kötüniyetli olarak yeniden alacağın tahsili amacıyla takip başlatılmış olması karşısında İİK 67/2. Maddesi uyarınca davacı aleyhine alacağın %20’si oranında kötüniyet tazminatına hükmedilerek yargılama sonuçlandırılmış ve aşağıdaki hüküm fıkrası oluşturulmuştur.

H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Yerinde görülmeyen davanın REDDİNE,
2-Alacağın %20’si nispetinde hesaplanan 2.043,11-TL kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya ÖDENMESİNE,
3-Alınması gereken 54,40-TL harçtan peşin alınan 123,38-TL’den mahsubu ile fazla yatan 68,98-TL’ nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı tarafından yapılan 100,00-TL posta giderinin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 3.400,00-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalı yana VERİLMESİNE,
6-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde ilgilisine İADESİNE,
7-Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğinin 67/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın ve hükmün taraflara tebliğe ÇIKARTILMASINA,
Dair; davacı vekili yüzüne karşı, davalı taraf yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
e-imzalıdır .

Hakim …
e-imzalıdır .