Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1221 E. 2019/936 K. 09.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1221
KARAR NO : 2019/936

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ : 09/12/2019

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arısında 10/08/2017 tarihinde akdedilen sözleşme kapsamında müvekkilinin davalıya danışmanlık ve reklam hizmeti verdiğini, sözleşmenin davalı tarafından 01/12/2018 tarihi itibariyle feshedildiğini, faturaların davalıya gönderildiğini, Ağustos 2018 tarihinde davalının ücrette indirim talep ettiğini, bu talep doğrultusunda devam eden aylar için 10.000 TL + KDV üzerinden şifahen anlaşmaya varıldığını, fatura bedellerinin ödenmemesi üzerine davalı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takip başlatıldığını, davalının itirazı ile takibin durduğunu belirterek davalının itirazının iptaline takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir,

S A V U N M A /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sözleşmenin 12. Maddesinde yer alan işlemlerin bir dönem davacı tarafından gerçekleştirilmediğini, sözleşmenin konusuz kaldığını, 12. maddede belirtilen ücretin 10.000 TL + KDV ye düşürüldüğünü, 2017 yılına ait kesilen faturaların 45.000 TL çek verilerek mahsup edildiğini bu sözlü anlaşmanın tutanak altına alınmadığını, sözleşmenin revize de edilmediğini ancak anlaşma sonrasında davacının 10.000 TL + KDV olarak fatura düzenlenmesinin bunun açık gösterdiği olduğunu, ayrıca davalı tarafça sözleşmenin konusuna ilişkin edimlerin her ay yerine getirilmediği, sözleşmenin konusuz kaldığı ve borç doğmadığı belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

G E R E K Ç E /
Dava, taraflar arasında akdedilen sözleşme kapsamında düzenlenen fatura alacağından doğan cari hesaba yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamı ve %20 icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkememizde açılan dava öncelikle, görev, yetki, taraf sıfatı ve diğer dava şartları açısından incelenmiş ve mahkememizin görevli ve yetkili olduğu ve ayrıca diğer dava şartlarının da bulunduğu anlaşılmış olduğundan davanın esasına geçilmiştir.
Tarafların Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca hasrettikleri delilleri toplanmıştır.
Ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, dava şartlarının bulunup bulunmadığı, ilk itiraz olup olmadığı, tarafların sulh olup olamayacakları ortaya konulmuş ve yargılama ön inceleme duruşmasında tarafların da onay verdikleri uyuşmazlık nitelendirmesi ile sonuçlandırılmıştır.
Davacı-alacaklı tarafça İstanbul … İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyası ile 05/12/2018 tarihinde davalı-borçlu hakkında başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde cari hesap ilişkisinden kaynaklanan fatura alacağı dayanak gösterilmek suretiyle takip tarihinden itibaren 101.674,00-TL asıl alacağın tahsili talep edilmiş, ödeme emrinin davalı tarafa 11/12/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı-borçlunun da 13/12/2018 tarihinde, borca, faize, faiz oranına ve tüm fer’ilere itirazda bulunduğu ve takibin bu haliyle durdurulduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce, toplanmasına karar verilen tüm deliller toplanmış, taraflarca ticari defter ve kayıtların sunulması üzerine de, tüm dosya kapsamı ve taraf ticari defter ve kayıtları birlikte değerlendirilmek suretiyle bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Muhasip bilirkişi tarafından tanzim edilerek dosyaya sunulan bilirkişi raporunda özetle de; “taraf ticari defterlerinin usulüne uygun düzenlenmiş olduğu, davacının ticari defterlerinde takip tarihi itibariyle davalıdan 101.674,00 TL alacaklı gözüktüğü, buna karşılık davalı ticari defterlerinde takip tarihi itibariyle davacıya 30.874,00 TL borçlu gözüktüğü, taraflar arasındaki 70.800.-TL tutarındaki uyuşmazlığın 2018/Haziran-Kasım dönemi 6 aylık hizmet bedeline (6 ay x 10.000 TL+KDV=70.800 TL) ilişkin olduğu, 2018/Haziran-Eylül dönemi 4 aylık davacı faturaları davalı ticari defterlerinde kayıtlı iken, 2018/Ekim-Kasım dönemi faturalarının davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı, davalının bilahare 4 aylık döneme ilişkin iade faturası tanzim ettiği, bu iade faturasının da davacı defterlerinde kaydına rastlanmadığı, davacı tarafından davalı adına Aralık /2017-Mayıs/2018 dönemi (6 aylık) faturaların düzenlenmiş olduğu, aylık hizmet bedelleri dışında davacı tarafından düzenlenen mağaza içi video ile pano baskı bedellerine ilişkin faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı firmanın 01.08.2017 tarihli “Reklam Ajansı Sözleşmesi” ile davacıya yıllık 240.000.-TL+KDV ödeyeceği, bedelin aylık 20.000.-TL+KDV olarak ödeneceği hususunda anlaştığı, davacının Haziran/2018 döneminden itibaren aylık 10.000 TL+KDV tutarında fatura düzenlediği, ilgili sözleşmenin 01.12.2018 tarihi itibariyle davalı tarafından sözleşmenin sözleşmenin 19. Maddesine dayanarak feshedildiği, sonuç itibariyle davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 101.674,00 TL alacaklı olduğu kanaatinin hasıl olduğu” tespit edilmiştir.
Taraflar arasında akdedilen, 01.08.2017 tarihli “Reklam Ajansı Sözleşmesi” nin varlığı ve sözleşmenin 01.12.2018 tarihi itibariyle davalı tarafça tek taraflı olarak feshedildiği konusunda, taraflar arasında herhangi bir ihtilaf bulunmamakla birlikte, ihtilaflı olan hususların, sözleşmenin akdedildiği tarihten fesih edildiği tarihe kadar ki dönemde tanzim edilen faturalardan dolayı davacı-alacaklının, davalı-borçludan, takip tarihi itibariyle takip tutarı kadar alacaklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Mahkememizce, taraf ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle alınan muhasip bilirkişi raporunda, davacının ticari defterlerinde takip tarihi itibariyle davalıdan 101.674,00 TL alacaklı gözüktüğü, buna karşılık davalı ticari defterlerinde takip tarihi itibariyle davacıya 30.874,00 TL borçlu gözüktüğü, taraflar arasındaki 70.800.-TL tutarındaki uyuşmazlığın 2018/Haziran-Kasım dönemi 6 aylık hizmet bedeline (6 ay x 10.000 TL+KDV = 70.800 TL) ilişkin olduğu, 2018/Haziran-Eylül dönemi 4 aylık davacı faturaları davalı ticari defterlerinde kayıtlı iken, 2018/Ekim-Kasım dönemi faturalarının davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı, davalının bilahare 4 aylık döneme ilişkin iade faturası tanzim ettiği, bu iade faturasının da davacı defterlerinde kaydına rastlanmadığının tespit edildiği anlaşılmaktadır.
2017 yılına ilişkin döneme yönelik değerlendirme;
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde, 2017 yılına ait kesilen faturaların 45.000 TL çek verilerek mahsup edildiği beyan edilmiş, alınan bilirkişi raporunda da, ihtilaflı olan dönemin, 2017 yılı değil 2018 yılı Haziran/Kasım dönemine ilişkin 6 aylık dönem olduğu tespit edilmiş olduğundan, ihtilafsız olan 2017 yılına ilişkin herhangi değerlendirme yapılmamıştır.
2018 yılına ilişkin döneme yönelik değerlendirme;
Davacı tarafça takip dayanağı yapılan cari hesap özeti incelendiğinde, cari hesabın 01/01/2018 ila 21/11/2018 tarihlerini kapsadığı, toplam davacı alacağının 101.674,00 TL olarak gözüktüğü, bu döneme ilişkin mahkememizce alınan muhasip bilirkişi raporunda davalının kendi ticari defterlerinde takip tarihi itibariyle davacıya 30.874,00 TL borçlu gözüktüğü tespit edildiğinden (101.674 TL-30.874 TL= 70.800 TL), 30.874 TL yönünden, davacının alacaklı olduğu sonuç ve vicdani kanaatine ulaşılmıştır.
Taraflar arasında ihtilaflı olduğu anlaşılan 2018/Haziran/Eylül dönemi (4 aylık dönem) hizmet bedeline (4 ay x 10.000 TL+KDV = 47.200 TL) ilişkin değerlendirmede ise;
Bu dönemin 2018/Haziran-Eylül dönemi olan toplam 4 aylık döneme ilişkin davacı tarafça tanzim edilen faturaların, davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, ancak davalının bu 4 aylık döneme ilişkin iade faturası tanzim ettiği anlaşılmış ise de, alınan bilirkişi raporu ile bu iade faturasının davacı defterlerinde kaydına rastlanmadığının tespit edildiği, bu haliyle yapılan değerlendirmede de, iade faturasının düzenlenmiş olmasının tek başına yeterli olmadığı, ayrıca davacı ticari defter ve kayıtlarına da işlenmesi ve dolayısıyla da davacı tarafça da kabul edilmesi gerektiği, ancak yapılan incelemede, davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarında iade faturasına rastlanmadığı ve bu haliyle de davalının bu 4 aylık döneme ilişkin iddiasını, usule uygun delillerle ispat edemediği anlaşıldığından, davacının iş bu 4 aylık döneme (2018/Haziran/Eylül) ilişkin alacaklı olduğu sonuç ve vicdani kanaatine ulaşılmıştır.
Taraflar arasında ihtilaflı olduğu anlaşılan bir diğer dönem olan 2018/Ekim/Kasım dönemi (2 aylık dönem) hizmet bedeline (2 ay x 10.000 TL+KDV = 23.600 TL) ilişkin değerlendirmede ise;
Davaya konu somut olayda, davacı ile davalı arasında, 01.08.2017 tarihli “Reklam Ajansı Sözleşmesi” imzalandığı, sözleşmenin 10/08/2018 tarihinde sona ereceğinin, ayrıca taraflardan birisi tarafından 30 gün önceden sözleşmeyi sona erdirdiğine dair yazılı ihbarda bulunulmazsa, sözleşmenin yürülükte kalacağının kararlaştırıldığı, ilgili sözleşmenin davalı tarafça, 01.12.2018 tarihi itibariyle sözleşmenin 19. Maddesine dayanarak feshedildiği anlaşılmıştır.
Genel olarak kişiler, özel hukuk alanında diğer kişilerle olan ilişkilerini hukuk düzeni içinde kalmak şartıyla diledikleri gibi düzenlerler. Bu olanak, Türk Borçlar Kanun’unda öngörülen sözleşme özgürlüğü ilkesinin bir sonucudur ve bu hak sözleşme hürriyeti prensibi ile Anayasa (m.48) tarafından da teminat altına alınmıştır.
Sözleşme özgürlüğü çerçevesinde kişiler kanun tarafından düzenlenmiş olan sözleşme tiplerinden ayrı karma veya nev’i şahsına münhasır sözleşmeler yapmak ve bunların koşullarını diledikleri gibi tespit etmek, buyurucu ve yasak koyan kurallara, ahlâk ve âdaba aykırı olmamak şartıyla kanun tarafından düzenlenmiş olan sözleşme tipini değiştirmek ve konusunu yasal sınırlar içinde tayin etmek hakkına sahiptirler. Dolayısıyla bu özgürlük, sözleşmeyi yapma, sözleşmenin karşı tarafını seçme, sözleşmenin içeriğini düzenleme ya da değiştirme, sözleşmeyi ortadan kaldırma ve nihayet sözleşmenin tabi olacağı şekli belirlemeyi de kapsamakta olup, Borçlar Hukuku’nun temelini oluşturan bireysel sözleşme, öneri, karşı öneri ve kabul gibi irade açıklamalarının uygunluğu ve uyuşmasının sağlanması, sözleşme hükümlerinin tartışma ve pazarlık konusu yapıldığı sözleşmedir.
Bu bağlamda yapılan değerlendirmede de, taraflar arasında sözleşme serbestisi ilkesi kapsamında akdedilen 01.08.2017 tarihli “Reklam Ajansı Sözleşmesi”nin, davalı tarafça, 01.12.2018 tarihi itibariyle sözleşmenin 19. Maddesine dayanarak feshedildiği, ancak, öncesinde sözleşmenin fesih edildiğine ilişkin herhangi bir delil sunulmadığı, davalı tarafça sözleşmenin konusuna ilişkin edimlerin her ay yerine getirilmediği, sözleşmenin konusuz kaldığı ve borç doğmadığı şeklinde savunma yapılmış ise de, bu savunmasını ispat edecek delil sunulmadığı, bu haliyle yapılan değerlendirmede de, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin davalı tarafça fesih edildiği 01.12.2018 tarihine kadar yürürlükte olduğu ve devam ettiği ve devam eden sözleşme hükümlerine göre de davacının sözleşmeden kaynaklanan hizmetlerine ilişkin ücretlerini talep edebileceği anlaşıldığından, ihtilaflı olduğu tespit edilen 2018/Ekim/Kasım dönemine ilişkin hizmet bedeli olan 23.600 TL yönünden de davacının alacaklı olduğu sonuç ve vicdani kanaatine ulaşılmış ve sonuç olarak da tüm bu gerekçelerle, davacının (30.874 TL+47.200 TL+23.600 TL=101.674 TL) takip tutarı olan 101.674,00 TL alacak yönünden itirazın iptali davası açmasında hukuki yararının bulunduğu ve davacı tarafça faiz de talep edilmediği anlaşıldığından, davalı borçlunun İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında asıl alacağa yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, davalı borçlu itirazında haksız olduğundan kabul edilen asıl alacağın likit olduğu da değerlendirilerek talebe göre % 20 si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın KABULÜ ile;
1-Davalı/Borçlunun İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın 101.674,00 TL üzerinden iptali ile takibin itirazın iptaline karar verilen 101.674,00 TL üzerinden devamına, asıl alacak olan 101.674,00 TL ye takip tarihinden itibaren yıllık %19,5 ve değişen oranlarda reeskont faizi uygulanmasına,
2-Alacak likit olduğundan hükmolunan alacağın %20 si oranında hesaplanan 20.334,80 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 6.945,35 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 1.736,34 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.209,01 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR YAZILMASINA,
-Davacı tarafından yatırılan 1.736,34 TL harç parasının davalıdan alınıp, davacıya verilmesine,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinden başvuru harcı 35,90 TL, posta gideri 92,90 TL, bilirkişi ücreti gideri 800,00 TL olmak üzere toplam: 928,80 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı yan davada kendini vekille temsil ettirmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 10.883,92 TL ücreti vekaletin davalıdan alınıp, davacıya VERİLMESİNE,
6-HMK 120. maddesi gereğince; davacı tarafından yatırılan gider avansının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
7-Dosyamız arasında bulunan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasının karar kesinleştiğinde iadesine,
8-HMK Yönetmeliğinin 58/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın ve hükmün taraflara tebliğe çıkartılmasına,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nun 341/1 vd.maddeleri uyarınca; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.

Katip …

Hakim …
¸