Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/189 E. 2018/611 K. 25.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/189 Esas
KARAR NO : 2018/611
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/02/2018
KARAR TARİHİ : 25/06/2018
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Alacak davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
AÇILAN DAVA VE İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin uzun yıllardır gıda sektöründe faaliyet göstermekte olup, üretim faaliyetlerini sürdürebilmek amacıyla davalı şirketlerden farklı dönemlerde elektrik hizmeti satın aldığını, davalı şirketler müvekkilinin birden çok mağazasına sağladığı elektrik hizmeti için, müvekkiline her ay toplu olarak faturalar düzenlendiğini ancak bu faturalarda elektrik tüketim bedelleri haricinde herhangi bir hizmet karşılığı olmayan “Kayıp-Kaçak Bedeli, Dağıtım Bedeli, Perakende Satış Hizmeti Bedeli, Personel Sayaç Okuma Bedeli ve İletim Sistemleri Kullanma Bedeli” gibi bedellerin haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil edildiğini, müvekkilinin basiretli bir tacir ve tüketi olarak bugüne kadar bütün elektrik fatularanı zamanında ve tam olarak ödediğini, bu nedenle herhangi bir hizmet karşılığı olmadığı belli olan, kötü niyetli kullanıcıların kaçak elektrik kullanım bedelleri ile dağıtım firmalarının ağır ihmal ve kusurlarından kaynaklanan kayıp elektrik bedellerinin müvekkili gibi dürüst abonelere yansıtılmasının kabul edilemeyeceğini, açıklanan nedenlerle; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalı … A.ş’nin Temmuz 2008 ila Ocak 2013 tarihleri arasında haksız olarak tahsil ettiği toplamda şimdilik 3.500,00 TL’nin, davalı …A.Ş ‘nin Şubat 2013 ila Mart 2015 tarihleri arasında haksız olarak tahsil ettiği toplamda şimdilik 3.500,00 TL’nin tahsil tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA VE KARŞI TALEPLER:
Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; usül yönünden, yetki, zamanaşımı ve görev itirazında bulunmuş, esasa ilişkin olarak ise; kayıp kaçak bedelinin ilgili mevzuat çerçevesinde tüketicilere yansıtlan bir bedel olduğunu, yine bu bedelin EPDK tarafından belirlenen bir bedel olup, uygulanmasının yasal zorunluluk olduğunu beyan ederek haksız ve yersiz açılan davanın reddine ve yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalı …A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; usül yönünden husumet itirazında bulunmuş , esasa ilişkin olarak da; dava konusu taleplerin zamanaşımına uğradığını, kayıp- kaçak bedelinin tahsilinin hukuka uygun olduğunu beyanla usul ve yasaya aykırı davranın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
İhbar olunan … vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya davalılar yanında fer’i müdahil olarak katılma talebinin kabulü ile haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın usul ve esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BOZMA ÖNCESİ YAPILAN YARGILAMA
Tarafların Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu uyarınca hasrettikleri delilleri toplanmıştır.
Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim bedelinin istirdatı istemine ilişkindir.
Mahkememizce … Esas ve…Karar sayılı ilamla davacının davasının reddine dair verilen kararın davacı tarafça temyizi üzerine; Yargıtay … Hukuk Dairesinin… Esas, …Karar sayılı ilamla; (…Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davacının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-) Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak vb … bedelinin istirdatı istemine ilişkindir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve … Esas … K. Sayılı kararı ve Dairemiz kararları ile Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Ne var ki, uyuşmazlıkla ilgili yargılama sırasında 17.06.2016 Tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren geçmişe de etkili 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanunun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK.nun Kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki sebeplere ilişkin koşullara göre hükme bağlanır. Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir olay nedeniyle dava konusunun ortadan kalkması ve tarafların, davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararının kalmaması gibi hallerde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır.
Yukarıda açıklanan bu yasa değişiklikleri birlikte değerlendirildiğinde; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan (ve halen derdest olan) davalar, (açıklanan yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte) konusuz kalmıştır.
Buna göre mahkemece, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yeni yasa nedeni ile konusuz kalan dava hakkında, karar verilmesine yer olmadığı yönünde hüküm kurulması gerekirken, davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Bu noktada bir diğer uyuşmazlık konusu ise, davalıların, davanın açılmasına sebebiyet verip vermediği, bu bağlamda davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri” başlıklı 331.maddesinin 1.fıkrasında; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği düzenlenmiştir. Bu durumda mahkemenin yargılamaya devam ederek dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespit etmesi ve tutumuyla dava açılmasına sebep olan tarafı yargılama gideri ile mahkum etmesi gerekmektedir. Bir tarafın, dava açıldığı andaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun hükmü veya yeni bir içtihadı birleştirme kararı gereğince davada haksız çıkmış olması halinde, yargılama giderlerine mahkum edilemeyeceği kuşkusuzdur.
Burada önemle vurgulanmalıdır ki, bir kimseye diğer tarafın dava giderlerinin yükletilmesinin nedeni, o kimsenin diğer tarafın gider yapmasına haksız olarak sebebiyet vermiş olmasıdır. İşte bu nedenledir ki, dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında meydana gelen mevzuat değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden sorumlu tutulması olanaklı değildir(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 günlü ve 2009/18-421 E.-2009/526 K. sayılı ilamında da aynı ilkeye yer verilmiştir.)
Somut olayda, davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Dairemiz kararları gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur.
Bu durumda; dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle; konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesi ve yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalılardan tahsiline dair hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama gideri takdir edilmemiş olması da doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA…) karar verilmiştir.
Mahkememizce, usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Bozma ilamının uyulmasına,
2-Konusuz kalmış olması nedeniyle esas hakkında hüküm kurmaya yer olmadığına,
3-Davacı yanca yapılan toplam 324,05 TL posta ve tebligat giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine
4- Alınması gereken 35,90 TL maktu harcın ahsubu ile bakiye harcın karar kesinleştiğinde davacı yana iadesine
5- Davalı yanın yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına
6- Davacı vekili yararına 2.180,00 TL maktu ücreti vekalet tayin ve takdiri ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine
Dair;davacı vekilin yüzüne karşı davalı yanın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içinde Yargıtay’a temyiz yolu olanaklı karar verildi .
Katip
Hakim