Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/216 E. 2020/99 K. 12.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/216 Esas
KARAR NO:2020/99

DAVA:MENFİ TESPİT
DAVA TARİHİ:05/03/2018
KARAR TARİHİ:12/02/2020

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine mahkememize açılan; “Menfi Tespit” davasının yapılan yargılaması sonunda;
D A V A
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle: Davalı şirket tarafından davacı tarafa …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasıyla 200.000,00 TL değerinde ve işleyecek faizlere ilişkin ilamsız icra takibi başlatıldığı, icra takibinin dayanağı olarak taraflar arasında akdedilen sözleşmenin gösterildiği; ancak icra takibine dayanan ödeme emrinin davacı tarafa usulsüz tebliğ edildiği; davacı şirketin icra takibini ödeme emrinin tebliğ edildiği görülen 01/02/2018 tarihinde değil davalı tarafın haciz işlemi için davacı tarafın işyerine geldiği 01/03/2018 tarihinde öğrendiği; icra takibine konu olan sözleşmenin acentelik sözleşmesi olduğu; bu sözleşme gereği davacı şirketin tedarik ettiği ürünleri, davalı şirketin Türkiye pazarında satmakta ve bundan kaynaklı tüm para ve ürün akışını yürütmekte olduğu, davacı şirketin Türkiye’de işlerini tek elden ve rahatlıkla yürütebilmesi amacıyla acente olan davalı şirketin de aynı zamanda çalışanı ve ortakları olan kişilere davacı şirket tarafından vekâletname gönderildiği; bu nedenle davacı ve davalı şirketlerin iç içe geçmiş şekilde ve aynı iş yerinde iş yaptıkları, davalı şirketin davacı şirket hakkında tüm bilgilere haiz olduğu; dolayısıyla ödeme emrinin tebliğ edildiği adresin alacaklı olduğunu iddia eden davalı firmanın da bildiği üzere davacı şirketin Türkiye şubesini yönetmek amacıyla kağıt üzerinde gösterilen e-adres niteliğinde olduğu; davalının tamamen kötü niyetli olarak bu adrese tebligat gönderdiği ve borcun kesinleşmesini sağladığı; çünkü e-adres, yabancı şirketler için öngörülmüş adresler olup her yıl e-adres şirketi ile sözleşme yapılmakta olduğu; bu durumun davalı şirketi temsil eden yöneticiler tarafından bilinmekte olduğu, davalı şirketin, davacı şirketinin e-adres sözleşmesini 2016 yılı sonu itibarı ile yenilemediği ve bu durumun davacı şirkete iletilmediği; bu hususu bilen davalı tarafın tebligat çıkarılan adreste olmayacağını bildiği ve Tebligat Kanunu 35, Maddesini kullanarak takibi kesinleştirdiklerinin farkında olduğu, bu sebeple davalı tarafın kötü niyetli ve usulsüz olarak icra takibini kesinleştirdiği ve davacı şirketin tüm malvarlığına haciz koydurduğu, bu konu hakkında … Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat edildiği, davalı şirketin birçok kez davacı şirketin tebligata yarar adresine ihtarname göndermesine karşın icra takibini faaliyette olmayan kağıt üzerindeki adrese gönderdiği; ayrıca davalı şirket, davacı şirketin acentesi olduğundan aralarındaki sözleşmenin 2.5 maddesi gereği tüm tebligatları ve sair bildirimleri yapmakla da mükellef olduğu, bu sebeple bu bildirimleri ayrıca davalı tarafın davacı şirkete bildirmesi gerektiği; davalı tarafın taraflar arasındaki acentelik ilişkisi devam ederken kötü niyetli olarak icra takibi yaptığı ve bu takibi usulsüz bir şekilde kesinleştirdiği; davalı şirketin davacı şirketten herhangi bir alacağı bulunmadığı; tam aksine davacı şirketin davalı şirkete karşı alacaklı bulunduğu; bu hususa ilişkin 07/11/2017 tarihinde davalı şirkete karşı icra takibi başlatıldığı; davalı şirketin taraflar arasındaki ticari ilişkinin bozulmasını fırsat bilerek ve kendi borçlarını bertaraf etmek maksadıyla dava konusu icra takibini başlattığı; davalı şirketteki bazı şüphelilerin davacı şirketin nam ve hesabına yapılmış olan tahsilatlar sonucu elde ettikleri meblağların bir kısmını uhdelerinde tutarak sözleşmeye ve kanuna aykırı şekilde hesaplarına para geçirdiklerinin tespit edildiği; bu durumun ortaya çıkmasından sonra davacı şirket ve davalı taraf ilişkilerinin devamı için bir protokolün imza edildiği; bu protokol ile şüphelilerin haksız ve mesnetsiz şekilde hesaplarına geçirdikleri tahsilatları geri ödemeyi beyan ve taahhüt ettiği, yapılan incelemeler sonucunda davalı tarafın 231.431,29 TL fatura ve cari hesap borcu olduğunun tespit edildiği ve bu borca istinaden…. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile davalı tarafa karşı icra takibi başlatıldığı, bunun üzerine davalı tarafın kimsenin olmadığını bildiği bir adrese tebligat göndererek …. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile 200,000,00 TL değerinde icra takibi başlattığı; ayrıca davalı acentelik sözleşmesi devam ederken uhdesinde bulunan 75,000,00 TL değerindeki davacı şirkete ait malların da akıbeti hakkında bilgi verilmediği öne sürülerek davanın kabulü ile, müvekkilinin takipten ve takip dayanağı sözleşmeden dolayı davalı yana borçlu olmadığının tespiti ve alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına, yargılama masraflarının ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
S A V U N M A
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle: Taraflar arasında akdedilen acentelik sözleşmesinin 24.1 maddesinde tahkim şartı olup, davanın tahkim ilk itirazı neticesinde usulden reddedilmesinin gerektiği; taraflar arasında 06/10/2014 tarihinde münhasır acentecilik sözleşmesinin akdedildiği; ilk etapta davacının ürünleri tüm Türkiye piyasasında tanındığı için çok iyi ciro sağladığı; ancak kişisel bakım ürünlerinde piyasa rekabetinin yüksek olduğu; yeni bir ürünün piyasaya girmesi ile bütün dengelerin değiştiği; 2016 yılında rakip firmaların yeni ürünlerinin piyasaya girmesi ile satış fiyatlarında gerileme olduğu; davacının yeni ürününü piyasaya sokacağına ilişkin haber verdiği; ancak davacının yeni ürününü piyasaya sokmaması nedeniyle sözleşmenin haklı nedenle feshedildiği; satışların düşmesinin ardında davacının Türkiye pazarından çekilme kararı almış olması ve denkleştirme tazminatı ödememek için fesih iradesini ortaya koymamasının yattığı; bu kapsamda davacının fiili olarak sözleşmeyi feshetmiş sayıldığı; ancak bu hususu davacının kabul etmediği takdirde sözleşmenin davalı şirketçe haklı nedenle feshedildiğinin davacı şirkete bildirilmiş olduğu; sözleşmenin feshini takiben TTK 120/b maddesi gereğince hak kazanılan portföy tazminatının davacıdan talep edildiği, davalı şirketin davacı şirketten talep ettiği portföy tazminatının hukuka uygun olduğu, davacı tarafından tazminat ödenmeyince de tazminat alacağının bir kısmı için haklı icra takibine geçildiği, Sayın Mahkeme huzurunda ikame edilen davanızı menfi tespit davası olduğu, davacı şirketin icra takibinin usulsüz kesinleştirildiğine ilişkin iddiası mahkemenin inceleme yetkisi dışında olduğu, davacı şirketin ikame ettiği … İcra Hukuk Mahkemesi … Esas sayılı dava dosyası ile iddia etmiş olduğu usulsüz tebligata ilişkin davanın derdest olduğu; davacının hem İcra Hukuk Mahkemesinde şikâyet, hakkını kullanıp hem de huzurda tebligat meselesini gündeme getirmesinin, davacının kötü niyetli olduğunu gösterdiği; şirketin yasal adresine, ticaret sicil adresine, tebligatın çıkarıldığı; davalı şirketin hiçbir hukuki sorumluluğu bulunmadığı, davacının bu adrese gönderilen … Noterliğinin … tarihli … yevmiye numaralı ihtarnameye cevap verdiği; davacının basiretli bir tacir olması halinde bu ihtarnameyi aldıktan sonra ticaret sicil adresini değiştirebileceği ve davalı tarafa yeni adreslerine ihtarnameyi göndermelerini bildirebileceği; taraflar arasında imzalanan sulh protokolü davalı şirket tarafından ifa edildiği halde davacının dava dilekçesinde bu protokolü öne sürmesinin kötü niyetli olduğunu gösterdiği öne sürülerek davanın reddine ve alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E
Dava; davalı- alacaklı tarafından davacı- borçlu aleyhine …. İcra Müdürlüğününün … Esas sayılı dosyasıyla başlatılan icra takibi kapsamında davacının davalıya borçlu olmadığının istemiyle açılmış, menfi tespit davası niteliğindedir.
UYAP üzerinden celp edilen mezkur … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyası incelendiğinde; davalı alacaklı- tarafından davacı- borçlu aleyhine 200.000,00 TL üzerinden ilamsız olarak acentelik sözleşmesinden kaynaklı portföy tazminatı alacağı açıklaması ile 16.01.2018 tarihinde icra takibi başlatıldığı görülmüştür.
Taraflar arasında akdedilen uluslararası ticari temsilci sözleşmesinin konusunun Türkiye Cumhuriyeti Bölgesinde davacı şirketin ürünlerinin satışını desteklemek üzere davalı şirketi ticari temsilcisi olarak görevlendirdiği bir münhasır acentelik sözleşmesi olduğu, davalı şirketin yükümlülüklerinin sözleşmede mutabık kalınan şartlara uygun olarak Türkiyede söz konusu ürünlerin tanıtılması ve satışının desteklenmesine ilişkin olduğu, işverenin yükümlülüğünün ise bu sözleşmede kararlaştırılan ücretin davalı şirkete ödenmesi olduğu anlaşılmıştır.
Sözleşmenin 2.5. Maddesi; Davalı şirket, faaliyetleri, pazar koşulları ve rekabet durumu hakkında işverene gerekli özeni göstererek bildirimde bulunacak, ürünlere ve aynı zamanda faaliyetlerine uygulanacak olan Türkiye içerisindeki kanunlar ve yönetmeliklere ilişkin tüm gerekli bilgiyi İngilizce dilinde davacı şirkete sunacaktır. Davalı şirket, ayrıca faaliyetleri ile ilgili bir raporu her ay davacı şirkete gönderecektir, şeklinde düzenlenmiş olduğu görülmüştür.
Sözleşmenin 24/1 maddesinin; sonucu, yorumlanması, ifası, ihlali, feshi veya geçersizliği dâhil olmak üzere işbu sözleşmeden kaynaklanan veya işbu sözleşmeyle ilişkili olan tüm anlaşmazlıklar, ihtilaflar veya hak talepleri, Türkiye Tahkim Kurumu Tahkim Kurallarına uygun bir şekilde nihai olarak AHK (Alman Türk Ticaret ve Sanayi Odası) kuralları kapsamında çözüme ulaştırılacaktır. Hakem heyeti üç hakemden oluşacaktır. Tahkim yeri İstanbul, Türkiye olacaktır ve tahkim işlemleri İngilizce dilinde yürütülecektir, şeklinde düzenlendiği görülmüştür.
…. Noterliğinin … Tarihli … Yevmiye Numaralı İhtarnamesi incelendiğinde; Davalı şirketin keşide ettiği ihtarnamede, davacı şirketin taraflar arasında akdedilen sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediği, davacı şirketin Türkiye pazarı ile ilgili planlarının ne olduğunun bildirilmesi, ihtarnamenin davacı şirkete tebliğ edildiği tarihten 5 iş günü içerisinde cevap verilmediği takdirde davacı şirketin hukuka aykırı fiilleri nedeniyle davalının uğradığı zararların tazmini için hukuki yollara başvurulacağının ihtar edildiği görülmüştür.
…. Noterliğinin … Tarihli … Yevmiye Numaralı İhtarnamesiyle; davalı şirketin, davacı şirkete ait bir miktar parayı kendi hesabına aktardığının tespit edildiği! sözleşmenin feshedilmediği, buna sebep olarak davalı şirketin davacı şirkete verdiği zararın tespitinin henüz yapılmadığı, davacı şirketin uğradığı zararlara ilişkin raporun 1 yıldır hazırlanamadığı, bu nedenle taraflar arasındaki ilişkinin durduğu ve sözleşmenin uygulanamaz hale geldiği, davalı şirketin taraflar arasındaki protokole ilişkin borcun bir kısmını ödediği ve sözleşmenin davacı taraf açısından haklı nedenle feshedılcbilir hale geldiği öne sürülerek kendilerine gönderilen 27/11/2018 tarihli ihtarnameye itiraz edildiği anlaşılmıştır.
… Noterliğinin … Tarihli … Yevmiye Numaralı İhtarnamesiyle; 27/11/2018 tarihli ihtarnamede, davacı şirketin ihtarnamenin kendilerine tebliğinden itibaren en geç 5 iş günü içerisinde Türkiye pazarı ile ilgili planlarının ne olduğunu yazılı olarak davalı tarafa bildirmeleri ihtar edildiği; ancak davacı tarafın 12/12/2017 tarihli gönderdiği e-postada, taraflar arasındaki işlemleri belirsiz bir süre için askıya alınmasına karar verildiği hususunun davalı şirkete bildirildiği; Türk Ticaret Kananu’nun 122. maddesinde acenteye Ödenmesi gereken denkleştirme tazminatı düzenlenmiş olup, davacı tarafın yükümlülüklerini yerine getirmediğinden, davalı şirketin denkleştirme tazminatına hak kazandığı; davalı şirketin kazandığı ortalama komisyon bedeli olarak hesap ettiği 338.647,00 TL’nin 5 iş günü içinde davalı şirkete ödenmesini, ödeme yapılmadığı takdirde söz konusu tutarın tahsili için gerekli hukuki yollara başvurulacağı ihtar edildiği görülmüştür.
…, Noterliğinin … Tarihli … Yevmiye Numaralı İhtarnamesi incelendiğinde; davalı şirketin taraflar arasında yapılan Sulh protokolü doğrultusunda 520.000,00 TL’nin davacı şirkete ödendiği; ancak yeminli mali müşavir … tarafından yapılan defter ve kayıtlar neticesinde halen davalının uhdesinde davacı şirketin 300.000,00 TL alacağı olduğunun tespit edildiği; davacının alacaklarını kötü niyetli olarak davalı şirketin uhdesinde bulundurduğu; bu borcun davacı şirkete ödenmemesi sebebiyle son 1 yıldır ortaya çıkan toplam zararların belirlenmesi için davalı şirketten rapor hazırlanması istenildiği; ancak bu duruma yönelik bir cevap alınamadığı; acentelik sözleşmesinin 2.1, 2,2, 14.2 maddeleri uyarınca sözleşmenin davacı şirket tarafından haklı nedenle feshedilebilir olduğu; tüm bunlara karşılık davalı şirketin sözleşmeye aykırı olarak davacı şirketin ürünlerinin satışını durdurma kararı aldığı; davalı şirketin, davacı şirketin markasını müşterilerinin gözünden düşürdüğü; bu sebeple taraflar arasında akdedilen 06/10/2014 tarihli acentelik sözleşmesinin davacı şirket tarafından haklı sebeple feshedildiği; davalı şirketin, davacı şirketin alacaklarını derhal ödemesi gerektiği ihtar edildiği görülmüştür.
27/07/2017 Tarihli Sulh Protokolü incelendiğinde; 500.000,00 TL nakit, davacı şirketin banka hesabından çekildiği ve davalı şirketin hesabına transfer edildiği; davalı şirketin, davacı şirkete ait 500.000,00 TL nakdini davacı şirketin yazılı ya da sözlü onayı olmaksızın amaç dışı kullandığı; protokolün amacının 500.000,00 TL esas nakit borcun ve 20.000,00 TL’lik faizinin ödenmesine ilişkin karşılıklı mutabakat ile hak ve yükümlülükleri düzenlediği; sulh protokolünün, taraflar arasındaki diğer borç yükümlülüklerini veya fınansal sorunlarını içermediği; davalı şirketin protokolde kararlaştırılan bedeli ödemesi halinde amaca aykırı kullanılan paradan aklanacağı ve davalı
şirketten başka herhangi bir hak talebinde bulunulmayacağı taahhüt edildiği anlaşılmıştır.
Dosyamızda alınan 02.04.2019 havale tarihli uzman bilirkişi heyeti raporunda özetle; Taraflar arasındaki sözleşme, protokol, ihtarnameler ve taraf ticari defter ve kayıtlarının incelendiği, davacının ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu ve tasdik edildiği, sahibi lehine delil niteliğine haiz olduğu, davacı şirketin defter kayıtlarına göre … … San ve Tic AŞ cari hesabı kapanış kaydının 29.873,09 TL borç bakiyesinin olduğu, davalı şirketin ticari defterlerinin incelenmesinde cari hesabı kapanış kaydının 29.873,07 TL alacak bakiyesinin verdiğini, her iki ticari defter kayıtlarının birbirleriniyle örtüştüğü, sözleşmenin feshi konusunda her iki tarafında %50 oranında kusurlu bulunduğu, bu kapsamda hesaplanacak portföy tazminatının %50 sinin talep edilebileceği, taraflar arasındaki sözleşmenin 15. Maddesinde, taraflar arasındaki sözleşmenin 1 yıldan fazla sürdüğü takdirde 1 yıllık komisyona eşdeğer bir fesih tazminatını temsilcinin almaya hak kazanacağının kararlaştırıldığı, taraflar arasındaki sözleşmenin bir yıldan fazla sürdüğü, 1 yıllık portföy tazminatının 284.457,01 TL olarak hesaplandığı, sözleşmenin sonlanmasına her iki tarafın %50 oranında katkı sağlaması değerlendirildiğinde 142.228,51 TL hesaplandığı, takip dosyasında ise 200.000,00 TL tazminat talep edildiğinden takip dosyasında davacının borçlu olmayacağı kısmın 57.771,49 TL olacağı belirtilmiştir.
Dosyamız arasına uyap kayıtları celp edilen…. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında dosyamız davacısı tarafından dosyamız davalısına karşı 229.777,06 TL fatura ve cari hesap alacağından bahisle 07.11.2017 tarihinde takip başlatıldığı, bu dosyaya ilişkin olarak açılan itirazın iptali davasının ise yine uyap kayıtları celp edilen… ATM’nin … Esas sayılı dosyasında derdest olduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamına göre yapılan değerlendirmede;
Dava; Sözleşme feshi nedeniyle portföy tazminatına ilişkin yapılan icra takibi kapsamında borçlu olunmadığının tespitine yönelik açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Taraflar arasında sözleşmenin varlığı konusunda bir ihtilaf yoktur. İhtilaf sözleşmenin hangi tarihte feshedildiği, fesih konusunda haklılık durumu ve davalı acente lehine portföy tazminatı şartlarının oluşup oluşmadığı, oluştu ise miktarı konularındadır.
Öncelikli olarak davalı tarafın tahkim ilk itirazı ön inceleme duruşmasında değerlendirilmiş ve taraflar arasındaki sözleşmenin 24/1 ve 24/2 maddeleri birlikte değerlendirildiğinde tahkim iradesinin duraksamaya yer vermeyecek şekilde kesin olmadığına karar verilerek reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafın icra takip dosyasındaki tebligat usulsüzlüğüne ilişkin iddiaları ise, davamızın konusu olmadığı, İcra Hukuk Mahkemesi nezdinde ileri sürülmesi ve değerlendirilmesi gereken hususlar olması nedeniyle değerlendirilmemiştir.
… İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına ilişkin olarak açılan… ATM’nin … Esas sayılı dosyasında derdest olan itirazın iptali davası, dayanak icra takibinin fatura ve cari hesap alacağına ilişkin olması karşısında beklenmesine gerek görülmemiştir.
Taraflar arasında imzalanmış olan sözleşme, ihtarnameler, 2017 yılında imzalan protokol ve dosyaya sunulan sair diğer deliller bilirkişi heyetimiz ve mahkememizce detaylı olarak incelenmiştir.
Buna göre; Taraflar arasında akdedilen (davacı tarafından 06.10.2014 tarihinde, davalı tarafından 22.09.2014 tarihinde imzalanmış bulunan) uluslararası ticari temsilci sözleşmesinin konusunun Türkiye Cumhuriyeti Bölgesinde davacı şirketin ürünlerinin satışını desteklemek üzere davalı şirketi ticari temsilcisi olarak görevlendirdiği bir münhasır acentelik sözleşmesi olduğu, davalı şirketin yükümlülüklerinin sözleşmede mutabık kalınan şartlara uygun olarak Türkiyede söz konusu ürünlerin tanıtılmalı ve satışının desteklenmesine ilişkin olduğu, işverenin yükümlülüğünün ise bu sözleşmede kararlaştırılan ücretin davalı şirkete ödenmesi olduğu; taraflar arasında 2017 yılına kadar sorun yaşanmadığı, sözleşmenin her iki tarafın katkısı ile diğer bir deyişle 2016 yılında hazırlığı yapılan 2017 dönemi davalı … şirketinin siparişlerinin karşılanmaması ve karşılanmaması ile aynı döneme denk gelen davalı şirketin sulh protokolüne konu Mart 2017 itibari ile tespit edilen tutarları uhdesine geçirmesi, 2017 yılının 7. Ayında bu tutarlar protokole bağlanarak ödenmesinin kararlaştırılmasına rağmen ve bu durumun davacı … şirketi tarafından derhal haklı fesih sebebi olarak ileri sürülerek sözleşmenin feshi yoluna gidilebilecekken 23.02.2018 tarihinde fesih yoluna gidilmesi, davacı şirket tarafından sözleşmenin 2017 yılı 12. Ayında askıya alınması hususları birlikte değerlendirildiğinde sözleşmenin 2017 Aralık ayında fiilen feshedilmiş olduğu ( aksi kabul Türk Medeni Kanunu madde 2 dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacaktır); tarafların sözleşmenin feshinde eşit kusurlu oldukları; Türk Ticaret Kanununun 122 ve devamı maddelerinde düzenlenen portföy (denkleştirme) tazminat şartlarının davalı lehine oluştuğu; sözleşmenin feshi konusunda her iki tarafı eşit kusurlu bulunmuş olmasına göre davalı acentenin 142.228,51 TL portföy tazminatı talep edebileceği, takip dosyasında ise 200.000,00 TL tazminat talep edildiğinden takip dosyasında davacının borçlu olmayacağı kısmın 57.771,49 TL olacağı sonuç ve kanaatine ulaşılarak davanın kısmen kabulüne, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiştir.
Her iki tarafın kötü niyet tazminat istemlerinin de, sözleşmenin feshi konusunda her iki tarafın eşit kusurlu bulunması, icra takip dosyasındaki portföy tazminat alacağının likit bir alacak olmaması ve bilirkişi raporu ile ortaya konması karşısında reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulü ile; davacının … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasından dolayı 57.771,49 TL borçlu olmadığının tespitine,
2-Davacı tarafın fazlaya dair istemi ve kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
3-Davalı tarafın kötü niyet tazminat isteminin reddine,
4-3.946,37 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 3.415,50 TL’ nin mahsubu ile bakiye 530,87 TL’ nin davalıdan alınara hazineye irat kaydına,davacı tarafından peşin olarak yatırılan 3.415,50 TL’ nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 35,90 TL başvurma harcı parası, 121,00 TL müzekkere ve posta masrafı, 2.700,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam; 2.856,90 TL yargılama masrafının davanın kabul edilen miktarına göre 825,24 TL’ nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, arta kalan masrafın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 8.310,29 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 17.461,71 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
8-HMK 120 maddesi uyarınca taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ilgiliere iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.12/02/2020

Katip …
e-imzalıdır .

Hakim …
e-imzalıdır .