Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1169 E. 2019/898 K. 28.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1169 Esas
KARAR NO : 2019/898

DAVA : ŞİRKETİN İHYASI
DAVA TARİHİ : 05/12/2018
KARAR TARİHİ : 28/11/2019

Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine mahkememize açılan; “Şirketin İhyası” davasının yapılan yargılaması sonunda;
D A V A /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili tarafından Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığı, takip borçlusu… ŞİRKETİ’ nin terkin edilmiş olduğu, şirkete ödeme emrinin tebliğ edilemediği belirtilerek; …Ticaret Sicil Müdürlüğü … sicil numarası ile kayıtlı … ŞİRKETİ’ nin ihyasına karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.

S A V U N M A /
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: İhyası talep edilen … Şti. 11.10.2016 tarihinde tasfiye edilerek sicilden terkin edildiğini, yaklaşık 2,5 yıl evvel res’en tasfiye edildiğini ve sicil kaydı terkin edilmiş olan dava dışı tüzel kişiliğin ihyası için huzurdaki davayı açmak üzere yasa tarafından tanınan haklı nedenlerin varlığı iş bu davada davacı yan tarafından ispatlanamadığını savunmuş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

G E R E K Ç E /
Davada uyuşmazlığın ticaret sicilden tasfiye kararı sonucu terkin olunan şirketin ihyası gerekip gerekmediği noktasında toplandığı, kesin yetki kuralı bakımından da ihyası istenen şirketin mahkememiz yargı çevresi içerisinde kaldığı görülmüştür.
İhyası talep olunan Tasfiye Halinde …ŞİRKETİ ‘ nin, …Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün… sicil numarasında kayıtlı bulunmaktadır. Şirketin tasfiye kararı aldığı ve tasfiyesinin sona erdiğinin 18/12/2017 tarihinde tescil ve ilan edildiği anlaşılmaktadır.
Tasfiye; şirket leh ve aleyhindeki davaların intacı, alacakların tahsili, borçların tamamen ödenmesi ve kalanın son bilanço gereği ortaklar arasında hisseleri nisbetinde bölüştürülmesi işlemlerini zorunlu olarak içerir.
eTTK ve 6102 sayılı TTK’da yer alan bu konudaki düzenlemelere bakıldığında; eTTK 447. madde hükmü gereğince, tasfiye halinde bulunan şirketin tüm borçları ödendikten sonra, kalan mevcudu, esas sözleşmede aksine bir düzenleme mevcut değilse pay sahipleri arasında ödedikleri sermaye ve paylara bağlı imtiyaz hakları oranında dağıtılacağı öngörülmüştür. Keza terkin işlemi ve dava tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK 543.maddesinde aynı yönde benzer ( borçlar ödendikten sonra önce ödenen pay bedellerinin iadesi yönündeki yeni hükmü dışında) benzer bir düzenleme yapılmıştır.
Yine dava tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan ve eTTK’nda doğrudan bir karşılığıda bulunmayan 6102 sayılı TTK’nun 547. Maddesinde (Ek Tasfiye) başlığı ile; tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlanıdırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebiyecekleri hükmüne yer verilmiştir. Anılan 547.madde hükmünün, eski TTK döneminde karşılığı bulunmayıp, ancak eski TTK döneminde uygulama ve içtihat yoluyla gerçekleştirilen ek tasfiye kararları yeni yasa ile yasal bir dayanakta kazanmıştır. Keza anılan hüküm ile şirket ortaklarının da ek tasfiye isteminde bulunabilecekleri açıkça hüküm altına alınmıştır. TTK 547.maddesinde ek tasfiyeye dair yer alan bu düzenleme bakımından, kanunun gerekçesi incelendiğinde ilk tesbit edilebilecek olan hususun; öncelikle ek tasfiye kararının geçici bir tedbir kararı olduğu ve yeni bir hukuki durum meydana getirmediği hususlarına yapılan vurgudur. Yine anılan madde gerekçelerinde ek tasfiyeyi gerektiren hallerin neler olabileceği, sınırlı sayıda olmaksızın gösterilmiş ve özellikli bu durumlar arasında şirketin bir davada davalı olarak bulunması hali ek tasfiye kararı verilmesi için özellikli durumlar arasında sayılmıştır.
Yine TTK’nun Geçici 7.maddesinde, hükümde yer verilen hallere ilişkin olarak anonim, limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesinin, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılacağı öngörülmüş ve 15. Fıkrasında ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaati bulunanların haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içerisinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebileceği düzenlenmiştir.
Yukarda belirtildiği üzere Tasfiye; şirket leh ve aleyhindeki davaların intacı, alacakların tahsili, borçların tamamen ödenmesi ve kalanın son bilanço gereği ortaklar arasında hisseleri nisbetinde bölüştürülmesi işlemlerini zorunlu olarak içerir. Şirketin 03/10/2016 tarihinde alınan karar doğrultusunda tasfiyeye girdiği, yine 15/12/2017 tarihli karar ile tasfiye sonu işlemi yapıldığı, akabinde 18/12/2017 tarihinde tescil ve ilan edildiği anlaşılmaktadır. Tasfiye akabinde şirket hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine maruz kaldığı, celp ve ibraz edilen takip dosya örneğine göre de takibin devam ettiği, keza iddiaya konu borç doğurucu işlemin de 2016 yılına (tasfiye öncesine) ait olduğu anlaşılmaktadır. Şirketin, takip borçlusu konumunda iken sicilden terkini anılan TTK düzenlemeleri ve bu hükümlerle varılmak istenen sonuca uygun düşmemektedir. Açıklanan bu nedenlerle terkin edilen şirket hakkında yukarda bahsi geçen icra takibinin varlığı şirketin ihyası için TTK Geçici 7/15. maddesinde öngörülen hukuki menfaatin varlığı ve haklı sebep niteliğinde olmakla ve hükümde öngörülen beş yıllık sürede dolmamış olduğundan, yukarda belirtilen bu amaç doğrultusunda (şirket hakkındaki takip ve sonuçlarıyla sınırlı olmak üzere) şirketin yeniden ihyası gerektiği, bu itibarla mahkememize açılmış şirketin ihyası istemli davanın yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. Diğer yandan davalı sicilin yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasının mümkün olmayacağı, ayrıca diğer yandan yasal hasım konumunda bulunan ticaret sicile sözleşme ve alacakların varlığı bakımından bundan kaynaklanan hukuki durum ve sonuçlarına ilişkin terkin öncesinde bir bildirimde bulunulmamış olmakla, bu duruma nazaran, son tasfiye memuru …’ nın atanmasına, davanın bu suretle kabulüne ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M /
1-Davanın KABULÜ ile; şirketin (TASFİYE HALİNDE …ŞİRKETİ-… MÜDÜRLÜĞÜ SİCİL NO: … ) takip dosyası ve sonuçlarıyla da sınırlı olmak üzere İHYASINA ve şirketin son tasfiye memuru …’nın tasfiye memuru olarak GÖREVLENDİRİLMESİNE, Kararın ticaret sicilde TESCİL ve İLANINA,
2-Alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 8,50-TL harcın davalı Tasfiye memurundan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan; 35,90 TL başvurma harcı parası, 76,50 TL davetiye ve müzekkere masrafı olmak üzere toplam; 112,40 TL yargılama masrafının davalı tasfiye memurundan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve taktir edilen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalı tasfiye memuru …’ dan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
5-Tarafların HMK 120 madde gereğince yatırdığı gider-delil avanslarından var ise kalan miktarın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara İADESİNE,
6-Yasal hasım konumunda bulunan davalı … Sicil aleyhine yargılama gideri tayinine yer olmadığına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …