Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1201 E. 2021/123 K. 24.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/1201 Esas
KARAR NO:2021/123

DAVA:ALACAK VE TAZMİNAT
DAVA TARİHİ :24/11/2015
KARAR TARİHİ:24/02/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan alacak ve tazminat davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili; müvekkili ile davalı arasında bayilik sözleşmesi olduğunu, sözleşmenin davalının haksız feshi sonucu 01/06/2003 tarihinde sona erdiğini, sözleşme hükümleri gereğince müvekkilinin ödenmeyen alacaklarının tahsili için …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile alacak davası açtıklarını, davayı fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla kısmi olarak açtıklarını, yargılama sırasında müvekkilinin davalıdan 4.060.814,59 TL alacaklı olduğunun tespit edildiğini, mahkemece taleple bağlılık ilkesi gereğince 146.350,89 TL’nin davalıdan tahsiline karar verildiğini, söz konusu bilirkişi raporu ve mahkeme kararıyla sabit olan alacağın davalı tarafından halen ödenmemiş olduğunu, bakiye alacağın ve ayrıca sözleşmenin haksız feshi nedeniyle oluşan tazminat alacağının tahsili için bu davayı açmak zorunda kaldıklarını belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000 TL alacağın ve tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı vekili; sözleşmenin 15/02/1997 tarihli olup üzerinden 19 yıldan fazla süre geçtiği için talebin zamanaşımına uğradığını, davacı tarafından açılan 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde verilen kararın Yargıtay 19.HD’nce bozulduğu, o kararda davacı lehine herhangi bir müktesep hak oluşmadığını, davacının zarar miktarının o davada belirlendiğinin düşünülmesi halinde HMK’nun 109/2 maddesi uyarınca bu konuda bir daha kısmi dava açılamayacağını, HMK’nun 109.maddesi uyarınca alacağın tam belirlenmesi halinde kısmi dava açılamayacağını, bu nedenle davanın usulden reddinin gerektiğini, davacının aynı konuda daha önce ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …esas sayılı dosyasında kısmi dava açtığını, davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle reddedildiğini ve kararın da Yargıtay tarafından onandığını, bu nedenle HMK’nun 114.maddesi uyarınca kesinleşmiş bir konuda yeniden dava açılamayacağını, ayrıca davanın esas yönünden de yerinde olmadığını bildirerek reddini istemiştir.
G E R E K Ç E /
Dava; taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi kapsamında alacak ve sözleşmenin feshi nedeniyle uğranılan zararların tazmini istemine ilişkindir.
Dava dosyasında Mahkememizce 07/09/2016 tarihli ve … Esas, … Karar sayılı kararla kesin hükme ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Kararı inceleyen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi, 22/11/2018 tarihli ve … Esas, … Karar sayılı kararıyla; “…. ATM’nin … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacının, davalıdan sözleşme gereğince 146.350,86 TL alacaklarının bulunduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 25.000 TL için dava açıldığı, ayrıca davanın sonuç ve istem kısmında tüm alacağın 146.350,89 TL olduğunun belirtildiği ve yine haksız fesihten doğan tazminat vs alacağının baki kalmak kaydıyla alacak talep edildiği, yargılama sonunda ilk olarak 22/03/2010 tarihinde davanın 146.350,89 TL üzerinden kabulüne karar verildiği, Yargıtay 19.HD tarafından davalının temyiz itirazlarının reddine, davacının ise temyizi yönünden, davacı yararına ise alacağın tümüne talep tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği ve davacının talebini sınırlaması nedeniyle ıslah talebinin tamamı kabul edildiği halde talebin tamamı kabul edilmiş gibi dava değeri ile ıslah dilekçesindeki yazılı değer arasındaki fark üzerinden davalılar yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle bozma yapıldığı, bozma sonrası davacı tarafından ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılan davada ilk yargılama sırasında belirlenen 4.060.814,59 TL alacağın şimdilik 10.000 TL’sinin tahsili için dava açıldığı, bu davanın bozma sonrası … ATM’deki dosya ile birleştirildiği, yapılan yargılama sonunda mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, 146.350,89 TL’nin davalıdan tahsiline, birleşen dava yönünden ise davacının açtığı ek davanın daha önceden yargılanıp karara bağlandığı, yeniden dava konusu yapılmasına HMK’nun 114.maddesinde belirtilen dava şartlarının olmaması nedeniyle davanın, dava şartı yokluğundan reddine karar verildiği, kararın davacı vekilince temyiz edildiği, davacı vekilinin söz konusu birleşen davanın yargılama dosyasının dışında bırakılan bakiye alacakla ilgili ikinci ve ayrı bir dava olduğu yönünde temyiz sebebi ileri sürüldüğü, ancak Yargıtay’ın davacı vekilinin temyiz taleplerini 16/04/2013 gününde reddettiği, karar düzeltme isteminin de yine aynı dairece reddedilerek kesinleştiği görülmüştür.
Dava, sözleşmenin feshi nedeniyle alacak ve tazminat davasıdır. Davacı taraf ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasında açtığı davanın dava dilekçesinde, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin davalının haksız feshi nedeniyle sona erdiğini, müvekkilinin sözleşme nedeniyle davalıdan 281.799,40 TL alacaklarının bulunduğunu, davalının, müvekkiline 135.448,50 TL’lik sim kart göndermesi üzerine müvekkilinin alacağının 146.350,89 TL’ye indiğini belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 25.000,00 TL’nin tahsilini istemiş, yargılama sırasında 11/11/2009 tarihinde dava değerini 4.060.814,59 TL’ye yükselttiklerini beyan etmiş, yargılama sonunda mahkemece davacının, dava dilekçesinde alacağını 146.350,89 TL olarak bildirdiği gerekçesiyle bu tutarın tahsiline, fazlaya dair talebin reddine karar verilmiş, bu kararın temyiz edilmesi üzerine karar faizin başlangıcı ve davacı aleyhine hükmedilen vekalet ücreti yönünden bozulmuş, bozma sonrası davacının bilirkişi raporuyla tespit edilen 4.060.814,59 TL alacağından kalan 3.914.463,70 TL’nin 10.000,00 TL’lik kısmı için ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açtığı dava ile birleştirilerek yapılan yargılama sonunda asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın ise davacının mahkemede açılıp yargılama yapılmak suretiyle hüküm kurulan konuda reddedilen miktar için ayrı bir dava açtığı, HMK’nun 114.maddesindeki dava şartı yokluğu nedeniyle açılan bu davanın reddine karar verildiği ve bu kararın Yargıtay’ca onandığı ve karar düzeltme isteminin de reddedilerek kesinleştiği anlaşılmıştır.
İstinafa konu davada ise, davacı iki talepte bulunmuştur. Bunlardan bir tanesi yukarıda özetlenen yargılamalarda bilirkişi tarafından belirlenen 4.060.814,59 TL alacakdan 20.000,00 TL alacak, diğeri ise sözleşmenin haksız feshi nedeniyle uğranılan zararın tazmini talebidir. ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen dava sonunda verilen kararlar ve Yargıtay ilamları gözetildiğinde, davacının işbu davadaki ilk talebi konusunda daha önceden yargılanıp sonuçlandığından bu alacakla ilgili olarak mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talepleri yerinde değildir. Ancak sözleşmenin haksız feshi nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararların tazmini yönünden yapılan talep bakımından ise ortada kesin bir hüküm yoktur. Davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebinin ise kabulü gerekmiştir. Buna göre davacı vekilinin işbu davayı açtığı dava dilekçesinde bahsettiği sözleşmenin haksız feshi nedeniyle uğranıldığını iddia ettiği tazminat talebi bakımından yargılamaya devam edilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklindeki gerekçeyle “1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABUL, KISMEN REDDİNE,
2-….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas, … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davacının, dava dilekçesinde bahsettiği ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas (Bozma sonrası esası … esas) sayılı dosyasında bilirkişi raporunda tespit edilen 4.060,814,59 TL alacakdan daha önce hüküm kurulup tahsil edilen 146.350,89 TL alacağın mahsubundan sonra bakiye alacakdan fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000,00 TL alacağın tahsili için açtığı davasının kesin hüküm nedeniyle HMK’nun 114/1-i ve 115.maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
4-Dava dilekçesinde ileri sürülen sözleşmenin haksız feshi nedeniyle uğranıldığı iddiası ile talep edilen tazminat yönünden ise yargılamaya kaldığı yerden devam edilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE” karar verilmiştir.
Davacı yanın tazminat istemlerinin irdelenip değerlendirilmesi bakımından bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, bilirkişi heyeti adına mali müşavir bilirkişi tarafından; dosya mündericatında yapılan ön incelemede dava dilekçesinde sözleşmenin haksız feshi ile uğranılan zararların talep edilmişse de uğranılan zararların tarifi ve miktarına ilişkin dosyada beyan ve bilgi bulunmadığı, bu yöndeki eksikliğin giderilmesi akabinde rapor düzenlenebileceği yönünde ön rapor ibrazında bulunulmuştur.
Bilirkişi ön raporu kapsamında davacı vekili 21/10/2019 tarihli dilekçesi ile taleplerini somutlaştırdığını bildirmiş, bunun üzerine dosya yeniden bilirkişi heyetine tevdii edilmiştir. Bilirkişi heyeti 25/08/2020 tarihli raporunda; Davacının dava konusu döneme ait ticari defterlerinin tasdiklerinin yasal süresi içinde usulüne uygun şekilde yapılmış olduğu, kayıtları uyumlu olan davacı ticari defterlerinin sahipleri lehine delil olma özelliğini haiz olduğu, taraflar arasında 01/09/1997 tarihli bayilik sözleşmesi kurulduğu, sözleşmenin 01/06/2003 tarihinde davalı tarafından haksız şekilde fesih edildiğinin davanın kesinleşen kısmı ile sabit olduğu, davacının haksız fesih ile uğranılan zararların içeriği ve miktarı ile ilgili detaylı açıklamalarda bulunmadığı, delil sunmadığı, delillerin …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında mevcut olduğunu bildirdiği, bildirilen dosyadaki bilirkişi tespit ve hesaplamalar esas alınarak zarar hesaplaması yapıldığı, dava konusu alacakların bahsi geçen bilirkişi raporunda aktivasyon, canlı abone primi, yatırım, sigorta, reklam, işletme, kira destek alacakları şeklinde hesaplandığı, bu alacak kalemleri içinde aktivasyon ve canlı abone primi dışındaki kalemlerin davalının işletme giderlerine destek amacıyla ödenen giderler olduğu, bu giderlerin hesaplamaya dahil edilmemesi gerektiği, bu sebeple sözleşmenin fesih edilmesi ile iş sona erdiğinden giderlere destek amacı ile ödenen bedellerin tazminat hesaplamasına dahil edilmediği, hesaplamanın 5 yıllık hasılatın ortalaması şekilde yapılacağı, ancak dava konusu sözleşme faaliyeti 3 yıl 5 ay devam ettiğinden ortalama bu dönem dikkate alınarak yapılacağı, 3 yıl + 5 ay = 41 ay olarak hesaplandığı, aktivasyon bedeli ve canlı abone priminin 41 aylık ortalamasının 12 ile çarpılarak tazminat hesabı yapıldığı, bayilik sözleşmesinin davalı tarafından haksız feshi ile uğranılan zarar bedelinin 166.407,22 TL olarak hesaplandığı tespitlerinde bulunulmuştur.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, taraf vekillerince rapora karşı beyan ve itirazlarını içerir dilekçeler sunulmuştur. Davacı yanca, dava sebepleri ile bilirkişi raporuna karşı itirazlarının dosyanın geçirdiği safahata rağmen yeterince somutlaştırılmaması ve delillendirilmemesi, kaldı ki davalı yanın dosyaya vaki itiraz ve def’ilerinin bilirkişi raporundaki tespite konu hususlar de dikkate alınarak Mahkememizce değerlendirilebilecek olması nedeniyle usul ekonomisi de dikkate alınarak ek veyahut yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmamıştır.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi tarafından 22/11/2018 tarih ve … E, … K sayılı kararla; “3-Davacının, dava dilekçesinde bahsettiği ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas (Bozma sonrası esası … esas) sayılı dosyasında bilirkişi raporunda tespit edilen 4.060,814,59 TL alacakdan daha önce hüküm kurulup tahsil edilen 146.350,89 TL alacağın mahsubundan sonra bakiye alacakdan fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000,00 TL alacağın tahsili için açtığı davasının kesin hüküm nedeniyle HMK’nun 114/1-i ve 115.maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,” kesin olarak karar verildiğinden davacının alacak talebi bakımından yeniden hüküm tesisine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
Davacı yanca, alacak talebinden ayrı olarak sözleşmenin davalı yanca haksız feshedildiğinden bahisle tazminat talebinde bulunulmuşsa da davalı yanca dava konusu taleplere karşı zamanaşımı def’inde bulunulmuştur. Kesinleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasındaki kabuller ve eldeki davanın alacak istemine yönelik kısımına yönelik kabul itibariyle sabit hale geldiği üzere taraflar arasında kurulan 01/09/1997 tarihli bayilik sözleşmesi, 01/06/2003 tarihinde davalı tarafından haksız şekilde fesih edilmiştir. Sözleşmenin haksız feshi nedeniyle uğranılan zararların tazminine ilişkin talep bakımından sözleşmenin feshi tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nun 125. maddesi ve aynı doğrultuda 6098 sayılı TBK’nun 146. maddesi uyarınca zamanaşımı süresi her halükarda 10 yıldır. Davacı yanca zararın ve zarar miktarlarının …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasından düzenlenen raporla öğrenildiği ve zamanaşımı süresinin de kesinleşmeden itibaren başlayacağı öne sürülmüşse de bu yöndeki savunma yerinde görülmemiş, zamanaşımının başlangıç tarihi sözleşmenin feshi tarihi olan 01/06/2003 olarak kabul edilmiştir. Ticari defter ve dayanak kayıtlar üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesinde zamanaşımının kesilmesi veyahut da durması sonucunu doğuracak bir işleme yönelik tespitte bulunulmaması, davacı yanca da bu yönde açık bir iddiada bulunulmadığı gibi elverişli delil ibrazında da bulunulmaması, Mahkememiz kararını inceleyen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin 22/11/2018 tarihli ve … Esas, … Karar sayılı kesin kararında da sözleşmenin feshi nedeniyle uğranılan zararların …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … (bozma sonrası …) Esas sayılı dosyasında yargılama konusu edilmediğinin ve bunun sonucu olarak kesin hükme sebebiyet vermeyeceğinin kabul edilmiş olması nedeniyle mezkur davanın tazminat talebi bakımından zamanaşımı süresini kesmeyeceği veyahut da durdurmayacağı, sözleşmenin feshi ve dava tarihine nazaran talebin zamanaşımına uğradığı kabul edilmiş, davacının sözleşmenin haksız feshi nedeniyle uğranılan zararlarının tazmini talebinin davalı yanın zamanaşımı def’i nedeniyle yerinde olmadığı sonuç ve vicdani kanaatine varılmış, tüm talepler bakımından aşağıdaki şekilde hüküm kurularak yargılama sonuçlandırılmıştır.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının alacak talebi bakımından; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi tarafından 22/11/2018 tarih ve … E, … K sayılı kararla; “3-Davacının, dava dilekçesinde bahsettiği ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas (Bozma sonrası esası … esas) sayılı dosyasında bilirkişi raporunda tespit edilen 4.060,814,59 TL alacakdan daha önce hüküm kurulup tahsil edilen 146.350,89 TL alacağın mahsubundan sonra bakiye alacakdan fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000,00 TL alacağın tahsili için açtığı davasının kesin hüküm nedeniyle HMK’nun 114/1-i ve 115.maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,” kesin olarak karar verildiğinden davacının bu yöndeki talebi bakımından yeniden HÜKÜM TESİSİNE YER OLMADIĞINA,
2-Davacının tazminat talebi bakımından; davanın ZAMANAŞIMI NEDENİYLE REDDİNE,
3-Alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan 341,55 TL’ ndan mahsubu ile fazladan yatırılan 282,25 TL’nın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya İADESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ÖDENMESİNE,
6-Taraflarca yatırılan gider ve delil avanslarından var ise artan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
7-Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğinin 67/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın ve hükmün taraflara tebliğe ÇIKARTILMASINA,
Dair;taraf vekilleri yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2(iki) haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/02/2021

Katip …
e-imzalıdır .

Hakim …
e-imzalıdır .