Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/271 E. 2019/99 K. 12.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/271 Esas
KARAR NO : 2019/99
DAVA : Sıra Cetveline İtiraz (İcra Yoluyla Takipten Kaynaklanan Sıra Cetveline İtiraz)
DAVA TARİHİ: 23/03/2018
KARAR TARİHİ: 12/02/2019
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan sıra cetveline itiraz davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
AÇILAN DAVA VE İDDİA:
Davacı vekilinin 23/03/2018 tarihli dava dilekçesi özetle; Davacı …’ın müflis …A.Ş.’de çalıştığını, davacının iş akdinin davalı tarafça feshedildiğini, hak ve alacaklarının hesaplandığını ve cari hesaba kaydedilmiş olduğunu, 4.821,64-TL ücret alacağı, 11.981,33-TL kıdem tazminatı alacağı, 4.579,02-TL ihbar tazminatı ile 1.011,50-TL yıllık izin alacağı olmak üzere toplam 22.393,40-TL işçilik alacağı bulunduğunu, davalı/borçlu şirket hakkında İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas-… karar sayılı ve 22/11/2016 tarihli kararı ile iflas kararı verildiğini ve iflas 22/11/2016 tarihi itibariyla açıldığını, bunun üzerine davacının toplamda 22.393,46-TL tutarındaki alacağın işlemiş/işleyecek faizleriyle birlikte masaya kaydedilmesiiçin İstanbul …İflas Müdürlüğü’nün …İflas numaralı dosyasına gerekli başvuru ile alacak kaydı yapıldığını, ilgili iflas dosyasında, iflas idaresince, sıra cetveli tanzim edilmiş olup, 22.393,49-TL alacak kayıt talebinin, işçilik alacağı olarak 10.000,00-TL lik kısmının kabulü ile 3. Sıraya kaydının yapılmasına karar verildiğini, 12.393,49-TL lik kısmı ile kanuna ve yerleşik yargıtay içtihatlarına aykırı şekilde ve gerekçesiz olarak reddedildiğini, faiz talepllerinin ise değerlendirmeye dahi alınmadığını, bu sebeplerle davanın kabulü ile, davacının İstanbul … İflas Müdürlüğü’nün … iflas sayılı dosyasından usul ve yasaya aykırı olarak 28/01/2018 günlü karar ile reddedilen 12.393,49-TL işçilik alacağının masaya 1. Sırada kaydının kabulü ile toplam 22.393,49-TL tutarındaki işçilik alacağına iş akdinin fesih tarihi olan 29/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizleri ile birlekte hesaplanarak, tamamının işçilik alacağı olması nedeniyle 1. Sırada masaya kaydının kabulü ile neticede sıra cetvelinin bu doğrultuda düzeltilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
SAVUNMA VE KARŞI TALEPLER:
Davalı şirkete usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve tensip tutanağının tebliğ edildiği, ancak süresinde herhangi bir cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, MAHKEMECE YAPILAN NİTELENDİRME VE SONUÇ:
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; somut olayı değerlendirmeden önce iflas etmiş şirketlerden alacaklı olan şahısların genel olarak alacak çeşidinin irdelenmesi gerekmektedir. Buna göre; müflis şirketlerden olan alacak 3 gruba ayrılabilir. Bunlar; iflas alacağı, masa borcu ve iflastan sonra doğan genel nitelikli alacak olmak üzere üç grup alacak bulunmaktadır. Davaya konu taleplerin iflastan sonra doğan genel nitelikli alacak talebi olup olmadığı veya masa borcu olup olmadığı yönündeki inceleme, alacağın dayandığı hukuksal ilişkiye göre genel hükümler doğrultusunda iflas masası aleyhine açılan davada genel mahkemelerce tespit edilecektir. Böyle bir davada, davacı, masa alacaklısı olduğunu iddia eden alacaklı, davalı ise iflas idaresidir. Dava sonunda verilen ve uyuşmazlık konusu alacağı masa borcu olarak kabul eden karar, bütün iflas alacaklılarını bağlar. Masa mevcudunun iflas masrafları ve masa borçlarını karşılayamadığı durumlarda bu masraf ve borçlar iflas alacaklıları arasında taksim edilemez. İflas masasının safi (net) mevcudu (masaya giren mal, alacak ve haklar), “alacakların ödenmesine tahsis olunur” (İİK m.184,I,c.1). Buradaki “alacaklar” teriminden maksat, aslında yalnız “iflas alacaklarıdır.” İflas alacağı, iflas açıldığı anda müflise karşı hukuken mevcut olan alacaklar yani müflisin iflasın açıldığı andaki borçları olup, iflas masasından istenebilir (masaya yazdırılabilir). İflas masasından istenebilecek (hatta, iflas alacaklarından daha önce ödenecek) olan, bir başka alacak çeşidi de masa alacaklarıdır. Bunun masa bakımından adı “masa borcudur.” Masa borçları müflisin değil, (çünkü, müflisin iflas açıldıktan sonra masayı bağlayıcı nitelikte borçlanmasına imkân yoktur.) iflas masasının yaptığı borçlardır. Masa borçları, iflasın açılmasından iflas tasfiyesinin sonuçlanmasına kadar, iflas masası (masa adına iflas dairesi veya iflas idaresi) tarafından yapılan borçlardır. (İİK. m. 248, 303/2) Masa borçları iflas masasından tam olarak ödenir. (örn: İflas kararının ilanı giderleri (m.166;219), defter tutma (m.161;208) giderleri (bkz: m.160), masa mallarının muhafazası için kiralanan depo için ödenecek kira, iflas idaresinin ücreti (m.223,IV), masanın (iflas idaresinin) taraf olduğu davaları takip eden avukatın avukatlık ücreti masa borcudur. Bu sayma, tahdidi değildir; masa borçlarına bazı misaller vermek içindir. Şu halde, masa alacakları (borçları), iflas açıldıktan sonra iflasın tasfiyesi için bizzat masa ( yani, masa adına iflas dairesi veya idaresi) tarafından yapılan borçlardır. Masadan ödenecek alacakların, iflas alacağı ve masa alacağı olarak ikiye ayrılmasının pratik önemi şudur: Masa borcu, iflas masasından tam ve iflas alacaklarından daha önce ödenir (m.248). Oysa, iflas alacaklarının tam olarak ödenmesi çok enderdir (belki yalnız m.206’nın ilk üç sırasındaki imtiyazlı alacaklar tam olarak ödenir.) İflas alacakları (özellikle m. 206’nın dördüncü sırasındaki imtiyazsız alacaklar), iflas masasının dağıttığı iflas (garame) hissesi oranında ödenir. İşte bu nedenle, iflas masasından istenen bir alacağın, iflas alacağı mı, yoksa masa alacağı mı olduğunu belirlemenin büyük önemi vardır. (Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Tamamen Yeniden Yazılmış ve Genişletilmiş 2. Baskı, S. 1212 vd. Ankara, 2013). İflasın açıldığı sırada müflise karşı ileri sürülebilecek alacaklar iflas alacaklarını; iflasın tasfiyesi sırasında yapılan masraflarla, iflas idaresinin yükümlü olduğu ya da devraldığı mükellefiyetler de (genel bir ifade ile) masa borçlarını oluşturur. İİK’nın 248. maddesinin kenar başlığı “iflas masrafları ve masanın borçları” şeklindedir. Madde metninde açıkça iflas masraflarının iflas alacaklarından önce ödeneceği belirtilmiş ise de masa borçlarından bahsedilmemiştir. Ancak masa borçlarının da iflas alacaklarından önce ödeneceği doktrin ve uygulamada kabul edilmektedir. (Öztek, Selçuk, İflas Hukukunda Sıra Cetveli Prosedürü ve Sıra Cetveline Karşı Müracaat Yolları, yayımlanmamış doçentlik tezi, s.14; Postacıoğlu, İlhan: İflas Hukuku İlkeleri, İstanbul, 1978, s. 205; 19. HD’nin 27.02.1996 tarih ve 202 E, 1568 K; 20.11.1997 tarih ve 6557 E, 9865 K. sayılı ilamı). İflas masraflarına örnek olarak, iflas kararının ilanına ve gereken yerlere bildirilmesine ilişkin masrafları, defter tutma, malların muhafaza ve satış masrafları, iflas idare memurlarının ücretleri, paraya çevirme ve paylaştırmaya ilişkin harç ve masrafları sayılabilir. Masa borçları ise, iflasın açılmasından sonra ve devamı sırasında masa namına tekeffül edilen ve onun tarafından ödenmesi gereken borçlardır. Masa borçlarına örnek olarak, iflas idaresinin müflisin sanat veya ticaretinin devamı çerçevesinde akdettiği borçları, iflas idaresinin sebepsiz iktisap, haksız fiillerinden doğan borçları ve iflas idaresi tarafından tutulan avukatın vekalet ücretini sayabiliriz. İflas masrafları ve masa borçlarından masa sorumlu olup, müflis sorumlu tutulamaz. Masa alacaklısına alacağının masa tarafından karşılanmayan kısmı için aciz vesikası verilemez. İflas masrafları ve masa borçlarına sıra cetvelinde yer verilmez. Ancak pay cetvelinde gösterilmelidir. İflastan sonra oluşan alacağın masaya kaydı istenemez, ancak bu alacak masa borcu niteliğinde ise masadan tazmin edilir, değilse tasfiyede bakiye kalırsa nazara alınır. İflas idaresi, müflise ait işyerini masanın menfaatini gözeterek işletmeye devam ederse, diğer anlatımla müflisin yaptığı sözleşmeyi feshetmeyip benimser ise bu işletmenin borcu masa borcu niteliğindedir. Alacak, iflastan sonra doğmuş ve masa borcu da değilse, sırasına ve esasına itiraz edilebilecek, İİK’nın 235. maddesine dayalı kayıt kabul istemine konu olabilecek müflis borçlarından olmayıp, iflastan sonra doğan ve müflisin genel hükümlere göre sorumlu olduğu ve iflas masasının dağıttığı iflas (garame) hissesi oranında değil, tasfiyede bakiye kalırsa alacaklıya ödenecek olan bir alacak niteliğindedir. İflas tarihinden sonra doğan böyle bir alacağın varlığı ve miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmakla, inceleme, şikayet yolu ile icra mahkemesine değil, alacağın dayandığı hukuksal ilişkiye göre genel hükümler doğrultusunda iflas masası aleyhine açılan davada genel mahkemelerce tespit edilecektir. Böyle bir davada, davacı, davalı müflisten alacaklı olduğunu iddia eden alacaklı olup, davalı ise iflas idaresidir. İflastan sonra oluşan alacağın masaya kaydı istenemez, tasfiyede bakiye kalırsa nazara alınır. Böyle bir alacak, sıra cetvelinde yer alamayacağından, bunlar için iflas masası aleyhine genel mahkemede açılması gereken davada İİK’nın 235. maddesindeki süreler uygulanmaz. Öte yandan, İİK’nın 195/1. maddesinin “Borçlunun taşınmaz mallarının rehni suretiyle temin edilmiş olan alacaklar müstesna olmak üzere iflasın açılması müflisin borçlarını muaccel kılar. İflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ile takip masrafları anaya zammolunur.” hükmü uyarınca iflas tarihine kadar doğan iflas alacağı ve fer’ileri ile takip masrafları konusunda uzman bilirkişiden rapor alınıp, belirlenen tutarın kayıt ve kabulüne karar verilmesi gerekir. İİK’nın 195. maddesine göre iflas masasına yazılacak alacakların iflas tarihi itibariyle hesaplanıp, belirlenmesi gerekir. İflasın açılması ile ipotekle temin edilen alacaklar hariç, diğer alacaklar muaccel hale gelir ve iflasın açıldığı tarihe kadar işleyen faizler ve takip masrafları da asıl alacağa eklenerek masaya yazılır. İİK’nın 196/3. maddesi uyarınca asıl alacağa faiz işlemeye devam ederse de, bu ancak tasfiye bakiyesi kalırsa ayrıca ödenir. Kayıt kabul davalarında tahsile değil, alacağın iflas masasına kaydına karar verilmekle yetinilir. Alacağın ödenmesi ancak tasfiye sonunda masa mevcudunun sıra cetveline uygun biçimde dağıtımı aşamasında gerçekleşir ve alacakların tam olarak ödenip ödenmeyeceği ancak bu aşamada anlaşılabilir. Kayıt kabul davaları, iflasından önce müflisten alacaklı olanların, bir diğer ifade ile iflas alacaklılarının alacaklarını iflas masasına kaydettirmek için açtıkları ve dayanağını İİK’nın 235. maddesinden alan davalar olup, Asliye Ticaret Mahkemesi görevlidir. Masa borçları sıra cetvelinde yer alamayacağından, bunlar için iflas masası aleyhine genel mahkemede açılması gereken davada İİK’nın 235. maddesindeki süreler uygulanmaz.
İİK’nda masa borçları ve iflastan sonra doğan genel nitelikli alacaklar için İİK’nın 235/2. maddesinin ilk cümlesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir düzenleme bulunmadığından, bu davalara bakmak konusunda genel hükümler dairesinde HMK 2. Maddesi kapsamında aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim Yargıtay…Hukuk Dairesinin … esas … karar sayılı ve… esas… karar sayılı ilamları da aynı doğrultudadır.
Bu bağlamda somut olaya bakıldığında; davacının iş akdinden kaynaklı ödenmeyen ücret alacağı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin alacağına yönelik alacak taleplerinin iflas idaresince kabul edilen dışında dava konusu edilen kısmının, … kayıtlarının incelenmesinde iş akdinin fesih tarihinin 12/01/2018 olduğu değerlendirilerek İstanbul…Asliye Ticaret Mahkemesince… E. Sayılı dosyasından … tarihinde iflasına karar verilen davalı … A.Ş.nin iflasının açılmasından sonra doğduğu; bu nedenle alacağın iflastan sonra doğan genel nitelikli alacak oluşu, davacı ve davalı arasındaki alacak ilişkisinin TTK 4. Maddesinde sayılan ticari davaların konusunu oluşturur mahiyette olmaması taraflar arasında bu yönde bir çekişme de bulunmaması, İş Kanunu’ndan kaynaklı işçilik alacaklarının tahsiline yönelik alacak davası olması ve bu davada 7036 sayılı yasanın 5/1 maddesi uyarınca İş Mahkemelerinin görevli olması hususu dikkate alındığında, mahkememizin görevli olmadığı anlaşıldığından, dava dilekçesinin görev nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın HMK 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca görev yönünden USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın görevli olan İSTANBUL İŞ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331 mad. uyarınca Harç, yargılama gideri ve gider avansının görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde talep üzerine harç yargılama gideri ve gider avansı konusunda mahkememizce karar oluşturulmasına,
4-HMK 20.maddesi gereğince; karar tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde görevli mahkemeye gönderilmesi talebinde bulunulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtaratına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı taraf yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
e-imza
Hakim …
e-imza