Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1042 E. 2021/302 K. 13.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/498 Esas
KARAR NO:2021/383

DAVA :İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:18/10/2017
KARAR TARİHİ:18/05/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesini özetle; Davalı şirketin, müvekkili ile 19.08.2009 tarihinde sözleşme imzalayarak müvekkilinin dava dışı tasfiye halinde ki … A.Ş. ‘den olan 18.720,00-USD alacağın ödemeyi üstlenerek borcu devraldığını, buna istinaden imzalanan sözleşmenin 4.5. Maddesinde ” Temlik Alan (davalı) md. 4.3′ te ödeme miktarları belirtilen toplam 18.720,00-USD’ yi muhatabın … Bankası 956- … Şubesinde bulunan … numaralı hesabına md. 4.3. Te belirtilen vadelerde havale ederek ödeyeceğini, her bir ödeme birbirinden bağımsız olduğunu, bu madde makbuz hükmündedir” şeklinde düzenlenen madde ile davalının belirlenen vade tarihlerinde toplam 18.720-USD’ yi müvekkiline ödeme yükümlülüğünü kabul ve taahhüt ettiğini, ancak sözleşme ile belirlenen ödeme planına uymamış ve 12.220,20-USD yi müvekkiline ödemediğini, sözleşmenin 4.6.ncı maddesinde davalının taksitleri ödeyememesi halinde müvekkiline tanınan seçimlik hakların düzenlendiğini, müvekkilinin, sözleşmenin 4.6.ncı maddesi c bendinde düzenlenen ” Temlikin eski hale iadesini istemediği takdirde kalan miktarı temlik alan davalıdan tahsil cihetine gidecektir” şeklinde tanınan seçimlik hakkını kullanarak davalının ödemediği 12.220,00 USD’yi cebri icra yoluyla tahsil etme yoluna gittiğini, davalı aleyhinde…. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının, alacağı sürüncemede bırakmak için icra takibine itiraz ettiğini ileri sürerek, davanın kabulü ile, haksız ve kötü niyetli itirazın iptali ile icra takibinin devamını, alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A :
Davalı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesini özetle; dava konusu alacak hukuken henüz talep edilebilir olmadığını, dava konusu icra takip dayanağı sözleşme tümüyle değerlendirildiğinde her ne kadar sözleşme başlığında Alacağın temliki dense de alacaklının değişmemesi tam aksine borçlunun değişmesi nedeniyle alacağın temliki değil borcun naklinin söz konusu olduğunun sabit olduğunu, dayanak sözleşmenin alacağın temliki değil borcun nakli niteliğinde olduğunun açık ve sabit olduğunu, hal böyle olunca dayanak sözleşmenin niteliği gereği borcu devralan yeni borçlu eski borçlunun alacaklıya karşı haiz olduğu itiraz ve def’ileri alacaklıya karşı ileri sürülebileceğini, dava dışı Tasfiye Halindeki … AŞ’nin tasfiye sürecinin devam ettiğini, ve kar ve zarar hesabı sahiplerine tasfiye sürecinde alacak isabet edip etmeyeceği ve edecekse bu alacağın miktarının ancak tasfiye sonucunda belli olacağını, alacağın muaccel olmadığını, tasfiye sonuçlanmamış ve dava tarihi itibarı alacak muaccel hale gelmemiş olduğundan dava konusu alacağın takip ve dava tarihi itibarı ile talep edilebilir olmadığını, bu konuda emsal birçok yargı kararları bulunduğunu, talep edilen faiz oranının yasal dayanağı olmadığını, her ne kadar davacı taraf icra takibine konu ettiği alacağın %9 oranında faizi ile tahsilini talep etmişse de bu talep de yasaya aykırı olduğunu, bu sebeplerle işbu davanın reddine karar verilmesini, davacı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini mahkeme masrafları ve ücret-i vekaletin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E :
Mahkememizce, deliller toplanıp, yargılama yapılarak, yargılama sonunda, 2017/909 Esas, 2018/259 Karar nolu 04/04/2018 tarihli kararı ile ” mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan, HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın görev yönünden usulden reddine, Karar kesinleştiğinde HMK madde 20 uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde taraflarca talep edilmesi halinde dosyanın görevli ve yetkili … Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, gönderilmesine, şayet yasal iki haftalık süre içerisinde taraflarca talep edilmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine” karar verilmiştir.
Mahkememiz kararına karşı taraflarca kanun yoluna başvurulmaması üzerine dava dosyası …. Asliye Hukuk Mahkemesine tevzi edilmiştir. Bu mahkeme tarafından da … Esas, … Karar sayılı 08.11.2018 tarihli karar ile karşı görevsizlik kararı verilmiştir.
Mahkememizce verilen bu hükme karşı, karşı görevsizlik verilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesinin 2019/739 Esas 2019/1860 Karar sayılı 12/07/2019 karar tarihli kararı ile yargı yeri olarak mahkememizin belirlenmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Dava; Davacının, dava dışı Tasfiye Halindeki … AŞ.’deki hesabının davalı şirkete temlikine ilişkin davacı ve davalı arasında düzenlenen alacağın temliki sözleşmesi uyarınca ödenmeyen bedelin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Celp edilen dava konusu …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacı- alacaklı tarafından davalı- borçlu aleyhine 12.220,00 USD asıl alacak üzerinden “19/08/2009 tarihli sözleşme gereği” açıklamasıyla 31.07.2017 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 03.08.2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı- borçlunun 04.08.2017 tarihli dilekçesi ile takibe itirazı üzerine işbu davanın 1 yıllık yasal süresi içerisinde açıldığı görülmüştür.
Taraflar arasında 19.08.2009 tarihinde akdedilen “Alacağın Temliki, Sulh, İbra ve Feragat Sözleşmesi” başlıklı sözleşmenin incelenmesinde; Davacının Muhatap (Hesabı Temlik Eden) davalının ise Temlik Alan olarak adlandırıldığı, hesabı temlik eden “Muhatap” ile, hesabı “Temlik Alan” arasındaki temlik şartların belirlendiği, sözleşmenin 4.1 maddesine göre, davacının Tasfiye Halindeki … A.Ş.’nde kar ve zarar katılım akdi, cari hesaplar ve hesapların eklerinde bulunan 18.720,00 USD’yi bütün hakları ile birlikte davalı “Temlik Alana” temlik ettiği, sözleşmenin 4.3 maddesinde, temlik edilen 18.720 USD nin 18.01.2010 tarihinde ilk taksitinin ödenmeye başlanacağı son taksitinin ise 30.12.2014 tarihinde biteceği hususun taraflarca gayri kabili rücü kabul beyan ve taahhüt edildiği, yine sözleşmenin 4.6 maddesinde, “Temlik Alan” davalının 6 taksiti ödeyememesi halinde, davacı “Temlik Eden” nin, a) Tahsil edemediği kadar temlik tutarının eski hale iadesini isteyebilecektir. b) “Hesabın İfk”ya geri iadesi halinde; Şayet Finans Kurumunun, ifk ismi yada başka bir isim altında, yeni bir oluşumda, tekrar banka veya katılım bankası olarak açılma durumu olur ise, hesap tarihi, ifk’dan kaynaklanan alacağını, piyasada işlem görecek ifk hisse senedinin, yada konvertible bond ya da tahvilinin cinsinden de, o anki rayiç ve nakit bedeli üzerinden, almayı kabul ve taahhüt eder” c) Temlikin eski hale iadesini istemediği takdirde, kalan miktarı “Temlik Alan”dan tahsil cihetine gidebilecektir” seçimlik haklardan dilediğini kullanabileceğinin kararlaştırılmış olduğu anlaşılmıştır.
Davacı taraf söz konusu sözleşmenin davalının 4.3 maddesinde belirtilen ödeme yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle sözleşmenin 4.6/c maddesindeki “Temlikin eski hale iadesini istemediği takdirde, kalan miktarı “Temlik Alan”dan tahsil cihetine gidebilecektir.” Hüküm çerçevesinde icra takibi başlatıldığını beyan etmektedir.
Buna karşın davalı taraf ise; dava konusu somut olayda, taraflar arasında imzalanan sözleşme değerlendirildiğinde, anılan sözleşmede sözleşmenin başlığının ” Alacağın Temliki “, müvekkil … LTD, ŞTİ. Temlik Alan davacının Temlik Eden olarak kabul edilmesine rağmen; alacaklının değişmemesi, tam aksine borçlunun değişmesi nedeniyle alacağın temliki değil, borcun nakli (yüklenilmesi) işleminin söz konusu olduğunu, dayanak sözleşmenin niteliği gereği borcu devralan yeni borçlunun (müvekkili şirket ), eski borçlunun alacaklıya karşı haiz olduğu itiraz ve defileri alacaklıya karşı ileri sürebileceğini, Bu çerçevede; dava dışı Tas.Hal…. A.Ş. ‘nin tasfiye sürecinin devam ettiğini ve kar ve zarara hesabı sahiplerine tasfiye sürecinde alacak isabet edip etmeyeceği ve edecekse bu alacağın miktarının ancak tasfiye sonucunda belli olacağını, davacı katılım hesabı sahibinin tasfiye sonucunu beklemeden İcra takibi başlatmasının, dava açması vs. yollarla talepte bulunmasının yasal olarak mümkün olmadığını, kısaca alacağın takip ve dava tarihi itibarı ile muaccel ve istenebilir olmadığını savunmaktadır ve icra takibi ile talep edilen
12.220.- USD’nin ödendiğine dair bir savunması bulunmamaktadır.
Bilirkişi … tarafından tanzim edilen 04/03/2021 tarihli bilirkişi raporunda; Taraflar arasında 19.08.2009 tarihinde akdedilen “Alacağın Temliki, Sulh, İbra ve Feragat Sözleşmesi” akdedildiği hususunda herhangi bir çekişmenin mevcut olmadığı, taraflar arasında akdedilen sözleşmede davalı tarafın davacının huzurdaki dava dışı Tasfiye Halindeki … Kurumundaki katılma hesabında bulunan 18.720.- USD yi sözleşmenin 4.3 maddesinde belirtilen vadelerde ve taksitlerde ödemeyi kabul ettiği, Eğer sayın mahkeme, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 4.3. maddesinde belirtilen ödeme vadelerinde sözleşme konusu borca ilişkin taksitlerin ödenmemesi nedeniyle alacağın muaccel olduğu kanaatindeyse bu durumda dava konusu alacak tutarı olan 12.220.- USD yi davacının talep edebileceği kanaatine varılabileceği, eğer davacının Tasfiye Halindeki … Kurumundaki hesabının katılma hesabı olduğu ve bu nedenle davalının eski borçlunun alacaklıya karşı haiz olduğu itiraz ve defileri alacaklıya karşı ileri sürebileceği, dava dışı Tasfiye Halinde … A.Ş. ‘nin tasfiye sürecinin devam ettiği ve kar ve zarara hesabı sahiplerine tasfiye sürecinde alacak isabet edip etmeyeceği ve edecekse bu alacağın miktarının ancak tasfiye sonucunda belli olacağı kanaati durumunda huzurdaki dava konusu alacağın muaccel hale gelmediğinin kabul edilebileceği görüşü bildirilmiştir.
İddia, savunma ve dosya kapsamında toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporunun değerlendirilmesinde;
Taraflar arasında 19.08.2009 tarihinde “Alacağın Temliki, Sulh, İbra ve Feragat Sözleşmesi” başlıklı sözlemenin akdedildiği hususunda herhangi bir çekişme bulunmamaktadır.
Taraflar arasında imzalan sözleşme ile, davacının Tasfiye Halindeki … A.Ş.’nde kar ve zarar katılım akdi, cari hesaplar ve hesapların eklerinde bulunan 18.720,00 USD’yi bütün hakları ile birlikte davalı “Temlik Alana” temlik ettiği, buna karşı davalı “Temlik Alan”ında, 30.01.2010-30.12.2014 tarihleri arasında 60 taksit halinde toplam 18.720,00 USD ödemeyi kabul ettiği anlaşılmaktadır. Bu kapsamda, sözleşme, alacağın temliki niteliğindedir. Burada borcun üstlenilmesi söz konusu değildir. Bu sebeple davalı tarafın bu yöndeki savunmaları yerinde görülmemiştir.
Davalı tarafın takip ve dava konusu edilen 12.220,00 USD’yi ödediğine dair bir iddiası yoktur. Sözleşmeye göre, 18.720,00 USD ‘yi 30.01.2010-30.12.2014 tarihleri arasında 60 taksit halinde ödeme kararlaştırılmıştır. Belirli bir vade söz konusudur. Vadelerin takip tarihi itibarı ile geçtiği sabittir. Davalı ödeme yükümlülüğünü yerine getirmemiştir.
Davacı taraf söz konusu sözleşmenin davalının 4.3 maddesinde belirtilen ödeme yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle sözleşmenin 4.6/c maddesindeki “Temlikin eski hale iadesini istemediği takdirde, kalan miktarı “Temlik Alan”dan tahsil cihetine gidebilecektir.” hükmü çerçevesinde ödenmeyen alacağını davalıdan talep edebilecektir.
Davalı taraf, dava dışı Tas.Hal…. A.Ş. ‘nin tasfiye sürecinin devam ettiğine ve kar ve zarara hesabı sahiplerine tasfiye sürecinde alacak isabet edip etmeyeceği ve edecekse bu alacağın miktarının ancak tasfiye sonucunda belli olacağını, davacı katılım hesabı sahibinin tasfiye sonucunu beklemeden İcra takibi başlatmasının, dava açması vs. yollarla talepte bulunmasının yasal olarak mümkün olmadığına, kısaca alacağın takip ve dava tarihi itibarı ile muaccel ve istenebilir olmadığına ilişkin savunmaları da yerinde değildir. Zira, dava dışı tasfiye halindeki şirket sözleşmenin tarafı değildir. Taraflar arasındaki sözleşme kapsamında belirlenen vadelerde davalı tarafından ödeme yapılmamış olup, belirli vade olduğundan, alacak muaccel ve istenebilir bir alacaktır.
Bu nedenlerle, davalının dava konusu icra takibine vaki itirazlarının yerinde olmadığı sonuç ve kanaatine ulaşılarak, Davanın kabulü ile; davalı borçlunun…. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasına yönelik itirazının iptali ile takibin takip talebindeki şartlarla aynen devamına, alacak likit olduğundan hükmolunan alacağın %20 si oranında hesaplanan 8.627,32 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kabulü ile; davalı borçlunun…. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasına yönelik itirazının iptali ile takibin takip talebindeki şartlarla aynen devamına,
2-Hükmolunan alacağın %20 si oranında hesaplanan 8.627,32 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 3.077,72 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 520,72 TL’ nin mahsubu ile bakiye 2.557,00 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, davacı tarafından peşinen karşılanan 520,72 TL’ nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 31,40 TL başvurma harcı parası, 162,80 TL müzekkere ve davetiye posta masrafı, 800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam; 994,20 TL’ yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 6.407,76 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-HMK 120 maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde re’ sen davacı yana iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı yanın yokluğunda HMK’nun 341/1 vd.maddeleri uyarınca; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 18/05/2021

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza