Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1107 E. 2019/770 K. 04.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1107
KARAR NO : 2019/770

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/11/2018
KARAR TARİHİ : 04/11/2019

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkili arasında, davalının, müvekkili tarafından satışı gerçekleştirilen 23-26 Ekim 2018 tarihleri arasında …’da gerçekleştirilen “…” isimli fuar organizasyonuna katılması için katılım sözlemesi imzalandığını, sözleşmenin akabinde davalı tarafından müvekkiline hitaben keşide edilen …Noterliğinin 20/10/2017 tarih, …yevmiye nolu ihtarnamesi ile bahse konu fuara katılım ve stant kurulumu için bireysel olarak hareket etme kararı aldığı ve sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiklerinin bildirildiğini, müvekkili karşı ihtarnameyle davalının sözleşmeyi tek taraflı fesih hakkının bulunmadığı ve sözleşme bedelinin %25’i olan 4.125 Euro ödenmesi halinde sözeşmenin feshedilebileceğinin bildirildiğini, davalı yanca ödeme yapılmaması üzerine giriştikleri icra takibine borçlu – davalının haksız yere itiraz ettiğini, itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

S A V U N M A /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sözleşmenin varlığı hakkında ihtilaf bulunmadığını, sözleşmenin feshedildiği konusunda da herhangi bir uyuşmazlık olmadığını, uyuşmazlığın fesih sebebiyle davacının cezai şart talebinin yerinde olup olmadığı noktasında olduğu, davacının cezai şart talebinin haksız olduğunu, cezai şart talebinin kabul edilmediğini, cezai şartın erken
tazmin aracı olduğunu, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 3. Maddesinde sözleşmenin feshi halinde cezai şart hükmünün düzenlendiğini, bu madde de 6 ay-6 aydan az ve 3 aydan az şeklinde 3 türlü süre öngörüldüğünü, katılımcıların fuara katılmaktan vazgeçmesi halinde fuara 6 ay süre kalana kadar sözleşme bedelinin %25 i karşılığında iptal edilebileceğini, 6 aydan az zaman kala yapılan iptallerde sözleşme bedelinin %50 si, fuara 3 aydan az zaman kala yapılan iptallerde sözleme bedelinin %100’ünün ödeneceğini, ancak müvekkili tarafından sözleşme feshedildiğinde, fuara 1 yıldan fazla süre olduğunu, oysa ki sözleşmede bu tür bir zaman diliminin yazmadığını, kaldı ki davacının fuara 1 yıldan fazla süre varken davacı tarafın hiçbir harcamada, masrafta bulunmadığını, bu hükmün MK 2 de ifadesini bulan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağını ve sebepsiz zenginleşme hükümlerine de aykırı olduğunu, ayrıca cezai şartın tenkisinin de gerektiğini belirterek haksız davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

G E R E K Ç E /
Dava, taraflar arasında akdedilen fuar katılım sözleşmesine istinaden davalı tarafından sözleşmenin tek taraflı feshedilmesi sebebiyle davacı yanın cezai şart alacağına yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamı ve % 20 icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkememizde açılan dava öncelikle, görev, yetki, taraf sıfatı ve diğer dava şartları açısından incelenmiş ve mahkememizin görevli ve yetkili olduğu ve ayrıca diğer dava şartlarının da bulunduğu anlaşılmış olduğundan davanın esasına geçilmiştir.
Tarafların Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca hasrettikleri delilleri toplanmıştır.
Ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, dava şartlarının bulunup bulunmadığı, ilk itiraz olup olmadığı, tarafların sulh olup olamayacakları ortaya konulmuş ve yargılama ön inceleme duruşmasında tarafların da onay verdikleri uyuşmazlık nitelendirmesi ile sonuçlandırılmıştır.
Davacı-alacaklı tarafça İstanbul … İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyası ile 23/05/2018 tarihinde davalı-borçlu hakkında başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde cari hesap ilişkisinden kaynaklanan fatura alacağı dayanak gösterilmek suretiyle takip tarihinden itibaren 4.125 euro TL asıl alacağın tahsili talep edilmiş, ödeme emrinin davalı tarafa 25/05/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı-borçlunun da 29/05/2018 tarihinde itirazda bulunduğu ve takibin bu haliyle durdurulduğu anlaşılmıştır.
Burada kısaca, TBK 179 Maddesi ile Sözleşme Serbestisi İlkesi hakkında bilgi vermek gerekirse;
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun;
“Cezanın sözleşmenin ifası ile ilişkisi” madde başlıklı 179. Maddesi; “Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir.” hükmünü içermektedir.
Sözleşme Serbestisi İlkesi hakkında kısaca bilgi vermek gerekirse;
Genel olarak kişiler, özel hukuk alanında diğer kişilerle olan ilişkilerini hukuk düzeni içinde kalmak şartıyla diledikleri gibi düzenlerler. Bu olanak, Türk Borçlar Kanun’unda öngörülen sözleşme özgürlüğü ilkesinin bir sonucudur ve bu hak sözleşme hürriyeti prensibi ile Anayasa (m.48) tarafından da teminat altına alınmıştır.
Sözleşme özgürlüğü çerçevesinde kişiler kanun tarafından düzenlenmiş olan sözleşme tiplerinden ayrı karma veya nev’i şahsına münhasır sözleşmeler yapmak ve bunların koşullarını diledikleri gibi tespit etmek, buyurucu ve yasak koyan kurallara, ahlâk ve âdaba aykırı olmamak şartıyla kanun tarafından düzenlenmiş olan sözleşme tipini değiştirmek ve konusunu yasal sınırlar içinde tayin etmek hakkına sahiptirler. Dolayısıyla bu özgürlük, sözleşmeyi yapma, sözleşmenin karşı tarafını seçme, sözleşmenin içeriğini düzenleme ya da değiştirme, sözleşmeyi ortadan kaldırma ve nihayet sözleşmenin tabi olacağı şekli belirlemeyi de kapsamakta olup, Borçlar Hukuku’nun temelini oluşturan bireysel sözleşme, öneri, karşı öneri ve kabul gibi irade açıklamalarının uygunluğu ve uyuşmasının sağlanması, sözleşme hükümlerinin tartışma ve pazarlık konusu yapıldığı sözleşmedir.
Davaya konu somut olayda, taraflar arasında, “Fuar Katılım, Stand Kurulum Ve Nakliye Sözleşmesi” akdedildiği, Sözleşmenin Koşulları ana başlıklı kısmının 3 nolu bendinin, “Bu sözleşme ticari mukavele hükmünde olup tek taraflı iptal edilemez. Katılımcıların fuara katılmaktan vazgeçmesi durumunda fuara 6 ay süre kalana kadar sözleşme bedelinin %25’i karşılığında iptal edilebilir. Fuara 6 aydan az zaman kala yapılan iptallerde sözleşme bedelinin %50’si, fuara 3 aydan az zaman kala yapılan iptallerde sözleşme bedelinin %100’ü tahsil edilir ve sözleşme karşılıklı iptal edilir” hükmünü içerdiği anlaşılmaktadır.
Dosyamız mündericatında bir sureti yer alan … Noterliği’nin 20/10/2017 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesinde, keşidecinin … A.Ş., muhatabın …Şti. Olduğu, ihtarnamenin konusunun ise, taraflar arasında akdedilen Fuar Katılım, Stand Kurulum Ve Nakliye Sözleşmesi’nin davalı tarafından tek taraflı olarak feshine ilişkin olduğu anlaşıldı.
Somut olayda taraflar arasında, sözleşmenin varlığı ve feshedildiği konusunda herhangi bir ihtilaf bulunmamakla birlikte, ihtilafın, davalı tarafça yapılan tek taraflı fesih sebebiyle, davacının cezai şart talebinin yerinde olup olmadığı noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 3. Maddesinde sözleşmenin feshi halinde cezai şart hükmünün düzenlendiğinin, bu madde de 6 ay-6 aydan az ve 3 aydan az şeklinde 3 türlü süre öngörüldüğünün, katılımcıların fuara katılmaktan vazgeçmesi halinde fuara 6 ay süre kalana kadar sözleşme bedelinin %25 i karşılığında iptal edilebileceğinin, 6 aydan az zaman kala yapılan iptallerde sözleşme bedelinin %50 si, fuara 3 aydan az zaman kala yapılan iptallerde sözleme bedelinin %100’ünün ödeneceğinin, ancak müvekkili tarafından sözleşme feshedildiğinde, fuara 1 yıldan fazla süre olduğunun, oysa ki sözleşmede bu tür bir zaman diliminin yazmadığının, kaldı ki davacının fuara 1 yıldan fazla süre varken davacı tarafın hiçbir harcamada, masrafta bulunmadığının, bu hükmün MK 2 de ifadesini bulan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağının ve sebepsiz zenginleşme hükümlerine de aykırı olduğunun, ayrıca cezai şartın tenkisinin de gerektiğinin” beyan edildiği anlaşılmaktadır.
Taraflardan her ikisi de tacir olup, yapılan iş de, ticari işletmeleri ile ilgilidir.
Davalı vekili tarafından her ne kadar, müvekkili tarafından sözleşme feshedildiğinde, fuara 1 yıldan fazla süre olduğu, oysa ki sözleşmede bu tür bir zaman diliminin yazmadığı beyan edilmiş ise de, Sözleşmenin Koşulları ana başlıklı kısmının 3 nolu bendinin, “… Katılımcıların fuara katılmaktan vazgeçmesi durumunda fuara 6 ay süre kalana kadar sözleşme bedelinin %25’i karşılığında iptal edilebilir” hükmünü içerdiği, hükmün lafzi olarak yorumlandığında dahi sözleşmenin akdedildiği tarihten itibaren, fuara 6 ay süre kalana kadar ki tüm sürecin bu süreye dahil olduğu açıkça anlaşıldığından, davalı tarafın, sözleşme feshedildiğinde, fuara 1 yıldan fazla süre olduğunun, oysa ki sözleşmede bu tür bir zaman diliminin yazmadığı şeklindeki savunmasına bu nedenle itibar edilmemiştir.
Yine davalı vekili tarafından, fuara 1 yıldan fazla süre varken davacı tarafın hiçbir harcamada, masrafta bulunmadığı ve bu hükmün MK. 2’de ifadesini bulan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı ve sebepsiz zenginleşme hükümlerine de aykırı olduğu iddia edilmiş ise de, hukukumuzda sözleşmeye bağlılık ilkesi (…-…) yanında sözleşme serbestisi ilkelerinin de kabul edildiği, bu kurala göre, sözleşmenin yapıldığı andaki gibi aynen uygulanması ve hükümlerine riayet edilmesi gerektiği, sözleşmeye bağlılık ilkesinin, hukuki güvenlik, doğruluk ve dürüstlük kuralının da bir gereği olarak, sözleşme hukukunun temel ilkelerinden birisi olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin sözleşme hükmünün (cezai şarta ilişkin), dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağına ilişkin savunması ile yine sebepsiz zenginleşme hükümlerine aykırı olacağına ilişkin savunmasına itibar edilmemiştir.
Davalı vekilinin bir diğer savunması olan, cezai şartın tenkisinin gerektiği şeklindeki savunması bakımından ise;
Bir davada, cezai şart miktarının fahiş olup olmadığı; tarafların ekonomik durumları, özel olarak borçlunun ödeme gücü, sözleşmenin süresi, alacaklının asıl borcun ifa edilmesi halinde elde edeceği yarar ile cezai şartın ödenmesinin sağlayacağı yarar arasındaki makul (adil) ölçü, sözleşmeye
aykırı davranılması yüzünden alacaklının uğradığı zarar, borçlunun borcunu yerine getirmemek suretiyle sağladığı yarar, borçlunun kusur derecesi ve borca aykırı davranışının ağırlığı esas alınarak belirlenecek olup, hakimin, bu kuralı uygularken kullanacağı takdir hakkının da, Yargıtay denetimine elverişli esaslara dayanması zorunludur.
Cezai şartın indirilmesini gerektiren hallerde, hakim her şeyden önce alacaklının menfaatini gözönünde tutmalı, menfaatlerin ne dereceye kadar ihlal edildiğini araştırmalı, davalının kusurunun ağırlığını ve tarafların içinde bulunduğu durum gözönünde tutmalıdır. Ceza, alacaklının uğradığı zarar ile ihlal edilen menfaatlerle makul bir surette mütenasip olmalıdır.
Esasen TTK’nun 22. Maddesi gereğince tacir sıfatını haiz borçlu cezai şartın indirilmesini isteyemez ise de, kararlaştırılan ceza tutarı borçlunun iktisaden sarsılmasını, çöküntüye uğramasını mucip olacak ise indirim isteyebileceği uygulamada kabul edilmektedir. (Yargıtay 3. H.D. 03/04/2019 Tarih ve 2017/5855 Esas-2019/2884 Karar sayılı kararı)
Tüm bu ilkeler ışığında, somut olayda kararlaştırılan ve talep olunan cezai şart tutarının, davalı/borçlunun iktisaden sarsılmasını ve çöküntüye uğramasını sağlayacak düzeyde bir cezai şart olmadığı sonuç ve vicdani kanaatine ulaşıldığından, cezai şartta tenkise gidilmemiştir.
İcra-inkar Tazminatına ilişkin olarak; dava konusu cezai şart tutarı taraflarca hesaplanabilir ve likit olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmiş, ancak icra inkar tazminatına hükmedilirken, takip dayanağının yabancı para alacağı olması halinde, takip tarihindeki Türk Lirası karşılığı üzerinden hesaplanacak miktarın %20 si oranında icra inkar yazılması gerekirken bu husus kısa karara sehven Euro olarak yazılmış, ancak kısa karar ve gerekçeli karar çelişkili olamayacağından bu hususa gerekçede değinilmekle yetinilmiştir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde de;
Mahkememizce görülüp karara bağlanan davanın, taraflar arasında akdedilen fuar katılım sözleşmesine istinaden davalı tarafından sözleşmenin tek taraflı feshedilmesi sebebiyle davacı yanın cezai şart alacağına yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamı ve %20 icra inkâr tazminatı istemine ilişkin olduğu, bu bağlamda tüm delillerin toplandığı, davacı tarafça İstanbul… Icra Müdürlüğünün … Esas sayılı sayılı icra dosyası üzerinden davalı borçlu aleyhine 4.125 euro aıl alacağa icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya tebliğinin üzerine davalın süresinde asıl alacağa ve ferilerine itiraz ettiği, alacaklı vekilinin yasal süresi içerisinde itirazın iptaline ve davalı aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava ettiği, somut olayda taraflar arasında, sözleşmenin varlığı ve feshedildiği konusunda herhangi bir ihtilafın bulunmadığı, ihtilafın, davalı tarafça yapılan tek taraflı fesih sebebiyle, davacının cezai şart talebinin yerinde olup olmadığı noktasında toplandığı, davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 3. Maddesinde sözleşmenin feshi halinde cezai şart hükmünün düzenlendiği, bu madde de 6 ay-6 aydan az ve 3 aydan az şeklinde 3 türlü süre öngörüldüğü, katılımcıların fuara katılmaktan vazgeçmesi halinde fuara 6 ay süre kalana kadar sözleşme bedelinin %25 i karşılığında iptal edilebileceği, 6 aydan az zaman kala yapılan iptallerde sözleşme bedelinin %50 si, fuara 3 aydan az zaman kala yapılan iptallerde sözleme bedelinin %100’ünün ödeneceği, ancak müvekkili tarafından sözleşme feshedildiğinde, fuara 1 yıldan fazla süre olduğu, oysa ki sözleşmede bu tür bir zaman diliminin yazmadığı, kaldı ki davacının fuara 1 yıldan fazla süre varken davacı tarafın hiçbir harcamada, masrafta bulunmadığı, sözleşmede yer alan bu hükmün MK 2 de ifadesini bulan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı ve sebepsiz zenginleşme hükümlerine de aykırı olduğu, ayrıca cezai şartın tenkisinin de gerektiği beyan edilmiş ise de, yukarıda yazılı gerekçelerle davalı tarafın savunmalarına itibar edilmemiş, davacının dava açmakta haklı olduğu anlaşıldığından, davanın kabulüne, yine dava konusu cezai şart tutarı taraflarca hesaplanabilir ve likit olduğundan icra inkar tazminatının da kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın KABULÜ ile;
1-Davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın 4.125 Euro asıl alacak yönünden iptali ile, takibin bu miktar üzerinden aynı koşullarla devamına,
2-Hükmolunan meblağın %20’si oranında hesaplanan 825 Euro icra inkar tazminatının davalıdan alınıp, davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 1.511,23 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 266,08 TL nispi harcın mahsubu ile bakiye 1.245,55 TL harcın davalıdan alınıp, Hazineye GELİR YAZILMASINA,
-Davacı tarafından yatırılan 266,08 TL harç parasının davalıdan alınarak, davacıya ÖDENMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinden 35,90 TL başvuru harcı, 46,50 TL posta gideri olmak üzere toplam: 82,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak, davacıya VERİLMESİNE ,
5-Davacı yan davada kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.725,00 TL nispi ücreti vekaletin davalıdan alınarak, davacıya VERİLMESİNE,
7-HMK 120.maddesi gereğince; davacı tarafından yatırılan gider avansının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı yokluğunda HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır